Halkımızın en büyük ve en köklü hayır kurumu olan 1571 tarihli kurumumuz Vakıflar’a 40 küsur yıldır vatandaşların neden mal vakfetmediklerinin acı nedenlerini yansıtan olaylarla yüz yüzeyiz… Vakıflarla ilgili olarak oluşan güvensizlik bu nedenlerin başlıcası…1983 yılında, merhume Tomris Sıdkı Soyer’in, Lefkoşa Köşklüçiftlik’te babadan mirası olan evini kendi ölümünden sonra cami ve caminin idamesini sağlayacak birkaç dükkân yapılması adına vakfetmesinden sonraki gelişmeleri sıkça köşeme taşıdım yorumlarımla birlikte… Evlenmemiş ve çocuksuz olan Tomris Hanımefendi, baba mirası malını babasının adını taşıyacak bir cami inşa edilmesi adına vakfetmişti.. Bu vasiyet Vakfiye yasalarına aykırı olarak yıllarca yerine getirilmedi…
Konuyu bilenlerin haklı uyarı ve sitemleri üzerine benim bu konuda yazdığım uyarıcı yazılara da hiç yanıt verilemedi, ta ki Prof. Dr. Mustafa Tümer Vakıflar Dairesi Genel Müdürü oluncaya dek… Bu suskunluk, verilecek herhangi bir yanıtın yasadışılığın itirafı anlamına geleceği kaygısındandı…
***
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın yakın geçmişte verdiği dar kapsamlı bir yemekte Mustafa Tümer Hocamızla buluşma fırsatını yakaladım… Bana verdiği bilgiler ilginçti… Vakfedilen binada halen kiracı olan TDP’nin yetkilileriyle binanın tahliyesi konusunda görüşmelerde bulunmuş… TDP yetkilileri binayı boşaltmamakta diretiyorlar…
Ancak toplantıdan sonra TDP’nin yeni başkanı Zeki Çeler’in özelde Tümer’e şu dedikleri ilginç değil mi?.. “Yasalar çerçevesindeki uğraşlarınızda haklısınız hocam… Söz konusu merhume eğer benim yakınım ya da aile büyüğüm olsaydı ben de vasiyetinin vakfiye yasaları çerçevesinde yerine getirilmesi için uğraş verirdim…”
Çeler bu… Onun bilinen içten karakterine gerçekten uygun sözler bunlar… Ama Çeler’in bu içtenliğini parti duruşuna da yansıtması gerekmez mi o konuda?.. Karakolda doğru söyleyip mahkemede şaşmak olmaz ki!..
***
Tümer’den acı bir gerçeği daha öğrendim… Vakıf bağışçısı Tomris Sıtkı Soyer, Ruh ve Sinir Hastalıkları hastanesinde bir süre yattıktan sonra, kimsesizliğin dramı içinde vefat etmiş ve Vakıflar’ın da katkısı ile Lefkoşa Mezarlığında toprağa verilmişti… Açıklamam gerekir ki, Tomris Sıtkı Soyer hayatta olduğu sürece tüm ihtiyaçları vakfiye şartları gereği Kıbrıs Vakıflar İdaresi tarafından karşılanmıştır. 11 Eylül 1998 tarihinde Lefkoşa Barış, Sinir ve Ruh Hastanesi’nde vefat ettiğinde dönemin Evkaf Genel Müdürü Taner Derviş’tir…
O günden bu yana merhumenin mezarının Vakıflar arşivinde kaydedilmemesinin ve de araştırılıp soruşturulmamasının acı sonucudur ki, bugün o mezar halen bulunamıyor… Vakıf bağışçısı bir Kıbrıs Türk Hanımefendisi’nin mezarı maalesef meçhuldedir, kayıptadır…
Bu acı gerçeği de Mustafa Tümer hocamızdan öğrendim çok derin bir üzüntüsü ile…
Sözün özü şu ki, bu toplumda artık hayır işleri yapan kimsesizlerin de kimsesi kalmamıştır… Geleneksel hamiyet duygularımız nasıl zedelenmesin ki?..

QOSHE - Meçhuldeki mezar: Bir vakfiye dramı - Ahmet Tolgay
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Meçhuldeki mezar: Bir vakfiye dramı

5 0
18.04.2024

Halkımızın en büyük ve en köklü hayır kurumu olan 1571 tarihli kurumumuz Vakıflar’a 40 küsur yıldır vatandaşların neden mal vakfetmediklerinin acı nedenlerini yansıtan olaylarla yüz yüzeyiz… Vakıflarla ilgili olarak oluşan güvensizlik bu nedenlerin başlıcası…1983 yılında, merhume Tomris Sıdkı Soyer’in, Lefkoşa Köşklüçiftlik’te babadan mirası olan evini kendi ölümünden sonra cami ve caminin idamesini sağlayacak birkaç dükkân yapılması adına vakfetmesinden sonraki gelişmeleri sıkça köşeme taşıdım yorumlarımla birlikte… Evlenmemiş ve çocuksuz olan Tomris Hanımefendi, baba mirası malını babasının adını taşıyacak bir cami inşa edilmesi adına vakfetmişti.. Bu vasiyet Vakfiye yasalarına aykırı olarak yıllarca yerine getirilmedi…
Konuyu bilenlerin haklı uyarı ve sitemleri üzerine benim bu konuda yazdığım uyarıcı yazılara da hiç yanıt verilemedi, ta ki Prof. Dr. Mustafa Tümer Vakıflar Dairesi Genel Müdürü oluncaya dek… Bu suskunluk, verilecek herhangi bir yanıtın yasadışılığın........

© Kıbrıs Gazetesi


Get it on Google Play