GAFİL KURŞUNLAR: Yahu et sorunu almış başını gider… Aha pahalı gıda meselesinin baş sıralarındaki yerini korur, arz ve talep dengesinin önemli bir sonucunu güncel yaşamda vurgular, Güney’den et kaçakçılığı dur durak tanımaz iken ve binlerce Türk tüketici et ihtiyacını karşılamak için Güney’e akarken bunun acil ve akılcı çözümüne hâlâ uzak duruluyor…
Nedir o çözüm?.. Besbelli: Arz ve talep dengesi yerel kaynaklarla giderilene dek et ithalatına kontrollü izin vermek… Ki geçmişte toplumsal yaşamımızda bunun örnekleri var…
Elbette ki bu ülkenin üreticisi düşünülecek… Ama o üreticiye yaşam sunan tüketici de düşünülmeli… El insaf!..
Bu gibi durumların kaçınılmaz sonucu olarak son günlerde gözlemlenen o ki, bizim çarşıda yaprak kımıldamaz oldu… O hıncahınç marketler bile tıngır – mıngır… Kasa personeli azaltıldı, azaltılanlar da kendi aralarında sohbetlerde…
Oysa durumlar böyle değildi yakın geçmişte… Kasa ve tezgâh önlerinde sıra tutulurdu ödeme yapabilmek için…
Rüzgâr Güney Kıbrıs ekonomisi lehine ters yönden esmeye başlamışsa çarşı erbabı şapkayı önüne koyup düşünmelidir, “Bir hatamız mı var?” diye… Zamanı da gelmiştir bunun besbelli… Bu konuda düşüncelere dalarken, Güney’e açılan kapılardaki uzayan kuyruklara da şöyle bir bakmalı…
Artık Kuzey’in Güney’den daha pahalı olduğu dilden dile dolaşan söylence… Haksız da sayılmayan bir söylence… Rum çarşısı gittikçe artan Türk müşterilerine yanıt verebilmek için artan sayıda Türk tezgâhtarı ve satış elemanını istihdam etmeye başladı…
Çarşıda ayağa sıkılan gafil kurşunların acısı mı çıkmaya başladı?.. Amiyane deyişle “Yes be annam” mı demeli buna?!..
Ha, kimse pahalılığın suçunu dövize yıkmasın sakın… Dövizin değerinin kaçta kaç arttığı da ortada, fiyat etiketlerinin kaçta kaç arttığı da ortada…
***
CUELLAR’IN YÜZÜNE KARŞI: Nobran Hristodulidis Rejimi vatandaşlıklar konusunda yükünü yığdıkça yığıyor… Güvenilir Rum kaynaklarının aktardığı ve rejim tarafından yalanlanmayan bilgiye göre, Kıbrıs Cumhuriyeti kimlik kartı almak için, önce daimi ikametgâh başvurusu yapılacak, başvuru eğer onaylanırsa, başvuru sahibine “Yedi yıl süreyle Güney Kıbrıs’ta ikamete gel” denecek… O yedi yılın sonunda da, başvuru sahibi vatandaşlık kriterlerine eğer uygun görülürse kendisine kimlik kartı lutfedilebilecek!..
BM Genel Sekreterinin yeni Kıbrıs özel temsilcisi Cuellar Hanım, görüşmeleri başlatabilecek ortak zemini araya dursun… Böylesi bir zemini yok eden Rum darbeleri onun ayakları içinde ve onun yüzüne karşı bile elan sürüyor… O mütebessim duruşunda bunu görebiliyor mu acaba Sayın Cuellar?.. Göremiyorsa, saman yığınları arasında toplu iğne arar gibi, araya dursun o ortak zemini!.. Kimlik kartına ulaşabilmek için dayatılan absürd koşullara bakar mısınız?… Kıbrıs Türkü’ne “ölme eşeğim ölme, taze ot bitecek” muamelesini reva gören bir rezillik işte… Sanki 64 yıllık Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucu ortağı Türkler değilmiş gibi!..
Ama yabancılara altın kimlikler ve pasaportlar vermek için vurgun düzeni kuran bir rejimden başka ne beklenebilir ki?!…
Ortak resmi dil Türkçeyi de içeren o kimlik kartı ve pasaportu şimdilerde AB üyeliği sayesinde değer bulan bu Kıbrıs Cumhuriyeti’ni kurucu ortağı Türklerden kaba kuvvetle çalan aykırı üyesine karşı AB’nin hiç mi diyeceği yok?.. Yoksa bu şımarıklar güruhu ile artık AB de mi başa çıkamıyor?..
***
GÜNEY’DEKİ TARLA: Mağusa Rum Genel Hastanesi, bir vatandaştan, hastanenin morg dondurucusu çalışmadığı için ölen annesini arabasıyla evine götürmesini istedi ve cesedin kokmaması için de klimayı en soğuk ayarda çalıştırmasını tavsiye etti ona… Bu şaşırtıcı olayın AB üyesi bir ülkede yaşandığına vurgu yapmam üzerine Güney Kıbrıs gelişmelerini Rum medyasından yakından izleyen Osman Şan, şu bilgi notunu attı bana:
“Rum sağlık sisteminin ne kadar bozulduğunun yeni bir örneği… 13.000 kişi Güney Kıbrıs genel sağlık sigortası sisteminden vazgeçti, primlerini ödemiyor Sn. Tolgay… Bunların çoğu da Avrupa ülkelerinden gelen ve Güney’de ev alıp yerleşen yaşlılar / emekliler… Ayrıca, Rum basın haberleri Güneyin genel sağlık sigortası ile ilgili skandallarla dolu… Konusunu ettiğiniz ceset olayı sadece bir örnek.. Yeni doğmuş bebeğinin doktor hatası yüzünden öldüğünü iddia eden bir çift polise şikayette bulundu mesela… Ve konu araştırılıyor… İşe gitmeden para alan, hastaları özel kliniklere yönlendiren bazı doktorları da işten durdurmuşlardı yakın geçmişte… Ve daha neler!…
Evet, her tarlanın kültür bitkisi de var, zararlı otları da.. Dolayısıyla kimse çıkıp da Güneydeki ‘tarla’yı tertemiz veya kuzeydekinden daha az zararlı otu varmış gibi göstermeye çalışmasın…”
***
VİCDAN TEDAVÜLDEN KALKTI: Filistin ısrarlı bir sistemle yok ediliyor… İnsanları ve naif düzeniyle birlikte.. Çocukların, kadınların ve yaşlıların fasılasız ateş altında ve savaşın getirdiği ağır yaşam koşullarında daha fazla ölmemesi için “geçici” de olsa bir ateş kesin sağlanması bağlamındaki girişimlere konulan engeller insaniyetin nasıl bir çürümüşlüğün içinde yok olduğunun göstergesidir…Vicdan tedavülden kalktı.. Hava Kuvvetlerine mensup Amerikalı vicdanlı genç askerin “soykırıma ortak olmayacağım” diye vicdansızlara karşı bağırarak kendini Washinton’daki İsrail Büyükelçiliği önünde cayır cayır yakmasına ABD ve Batı basını karartma uyguladı, ama o dehşet verici sahneler internette izleyici sayısı çoğalarak dolaşıyor… Zavallı genç askerin eylemini yakından izleyen ABD gizli servis mensupları ateşle intiharı durduracak girişimi yapmadıkları gibi, üstelik cayır cayır yanmakta olan gence Texas kovboyları gibi tabanca da çektiler… Haberi önemsizleştirerek veren kimi ABD yayın organı ise Ben Aaron Bushnell adlı askerin ateşle intihar nedeni yeterince açıklamadı ve yorumlamadı… Oysa asker, son nefesine dek “Filistin’e özgürlük” diye haykırdı… Vicdan karşısındaki vicdansızlara yuh ki, ne yuh!..

QOSHE - Güncel çeşitleme - Ahmet Tolgay
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Güncel çeşitleme

9 0
15.03.2024

GAFİL KURŞUNLAR: Yahu et sorunu almış başını gider… Aha pahalı gıda meselesinin baş sıralarındaki yerini korur, arz ve talep dengesinin önemli bir sonucunu güncel yaşamda vurgular, Güney’den et kaçakçılığı dur durak tanımaz iken ve binlerce Türk tüketici et ihtiyacını karşılamak için Güney’e akarken bunun acil ve akılcı çözümüne hâlâ uzak duruluyor…
Nedir o çözüm?.. Besbelli: Arz ve talep dengesi yerel kaynaklarla giderilene dek et ithalatına kontrollü izin vermek… Ki geçmişte toplumsal yaşamımızda bunun örnekleri var…
Elbette ki bu ülkenin üreticisi düşünülecek… Ama o üreticiye yaşam sunan tüketici de düşünülmeli… El insaf!..
Bu gibi durumların kaçınılmaz sonucu olarak son günlerde gözlemlenen o ki, bizim çarşıda yaprak kımıldamaz oldu… O hıncahınç marketler bile tıngır – mıngır… Kasa personeli azaltıldı, azaltılanlar da kendi aralarında sohbetlerde…
Oysa durumlar böyle değildi yakın geçmişte… Kasa ve tezgâh önlerinde sıra tutulurdu ödeme yapabilmek için…
Rüzgâr Güney Kıbrıs ekonomisi lehine ters yönden esmeye başlamışsa çarşı erbabı şapkayı önüne koyup düşünmelidir, “Bir hatamız mı var?” diye… Zamanı da gelmiştir bunun besbelli… Bu konuda düşüncelere dalarken, Güney’e açılan kapılardaki uzayan kuyruklara da şöyle bir bakmalı…
Artık Kuzey’in Güney’den daha pahalı olduğu dilden dile dolaşan söylence… Haksız da sayılmayan bir söylence… Rum çarşısı gittikçe artan Türk müşterilerine yanıt verebilmek için artan sayıda Türk tezgâhtarı ve satış elemanını istihdam etmeye başladı…
Çarşıda ayağa sıkılan gafil kurşunların acısı mı çıkmaya başladı?.. Amiyane deyişle “Yes be annam” mı demeli buna?!..
Ha, kimse pahalılığın suçunu dövize yıkmasın sakın… Dövizin değerinin kaçta kaç arttığı da ortada, fiyat etiketlerinin kaçta kaç arttığı da ortada…
***
CUELLAR’IN YÜZÜNE KARŞI: Nobran Hristodulidis Rejimi vatandaşlıklar konusunda yükünü yığdıkça yığıyor… Güvenilir Rum........

© Kıbrıs Gazetesi


Get it on Google Play