AKEL Milletvekili ve siyasi analist Nikos Katsuridis, “Avrupa Birliği (AB), Ukrayna için yaptıklarının yüzde birini kendi üyesi olan Kıbrıs için yapsaydı, şu anda Kıbrıs sorunu çözülmüş olacaktı” dedi. Katsuridis, BM Genel Sekreterinin Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin Cuellar’ın müzakerelerin başlayabilmesi için ortak zemin aramakta olduğunu, ancak ortak zeminin sadece Türk tarafının BM parametreleri içerisindeki müzakereler için masaya oturması halinde bulunabileceği görüşünü ortaya koydu.
AB’nin de hiçbir şey yapmadığından yakınan Katsuridis, taraflardan biri AB parametreleri dışındayken ortak zemin bulunamayacağını, bu arayışın sadece masaya dönmeye ikna etmek için Türk tarafının bir çeşit egemen eşitliğinin kabul edilmesini gündeme getireceğini belirtti.
Kıbrıs Türk tarafının egemen eşitliğinden niye bu kadar korkuyorlar? Katsuridis’in mensubu olduğu AKEL ve diğer tüm siyasi partileri, egemen eşitlik dendi mi ödleri kopuyor. Zaten bu hak ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluş anlaşmalarında vardı. Cumhuriyetin dayanağı iki toplumun egemen eşitliğiydi. Rum tarafı ne kadar eşit hakka sahipse, Türk de sahipti. Böyle olmasına rağmen, anayasada Türklere verilen hakları çok gördüler, hazmedemediler ve Türk ortağı silahla ortadan kaldırmaya kalkıştılar. Tarih 21 Aralık 1963. Akritas Planı.
Aradan 60 yıl geçti, hala Kıbrıs Türk halkının egemenliğini tartışıyorlar. Çünkü biliyorlar ki, bu hak kabul edildiği takdirde, olası bir çözümde tek başına boruları ötmeyecek. Bu nedenle gerçeklere dayalı çözümden söz etmiyor, BM parametrelerinden, Gazze savaşı nedeniyle işlevini yitiren, itibarını kaybeden Güvenlik Konseyi kararlarını temcit pilavı gibi masaya sürüyorlar. Esas amaç, Kıbrıs Türklerini azınlık haklarıyla ‘idare etmek’ ve zamanında Türklerin de payını çalarak tek söz sahibi oldukları Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yamalamak.
Katsuridis, “AB, Ukrayna için yaptıklarının yüzde 1’ini ‘üyesi olan Kıbrıs için’ yapsaydı, şu anda Kıbrıs sorunu çözülmüş olacaktı” diyor. Affedersiniz ama bu denli nankörlük de fazla! AB neler yapmadı, neler? BM ile birlikte meşhur Annan Planı’nı hazırladı, çok paralar döktü buralara. Hatta Kıbrıslı Türklere dedi ki, ‘evet’ derseniz, tüm ambargoları ve izolasyonları kaldıracağız” diye söz verdi. Meğer Arap’ın hurmadan inene kadarmış sözü. 2004’ten beri verilen sözlerin yerine getirilmesini bekliyoruz. Türkler evet dedi, ama cezalandırıldı, Rumlar hayır dedi, ödüllendirildi.
Dünya üzerinde böyle bir uygulama görüldü mü?
Onun için Katsuridis, AB’den şikâyet etmesin. AB kendilerini ihya etti. Sonra, AB’nin Ukrayna için yaptıklarından size ne? Kaldı ki Ukrayna savaşta, burası barışta. Savaşta olan bir ülkeye ne gönderdiyse, göndermekteyse buraya da mı göndermeli?
Sizin BM parametrelerinizi, Güvenlik Konseyi kararlarınızı Gazze meselesinde çok iyi anladık. Yalnız biz değil, dünya da anladı. Şimdilerde birçok ülke, Güvenlik Konseyi’nin yapısının değiştirilmesi gerektiği üzerinde ısrar ediyor. Çünkü Konsey, kendi prestijini sıfırla çarptı, taraflar arasında sürekli bir ateş kesi bile sağlayamadı.
Tüm bu gerçeklere rağmen, Kıbrıs Türk tarafının da elbette izleyeceği, izlemekte olduğu siyaset vardır. Nitekim geçtiğimiz günlerde Türkiye’de ‘Marmara Grubu Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı tarafından düzenlenen ’27. Avrasya Ekonomi Zirvesi’ndeki konuşmasında, uluslararası camiaya, Kıbrıs Türk halkına uygulanan haksız ambargoların kaldırılması çağrısını yineleyerek, KKTC’nin bağımsız bir Türk devleti olduğunu ve bundan geri dönüşü olmadığını vurgulamıştı.
Tatar, Ada’da yıllarca sürdürülen federal çözüm çabalarının sonuç vermediğini ifade ederek, Kıbrıs Türk halkının devleti, egemenliği ve bağımsızlığından vazgeçmeyeceğini, BM ve tüm tarafların da buna saygı duyması ve adadaki gerçeklere göre eşit davranması gerektiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı, adada iki devletin işbirliğine dayalı bir anlaşma bulunabileceğini vurguladı. Tatar, Gazze’de yaşananlara bakınca Türkiye Cumhuriyeti’nin garantörlüğünün önemine vurgu yaptı.
Ersin Tatar’ın dile getirdiklerinin Kişisel Temsilci Holguin tarafından da dikkate alınması gerektiğini düşünüyoruz. Yalnız adada değil, aynı zamanda bölgede barış, güven ve istikrarın sürekliliği isteniyorsa, Gazze’den dersler çıkarılmalı, Kıbrıs’taki gerçekler de göz ardı edilmemelidir!

QOSHE - Gazze’den dersler çıkarılırken, Kıbrıs gerçekleri de göz ardı edilmemeli! - Akay Cemal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Gazze’den dersler çıkarılırken, Kıbrıs gerçekleri de göz ardı edilmemeli!

3 0
27.02.2024

AKEL Milletvekili ve siyasi analist Nikos Katsuridis, “Avrupa Birliği (AB), Ukrayna için yaptıklarının yüzde birini kendi üyesi olan Kıbrıs için yapsaydı, şu anda Kıbrıs sorunu çözülmüş olacaktı” dedi. Katsuridis, BM Genel Sekreterinin Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin Cuellar’ın müzakerelerin başlayabilmesi için ortak zemin aramakta olduğunu, ancak ortak zeminin sadece Türk tarafının BM parametreleri içerisindeki müzakereler için masaya oturması halinde bulunabileceği görüşünü ortaya koydu.
AB’nin de hiçbir şey yapmadığından yakınan Katsuridis, taraflardan biri AB parametreleri dışındayken ortak zemin bulunamayacağını, bu arayışın sadece masaya dönmeye ikna etmek için Türk tarafının bir çeşit egemen eşitliğinin kabul edilmesini gündeme getireceğini belirtti.
Kıbrıs Türk tarafının egemen eşitliğinden niye bu kadar korkuyorlar? Katsuridis’in mensubu olduğu AKEL ve diğer tüm siyasi partileri, egemen eşitlik dendi mi ödleri kopuyor. Zaten bu hak ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluş anlaşmalarında vardı. Cumhuriyetin dayanağı iki toplumun egemen eşitliğiydi. Rum tarafı ne kadar eşit hakka sahipse, Türk de sahipti. Böyle olmasına rağmen, anayasada Türklere verilen hakları çok gördüler, hazmedemediler ve Türk ortağı silahla ortadan kaldırmaya kalkıştılar. Tarih 21 Aralık 1963. Akritas Planı.
Aradan 60 yıl geçti, hala Kıbrıs Türk halkının egemenliğini tartışıyorlar. Çünkü biliyorlar ki, bu hak kabul edildiği takdirde, olası bir........

© Kıbrıs Gazetesi


Get it on Google Play