Adaleti uygulamak (2)
Adaletin suçlu ya da suça eğilimli genç insanlar karşısındaki duruşunun ne olması gerektiğini düşündüğümüzde edebiyata meraklı olanlarımızın aklına hep Dostoyevski’nin ve onun başyapıtı “Suç ve Ceza” romanının gelmesi doğaldır…
Fyodor Mihalyoviç Dostoyevski aslında suç ve ceza kavramlarıyla bizzat tanışmış acılı bir yazardır… Kendi yaşamı zaten başlı başına bir roman… 1821 yılında Moskova’da doğan ve düzenle çatışmasından dolayı başına gelmedik kalmayan ve hatta Sibirya sürgününde kurşuna dizilmenin eşiğine dek gelen Dostoyevski; gaddar, alkolik ve kuralcı bir baba ve hasta bir annenin çocuğuydu… Henüz küçük yaştayken annesini veremden yitirerek gaddar babasıyla baş başa kalır… St. Petersburg’da mühendislik okurken bile, babasının gaddarlıklarının etkisinden kurtulamaz… Düşüncelerinin odağında kendisinin ve diğer aile bireylerinin yaşadığı acılar ve haksızlıklar vardır hep… O, St. Petersburg’da mühendislik öğrenimini sürdürürken, Moskova’daki babasının şaibeli ölüm haberini alır… Su testisi su yolunda kırılmıştı… Birçok kaynak, Dostoyevski’nin babasının ölümünü gizli bir sevinçle karşıladığını irdeler… Ama babasının ölümüne dair........
© Kıbrıs Gazetesi
visit website