BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Kişisel Temsilcisi Maria Angela HolguinCuellar, Kıbrıs konusunda ‘ortak zemin’ arayışlarını sürdürüyor. Ne tuhaftır ki, Holguin, Lefkoşa’ya ayak basmadan önce Rum yönetimi başkanı Nikos Hristodulidis’in, Kıbrıslı Türklere yönelik ‘önlemler paketi’ de açıklanmıştı. Paket Kuzey’de olduğu gibi, Güney’de de ciddiye alınmadı. Nitekim uzun yıllar dışişleri bakanlığı görevinde bulunan Yoannis Kasulidis, Kıbrıs Rum tarafının, özellikle de Hristodulidis yönetiminin, Kıbrıs sorunu ve Kıbrıslı Türklere yönelik bu güne kadar hiçbir şey yapmadığını ifade etti.

Anımsadığımız kadarıyla ‘Önlemler paketi’ sadece İzzet İzcan tarafından benimsenmiş, ana muhalefet CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman tarafından eleştirilerek, ‘kabul edilemez’ diye nitelenmişti.

Öncelikle Holguin’in paket meselesine dikkatini çekmek gerek. Çünkü olası müzakere süreci başlasa bile, Hristodulidis’in Türk tarafına nasıl bir gözle baktığı anlaşıldığı gibi, çözümü istemeyenlerin, yoluna taş koyanların kimler ve hangi taraf olduğu ortaya çıkmış olacaktır.

Holguin’in esas misyonu, seçilmiş liderlerle görüşmesidir. Anladık, sivil toplum kuruluşlarıyla da bir araya gelmek istemiş olabilir. Herkesin düşüncesine saygılıyız da, bu işler tek tarafı veya tükenmiş federasyonu gözü kapalı savunanları dinlemekle olmaz. Mesela Kuzey’de Şehit Aileleri ve Malul Gaziler Derneği’ni de ziyaret etti mi? İki devletli çözümün tek çıkış yolu olduğunu savunanlarla bir araya geldi mi? Ayvasıl, Taşkent, Atlılar, Muratağa, Sandallar gibi toplu katliamları biliyor mu? Geçmişi aratmayacak formül bulunabildiği takdirde ortak zemin umutları doğar. Ancak, yetki aşımı olduğu takdirde, Holguin’in doğru raporu da olumsuz etkilenebilir.

Holguin, ortak zemin arayışında doğruları not etmek istiyorsa, BM’nin hazırladığı ve AB’nin de destek çıktığı, savunduğu Annan Planı’na iyice odaklanmalıdır. Planı Türklerin kabul etmesine rağmen, Rum tarafının reddettiğini, buna karşın ödüllendirildiğini, AB’ye üye alındığını, Türklerinse cezalandırıldığını, nedenlerini sormalı, evet diyen tarafa hala ambargolardan kaynaklanan sıkıntıları not etmelidir.

Sonuçta diyoruz ki, Rum tarafının BM Güvenlik Konseyi’nin 186 sayılı kararına dayanarak, 4 Mart 1964’ten itibaren ‘tanınmış devlet’ statüsüne sahip olması, ardından 1 Mayıs 2004’te AB üyeliğini elde etmesi, Kıbrıs sorununda tüm çözüm yollarını kapattığı gibi, tüketmiştir de! Böylesine avantajları tepe tepe kullanan Rum yönetiminin gerçekten Türklerle yetki paylaşımında bulunabilecek hali var mıdır, ihtiyacı var mıdır? Olmadığına göre, ortak zemine fazla da bel bağlamak akıl kârı değildir. Esasen Hristodulidis’in 14 maddelik paketi de, Türklere yönelik düşüncelerini ortaya koyduğu gibi, Kıbrıs Türk tarafına hangi gözle bakıldığının da göstergesidir.

Özetle Kıbrıs sorununda hep uzatmaları oynuyoruz. Esasında süreç tüketilmiştir. Annan Planı’nda başlayan tükeniş, Crans Montana’da noktalanmıştır. Bu çöküş ve tükenişten sonra yeni vizyonumuz egemen eşitlik ve eşit uluslararası statünün tanınmasıdır. Bu şartlar yerine getirildiği takdirde ortak zemin hasıl olabilir ve masaya oturulabilir. Holguin çıkmaz sokaktan kurtulmak istiyorsa, bunları bilmesi gerekir.

***

Aziz Tüfekçi Arapköy’de, Servet

Seylani de Cihangir’de defnedildi

Tanınmış simalardan, Tüfekçi ailesinin saygıdeğer büyüğü, herkes tarafından sevilen, yardımsever iyi insan Aziz Tüfekçi dün Arapköy’de son yolculuğuna uğurlandı. Tüm dost, akraba ve sevenlerine üzüntü ile duyurulurken, sevgili eşi Yılşen hanım, kızı Dilan Tüfekçi, anne ve babası Zehra (merhume)-Ali Tüfekçi, kardeşleri Mücahit-Oksana Tüfekçi, Düriye-Kubilay Kaymaklılı, Halil-Birsen Tüfekçi, Hüseyin-Pembe Tüfekçi, B. Ecevit-Burcu Tüfekçi ve Mehmet-Dilek Tüfekçi, “Acısını hiçbir zaman unutamayacağız. Her zaman kalbimizde ve içimizde yaşatacağız. Acımız büyüktür. Yattığın yer nur, mekânın cennet olsun” dediler.

Tüfekçi’nin beklenmedik ölümü, ailenin yanı sıra, dostları arasında da derin üzüntü yarattı.

Öte yandan Afet ve Ali Arıkan’ın kızı, kardeşlerinin canı Servet Seylani dün Cihangir’de (Abohor) toprağa verildi. Tüm akraba, dost ve sevenlerine üzüntü ile duyurulurken, kardeşleri Emine Haktanır (merhume), Halit Arıkan (merhum), Mustafa Arıkan, “Acımız sonsuzdur. Yattığı yer nur, mekânı cennet olsun” dediler.

Bu arada İskele’nin sevilen isimlerinden, hoşsohbet insan Ahmet Havutçu İskele’de sonsuzluğa uğurlandı. Ailesi ve sevenleri, Havutçu’yu zamansız kaybettikleri derin üzüntüsünü dile getirdiler. Gönyeli sakinlerinden Fikriye Şenol ise Gönyeli’de toprağa verildi. Ailesi ve sevenleri nur içinde yatmasını temenni ettiler. Lefkoşa’da sakin Ozan Sineli (49) ise evinde rahatsızlandı ve kaldırıldığı hastanede tüm müdahalelere rağmen yaşama tutunamadı.

Diğer yandan ALBANK tarafından yayınlanan başsağlığı mesajında, “Genel Müdürümüz Şükrü Can’ın kıymetli kayınpederi, değerli inan Hüseyin Özbek’in vefatını derin bir üzüntü ile öğrenmiş bulunuyoruz. Merhuma Tanrı’dan rahmet, yaslı ailesine, sevenlerine başsağlığı ve sabır dileriz” denildi.

QOSHE - Holguin çıkmaz sokaktan çıkmak istiyorsa… - Akay Cemal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Holguin çıkmaz sokaktan çıkmak istiyorsa…

5 1
08.02.2024

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Kişisel Temsilcisi Maria Angela HolguinCuellar, Kıbrıs konusunda ‘ortak zemin’ arayışlarını sürdürüyor. Ne tuhaftır ki, Holguin, Lefkoşa’ya ayak basmadan önce Rum yönetimi başkanı Nikos Hristodulidis’in, Kıbrıslı Türklere yönelik ‘önlemler paketi’ de açıklanmıştı. Paket Kuzey’de olduğu gibi, Güney’de de ciddiye alınmadı. Nitekim uzun yıllar dışişleri bakanlığı görevinde bulunan Yoannis Kasulidis, Kıbrıs Rum tarafının, özellikle de Hristodulidis yönetiminin, Kıbrıs sorunu ve Kıbrıslı Türklere yönelik bu güne kadar hiçbir şey yapmadığını ifade etti.

Anımsadığımız kadarıyla ‘Önlemler paketi’ sadece İzzet İzcan tarafından benimsenmiş, ana muhalefet CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman tarafından eleştirilerek, ‘kabul edilemez’ diye nitelenmişti.

Öncelikle Holguin’in paket meselesine dikkatini çekmek gerek. Çünkü olası müzakere süreci başlasa bile, Hristodulidis’in Türk tarafına nasıl bir gözle baktığı anlaşıldığı gibi, çözümü istemeyenlerin, yoluna taş koyanların kimler ve hangi taraf olduğu ortaya çıkmış olacaktır.

Holguin’in esas misyonu, seçilmiş liderlerle görüşmesidir. Anladık, sivil toplum kuruluşlarıyla da bir araya gelmek istemiş olabilir. Herkesin düşüncesine saygılıyız da, bu işler tek tarafı veya tükenmiş federasyonu gözü kapalı savunanları dinlemekle olmaz. Mesela Kuzey’de Şehit Aileleri ve Malul Gaziler Derneği’ni de ziyaret etti mi? İki devletli çözümün tek çıkış yolu olduğunu savunanlarla bir araya geldi mi? Ayvasıl, Taşkent, Atlılar, Muratağa, Sandallar gibi toplu katliamları biliyor mu? Geçmişi aratmayacak formül bulunabildiği takdirde ortak zemin umutları doğar. Ancak, yetki aşımı olduğu takdirde, Holguin’in doğru........

© Kıbrıs Gazetesi


Get it on Google Play