İBB el değiştirdikten sonra açılmış, milyarlarca liralık kamu zararının soruşturulduğu eski dönem dosyalarına el koyarak, İçişleri'nde sümen altı ederek, yolsuzluk ve usulsüzlük şüphelerinin üstünü kapatarak mı?

Yanlış yapmakla, tüyü bitmemiş yetimin hakkına el uzatmakla, rüşvet yemekle suçlanan, bu tür imalarla zan altında bırakılarak istifaya zorlanan AK Partili büyükşehir belediye başkanlarını kenara koyup yola öyle devam ederek mi? Boyun eğeni aklayarak, cezasını yargıda verdirmeyerek mi?

Kamu arazisini peşkeş çekme vaadiyle onlarca milyon lira dolandırıldığını ihbar eden, AK Parti Merkez Disiplin Kurulu Başkanı hakkında suç duyurusunda bulunan, araba bagajında para sayma görüntülerini çekip servis eden kişiyi şantaj ve dolandırıcılıktan tutuklatarak mı?

Devlette kapıları açmak için AK Parti Genel Merkezi'nde işe girdiğini itiraf eden, paçalarından servet akarken göze batmamış, işe her gün başka bir lüks ciple gelirken derenin suyu nereden diye merak edilmemiş şu büro elemanının pudra şekeri skandalını unutturarak mı?

Sahi nasıl mücadele ediliyordu yolsuzlukla?

Yoksa İçişleri Bakanı'nın, mafyadan 10 bin dolar aylık alan siyasetçiyi bildiğini canlı yayında ifşa edip adını savcılığa vermemesi, polisin tespit ettiği bir suç eylemini siyaseten kullanıp işleme koymaması, görevini yapmaması şeklinde mi?

Yahut yargı sürecindeyken namlı bir kara para aklayıcısını İçişleri'ne çağırıp on milyonlarca dolar alacağına kalem çektirerek, mal kaçırmasına ve kaçmasına göz yumarak mıydı?

Yolsuzlukla nasıl mücadele edilmez, gördük. Görmedik değil. Örnekleri sıralamakla bitmez.

Peki, seçime 2 hafta kala 2019 tarihli bir para sayma görüntüsünü, yeni ve başka bir şeymiş süsüyle sızdırarak... Ve İmamoğlu'nun 2023'teki CHP kurultayında delege satın almak için dağıttığı paralarmış gibi bir şaibe çıkararak yolsuzlukla mücadele edilir mi?

Bu sorunun cevabını, AK Parti bizzat kendi deneyimlerinden bilir; daha iyi kim bilecek!

17-25 ARALIK KUMPASTIYSA BU NE?

2013'te yargı ve polisteki paralel yapılanma, 17-25 Aralık operasyonlarına kalkıştı.

Biri 100 milyar avroluk yolsuzluk, diğeri 100 milyar dolarlık rüşvet operasyonu olarak sunuldu kamuoyuna.

Önümüz yine bir yerel seçimdi, 31 Mart'a 3 ay kala düğmeye basılmıştı.

İlk yazımda tepkim şöyle olmuştu: Bir yolsuzluk operasyonu, her zaman sadece bir yolsuzluk operasyonu değildir.

Siyaseti dizayn etmek için kurgulanmış, etkisini artırmak için doğrusuna yalan ve birine bin katılmış, zaman ayarlı bir operasyondu.

Amaçları gerçekten yolsuzluk ve rüşvetle mücadele olsa siyasete alet etmez, pireyi deve gibi göstermez, zorlama bir algı yaratmakta kullanmaz, sadece somut yolsuzluk ve rüşvet bulgularının üstüne giderlerdi. O zaman ters de tepmezdi.

Ödendi makbuzu peçeteye yazılan pahalı saat hediyesiyle, çikolata ya da ayakkabı kutusundaki milyon dolarlarla, güya hayırsever iş insanı Reza Zarrab'ın bağışlarıyla, evde çıkan dev kasalar ve para sayma makineleriyle filan yetinilmedi.

Siyasi sonuç doğurması için büyütülünce de kumpasa dönüştü. İktidarı devirmeye ya da devralmaya yönelik bir darbe planının parçası olarak görüldü.

O tecrübeyi yaşayanlardan, yaşadıklarının karikatürü bile olamayacak çapta kurgularla siyaseti şekillendirmeye yeltenmeleri beklenir miydi?

2019 seçimlerinde başkası gelse sanki çalmayacak mı, hırsızlık bin yıldır var, Müslümanların iktidarına zarar verecekse rüşvet ve yolsuzluktan şikâyet doğru değil, diye yalan propagandaya fetva çıkartan ve onunla amel edenler kimdi?

Aynı takım, şimdi CHP İstanbul il binasının alımıyla ilgili bir elden ödemeye ait olduğu söylenen para sayma görüntüleri üstünde tepiniyor.

Bahsedilen meblağ, 3 AK Partilinin vaktiyle İBB'den aldığı ve İmamoğlu'nun geri ödetmek istediği kıyak ABD bursları kadar var ya da yok.

Açıklanan haliyle, en fazla tapuda düşük göstermek gibi yaygın bir vergi usulsüzlüğüne konu edilebilir.

Fakat savcılık, jet hızıyla soruşturma başlattı.

'BENİM HIRSIZIM İYİ DE SENİNKİ KÖTÜ' KAFASI

Bin yıldır var, kim gelse yapacak diye hırsızlığı savunmuş ve sıradanlaştırmış medya, birden yolsuzlukla mücadele mücahidi kesilmesin mi başımıza!

Oysa DEM Parti İstanbul adayı Beştaş'ın başarısı için niye çalışıyor ve dua ediyorlarsa bu olayda da habbeyi onun için kubbe yapıyorlar.

Dertleri, karalayarak İmamoğlu'na kaybettirmek değil de gerçekten terörle ve yolsuzlukla mücadele olsa böyle mi yaparlardı?

Sana yaradığında iyi, dürüst, temiz ama muhalefete yaradığında hemen terörist, hırsız, kirli oluyorsa dert belli.

AK Parti, 3Y ile mücadele edecekti, kuruluş vaadiydi.

3Y'nin 2'si olan yoksulluk ve yasaklarla nasıl mücadele ediyorlarsa 3.'sü ile de aynı şekilde mücadele ediyorlar: Hesabını sandıkta CHP'den âdeta sormak, dersini seçimde CHP'ye artık bir güzel vermek suretiyle.

Dostlar yolsuzlukla mücadele görsün, hayırlı gazâlar.

QOSHE - Yolsuzlukla böyle mi mücadele edilir! - Akif Beki
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Yolsuzlukla böyle mi mücadele edilir!

85 4
15.03.2024

İBB el değiştirdikten sonra açılmış, milyarlarca liralık kamu zararının soruşturulduğu eski dönem dosyalarına el koyarak, İçişleri'nde sümen altı ederek, yolsuzluk ve usulsüzlük şüphelerinin üstünü kapatarak mı?

Yanlış yapmakla, tüyü bitmemiş yetimin hakkına el uzatmakla, rüşvet yemekle suçlanan, bu tür imalarla zan altında bırakılarak istifaya zorlanan AK Partili büyükşehir belediye başkanlarını kenara koyup yola öyle devam ederek mi? Boyun eğeni aklayarak, cezasını yargıda verdirmeyerek mi?

Kamu arazisini peşkeş çekme vaadiyle onlarca milyon lira dolandırıldığını ihbar eden, AK Parti Merkez Disiplin Kurulu Başkanı hakkında suç duyurusunda bulunan, araba bagajında para sayma görüntülerini çekip servis eden kişiyi şantaj ve dolandırıcılıktan tutuklatarak mı?

Devlette kapıları açmak için AK Parti Genel Merkezi'nde işe girdiğini itiraf eden, paçalarından servet akarken göze batmamış, işe her gün başka bir lüks ciple gelirken derenin suyu nereden diye merak edilmemiş şu büro elemanının pudra şekeri skandalını unutturarak mı?

Sahi nasıl mücadele ediliyordu yolsuzlukla?

Yoksa İçişleri Bakanı'nın, mafyadan 10 bin dolar aylık alan siyasetçiyi bildiğini canlı yayında ifşa edip adını savcılığa vermemesi, polisin tespit ettiği bir suç eylemini siyaseten kullanıp işleme koymaması, görevini yapmaması şeklinde mi?

Yahut yargı sürecindeyken namlı bir kara para aklayıcısını İçişleri'ne çağırıp on milyonlarca dolar alacağına kalem çektirerek, mal kaçırmasına ve kaçmasına göz yumarak mıydı?

Yolsuzlukla nasıl mücadele edilmez, gördük. Görmedik değil. Örnekleri sıralamakla bitmez.

Peki,........

© Karar


Get it on Google Play