Bugün, 18 Nisan 2024…
Günümüzden, tam 40 yıl önce…
Nisan ayı değilse bile, hemencecik sonrası…
Tarih, 11 Mayıs 1984…
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilânından altı ay sonra, 550 Sayılı Karar’ını yayınlar…
Nedir bu karar?
Özetle; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınmaması, kararı…
Bu kararın üzerinden, tam 40 yıl geçer…
40 yıl sonra bugün; sayısız toplantılara, konferanslara, kurulup bozulan masalara ve müzakerelere karşın güncelliğini halâ korumakta ve Kıbrıslı Türkleri halâ yok saymaya devam etmektedir…
* * *
Günümüzden tam 50 yıl önce…
Tarih, 18 Nisan 1974…
Kıbrıs Türk basınına uzun yıllar hizmet veren dönemin “Bozkurt” gazetesi, birinci sayfasında şu başlığı kullanır:
– “Washington’da Görüşmeler Devam Ederken:
Golan Çarpışmaları Tüm Suriye Sınırına Yayıldı…”
Bozkurt gazetesi, Tel-Aviv kaynaklı haberinin ilk paragrafında şöyle der:
– “İsrail Savunma Bakanı Moshe Dayan, Suriye’nin Hermon Dağı bölgesindeki askeri harekâtını yoğunlaştırmasını, Washington’da yapılmakta olan görüşmeler ışığında kuvvetlerin karşılıklı olarak geri çekilmeleriyle ilgili olduğunu söylemiştir.
Dayan, Suriye’nin daha rahat bir pazarlık yapabilme durumunu sağlamak için Hermon Dağı’nı ele geçirmeye çalıştığını da öne sürmüştür…”
Ve devam ediyor haber:
– “Diğer yandan Lübnan Parlâmentosu iki kere toplanarak, Cumartesi günü İsrail kuvvetlerinin ülkenin güneyindeki altı köye karşı girişilen saldırıyı görüşmüştür.”
* * *
Ve tam 50 yıl sonra bugün, aynı İsrail ordusu aylardır Gazze’ye saldırmakta, insani kayıplarıyla birlikte bölgeyi cehenneme çevirmektedir.
Elli yıl önce kan, barut ve ölüm fırtınası içerisinden geçen Suriye, elli yıl sonra bugün de aynı fırtınanın sarmalında savrulup durmaktadır.
* * *
Tarih, 18 Nisan 1964…
Günümüzden 60 yıl önce…
Bozkurt gazetesi ön sayfasından şu başlığı paylaşır:
– “İnönü, Bayramdan Sonra Kıbrıs Konusunda Görüşme Açılacağını Söyledi.”
Genç nesil için anımsatalım:
Gazetenin “İnönü” dediği kişi; Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Başbakanı olduğu gibi, Atatürk’ten hemen sonra, Türkiye Cumhuriyetinin ikinci Cumhurbaşkanı olan Sn. İsmet İnönü…
1961 – 1965 yılları arasında da yine Başbakan olarak görev yapmaktaydı…
* * *
Ve tam 60 yıl sonra bugün “Kıbrıs konusu” yine gündemde, yine görüşmelerde yine masada…
* * *
Bir kısır döngüdür hayatımızda, sürüyor işte…
40, 50, 60 yıl önce ne yaşanmışsa, 40, 50, 60 yıl sonra da yekpare bir çark gibi dönüp duruyor aynı konular…
Arada isimler ve mekânlar değişiyor yalnızca…
50 yıl önce de gazete manşetlerinde İsrail ordusunun saldırıları vardı, 50 yıl sonra yine var…
60 yıl önce de “Kıbrıs konusu” masadaydı, 60 yıl sonra yine var…
Kıbrıslı Türklere yönelik olarak 40 yıl önce başlayan izolasyonlar, 40 yıl sonra bugün de devam etmekte halâ…
İster daha uzak ister daha yakın tarihlere bakalım, hep aynı tekrarlar çıkmakta karşımıza…
Hani;
– “Biz bu filmi daha önce de görmüştük” misali…
* * *
Kimileri;
– “Hayat (ya da tarih) tekerrürden ibarettir”, der…
Bu söze ilişkin karşı yanıt ise İstiklâl Marşı yazarı, şair, Mehmet Akif Ersoy’dan şu dizelerle gelir:
– “Tarih”i‘tekerrür’ diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”
* * *
O zaman mesele, ‘ibret’, yani alınması gerekirken alınamayan ‘ders’ boşluğu, ‘ders’ noksanlığından mı mütevellit acaba?
Tamam da…
Bireysel ya da kitlesel insan hayatını – hayatlarımızı böylesine hoyrat bir çarkın dişlileri arasına acımasızca savurup atan, parçalatan ellerin müsebbibi kim ya da kimlerdir?
İnsanlık tarihi boyunca yaşanmış onca savaşlara karşın bu kin, bu nefret, bu ayrılıklar ve acılar neden bitip tükenmiyor, sonlanmıyor halâ daha…
Oysa ne güzel söylüyor şair – yazar Zülfü Livaneli o ‘Ada’ şiirinde:
* * *
Bir kıyıdan baktım dünyaya
Ellerimde tuz avucumda sedef
Bir mavilik bir açıklık
Özgürlük hasreti
Yüreğime vuruyor
Nerede, nerede insanlar
Dünyayı güzellik kurtaracak
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey
0 üzüntü birden gelir
Yağmurlu havalarda
Yeniden kurarım dünyayı ben
Kederlerle
Kimseler âşık değil mi bu şehirde
Dünyayı güzellik kurtaracak
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey
Hava, martılar, ışıklı şehir
Sarhoş ediyor beni yosun kokusu
Hilesiz kucaklamak istiyorum
Dünyayı, şehri ve seni
Dünyayı güzellik kurtaracak
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey
* * *
Ne kadar güzel, müthiş ve çarpıcı değil midir, “hilesiz kucaklamak istiyorum dünyayı, şehri ve seni”…
Çok mu zordur şarkıları, şiirleri ve şairleri anlamak…
Meselâ, şair olsaydı Netenyahu, binlerce Gazzeli çocuk kalacaklar mıydı yine tankların paletleri altında…
Ya da bir ressam, yazar, müzisyen olsaydı eğer Makarios, kendini masmavi suların avucuna bırakan bu ada, bu kadar kanlı ve karanlık bir tarihi, yaşar mıydı yine de?
* * *
Kıssadan hissesi:
Kıssadan hissesi; şu ana değin okunan yazının, bizâtihi – ta kendisi!