(4 Mart 2024 tarihli köşe yazımızdan, devamla)

* * *

Sn. İsmet KOTAK, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart 1964 günü almış olduğu 186 sayılı kararını aynı günün akşamı “Mağusa Canbulat Radyosu”nda mikrofon karşısına geçer ve “Kıbrıs’a Barış Kuvveti Gönderilmesi” başlığı altındaki yorumuyla, dinleyicilerle paylaşır.

186 Sayılı kararı,Birleşmiş Milletler için kara bir leke” olarak değerlendiren Sn. KOTAK, tee 60 yıl önceden, şöyle der:

Kıbrıs’a

Barış Kuvveti Gönderilmesi…

Yorum: 4 Mart 1964

Saat: 19.40

“Sevgili dinleyenler,

Bugün Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarihi bir hata yaptı ve silâhlı çete tarafından Makarios başkanlığında oluşturulan Hükümet, “Kıbrıs Hükümeti” addedilmiştir. Bu, Birleşmiş Milletler için kara bir lekedir.

Akşam, ancak yirmi dakikalık bir toplantı yapabilen Birleşmiş Mil­letler Güvenlik Konseyi, İngiliz delegesinin görüşüne önem vererek toplantının bugün saat 5.30’a ertelenmesi için karar almıştı. Ve elde edilen bilgiye göre bugün, belirtilen saatte toplanan Güvenlik Konseyi, geçici beş üyenin hazırlamış oldukları ve adaya Barış Gücü gönderil­mesini öngören tasarıyı oybirliği ile kabul etmiştir.

* * *

4 Mart tarihli bu kararın oybirliği ile alınışı, üzerinde durulması gerekli noktalardan biridir. Aslına bakılırsa, tasarı akşam oylanacak ve kabul edilecekti. Ancak Rus delegesinin Moskova’dan talimat alamaması, meseleyi bugüne atmıştı.

Bu karar, neyi kapsamaktadır?

Karara göre, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, adaya bir Milletlerarası Barış Gücü gönderilmesi konusunda kontrolcü rolünü, Bireşmiş Milletler Genel Sekreteri’ne devretmektedir. Sadece U’thant, Konseye devre devre rapor sunacaktır.

İlk adım olarak Genel Sekreter U’thant’ın bir arabulucu ve adaya kuvvet gönderecek devletleri seçmesi gerekmektedir. Bu seçimi, kuvvet göndermeği, o devletlere kabul ettirmek izleyecektir. Bunun yanı sıra, kuvvetlere bir komutanın tayini de gelmektedir.

* * *

Bazı haber ajanslarına bakılırsa, adaya gönderilecek kuvvetlerin komutanlığı, halen adamızda bulunmakta olan General Gyani’ye verilecektir.

Elde edilen fakat resmi olmayan bir bilgiye göre Genel Sekreter, Commonwealth ve tarafsız ülkelerden kuvvet derlemeğe çalışmaktadır. Bahsedilen devletlerden bazıları şunlardır: İsveç, İrlanda ve Finlandiya. Bir diplomatik kaynağa göre bu ülkeler, bir taahhüt altına girdikten sonra çekilmenin güç olacağını düşünerek, karar vermekte çekingen hareket etmektedirler.

Mesele, nereye varmıştır?

* * *

Fikrimce: dönüp dolaşıp, Londra Konferansı’nın arifesindeki duruma gelmiş bulunuyoruz. Hatırlanacağı gibi Londra Konferansı da adaya “Barışı Koruma Kuvveti” gönderilmesi için toplanmıştı. O suya düşünce, Güvenlik Konseyi’ne İngiltere’nin bir ileri çıkışı ile gidilmiştir.

Kanımca; iş, adaya kuvvet gönderilmesi kararını almak değil, kuvvetin hangi milletlerden oluşacağı ve adaya hangi görevle geleceğini tespittedir. Kuvvet gelir, fakat İngiliz kuvvetleri kadar yetki taşırsa, bu kadar müzakere ve mücadeleye harcanan vakte, yazık olmayacak mıdır?

Durumun derinliğine, yarın akşamki yorumumuzla inmeği tercih ediyorum.

Çünkü Güvenlik Konseyi’nin bu kararı Birleşmiş Milletler tarihine kara bir leke olarak geçmiştir. Birleşmiş Milletler ezileni değil, ezeni korumaktadır.

Mesele, Milletlerarasında büyük bir itina ile incelenirken, Kıbrıs Rumları da boş durmamakta, Dünya Teşkilâtları önünde takındıkları masum tavrın tam aksine, insanlık dışı hareketlere devam etmektedirler.

* * *

Muhakkak ki Rum basını, ön sırayı işgal etmektedir.

Örnekler: Gazetelerden birinde şu satırlar var:

– “Geçen gün Mağusa Kapısı’ndan dışarıya çıkan Türk polislerin şapkalarında ay-yıldız olduğu göze çarpmıştır.

Ancak Türk polisler, bu menfur armayı erken çıkarmak mecburiyetinde kalacaklardır. Aynı zamanda şerefini düşürmüş oldukları şerefli polis üniformasını da çıkaracaklardır. Bunlara daha çok yaraşan başka bir üniforma vardır. Genelde, hapishanelerde tutukluların giydikleri pijama şeklinde çizgili üniforma! Bu üniformayı kendilerine pek erken bir zamanda giydireceğimize, söz veriyoruz!”

En adî kelimelerle Türk polisine hücum eden bu gazetenin bir başka sütununda, “Türklerle Rumlar bir arada yaşayabilirler” denmektedir!

“Bir arada yaşamak” derken, neyi kastediyorlar?

* * *

Türkleri zincire vurup, sırtımıza, bahsettikleri elbiseyi geçirdikten sonra kendilerinin de gardiyan olarak karşımıza geçeceklerini mi kastediyorlar?

Bu mu bahsedilen, bir arada – birlikte yaşama şekli?

“Menfur arma” diyor Rum gazetesi!

Baktığı an, titrediği bir arma!

Kendisini, Mağusa’dan Karpaz sahillerine kadar nöbet tutmak zorunda bırakan arma!

Açıkçası, rüyalarına giren arma…

Aynı Rum gazetesi bir başka yazı daha yazdı.

– “İngilizler, çekip gidiniz” diyor.

Sanki İngilizleri adaya çağıran Makarios değilmiş gibi!

Sanki Makarios, o nefret ettikleri “ay-yıldız”lı armanın korkusuyla, İngiliz aslanına sığınmamış gibi…”

* * *

Sn. KOTAK; bir gece sonraki radyo yorumunda da konuya devam eder ve 186 sayılı kararın Rum komşularımız tarafından büyük bir sevinçle karşılandığına, bu kararın ileriki zamanlarda Türklere yönelik yapılabilecek yeni bir Rum saldırısında Türkiye’nin garantörlük hakkını elinden aldığına ve adaya her hangi bir askeri müdahalede bulunamayacağı şeklinde yorumlandığına dikkat çekerek, şöyle der:

* * *

– “Kıbrıs Rumları bir zaferin ilânını yapmaktadırlar.

Ortaya koydukları tek cümle de, “Türk müdahalesini bertaraf ettik” şeklindedir. Ancak, bu çocukça açıklamaya bıyık altından gülmek gerekmektedir.

Acaba Makarios veya arkasındakilerin ana hedefleri bir Türk müdahalesini bertaraf etmek mi idi? Hayır!

Onlar, Türkleri bu adadan silmek için ayağa kalkmışlardı.

Ve ilk adım Anayasa ve Antlaşmaları feshetmek idi.

Bunun içinde Türk müdahalesinin kaldırılması da ana hedefti.”

* * *

Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün adada konuşlanmasının 60’ıncı yıldönümünde ve “Barış Gücü”nün adadaki çok uluslu varlığına karşın ilk on yılı içerisinde bu topraklarda neler yaşandığını bir kez daha anımsamakla anımsatmak, tarihsel bir gereklilik – sorumluluktur.

Cumartesi günkü köşe yazımızda ve son bölümde, görüşmek üzere…

QOSHE - 60 Yıllık Bir Tarihi Yeniden Anımsarken… (2) - Bülent Fevzioğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

60 Yıllık Bir Tarihi Yeniden Anımsarken… (2)

26 1
07.03.2024

(4 Mart 2024 tarihli köşe yazımızdan, devamla)

* * *

Sn. İsmet KOTAK, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart 1964 günü almış olduğu 186 sayılı kararını aynı günün akşamı “Mağusa Canbulat Radyosu”nda mikrofon karşısına geçer ve “Kıbrıs’a Barış Kuvveti Gönderilmesi” başlığı altındaki yorumuyla, dinleyicilerle paylaşır.

186 Sayılı kararı,Birleşmiş Milletler için kara bir leke” olarak değerlendiren Sn. KOTAK, tee 60 yıl önceden, şöyle der:

Kıbrıs’a

Barış Kuvveti Gönderilmesi…

Yorum: 4 Mart 1964

Saat: 19.40

“Sevgili dinleyenler,

Bugün Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarihi bir hata yaptı ve silâhlı çete tarafından Makarios başkanlığında oluşturulan Hükümet, “Kıbrıs Hükümeti” addedilmiştir. Bu, Birleşmiş Milletler için kara bir lekedir.

Akşam, ancak yirmi dakikalık bir toplantı yapabilen Birleşmiş Mil­letler Güvenlik Konseyi, İngiliz delegesinin görüşüne önem vererek toplantının bugün saat 5.30’a ertelenmesi için karar almıştı. Ve elde edilen bilgiye göre bugün, belirtilen saatte toplanan Güvenlik Konseyi, geçici beş üyenin hazırlamış oldukları ve adaya Barış Gücü gönderil­mesini öngören tasarıyı oybirliği ile kabul etmiştir.

* * *

4 Mart tarihli bu kararın oybirliği ile alınışı, üzerinde durulması gerekli noktalardan biridir. Aslına bakılırsa, tasarı akşam oylanacak ve kabul edilecekti. Ancak Rus delegesinin Moskova’dan talimat alamaması, meseleyi bugüne atmıştı.

Bu karar, neyi kapsamaktadır?

Karara göre, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, adaya bir Milletlerarası Barış Gücü gönderilmesi konusunda kontrolcü rolünü, Bireşmiş Milletler Genel Sekreteri’ne devretmektedir. Sadece U’thant, Konseye devre devre rapor sunacaktır.

İlk adım olarak Genel Sekreter U’thant’ın bir arabulucu ve adaya kuvvet gönderecek devletleri seçmesi gerekmektedir. Bu seçimi, kuvvet göndermeği, o devletlere kabul ettirmek izleyecektir. Bunun yanı sıra, kuvvetlere bir komutanın tayini de gelmektedir.

* * *

Bazı haber ajanslarına bakılırsa, adaya gönderilecek kuvvetlerin komutanlığı, halen adamızda bulunmakta........

© Kıbrıs Gazetesi


Get it on Google Play