60 yıl sonra ortaya çıkan gerçek şu ki, Rum tarafı da, Türk tarafı da, birbirinden farklı görüş açılarına sahip olsalar da, BM Barış Gücü’nün Kıbrıs için artık gereksiz olduğu noktasında birleşti…
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, BM Güvenlik Konseyi’nin Kıbrıs’a barış gücü gönderilmesini içeren 4 Mart 1964 tarihli ve 186 numaralı kararının 60’ncı yıl dönümü dolayısıyla dünyaya yaptığı çağrıda, haklı gerekçelerini de sıralayarak “Bu haksız kararı sonlandırın” dedi..
Türk tarafı, bu gücün devleti çalan Rum tarafına akredite olmasını hiçbir zaman içine sindiremedi… Rum tarafı ise bu gücü Türklere karşı “dilediği gibi kullanamama” hırsının sarmalına girdi…

***

“BM – Rum İlişkilerinde Bariz Soğukluk” başlıklı yazımda Rum tarafının BM Barış Gücü’nün adadaki varlık gerekçelerinin geçerliliğini yitirmekte olduğunu seslendirmeye başladığını somut örnekler vererek belirttim…
Bugün de, 60 yıl önce Adaya gelen ilk BM askerlerinin çoktan emekli ya da ölmüş olduğunu da anımsatarak, Kıbrıs’taki yaşamın bir parçasına ve hatta demirbaşına dönüşen bu gücün kısa öyküsüne değineceğim…
60 yıl önce, 1963 Kanlı Noel’inde, Rumların devletteki kurucu Türk ortaklarına AKRİTAS Enosis Planı çerçevesinde örgütlü ve planlı biçimde saldırmaları üzerine, toplumlar arası sıcak çatışmalar başlar… İlk barış gücü görevini adadaki üsleri dolayısıyla İngiliz askerleri yapar… İngilizler, iki etnik toplum arasına dikenli teller çekerler ve Lefkoşa’yı yeşil hattı çizerek ikiye ayırırlar… Bu önlemlere karşın Rum saldırıları durmaz, ada genelinde gelişerek sürer…
BM Güvenlik Konseyi’nin aldığı 186 numaralı kararla BM Barış Gücü adada görevlendirilir… Aceleyle ve üç aylık bir süre için adaya gönderilen bu güce UNFICYP kısa adı verilir…

***

Sovyetler Birliği henüz dağılmamıştır… Varşova Paktı yürürlüktedir… İki ideolojik kutup arasındaki soğuk savaş şiddetle sürmektedir… Sovyetler Birliği ABD’nin burnunun dibindeki Küba’yı nükleer üsse dönüştürme devinimlerindedir… Ve tabii ki hem ABD’nin, hem de Batı Avrupa’nın güvenliği için NATO’nun yaşamsal önemi büyüktür… Batı’da, Kıbrıs’taki ciddi çatışmanın, NATO üyesi Türkiye ile Yunanistan arasında savaş çıkarabileceği ve NATO’nun yıkılabileceği kaygısı vardır…
Böylesi bir konjonktürde, NATO üyeleri, garantör ülkeler, Yunanistan ve Türkiye, BM’deki görüşmelerde Kıbrıs’a barışı koruma gücü gönderilmesini kabul ederler… Üçüncü garantör ülke İngiltere tarafından hazırlanan ve sunulan 186 numaralı musibet karar, önemli yanlışları ve sakıncaları içermesine karşın, “geçici olduğu” düşüncesiyle Türkiye tarafından kabul görür…
Zamanın TC Başbakanı İsmet İnönü, “Adada kan dökülürken kelimeler üzerinde durmayalım” der… Ne var ki, Türk lider Rauf Denktaş’ı ağlatan o musibet karara ve BM askerlerinin adaya gelmelerine karşın dökülen kan 1974 Temmuzuna dek durmaz… Rumlar arasında, ENOSİS’e giden yol üzerinde iç savaş bile çıkar…

***

İlk aşamada, 1964 Haziranında, adaya yaklaşık 6.500 BM askeri gönderildi… Ne var ki, kararda öngörülen üç aylık görev süresi 60 yıldır sürüyor ve kronikleşen Kıbrıs sorunu da halen çözülebilmiş değil… Dünyada en uzun süre barışı koruma misyonu yüklenen güç konumuna gelen UNFICYP’nin şu anda Kıbrıs’ta 1.000’den az askeri personeli kaldı… Bu gücün bütçesinin yaklaşık yüzde 45’i Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından karşılanmaktadır…
Mavi bereli, BM bayraklı gücün şu anda yıllık maliyeti 56 milyon dolardır… Bu gücün 187 askeri hayatını Kıbrıs’ta yitirdi… Bugüne kadar yaklaşık 43 ülkeden 150.000’den fazla erkek ve kadın BM bayrağı altında Kıbrıs’ta görev yaptı.
UNFICYP, 1974 yazından bu yana, son 50 yıldır iki tarafı ayıran tampon bölgeyi kontrol ediyor… Statükoyu korurken 180 km’lik ateşkes hattı boyunca bir dizi anlaşmazlıkla, güya ilgileniyor!.. Mesela, güncelliğini koruyan Pile yol çalışması konusunda Türklere karşı takındığı olumsuz tavır ortada…

***

Bu gücün adadaki varlığının 60’ncı yıldönümü dolayısıyla Rum basınında yapılan yorumlarda, Rum tarafının bu güce güncel bakış açısı şöyle irdelendi:
“Kıbrıslı Rumlar için bu gücün varlığı, işgal ordusu (!) ile Ulusal Muhafızlar arasında bir bariyer görevi görmesi, tampon bölgeye yapılan saldırılarla ilgilenmesi ve iki taraf arasındaki anlaşmazlıkları çözmesi nedeniyle bir güvenlik duygusu sağladı. Aslında bu yanlış bir güvenlik duygusudur. Çünkü bu güç, Türk askeri ilerleyişini durdurmakla görevlendirilmedi… Bunu yapacak araçlara da sahip değildir… Bu küçük gücün adadaki varlığı bir arabulucu misyonu ile statükoyu korumak haline geldi…Kıbrıslı Türkler için bu gücün hiçbir önemi yok… Çünkü onların güvenliklerini garanti altına alacak ve statükoyu koruyacak Türk birlikleri var adada… Bu da onlar için şu anda tatmin edici…”

QOSHE - İstenmeyen misafire dönüşmek: “UNFICYP” - Ahmet Tolgay
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İstenmeyen misafire dönüşmek: “UNFICYP”

7 0
14.03.2024

60 yıl sonra ortaya çıkan gerçek şu ki, Rum tarafı da, Türk tarafı da, birbirinden farklı görüş açılarına sahip olsalar da, BM Barış Gücü’nün Kıbrıs için artık gereksiz olduğu noktasında birleşti…
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, BM Güvenlik Konseyi’nin Kıbrıs’a barış gücü gönderilmesini içeren 4 Mart 1964 tarihli ve 186 numaralı kararının 60’ncı yıl dönümü dolayısıyla dünyaya yaptığı çağrıda, haklı gerekçelerini de sıralayarak “Bu haksız kararı sonlandırın” dedi..
Türk tarafı, bu gücün devleti çalan Rum tarafına akredite olmasını hiçbir zaman içine sindiremedi… Rum tarafı ise bu gücü Türklere karşı “dilediği gibi kullanamama” hırsının sarmalına girdi…

***

“BM – Rum İlişkilerinde Bariz Soğukluk” başlıklı yazımda Rum tarafının BM Barış Gücü’nün adadaki varlık gerekçelerinin geçerliliğini yitirmekte olduğunu seslendirmeye başladığını somut örnekler vererek belirttim…
Bugün de, 60 yıl önce Adaya gelen ilk BM askerlerinin çoktan emekli ya da ölmüş olduğunu da anımsatarak, Kıbrıs’taki yaşamın bir parçasına ve hatta demirbaşına dönüşen bu gücün kısa öyküsüne değineceğim…
60 yıl önce, 1963 Kanlı Noel’inde, Rumların devletteki kurucu Türk ortaklarına AKRİTAS Enosis Planı çerçevesinde örgütlü ve planlı biçimde saldırmaları üzerine, toplumlar arası sıcak çatışmalar başlar… İlk barış gücü görevini adadaki üsleri dolayısıyla İngiliz askerleri yapar… İngilizler, iki etnik toplum arasına dikenli teller çekerler ve Lefkoşa’yı yeşil hattı çizerek ikiye ayırırlar… Bu önlemlere karşın Rum saldırıları durmaz, ada genelinde gelişerek sürer…
BM........

© Kıbrıs Gazetesi


Get it on Google Play