Oruç tutma ayı olan Ramazan’ın ardından, tüm İslam dünyasıyla birlikte üç gün boyunca kutlanan dini bir bayramı idrak etmekteyiz… Bakmayalım idari kararlarla bayram tatilinin uzatılmasına… 3 gündür süresi bu bayramın… Arkasından beklentisine gireceğimiz Kurban Bayramı’nın süresi ise 4 gündür…
Bugün bayramın birinci günü… Hepimize kutlu ve mutlu olsun efendim… Bayramı bayram tadında ve anlamında kutlayalım… Sevelim, sevilelim, sayalım, sayılalım, barışık ve dost olarak birbirimizle kucaklaşalım… Varsa eğer küslüklerimizi unutalım… Küçüklerimizi sevindirelim, büyüklerimize vefamızı ve saygımızı ta derinden içtenlikle duyumsatalım… Sevgi ve minnet dualarımızla yitirdiklerimizin mezarlarına çiçeklerimizi bırakalım…
Ah o yüreklerimizden kopup gidenlerimiz, her bayramın değişmez hüzünleri, o bir daha geri dönmeyecek sevgililer… “Birçok giden memnun ki yerinden / Çok seneler geçti, çok seneler geçti / Dönen yok seferinden” demiş Yahya Kemal Beyatlı onlar için…
***
Bu bayram Hicri Takvim’e göre onuncu ay olan “Şevval” ayının ilk üç gününde kutlanır belirttiğim üzere… Bayramdan bir önceki gün ise, Ramazan ayının son günü olan Arife’dir… Arife gününün de kendine özgü bir coşkusu ve atmosferi vardır hiç kuşkusuz… Eskilerde olduğu gibi olmasa da, dünümüz bu telaşlı coşku ile geçti…
İki adı olan bu bayrama “Ramazan Bayramı” mı demeli, yoksa “Şeker Bayramı” mı?..
Müslüman Türkler için her daim araştırma konusu olan sorudur bu aslında… Hatta inanmışlar arasında sert tartışmalar da olur bu konuda, gereksiz olsa da…
Oysa bayramın adının ne olacağı değil, içeriğinin ne olacağı, toplumsal ve bireysel bazda nasıl yaşanacağıdır dikkate alınması gereken…
Adı ne olursa olsun, günahtan, küfürden, iftiradan, yalandan, kul hakkına girmekten uzak durmayı becerebilen, hoşgörü, vicdan, saygı ve sevgi sahibi herkesin bayramıdır bu dinsel ve kutsal günler…
***
Ama madem ki tam zamanıdır, içinde bulunduğumuz bu üç güne neden kimilerince “Şeker Bayramı” denildiğinin de bir irdelemesini yapmalı, değil mi?.. Çünkü ilginçtir gerçekten bu konu…
Oruç günlerinin arkasından gelen bu bayrama Arapça’da “eid ul-fitr” denir… Bunun tam Türkçesi “iftar bayramı” demektir. Yani Arap ülkelerinde bu bayram aslında “İftar Bayramı” olarak kutlanır. Bunun nedeni de malûm: 30 gün boyunca tutulan oruçlar için son kez ve mutlulukla iftar yapılacak olmasıdır…
Aradan yıllar geçtikçe İftar Bayramı, Şükür bayramına dönüşür… Türkçeye de o “şükür” sözcüğü “şeker” olarak geçer. “Şeker Bayramı” adı altında yapılan kutlamalar bu nedenledir işte efendim…
***
“Ramazan Bayramı’na neden Şeker Bayramı denir?” sorusunun bir başka ilginç yanıtı da Osmanlı tarihinin derinliklerinden gelir…
Bunun öyküsü de şu: Osmanlı döneminde, Ramazan’ın ilk 15 gününden sonra asker ocaklarına tepsilerde tatlı gönderilirdi. Böylece bu gelenek yayılır… Ramazan Bayramlarında halk da tatlılar yapmaya, çocuklara bayram harçlığı yerine şekerler verilmeye, harçlık alan çocuklar da şekercilere gitmeye başlarlar… Böylelikle Ramazan Bayramı’nda şeker alıp verme, şekerli şeyler tüketme bir gelenek haline gelir…
Bu tarihsel verilerin önümüze koyduğu gerçek de şu ki, Ramazan Bayramı’na “Şeker Bayramı” denmesinin nedeni tümüyle etkileşimden ve geleneklerden kaynaklanır…
Adı; anlayış, algılayış ve bölgesel bağlamlarda ne olursa olsun, iki büyük dinsel bayramımızdan biri olan bu bayramımız kutlu, mutlu, esenli ve umutlu olsun efendim… Ne mutlu Bayramı bayram gibi kutlayabilenlere…

QOSHE - Ramazan’a veda… Ve bugün bayram… - Ahmet Tolgay
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ramazan’a veda… Ve bugün bayram…

11 32
10.04.2024

Oruç tutma ayı olan Ramazan’ın ardından, tüm İslam dünyasıyla birlikte üç gün boyunca kutlanan dini bir bayramı idrak etmekteyiz… Bakmayalım idari kararlarla bayram tatilinin uzatılmasına… 3 gündür süresi bu bayramın… Arkasından beklentisine gireceğimiz Kurban Bayramı’nın süresi ise 4 gündür…
Bugün bayramın birinci günü… Hepimize kutlu ve mutlu olsun efendim… Bayramı bayram tadında ve anlamında kutlayalım… Sevelim, sevilelim, sayalım, sayılalım, barışık ve dost olarak birbirimizle kucaklaşalım… Varsa eğer küslüklerimizi unutalım… Küçüklerimizi sevindirelim, büyüklerimize vefamızı ve saygımızı ta derinden içtenlikle duyumsatalım… Sevgi ve minnet dualarımızla yitirdiklerimizin mezarlarına çiçeklerimizi bırakalım…
Ah o yüreklerimizden kopup gidenlerimiz, her bayramın değişmez hüzünleri, o bir daha geri dönmeyecek sevgililer… “Birçok giden memnun ki yerinden / Çok seneler geçti, çok seneler geçti / Dönen yok seferinden” demiş Yahya Kemal Beyatlı onlar için…
***
Bu bayram Hicri Takvim’e göre onuncu ay olan “Şevval” ayının ilk üç gününde kutlanır belirttiğim üzere… Bayramdan bir önceki gün ise, Ramazan ayının son günü olan Arife’dir… Arife........

© Kıbrıs Gazetesi


Get it on Google Play