Yıllardır sık sık belirttiğim üzere dünya nüfusunun yaklaşık 8 milyara ulaştığı bir dönemde dünya nüfusunun yüzde 10’una denk gelen 800 milyon nüfusa sahip Batı (ABD-AB) soğuk savaşın sona erip 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından uluslararası sistemi tek kutuplu bir düzende idare etmeye başlamıştır.
Aslında 2. Dünya Savaşı sonrasında (1946) Batı tarafından şekillendirilen ve 1991 sonrasında tek kutuplu dünya düzenine dönüşen uluslararası sistemde Birleşmiş Milletler başta olmak üzere pek çok aksaklıklar söz konusudur. Söz konusu durum 8 milyar nüfusa sahip dünyanın Batı dışında geri kalan yani yüzde 90’ına denk gelen ve 7 milyarın üzerindeki insanı içerisine alan ülkeleri(başta Çin, Rusya, Türkiye, İran vb.) ciddi anlamda rahatsız ve huzursuz etmektedir.
Son beş yıllık süre zarfında birçok defa belirttiğim üzere tek kutuplu Batı merkezli uluslararası sistem artık yerini çok kutuplu Doğu merkezli bir dünya düzenine bırakmaya başlamıştır. Söz konusu geçiş süreci devam etmektedir…
Bu süreçte gerek 800 milyon nüfusa sahip olan BATI (ABD/AB) temsilcileri, gerekse çok kutuplu dünya düzeni temsilcileri özellikle Asya, Avrasya, Orta Asya, Ortadoğu, Balkanlar, Ege ve Doğu Akdeniz konularında bir politika belirlerken bölgede en önemli aktör ve oyun kurucuların başında Türkiye’nin geldiğini görmüşlerdir. Aynı şekilde söz konusu ülkeler Türkiye’nin herhangi bir durumda göz ardı edilmesi ya da dışlanmasının da mümkün olmadığını yıllar içerisinde defalarca tecrübe etmişlerdir!
Türkiye, bölgesinde kendine özgü güçlü, dengeli, bağımsız bir aktör ve oyun kurucu olarak artık uluslararası sistemin tek kutuplu Batı düzeninden Doğu’ya kaydığını ve bu doğrultuda çok kutuplu bir dünya düzeninin oluştuğunu uzun zamandan buyana ifade ederek bu durumu desteklemektedir.
Türkiye’nin her geçen gün bölgesinde güçlü, dengeli, bağımsız bir aktör ve oyun kurucu olarak öne çıkması kimi zaman Batı’da ve kimi zaman da Doğu’da yer yer bir takım tedirginliklerin oluşmasına neden olmaktadır…
Bu bağlamda günümüzde dünyada yaşanan esas mücadeleye baktığımızda Batı(ABD-AB) temsilcilerinin tek kutuplu dünya düzeninin devam etmesi yönünde mücadele ettiklerini; buna karşın çok kutuplu dünya düzenini savunan ülkelerin ise artık uluslararası sistemin batıdan doğuya kayması çerçevesinde çok kutuplu dünya düzenine geçildiğini belirterek bu durumun korunması yönünde mücadele verdiklerini görmekteyiz…

Çok kutuplu dünya düzeni temsilcilerinin KKTC yaklaşımları…

Tek kutuplu dünya düzeninden yana olan Batılı devletler Doğu Akdeniz’de çıkar ve menfaatlerini özellikle 2004’den buyana Güney Kıbrıs üzerinden tesis etmeye çalışırken, buna karşın çok kutuplu dünya düzeninden yana olan devletlerin ise açıktan olmasa da KKTC’nin varlığının devamından yana örtülü de olsa tavır koydukları görülmektedir.
Çok kutuplu dünya düzeninden yana olan ülkeler, Doğu Akdeniz’de her ne kadar tek kutuplu dünya düzeninden yana olan ülkelerin Güney Kıbrıs’ı desteklemesine karşın KKTC’nin varlığının desteklenmesinden yana örtülü bir destek verseler de bazı zamanlarda‘tarafsız bir duruş’ sergiledikleri de görülmektedir.
Sonuç olarak; tek kutuplu dünya düzeninin devamını savunan Batılı ülkeler Türkiye’nin, bölgesinde kendine özgü güçlü, dengeli, bağımsız bir aktör ve oyun kurucu olarak öne çıkmasından ciddi manada rahatsızlık duymaktadırlar.
Buna karşın çok kutuplu dünya düzenini savunan ülkelerin ise Türkiye’nin Batı ile ilişkilerini büyük ölçüde pasifleştirerek kendileri ile her konuda hareket etme beklentisi içerisinde oldukları ve bu çerçevede KKTC’nin uluslararası alanda desteklenmesi konusuna bu kapsamda‘tarafsız’ kaldıkları anlaşılmaktadır. Ayrıca çok kutuplu dünya düzenini savunan ülkelerin mevcut tutumlarının kendilerine yakın ülkelerin KKTC’ye karşı tavır, tutum ve yaklaşımlarına da belli ölçüde etki ettiği de yeri gelmişken söylenebilir…
Not: Bir sonraki yazı konu başlığım, tek kutuplu dünya düzeni temsilcilerinin KKTC yaklaşımları…

QOSHE - Çok kutuplu dünya düzeni ve KKTC - Gökhan Güler
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Çok kutuplu dünya düzeni ve KKTC

1 1
17.11.2023

Yıllardır sık sık belirttiğim üzere dünya nüfusunun yaklaşık 8 milyara ulaştığı bir dönemde dünya nüfusunun yüzde 10’una denk gelen 800 milyon nüfusa sahip Batı (ABD-AB) soğuk savaşın sona erip 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından uluslararası sistemi tek kutuplu bir düzende idare etmeye başlamıştır.
Aslında 2. Dünya Savaşı sonrasında (1946) Batı tarafından şekillendirilen ve 1991 sonrasında tek kutuplu dünya düzenine dönüşen uluslararası sistemde Birleşmiş Milletler başta olmak üzere pek çok aksaklıklar söz konusudur. Söz konusu durum 8 milyar nüfusa sahip dünyanın Batı dışında geri kalan yani yüzde 90’ına denk gelen ve 7 milyarın üzerindeki insanı içerisine alan ülkeleri(başta Çin, Rusya, Türkiye, İran vb.) ciddi anlamda rahatsız ve huzursuz etmektedir.
Son beş yıllık süre zarfında birçok defa belirttiğim üzere tek kutuplu Batı merkezli uluslararası sistem artık yerini çok kutuplu Doğu merkezli bir dünya düzenine bırakmaya başlamıştır. Söz konusu geçiş süreci devam etmektedir…
Bu süreçte gerek 800 milyon nüfusa sahip olan BATI (ABD/AB) temsilcileri, gerekse çok kutuplu dünya düzeni temsilcileri özellikle Asya, Avrasya, Orta Asya, Ortadoğu, Balkanlar, Ege ve Doğu Akdeniz konularında bir politika belirlerken bölgede en önemli aktör ve oyun kurucuların başında Türkiye’nin geldiğini görmüşlerdir. Aynı........

© Kıbrıs Gazetesi


Get it on Google Play