Bir ülkenin kalkınması, refah seviyesini arttırabilmesi ve ekonomik istikrarı sağlayabilmesi, kendi hizmetlerini verebilmesine ve üretilen ürünlerini ihraç edebilmesine bağlıdır.
KKTC’nin ihracatına baktığımızda narenciye ürünleri ile süt ürünlerinin açık ara en başta olduğu görülmektedir. Bu kapsamda KKTC ekonomisinin lokomotif hizmetler sektörleri; yükseköğrenim, turizm ve bağlantılı olduğu diğer sektörleri ile diğer ticari faaliyetler oluşturmaktadır.
Bu çerçevede, KKTC’nin kalkınmasında yükseköğrenimin ayrı bir yeri ve önemi vardır. Yurt dışından gelen bir öğrenci ülkemizde bir yılda en az 9 ay öğenim görerek yaşamını sürdürmektedir. Öğrenciler, bu süre zarfında, ekonomimize katkı sağlarken, ülkemizi tanıma imkânı bulmakta ve özellikle de uğradığımız insanlık dışı haksız izolasyonlara yakından şahit olmaktadır. Mezun olup ülkelerine döndüklerinde ise bir nevi fahri temsilcilerimiz haline gelmektedirler…
KKTC’de Yükseköğrenim, 1979 yılında Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin temellerini oluşturan Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nün kurulması ile başlamış, ardından 1985 yılında Girne Amerikan Üniversitesi, 1989 yılında Yakın Doğu Üniversitesi ve 1990 yılında ise Lefke Avrupa Üniversitesi eğitim vermeye başlamıştır. İki binli yıllarda kurulan yeni üniversitelerle birlikte ülkemizdeki üniversite sayısı yirmili rakamlara ulaşmıştır…
2011-2012 verilerine göre, KKTC üniversitelerinde o dönemde %62,4’ü TC, %21,5’i KKTC ve %16,2’si ise üçüncü ülkelerden gelen öğrencilerden olmak üzere yaklaşık 48 Bin öğrenci öğrenim görmekte idi.
Daha sonra KKTC ile Türkiye Hükümetlerinin ortak belirlemiş oldukları ‘’Üniversiteler Adası KKTC” vizyonu doğrultusunda; KKTC’nin uluslararası rekabet gücüne sahip, evrensel standartlarda, nitelikli yükseköğrenimin sunulduğu, üniversiteler adası olarak100 Bin öğrenci sayısına ulaşması hedeflenmiştir. Nitekim zaman içerisinde bu hedeflere ulaşılmıştır.
2022-2023 Öğretim dönemi verilerine göre farklı ülkelerden KKTC’ye gelerek üniversitelerimizde öğrenim gören öğrenci sayısı yaklaşık 110 Bin olarak açıklanmıştır.
İstatistik Kurumu’nun 2021 yılı verilerine göre ise 30.1 Milyar TL olan bütçe içinde ödemeler dengesine en büyük katkıyı 595.39 Milyon Dolar ile ‘eğitim’ ve 340.33 Milyon Dolar ile ‘turizmden’ geldiği belirtilmektedir.
Bu rakamlar bize KKTC Gayri Safi Milli Hasıla’sına en büyük katkıyı yapan hizmet sektörlerinin başında yükseköğretim ve turizmin olduğunu göstermektedir. Ayrıca üniversitelerimiz uzun yıllar içerisinde elde ettikleri uluslararası başarı ve kalite açısından da önemli yerlere sahiptirler. DAÜ ve YDÜ Times Higher Education (THE) sıralamasında Türkiye’nin ilk 10 üniversitesi ile birlikte 600-800 bandında yer almaktadır.
Üniversitelerimizin bir kısmı elde ettikleri başarılar ile ABET, TEDQUAL, ASIIN, FIBAA, MÜDEK, MİAK, NAAB gibi ulusal ve uluslararası akreditasyon kuruluşlarına akredite olmuşlar, diğerleri de bu hedeflere ulaşabilmeye yönelik çalışmalarına devam etmektedir.
Her alanda olduğu gibi yükseköğretimde de gerek ‘denetleme’ gerekse ‘güven’ büyük önem arz etmektedir. Bu nedenle yükseköğrenim konusunda gündeme gelen her iddianın/konunun‘’Üniversiteler Adası KKTC” vizyonuna zarar vermeyecek hassasiyet ve sorumluluk içerisinde özenle ele alınarak çözümlenmesi büyük önem arz etmektedir.
Ülkemizde üniversiteleri denetleme işlevi Yükseköğretim Planlama, Denetleme, Akreditasyon ve Koordinasyon Kurulu (YÖDAK) tarafından yapılmaktadır. Son günlerde bir üniversitemizle ilgili gündeme gelen çeşitli iddialar medya üzerinden tartışılmaya başlanmıştır. Gündeme taşınan iddialar medya üzerinden tartışıldıkça bu süreç‘’Üniversiteler Adası KKTC” vizyonuna zarar verebilir. Bu konuya yeri gelmişken özellikle dikkat edilmesi gerektiğini belirtmek istiyorum.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, geçtiğimiz hafta YÖDAK Başkanı Prof. Dr. Turgay Avcı, YÖDAK üyeleri ve üniversite temsilcilerini kabul ederek yükseköğretime ilişkin önemli açıklamalarda bulunmuştur.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, özetle, “izolasyonlar altındaki ülkemizde yaklaşık 50 yıldır, yükseköğretim alanında büyük başarılara imza atıldığını, üniversitelerimizden mezun olan birçok öğrencinin kendi ülkelerinde bakan, milletvekili ve büyükelçi olarak görev yaptıklarını, yükseköğretimde yaşanan bazı sıkıntıların kendisini üzdüğünü, bireysel hataların tüm yükseköğretimi bağlamaması gerektiğini söylemiş. Devamında hataların üzerine gidilmesi ve kimsenin gözünün yaşına bakılmaması gerektiğine dikkat çekerek, ülke tanıtımı ve ekonomi için önemli olan yükseköğretimin zarar görmesine tahammül edilemeyeceğini belirtmiş. Yeni açılan üniversitelerin kurumsal yapılarının güçlendirilmesi, yasalara uymaları ve KKTC’ye hizmet etmelerinin en büyük sorumlulukları olduğunu, üniversitelerdeki öğrencilerin kurallara göre hak etmesi durumunda diplomasını alarak kariyerine devam ettiğini, kurallara uymadan diploma alınamayacağını hata yapanların ise cezasını çekeceğini” ifade etmiştir. Cumhurbaşkanı Tatar, ayrıca YÖDAK’ın bağımsız bir denetleme kurulu olarak denetleme kapasitesinin arttırılması, bütçe ve teşkilat yasasındaki sıkıntılardan kaynaklı, denetleme konusundaki sorunların ortadan kaldırılmasının büyük önem arz ettiğinin” altını çizmiştir.
Sonuç olarak; beş parmağın beşi de bir değil. Dolayısı ile gündeme gelen bir olumsuzluğu ortadan kaldırmak için ‘’Üniversiteler Adası KKTC” vizyonunu olumsuz şekilde etkileyerek zarar verecek açıklamalardan uzak durulmalıdır. Bu çerçevede bir süre önce gayrimenkul ve inşaat sektöründe düşülen hatalara umarım bu kez yükseköğretim alanında düşülmez. Bu kapsamda KKTC yükseköğretim sektöründeki yöneticilerimize, denetleme işlevini yerine getiren kurumumuza, polisimize, yargımıza, medyaya, siyasilerimize ve bu alanda yer alan tüm herkese büyük sorumluluk düşmektedir. Gün ‘’Üniversiteler Adası KKTC” vizyonuna el ele vererek sahip çıkma zamanıdır…

QOSHE - “Üniversiteler Adası KKTC” vizyonuna sahip çıkma zamanı… - Gökhan Güler
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

“Üniversiteler Adası KKTC” vizyonuna sahip çıkma zamanı…

8 1
20.02.2024

Bir ülkenin kalkınması, refah seviyesini arttırabilmesi ve ekonomik istikrarı sağlayabilmesi, kendi hizmetlerini verebilmesine ve üretilen ürünlerini ihraç edebilmesine bağlıdır.
KKTC’nin ihracatına baktığımızda narenciye ürünleri ile süt ürünlerinin açık ara en başta olduğu görülmektedir. Bu kapsamda KKTC ekonomisinin lokomotif hizmetler sektörleri; yükseköğrenim, turizm ve bağlantılı olduğu diğer sektörleri ile diğer ticari faaliyetler oluşturmaktadır.
Bu çerçevede, KKTC’nin kalkınmasında yükseköğrenimin ayrı bir yeri ve önemi vardır. Yurt dışından gelen bir öğrenci ülkemizde bir yılda en az 9 ay öğenim görerek yaşamını sürdürmektedir. Öğrenciler, bu süre zarfında, ekonomimize katkı sağlarken, ülkemizi tanıma imkânı bulmakta ve özellikle de uğradığımız insanlık dışı haksız izolasyonlara yakından şahit olmaktadır. Mezun olup ülkelerine döndüklerinde ise bir nevi fahri temsilcilerimiz haline gelmektedirler…
KKTC’de Yükseköğrenim, 1979 yılında Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin temellerini oluşturan Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nün kurulması ile başlamış, ardından 1985 yılında Girne Amerikan Üniversitesi, 1989 yılında Yakın Doğu Üniversitesi ve 1990 yılında ise Lefke Avrupa Üniversitesi eğitim vermeye başlamıştır. İki binli yıllarda kurulan yeni üniversitelerle birlikte ülkemizdeki üniversite sayısı yirmili rakamlara ulaşmıştır…
2011-2012 verilerine göre, KKTC üniversitelerinde o dönemde b,4’ü TC, !,5’i KKTC ve ,2’si ise üçüncü ülkelerden gelen öğrencilerden olmak üzere yaklaşık 48 Bin öğrenci öğrenim görmekte idi.
Daha sonra KKTC ile Türkiye Hükümetlerinin ortak belirlemiş oldukları ‘’Üniversiteler Adası KKTC” vizyonu doğrultusunda; KKTC’nin uluslararası rekabet gücüne sahip, evrensel standartlarda, nitelikli yükseköğrenimin sunulduğu, üniversiteler adası olarak100 Bin öğrenci sayısına ulaşması hedeflenmiştir. Nitekim zaman içerisinde bu hedeflere ulaşılmıştır.
2022-2023 Öğretim dönemi verilerine göre........

© Kıbrıs Gazetesi


Get it on Google Play