Ben, yıllar yılıdır halk türkülerini çok seviyor ve özellikle en efkâr-ı ol halimde, daha daha, çok daha dinliyorum…

Bu yazımı yazarken, şimdi saat 03.12 ve günlerden de Perşembe sabahına akıyoruz yavaş yavaş…

Birdenbire bir türkü, çokça aşina olduğum:

– Bir mektup aldım şeherden…

Söyleyen kim?

Türkiye müzik çevresinden (kimileri ‘çevre’ değil, ‘piyasa’ diyor ki ben hiç sevmiyorum bu sanatsal eylemde, ‘piyasa’ kelimesini) bir kadın:

– ‘‘Sevcan Orhan’’…

Pür dikkat, Sevcan Orhan’ı dinliyorum:

* * *

‘‘Bir mendil aldım dereden

Yolum geçmez yâr buradan

Bin bir derdim var yaradan…

Güzel seni çok özledim

Üç ay oldu yol gözledim

Hakikattir bu sözlerim…

Bahar çiçek açar dalda

Ömür biter hep bu yolda

Benim gönlüm değil malda…

Güzel seni çok özledim

Üç ay oldu yol gözledim

Hakikattir bu sözlerim…

Selâm gelir mektup ile

Mektup değil bu bir sille

Severisen beni dinle:

Güzel seni çok özledim

Üç ay oldu yol gözlerim

Hakikattir bu sözlerim…

Türkünün özgün adı:

– ‘‘Bir mendil aldım, Şeherden!’’

Zaten, türkünün adı da öyle…

Ve lâkin yorumcu sanatçı, türküde, ‘‘Şeherden’’ değil de ‘‘Dereden’’ diyerek başlıyor söylemeye…

‘‘Şeher’’ kelimesi, türkünün özgün adı olmasına rağmen, yorumda geçmiyor hiç!

Türkünün yorum süresi 5 dakika 32 saniye…

Çokça araştırdım google’da, yorumcu Sevcan Orhan’da ve sordum hep:

‘‘Bu türkünü bestecisi ve söz yazarı, kim?’’

Tek kelime bir yanıt, bir açıklama bulamadım ne yazık ki ne söz yazarı ne bestecisi adına.

* * *

Bu türküyü dinlerken, kendisiyle de yakından tanıştığım merhum Ekrem Yeşilada’yı anımsadım.

1931, Lefkoşa – Gönyeli doğumlu olan Sn. Ekrem Yeşilada, 22 Ekim 2017 günü hayata veda etti.

86 yıllık yaşam yolculuğu içerisinde önce TMT saflarında, daha sonraları da öğretmen, besteci ve turizmci olarak büyük hizmetler verdi.

‘‘Bir Mendil Aldım Şeherden’’ türküsü de aralarında olmak üzere, ‘‘Yazın Çiçeği Güldür’’ ve ‘‘Beşparmak Dağı Sıra’’ adlı ünlü Kıbrıs türküleri de yine ona aittir.

* * *

Kıbrıs Türk müzik tarihine çok değerli eserler kazandıran Ekrem Bey’in hayata veda etmezden önceki son yılları, TRT’ye açtığı davaları Ankara ve İstanbul mahkemelerinde takip etmenin sancılı – sıkıntılı süreçleriyle geçti.

Henüz radyoların ve televizyonların yaygın olmadığı 1950’li yıllarda, söz ve müziği ile kendisine ait olan türkülerini ‘‘Kıbrıs Türküleri olarak yayınlanması ve Kıbrıslı Türk bestecilerinin de Türkiye’de tanınması için’’ Ankara Radyosu’na teslim eder…

Ancak radyo, telif (sanatçının eserinin parası) ödememek için bu türküleri ‘‘sahibi yok!’’ anlamına da gelen ‘‘Anonim’’ eser olarak yayınlar.

Ekrem Bey, yıllar içerisinde türkülerinin farklı ses sanatçıları tarafından kasetlere – CD’lere ‘‘Anonim eser’’ olarak okunduklarını öğrenince önce TRT’ye daha sonra da eserlerini seslendiren sanatçılara telif hakkı davaları açarak bu davaları Türkiye mahkemelerinde takibe başlar…

* * *

2007 yılında ve 338 sayfa olarak içerisinde belgeleriyle – yazışmalarıyla birlikte dava süreçlerini de anlattığı bir kitap yayınlar.

Kitabının adı:

– ‘‘Musiki Tarihimiz – Kıbrıs’ta ve Türkiye’de Geleneksel Türk Müziğinin Gelişim Süreci.’’

Bu kitabının kapak altında şu cümle de yer alır:

– ‘‘Tarihini İyi Bilmeyen Halkların Coğrafyasını Yabancılar Çizer!’’

Ekrem Bey, bu kitabı içerisinde dava konusu yaptığı ‘‘Bir Mendil Aldım Şeherden’’ türküsünün belgelerine de yer verir.

Davada ‘bilirkişi’ olarak yer alanlar, mahkemeye şu açıklamada bulunurlar:

* * *

‘‘TRT’nin repertuara alınacak eserler için ‘‘Anonim’’ anlamına gelen ‘‘Kaynak Kişi’’ ibaresini kullanarak eser sahiplerine uyguladığı katı kural nedeni ile pek çok halk ozanı eserine ‘‘benim’’ diyememiştir.

Nitekim Aşık Veysel, Aşık Daimi, Aşık Mahsuni ve hatta türkücü İzzet Altınmeşede bu uygulamadan nasibini alan bestecilerden sadece birkaçıdır. Davacı Ekrem Yeşilada da buna bir örnektir.’’

* * *

Ekrem Bey, yukarıda adını verdiğim kitabını yayınladıktan on bir yıl sonra hayata veda eder…

Mahkeme duruşmalarının uzun yıllara yayıldığı dikkate alındığı zaman, özgün eserlerini henüz ‘‘Anonim’’ kimlikten kurtaramadığını, düşünebiliriz.

Zaten kendisi de şöyle yazıyor kitabının 297’nci sayfasında:

– ‘‘Bu satırları kaleme aldığım Eylül 2006 tarihinde adli yıl yeni başlamış olup, davamız için beklenen duruşma tarihi henüz Yargıtay’ca tarafımıza bildirilmemiştir.’’

* * *

Ekrem Bey, gerek Türkiye’de vermiş olduğu hukuk mücadelesi gerekse yayınlamış olduğu kitapları ile Kıbrıslı Türk bestecilerinin eserlerinin de Türkiye’de tanıtılmasında, TRT arşivlerine sanatçılarımızın isimleriyle birlikte alınmasında ve telif (maddi ödeme) haklarının kazanılması yönünde çok ciddi mücadele vermiş bir insandır.

Kendi eserlerinin kimileri halâ daha ‘‘Anonim’’ olarak albümlere alınmaya veya sahnelerde seslendirilmeye devam ederken, Kıbrıslı Türk bestecilerimiz adına çok yıllar öncesinden başlatmış olduğu hukuki süreçle izlenmesi gerek yasal yollar günümüz sanatçılarına yön vermiş, rehber olmuştur.

Bugün, Türkiye’de müzik sanatçılarının tüm haklarını koruma altına alan, denetleyen ve sanatçılara teliflerini ödeyen MESAM adlı kuruluş, Kıbrıslı Türk bestecileri de üyeleri arasına kabul etmiş, tanımış ve tanımaya da devam etmektedir.

Bu başarı da EkremBey’in çok büyük emeği vardır.

* * *

Kıssadan hissesi:

Yaşamış olduğumuz şu emanet hayattan, iki şekliyle göç ederiz.

Bir; ‘‘Ölürüz!’’

İki; ‘‘Bedensel olarak ayrılırız…’’

‘‘Ölenler’’, hızlıca unutulanlardır…

‘‘Bedensel olarak ayrılanlarsa’’; göçmezden önce yaşadıkları kente, ülkeye ve hatta dünyaya başkaları için de ‘‘iz, emek, alın teri ve göz nuru’’ bıraktıkları nedeniyle mutlak surette kendilerini anımsatır ve yaşamaya devam ederler…

Ekrem Bey bu hayattan ‘‘ölüp gidenlerden’’ değil, ‘‘bedensel olarak ayrılan’’lardandır’’…

Saygımla, rahmetle…

QOSHE - Sn. Ekrem Yeşilada’yı Saygıyla Anarken… - Bülent Fevzioğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Sn. Ekrem Yeşilada’yı Saygıyla Anarken…

7 1
05.02.2024

Ben, yıllar yılıdır halk türkülerini çok seviyor ve özellikle en efkâr-ı ol halimde, daha daha, çok daha dinliyorum…

Bu yazımı yazarken, şimdi saat 03.12 ve günlerden de Perşembe sabahına akıyoruz yavaş yavaş…

Birdenbire bir türkü, çokça aşina olduğum:

– Bir mektup aldım şeherden…

Söyleyen kim?

Türkiye müzik çevresinden (kimileri ‘çevre’ değil, ‘piyasa’ diyor ki ben hiç sevmiyorum bu sanatsal eylemde, ‘piyasa’ kelimesini) bir kadın:

– ‘‘Sevcan Orhan’’…

Pür dikkat, Sevcan Orhan’ı dinliyorum:

* * *

‘‘Bir mendil aldım dereden

Yolum geçmez yâr buradan

Bin bir derdim var yaradan…

Güzel seni çok özledim

Üç ay oldu yol gözledim

Hakikattir bu sözlerim…

Bahar çiçek açar dalda

Ömür biter hep bu yolda

Benim gönlüm değil malda…

Güzel seni çok özledim

Üç ay oldu yol gözledim

Hakikattir bu sözlerim…

Selâm gelir mektup ile

Mektup değil bu bir sille

Severisen beni dinle:

Güzel seni çok özledim

Üç ay oldu yol gözlerim

Hakikattir bu sözlerim…

Türkünün özgün adı:

– ‘‘Bir mendil aldım, Şeherden!’’

Zaten, türkünün adı da öyle…

Ve lâkin yorumcu sanatçı, türküde, ‘‘Şeherden’’ değil de ‘‘Dereden’’ diyerek başlıyor söylemeye…

‘‘Şeher’’ kelimesi, türkünün özgün adı olmasına rağmen, yorumda geçmiyor hiç!

Türkünün yorum süresi 5 dakika 32 saniye…

Çokça araştırdım google’da, yorumcu Sevcan Orhan’da ve sordum hep:

‘‘Bu türkünü bestecisi ve söz yazarı, kim?’’

Tek kelime bir yanıt, bir açıklama bulamadım ne yazık ki ne söz yazarı ne bestecisi adına.

* * *

Bu türküyü dinlerken, kendisiyle de yakından tanıştığım merhum Ekrem Yeşilada’yı anımsadım.

1931, Lefkoşa – Gönyeli doğumlu olan Sn. Ekrem Yeşilada, 22 Ekim 2017 günü hayata veda etti.

86 yıllık yaşam yolculuğu içerisinde önce TMT saflarında, daha sonraları da öğretmen, besteci ve turizmci olarak büyük hizmetler verdi.

‘‘Bir Mendil Aldım Şeherden’’ türküsü de aralarında olmak üzere,........

© Kıbrıs Gazetesi


Get it on Google Play