24 Nisan 2004 tarihinde yapılan o tarihi halk oylamasının bugün 20’nci yıl dönümü… Zamanın BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın adını taşıyan o planın aslında ABD, AB ve İngiltere tarafından hazırlandığı daha sonra ortaya çıkacaktı… İnanılmaz bir yalan kampanyasıyla Kıbrıs Türkü’nün bu adadaki sonunu getirmek üzere hazırlanan bu plan kabul edilmiş olsaydı bugüne dek Türk askeri çoktan adayı terk etmiş, Kıbrıs Türkleri de çoktan üniter yapıdaki Rum devletine yapıştırılmış bir azınlık olarak erimeye başlamış olacaklardı…
Annan Planı gündeme geldiğinde KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı rahmetli Rauf Denktaş, ABD’de çok kritik bir kalp ameliyatı geçirmiş ve ameliyat sonrasının ciddi sağlık sorunlarıyla boğuşuyordu. Hasta yatağında Annan Planı’nı Denktaş’a imzalatmaya kalktılar. Denktaş yarı baygın Plan’ı da, tezgâhlanan emperyalist oyunu da reddetti…
O günlerde Denktaş’ı iflah olmaz bir uzlaşmaz olarak ilan etmişlerdi… Oysa Denktaş’ı uzlaşmazlıkla suçlayanlar arasında bulunan Kıbrıs Türk solunun iki Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Mustafa Akıncı da Rum tarafını bir uzlaşmaya asla razı edemediler… Şu tarihi ironiye bakınız ki, Annan Planı’nı reddetmek Kıbrıs Türk tarafına değil, Türklere zerre kadar yaşam ve egemenlik hakkı tanımayan, toprağı bütün bir hakimiyetçilikte ısrar eden Akıncı’nın vurgusu ile “maksimalist” Rum tarafına nasip olmuştu…
***
Rauf Denktaş sonsuzluğa göçünün 8’nci yıldönümünde anılırken, 1990 yılında, zamanın Rum Cumhurbaşkanı Yorgo Vasiliu’ya konfederasyonu kabul ettirmeyi başardığının gizli İngiliz belgelerinde ortaya çıkmış olması tarihin bir cilvesi idi… Peki, Vasiliu BM Genel Sekreteri Perez de Cueallar döneminde, Kıbrıs’ta siyasal çözüm için konfederasyon modelini kabul etti de ne oldu? Gelmiş geçmiş bu en akıllı Rum Cumhurbaşkanı ne yazık ki çözümsüzlüğe ve maksimalizme odaklanmış ve adanmış kendi halkına bunu kabul ettiremedi…
Rauf Denktaş’a siyasal kariyerinin en acılı günlerini yaşatan Annan Planı süreci, kitaplara konu olacak denli ilginç bir dönemdir Kıbrıs tarihinde… Kıbrıs Türk tarafında bir çok insanın hiç okumadan, hakkında hiçbir şey bilmeden sahiplendiği bir plandı bu… BM tarafından resmen açıklanmadan mail aracılığıyla yayılan ve eksiz 200 sayfalık bir kitap boyutunda olan plan, referandum günü gelene dek Rum tarafını tatmin edebilme adına 3 kez değiştirilmişti… Buna rağmen Rum tarafı yine de tatmin ve ikna edilemedi…
***
Bu süreçte etkin propaganda araçlarının tümünün Annan Planı lehinde kullanılması Kıbrıs Türkü üzerinde de fevkalâde etkili olmuştu. CTP, TKP ve diğer demokratik kuruluşlar Annan Planı lehinde mitingler yaparak meydanları doldurmaya başladılar… Şimdiye dek Kıbrıs siyasal tarihinde Annan Planı lehinde yapılan propaganda gibisi görülmemiştir… Milyonlarca dolarlık propaganda malzemesi kullanıldı. Beyin yıkama yöntemlerinin her türlüsü denendi. Kıbrıs’ta barış yokmuş gibi, çocuklar bile “Kıbrıs’ta barış engellenemez” sloganını dillerinden düşürmez oldular. Yerinden, evinden, barkından, yıllarca kullandığı iş yerlerinden ve diğer mallarından sökülecek olanlar, hatta yeniden göçmen olup yollara düşecek olanlar bile düğüne gider gibi miting alanlarına koşmakta, köylerde barış ateşleri yakmaktaydılar. Psikolojik savaşla beyni yıkanan insanlar, Annan Planı yürürlüğe girdiğinde neler olabileceğini bile düşünemiyorlardı… Planın ayrıntılarında gizli olan şeytanı görebilecek durumda değillerdi..
***
2004 Annan Planı referandumunda Türk halkının “hayır” oyları ancak yüzde 35’te kalabilmişti… Her iki kesimde ayrı ayrı ve aynı günde yapılan referandumda Türk seçmenler Annan Planı’na yüzde 65 “evet” derken, Rum seçmenler yüzde 76 “hayır” dediler…
Ama yedi düvelin finansmanı ve organizasyonuyla yürütülen o müthiş kampanyanın içinde yüzde 35’lik bir “hayır” oyunu sağlayabilmek bile gerçekten büyük başarıydı…
Olağanüstü vaatlerin üzerine sünger geçildi, halkımız kaderiyle baş başa bırakıldı ve Rum tarafı AB’nin üyesi yapıldı… Kıbrıs Türk halkının plana onayını sağlayanlar, bu halka sırtlarını döndüler… Sözlerini asla tutmadılar… Annan Planı sonrasında halkımız arasında yapılan anketlerde, en yoğun “evet” oyunun çıktığı bölgelerde bile insanlarımız kandırılmış olmanın öfkesini yansıttılar her zaman…

QOSHE - Kandırma Projesi Annan Planı - Ahmet Tolgay
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kandırma Projesi Annan Planı

10 1
24.04.2024

24 Nisan 2004 tarihinde yapılan o tarihi halk oylamasının bugün 20’nci yıl dönümü… Zamanın BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın adını taşıyan o planın aslında ABD, AB ve İngiltere tarafından hazırlandığı daha sonra ortaya çıkacaktı… İnanılmaz bir yalan kampanyasıyla Kıbrıs Türkü’nün bu adadaki sonunu getirmek üzere hazırlanan bu plan kabul edilmiş olsaydı bugüne dek Türk askeri çoktan adayı terk etmiş, Kıbrıs Türkleri de çoktan üniter yapıdaki Rum devletine yapıştırılmış bir azınlık olarak erimeye başlamış olacaklardı…
Annan Planı gündeme geldiğinde KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı rahmetli Rauf Denktaş, ABD’de çok kritik bir kalp ameliyatı geçirmiş ve ameliyat sonrasının ciddi sağlık sorunlarıyla boğuşuyordu. Hasta yatağında Annan Planı’nı Denktaş’a imzalatmaya kalktılar. Denktaş yarı baygın Plan’ı da, tezgâhlanan emperyalist oyunu da reddetti…
O günlerde Denktaş’ı iflah olmaz bir uzlaşmaz olarak ilan etmişlerdi… Oysa Denktaş’ı uzlaşmazlıkla suçlayanlar arasında bulunan Kıbrıs Türk solunun iki Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Mustafa Akıncı da Rum tarafını bir uzlaşmaya asla razı edemediler… Şu tarihi ironiye bakınız ki, Annan Planı’nı reddetmek Kıbrıs Türk tarafına değil, Türklere zerre kadar yaşam ve egemenlik hakkı tanımayan, toprağı bütün bir hakimiyetçilikte ısrar eden Akıncı’nın vurgusu ile “maksimalist” Rum tarafına nasip olmuştu…
***
Rauf Denktaş sonsuzluğa göçünün 8’nci........

© Kıbrıs Gazetesi


Get it on Google Play