20.yüzyılın en etkili psikologlarından biri olarak kabul edilen Maslow, 1943 yılında yayımladığı “A Theory of Human Motivation” (İnsan Motivasyonu Teorisi) adlı makalesinde “ihtiyaçlar hiyerarşisi” kuramını ortaya atmıştır. Maslow’a göre, güvenlik ihtiyacı, yeme, içme ve barınma gibi insanın hayatını devam ettirebilmesi için gerekli temel “fizyolojik” ihtiyaçlarından hemen sonra gelmektedir.
Bu kapsamda insanlık tarihi boyunca, her daim bireysel güvenlik ve savunma önem arz etmiş ve insanların toplu şekilde yaşamaya başlamasıyla birlikte bu durum toplumsal güvenlik ve savunma bağlamında çok büyük önem taşımaya başlamıştır.
İnsanlık için geçmişte güvenlik ve savunma açısından düşmanca yaklaşım gösteren insan/toplulukların ellerinde bulundurdukları ilkel silahlar; keskin uçlu taşlar ile mızraklar iken bu durum günümüzde yerini son derece tehlikeli nükleer, biyolojik ve kimyasal etkileri bulunan silahlara bırakmıştır.
Yeni dünya düzeninde düşmanca tavır, tutum ve davranışlar sergileyen ülkelerin yanında, dünyanın dört bir yanında varlıklarını sürdüren terör örgütleri, gayri yasal paralı militer (askeri) hizmet veren gruplar mevcuttur.
Devlet dışı aktörlerin, paralı askerlerin ve terör örgütlerinin, kendilerini arka planda tutmak isteyen devletlerce kullanılmaları bu doğrultuda ‘vekâlet savaşlarına’ ortam hazırlamıştır…
Vekâlet savaşları, bir devletin düşman olarak gördüğü diğer devlete karşı kendi askerini tehlikeye sokmak yerine, gerek müttefik bir devleti, gerekse ‘devlet dışı aktörleri, paralı askerleri ya da terör örgütlerini’ cepheye sürmesi olarak ifade edilmektedir.
Hegemonik güçler, ulusal çıkarlarına tehdit olarak gördükleri ülkelere ya doğrudan müdahale etmekte ya da vekâlet savaşları aracılığıyla onları meşgul ederek enerjilerini tüketmek suretiyle etkilerini sınırlandırmaya yönelik çeşitli yöntemlere başvurmaktadır.
Ayrıca onlarca ülke nükleer ve kimyasal kabiliyete sahiptir. Bunun dışında onlarca ülke de çeşitli balistik füzeleri bulunmaktadır. Günümüzde tehdit ve risk algısı, gerek küresel, gerekse bölgesel güvenlik ve barış ortamının korunması açısından son derece büyük önem taşımaktadır.
Küresel belirsizlikler ve çok boyutlu tehditler de hızla değişen dünya için kaotik bir ortam oluşturmaktadır. Bu kapsamda güvenlik ve barış ortamının korunmasında; savunma, bilinen ve bilinmeyen düşmanlardan, sayısız tehditler ve risklerden korunabilme açısından önceden önlem almaktır.
Görüldüğü üzere, günümüzde yeni dünya düzeni içerisinde güvenlik ve barış ortamını koruyarak devamını sağlayabilmek, modern bir ordu ve güçlü bir savunma sanayi ne sahip olmakla mümkündür…
Bilindiği üzere, Türkiye ile KKTC, hiçbir ülkeye karşı düşmanca tavır, tutum ve davranış içerisinde değildir. Bilakis bölge ülkeleriyle var olan güvenli, istikrarlı ve barış içerisindeki durumun korunarak ileriye taşınması yönünde gayret göstermektedir.
Türkiye, tüm bölgede ve bunun yanında KKTC ile de Doğu Akdeniz’de karada, havada ve denizdeki tüm hak ve menfaatlerini güvenlik, istikrar, savunma ve barış ortamını koruyabilme mücadelesini önce yumuşak güç bağlamında diplomasi ile risk ve tehdit oluşması halinde ise sert güç bağlamında askeri güç ile sağlama çabası vermektedir.
Türkiye’nin kendisinin ve bunun yanında KKTC ile Doğu Akdeniz’de, karada, havada ve denizdeki tüm hak ve menfaatlerini güvenlik, istikrar, savunma ve barış ortamını koruyarak devamlılığını sağlayabilmesi, modern bir ordu ve güçlü bir savunma sanayi ne sahip olması ile mümkündür.
Güvenlik ve Barışın Teminatı; Güçlü Savunma Sanayisidir. ‘KAAN’ artık GÖKVATAN’da…
Uzun yıllardır yazılarımda Vatan’ın tanımının geçmişte ülkeye ait toprakları ifade ederken günümüzde vatan kavramının genişleyerek deniz ve havadaki sahaları da içermeye başladığını belirtmiştim. Bu kapsamda Vatan (Kara-Deniz-Hava Sahalarını), Mavi Vatan(Deniz Sahalarını), Gök Vatan (Hava Savalarını) ifade etmektedir.
Tarihsel süreçte incelendiğinde, Anadolu toprak gemi, Kıbrıs Adası ise yüzmeyen gemi olarak nitelendirilmiştir. Toprak Gemi ile Yüzmeyen Geminin, Mavi Gök Vatanları da var artık…
Türk Havacılık ve Uzay Sanayi (TUSAŞ) tarafından geliştirilen Milli Muharip Uçak ‘KAAN’, ilk uçuşunu 21 Şubat 2024 günü sabah saatlerinde Ankara semalarında gerçekleştirdi. Türkiye, milli muharip uçak KAAN’ın ilk uçuşuyla birlikte 5’inci nesil savaş uçağına sahip ülkeler arasındaki yerini aldı.
KAAN; Gökdoğan, Bozdoğan, SOM ve NEB gibi birçok yerli üretim mühimmatı taşıyabilecek. KAAN, TSK envanterine girdiğinde Kızılelma ve Anka-III ile birlikte göklerdeki 3. hayalet olacak…
Türkiye, TCG Anadolu Amfibi Hücum gemisinden, Milli Muharip Uçağı KAAN’a, Altay/Kirpi Tankından Gökbey/Atak Helikopterlerine, Hür Jet’ten Göksungur’a, Göktürk uydularından Kızılelma’ya ve bunların yanında Akıncı’dan Aksungur’a, Bayraktar TB2’den Anka’ya varıncaya kadar her çeşidinden İHA’yı ve SİHA’yı üreterek dünyanın dört bir yanına ihraç etmektedir.
Türkiye artık savunma sanayi’nde son derece kritik bir eşiği aşarak, millî silahları, millî uçakları, millî gemileri, milli denizaltıları(insansız deniz altıları), karakol botları, millî uyduları, millî tankları, milgemlerı, milli topları, samur transformerler, Ejder Yalçın’ları, Cobra 2’leri, İHA’ları, SİHA’ları, Akıncıları, Kızılelmaları, tüfekleri ve yerli/milli yazılımları, çok çalışarak üretmeyi başarmış ve geliştirmeye de devam etmektedir.
Şükürler olsun ki Türkiye, güçlü bir savunma sanayisine sahip, bölgesinde ve çevresinde son derece güçlü aktör bir ülkedir. Bu da Türkiye ile KKTC’nin Vatanlarında, Mavi Vatanlarında ve Gök Vatanlarında ‘güvenlik, savunma, istikrar, barış ve huzur’ içerisinde yaşamasına neden olmaktadır…

QOSHE - Güvenlik ve Barışın Teminatı; Güçlü Savunma Sanayisidir - Gökhan Güler
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Güvenlik ve Barışın Teminatı; Güçlü Savunma Sanayisidir

2 0
27.02.2024

20.yüzyılın en etkili psikologlarından biri olarak kabul edilen Maslow, 1943 yılında yayımladığı “A Theory of Human Motivation” (İnsan Motivasyonu Teorisi) adlı makalesinde “ihtiyaçlar hiyerarşisi” kuramını ortaya atmıştır. Maslow’a göre, güvenlik ihtiyacı, yeme, içme ve barınma gibi insanın hayatını devam ettirebilmesi için gerekli temel “fizyolojik” ihtiyaçlarından hemen sonra gelmektedir.
Bu kapsamda insanlık tarihi boyunca, her daim bireysel güvenlik ve savunma önem arz etmiş ve insanların toplu şekilde yaşamaya başlamasıyla birlikte bu durum toplumsal güvenlik ve savunma bağlamında çok büyük önem taşımaya başlamıştır.
İnsanlık için geçmişte güvenlik ve savunma açısından düşmanca yaklaşım gösteren insan/toplulukların ellerinde bulundurdukları ilkel silahlar; keskin uçlu taşlar ile mızraklar iken bu durum günümüzde yerini son derece tehlikeli nükleer, biyolojik ve kimyasal etkileri bulunan silahlara bırakmıştır.
Yeni dünya düzeninde düşmanca tavır, tutum ve davranışlar sergileyen ülkelerin yanında, dünyanın dört bir yanında varlıklarını sürdüren terör örgütleri, gayri yasal paralı militer (askeri) hizmet veren gruplar mevcuttur.
Devlet dışı aktörlerin, paralı askerlerin ve terör örgütlerinin, kendilerini arka planda tutmak isteyen devletlerce kullanılmaları bu doğrultuda ‘vekâlet savaşlarına’ ortam hazırlamıştır…
Vekâlet savaşları, bir devletin düşman olarak gördüğü diğer devlete karşı kendi askerini tehlikeye sokmak yerine, gerek müttefik bir devleti, gerekse ‘devlet dışı aktörleri, paralı askerleri ya da terör örgütlerini’ cepheye sürmesi olarak ifade edilmektedir.
Hegemonik güçler, ulusal çıkarlarına tehdit olarak gördükleri ülkelere ya doğrudan müdahale etmekte ya da vekâlet savaşları aracılığıyla onları meşgul ederek enerjilerini tüketmek suretiyle etkilerini sınırlandırmaya yönelik çeşitli yöntemlere başvurmaktadır.
Ayrıca onlarca ülke nükleer ve........

© Kıbrıs Gazetesi


Get it on Google Play