“Mülk konusunda belgesel miras ve vasiyet” başlıklı yazımda uzman haritacı merhum Halil Giray’ın çalışmalarının özet bir dökümünü sunarken, bu çalışmaların tarafımızdan hak ettiği ilgiyi görmediğinin altını çizmiştim… Bu konudaki yazılarımı bir üçlemede toplama düşüncesindeyim… Bugün de ikinci yazı olarak Kıbrıslı Türk hukukçu Aziz Altay’ın mülk ve nüfus mübadelesi bağlamında bıraktığı vasiyet mektubu köşeme taşıyorum…

AİHM’den Loizudu mülk davası konusunda çıkan karar siyasal mücadelemize önemli bir ton olarak yansırken Kıbrıs sorunundaki mülk meselesine çözümün nasıl bulunabileceğinin de işaretlerini alıyorduk… İşte AİHM kararıyla Taşınmaz Mal Komisyonu’nun kurulması bu gelişme üzerine idi…
Tam da o günlerde iz bırakan milletvekillerimizden ve Baf Türk halkı liderlerinden, saygın hukukçumuz emekli Yargıç Aziz Altay’dan, ki ölümünden bir süre önce idi, bir mektup almıştım… O mektubunu arşivlememi ve yeri geldikçe yayınlamamı adeta bir vasiyet olarak şahsıma belirten merhum Altay, 1916 ortamında yürütülmekte olan görüşmelere değinerek Rum lider Anastasiadis’in de her Kıbrıslı Rum siyasetçi gibi tüm Kıbrıs’ı ele geçirmeye dönük bir siyaset içinde olduğuna vurgu yapmıştı…
Görüşme masasına oturur oturmaz Anastasiadis’in mülk konusunu gündeme getirdiğine ve Rumların Kuzey’de terk ettikleri mülklerin tapulu sahipleri olduğunu iddia ettiğine vurgu yapan Altay Aziz, onun kendi toplumunun çıkarlarına göre göz önünde bulundurulması gereken kriterleri de saptadığını anımsatarak şöyle diyordu mektubunda:
“Anastasiadis, iki toplum lideri Glafkos Kleridis ve Rauf Denktaş arasında Viyana’da Birleşmiş Milletler gözetiminde varılan Nüfus Mübadelesi Anlaşması’nı tamamen görmezden gelerek yasal dayanaktan yoksun yersiz ve boş iddialarını ısrarla sürdürmektedir. BM kayıtlarına göre, Kuzey’deki Rumların hiçbir baskı altında kalmadan kendi talepleri üzerine Güney’e geçmelerine izin verildiğini de bilmezden gelmektedir.

Unutulmamalıdır ki, değiş – tokuş anlamında olan mübadele anlaşmaları kalıcı olup geri dönüş olanaksızdır. Bunun da bize en yakın somut örneği, 1923 yılında Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanan ve Türkiye’de yaşayan 1 milyon 200 bin Yunanlı ile Yunan idaresi altında yaşayan 500 bin Türk’ün zorunlu nüfus mübadelesidir. Bu mübadeleden sonra bir tek Yunan bile Türkiye’de terk ettiği evine gidip ‘burası benim tapulu evimdir’ şeklinde bir talepte bulunmamıştır.”
* * *
Vasiyet mektubunda, Anastasidis’in yoktan var etmeye çalıştığı anlamda bir mülk sorununun ortada bulunmadığını belirten Aziz Altay; “Rumların tek çaresi, olası bir çözüm durumunda görüşülecek tazminatlar olabilir” diyor. Viyana Nüfus Mübadelesi anlaşmasıyla birlikte Rumlar tasarruf haklarını yitirirken, Türklerin de o anlaşma çerçevesinde yasal tasarruf hakkı kazandığını savunan kıdemli hukukçu, “Ne yazık ki, şimdi, 42 yıl sonra, Anastasiadis sürdürülen müzakereler sayesinde Rumların yasal olarak yitirdikleri mülkiyet hakkı konusunda eski sahiplerin ilk seçme hakkına sahip olduğunu Türk tarafına kabul ettirmeye çalışmaktadır” dedikten sonra, görüşlerini şöyle sürdürmektedir:
“Bu doğrultuda alınacak herhangi bir karar yasal dayanaktan yoksun ve geçersiz olacaktır. Böyle bir kararın hayata geçirilmeye çalışılması durumunda, toplumumuz içinde büyük facialara neden olacak nitelikte bir hercümerç yaşanacaktır. Burası kesin… Rumların ahde vefası olmayan, güvenilmez ve art niyetli bir yapıya sahip oldukları tecrübe ile sabittir. Durum bu iken, büyük badirelere gebe bir anlaşmayı kabul etmenin ne kadar sakıncalı olduğu ortadadır. Kapı dışı edilecek kullanıcıların, haklı olarak gösterecekleri tepkilerin boyutlarını kestirmek olası değildir. Böyle bir anlaşmanın ‘en iyi, en mantıklı ve en makul çözüm’ olduğu söylenebilir mi? Barış sağlamanın yolu bu mudur?”
* * *
Baf Türklüğünün eski liderlerinden emekli milletvekili ve Yargıç Aziz Altay, mektubunu şu dilekle sonlandırıyordu:

“Kıbrıs Türk halkının oylarıyla seçilen Sayın Cumhurbaşkanı’nın, Türk halkının 11 yıl çektiği tarifsiz acı ve ıstırapları bir daha yaşamaması için Birleşmiş Milletler gözetiminde imzalanan ve uygulanan Viyana Mübadelesi Anlaşması’na büyük bir titizlik ve kararlılıkla sahip çıkması, her türlü saldırıya karşı dik durması, Türk halkına karşı olan birinci vazifesidir. Bunun böyle bilinmesinde toplumsal yarar vardır.”

QOSHE - Kıbrıs’ta mülk konusu ve nüfus mübadelesi - Ahmet Tolgay
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kıbrıs’ta mülk konusu ve nüfus mübadelesi

18 0
11.04.2024

“Mülk konusunda belgesel miras ve vasiyet” başlıklı yazımda uzman haritacı merhum Halil Giray’ın çalışmalarının özet bir dökümünü sunarken, bu çalışmaların tarafımızdan hak ettiği ilgiyi görmediğinin altını çizmiştim… Bu konudaki yazılarımı bir üçlemede toplama düşüncesindeyim… Bugün de ikinci yazı olarak Kıbrıslı Türk hukukçu Aziz Altay’ın mülk ve nüfus mübadelesi bağlamında bıraktığı vasiyet mektubu köşeme taşıyorum…

AİHM’den Loizudu mülk davası konusunda çıkan karar siyasal mücadelemize önemli bir ton olarak yansırken Kıbrıs sorunundaki mülk meselesine çözümün nasıl bulunabileceğinin de işaretlerini alıyorduk… İşte AİHM kararıyla Taşınmaz Mal Komisyonu’nun kurulması bu gelişme üzerine idi…
Tam da o günlerde iz bırakan milletvekillerimizden ve Baf Türk halkı liderlerinden, saygın hukukçumuz emekli Yargıç Aziz Altay’dan, ki ölümünden bir süre önce idi, bir mektup almıştım… O mektubunu arşivlememi ve yeri geldikçe yayınlamamı adeta bir vasiyet olarak şahsıma belirten merhum Altay, 1916 ortamında yürütülmekte olan görüşmelere değinerek Rum lider Anastasiadis’in de her Kıbrıslı Rum siyasetçi gibi tüm Kıbrıs’ı ele geçirmeye dönük bir siyaset içinde olduğuna vurgu yapmıştı…
Görüşme masasına oturur oturmaz Anastasiadis’in mülk konusunu gündeme getirdiğine ve Rumların Kuzey’de terk ettikleri mülklerin tapulu sahipleri olduğunu iddia ettiğine vurgu yapan Altay Aziz, onun kendi toplumunun çıkarlarına göre........

© Kıbrıs Gazetesi


Get it on Google Play