“Varillerin arasından bakarak, çözüm ahkâmı kesmek…” başlıklı dünkü yazımın bir paragrafı şöyleydi:

“Rum yönetiminin, AB’yi kullanarak, Kıbrıs sorununa Erdoğan’ın müdahil olmasını istemesi, Kıbrıs Türk tarafı gerçeğini yok saymak, dolayısıyla Holguin’in çabalarını da sabote etmek anlamındadır. Hristodulidis’in, KKTC’yi devreden çıkarması ve muhatap olarak Ankara’yı işaret etmesi, Genel Sekreter’in iyi niyet misyonu ile de bağdaşmamakta, sorunu BM zemininden AB zeminine taşıma gayreti olarak değerlendirilmektedir.”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, aynı gün konu ile ilgili olarak, arkadaşımız Emine Gül Özer’e verdiği demeçte, “Hristodulidis, Türkiye’nin desteğini almak için Türkiye’ye şirinlik yapmaya çalışıyor. Avrupa Birliği’nin bir üyesi olarak bütün bunları söylüyor. Türkiye’nin tavrı, ‘Senin muhatabın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’dır’ olacaktır.” dedi.

“Esas olan egemenliğimizdir. Egemenlik yoksa, herhangi bir anlaşma buz üstüne yazılan bir yazı gibidir. Buz eridiğinde elinizde hiçbir şey kalmaz” ifadelerini kullanan Tatar, şunları da kaydetti:

“Egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statümüz, kendi geleceğimizi tayin etme, kendi geleceğimizde söz hakkına sahip olmamızdır. Bunlar 1960 anlaşmalarında vardır. Bizler, Güney Kıbrıs’ın ne kadar hakkı varsa, en az bizim de o kadar hakkımız olduğunu onlara ifade ediyoruz.”

Tatar’ın da belirttiği gibi, egemenlik esastır. Kendi yurdunda söz hakkına sahipsin. Örneğin Kıbrıs’ta İngiliz’in üsleri egemen olur da, KKTC olamaz mı? Böyle bir yetki ne BM’nin veya AB’nin, ne de Rum tarafının elindedir. Bu yetkiye sahip olan Kıbrıs Türk halkıdır. Kendi kaderini tayin hakkı vardır. Kabul etseler de, etmeseler de, sınırları çizilmiş bir devlet vardır burada. Rum lider Nikos Hristodulidis’in yetkisi ya da söz hakkı Lokmacı’ya, ya da Ledra Palace Kapısı’na kadardır!

Bunun anlamı şudur: Ada’nın Güney kanadında bir egemenlik varsa, Kuzey kanadında da vardır. Kaldı ki, dini, dili, ırkı farklı iki halk yaşamaktadır. Genel istekleri bu adada barış, huzur ve güven içerisinde iyi komşular olarak yan yana yaşam sürmektir. Ne onlar bizi ‘kapsama alanlarına’ alsınlar, ne de biz onları! Kavga patırdı olmadan gül gibi yaşayıp gidelim. Egemenlik hakkın yoksa,bugün Gazze’de yaşananları hatırla. Ne uluslararası hukuk, ne uluslararası toplum gözünün yaşına bakar! Sen can verirken aktörler seyirci kalır. Bu acı gerçekler halen Gazze’de yaşanmaktadır.

O kadar ki, yapılan zulmü protesto eden Amerikalı bir asker, üzerine benzin dökerek kendisini yakmış, “Filistin’e Özgürlük” diye de bağırmıştır. Mesela ABD Joe Biden, afiyet olsun, dondurma yerken televizyon kanalları o anı defalarca yansıtmışlardır. Halbuki aynı an insani yardım girişiminin engellendiği Gazze Şeridi’nde çocuklar açlıktan ölmeye başlamıştı. Kemal Advan Hastanesi Müdürü Husam Ebu Safiye, 4 çocuğun açlıktan hayatını kaybettiğini belirtti. Çaresizliği yaşayan Filistinliler, bebek ve çocukların karınları doymadığı için açlıktan geceleri ağlayarak uyandıklarını dile getirdiler.

Tüm bunlar egemenliğin ve garantörlüğün ne denli önemli olduğunun göstergesidir. Eğer Filistin’in garantörleri olsaydı, dudak uçurtan bu kadar can kaybı olmayacak, bölgede savaş yerine barış hakim olacaktı. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın, “Egemenlik ve garantörlük bizim kırmızı çizgimizdir” sözleri boşuna değildir.

Aslında Hristodulidis’in söylediklerini derleyip toparlayacak olursak, Kıbrıs sorununa yaklaşımda, ‘umutsuz vaka’ tabelasını görüyoruz. Bunları, ortak zeminin var olup olmadığı arayışını sürdüren Holguin’in de not etmesi son derece yararlı olur düşüncesindeyiz.

***

Barış Harekâtı Gazisi Kadeh, Çatalköy’de,

Osman Engür de Lefkoşa’da toprağa verildi

Kadeh ailesinin direği, Kıbrıs Barış Harekâtı Gazisi, çevresinde babacan bir kişi olarak bilinen Osman Kadeh dün Çatalköy’de son yolculuğuna uğurlandı. Sevgili eşi Nazlı Hanım, çocukları Rukiye-Osman Kaymak, Salih-Ayşe Kadeh, İçten-Vedat Göçer, torunları Hüseyin, Boran, Doruk, Bertuğ, Berksan, Çise ve Çizel, “Acımız sonsuzdur. Tüm sevenlerine üzüntü ile duyurulur. Yattığı yer nur, mekânı cennet olsun” dediler.

Bu arada Engür ailesinin değerli büyüğü, iyi insan, Emekli Sürüş Ehliyetleri Müfettişi Osman Engür dün Lefkoşa’da defnedildi. Tüm dost, akraba ve sevenlerine üzüntü ile duyurulurken, sevgili eşi Amber Hanım, kızı Şehit Semay Osman (merhume), kardeşleri Düriye Vural (merhume), Afet Soykök (merhume), Kemal Engür, Gülten Mehmet, Hüsnü Engür ve kardeş çocukları, derin üzüntülerini dile getirdiler, nur içinde yatmasını, mekânının cennet olmasını dilediler.

Nergisli köyünden olup, bölgenin tanınmış makinistlerinden Mustafa Kemal Helvacı bugün kendi köyünde toprağa verilecek. Aslen Larnakalı olan Helvacı, Geçitkale’de makinist garajında çalışmakta ve ‘Büyük Usta’ olarak bilinmekteydi. Vefatı, ailesi ve sevenleri arasında derin üzüntüye neden oldu. Sevilen simalardan Suzan Akdora ise dün Lefkoşa’da defnedildi ve mekânının cennet olması temennisinde bulunuldu.

QOSHE - Holguin, Hristodulidis’in söylediklerini not ediyor mu? - Akay Cemal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Holguin, Hristodulidis’in söylediklerini not ediyor mu?

4 0
01.03.2024

“Varillerin arasından bakarak, çözüm ahkâmı kesmek…” başlıklı dünkü yazımın bir paragrafı şöyleydi:

“Rum yönetiminin, AB’yi kullanarak, Kıbrıs sorununa Erdoğan’ın müdahil olmasını istemesi, Kıbrıs Türk tarafı gerçeğini yok saymak, dolayısıyla Holguin’in çabalarını da sabote etmek anlamındadır. Hristodulidis’in, KKTC’yi devreden çıkarması ve muhatap olarak Ankara’yı işaret etmesi, Genel Sekreter’in iyi niyet misyonu ile de bağdaşmamakta, sorunu BM zemininden AB zeminine taşıma gayreti olarak değerlendirilmektedir.”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, aynı gün konu ile ilgili olarak, arkadaşımız Emine Gül Özer’e verdiği demeçte, “Hristodulidis, Türkiye’nin desteğini almak için Türkiye’ye şirinlik yapmaya çalışıyor. Avrupa Birliği’nin bir üyesi olarak bütün bunları söylüyor. Türkiye’nin tavrı, ‘Senin muhatabın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’dır’ olacaktır.” dedi.

“Esas olan egemenliğimizdir. Egemenlik yoksa, herhangi bir anlaşma buz üstüne yazılan bir yazı gibidir. Buz eridiğinde elinizde hiçbir şey kalmaz” ifadelerini kullanan Tatar, şunları da kaydetti:

“Egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statümüz, kendi geleceğimizi tayin etme, kendi geleceğimizde söz hakkına sahip olmamızdır. Bunlar 1960 anlaşmalarında vardır. Bizler, Güney Kıbrıs’ın ne kadar hakkı varsa, en az bizim de o kadar hakkımız olduğunu onlara ifade ediyoruz.”

Tatar’ın da belirttiği gibi, egemenlik esastır. Kendi yurdunda söz hakkına sahipsin. Örneğin Kıbrıs’ta İngiliz’in üsleri egemen olur da, KKTC olamaz mı? Böyle bir yetki ne BM’nin veya AB’nin, ne de Rum tarafının elindedir. Bu yetkiye sahip olan Kıbrıs Türk halkıdır. Kendi kaderini........

© Kıbrıs Gazetesi


Get it on Google Play