Eğitim, herkesin tartıştığı bir konu.

Herkesin bildiği, anladığı veya işine geldiği kadar fikir ürettiği bir mesele.

Tabii ki bakış açısı önemli.

Konuya, eğitimciler gözüyle bakınca manzara başka, bir öğrenci velisi veya sıradan biri açısından bakınca, tablo çok daha başka.

KKTC eğitim sistemi, tamamen ezbere, sınıf geçmeye, diploma almaya odaklı bir merkezde.

Yanlışların sonuçları da zaman içinde tabii ki ortaya çıkıyor.

Kısaca eğitim, geniş olarak, bir ülke, bir toplum, nesiller.

Ekonomiye, dış ilişkilere hiç benzemez.

Başlı başına bir mühendislik, toplum dizaynı, iyi amaçla bambaşka, kötü amaçla bambaşka yerlere gidebilir.

Çok geriye gitmeye gerek yok.

30 yıl önce neden daha başarılı nesiller yetişiyordu?

Bugün, akademik başarılar neden bu kadar zayıf?

İnsani, kültürel, sosyal ilişkiler, trafikten, günlük yaşama yansıyan, şiddet veya adli olaylarla sıradanlaşan bir yozlaşma.

Bunlar, bugün adına bizim acı gerçeklerimiz.

Eğitim etkisi olmadan, normalleştirilen sıkıntılara çözüm bulunması imkânsız.

Geldiğimiz yer vahimdir.

Nesiller, nesillerle beraber bir toplum çürüyor.

Sosyal, ahlaki, adaletli, vicdanlı bireyler kişisel rol kapmaların yanında azalıyor.

Belki de çok abarttığımı düşünüyorsunuz.

Ancak bugünün tablosuna baktığım zaman, endişelerim artıyor.

Toplumsal anlamda, kötüye doğru hızla büyüyen bir değişim yaşanıyor.

Kamu hizmetinin kalitesizliği ve toplumun kamu hizmeti almadaki sıkıntıları, bilinen tartışılan bir gerçek.

Bu durumun temeli, elbette, genel olarak liyakat ve detaylarda ise eğitimi öne çıkarıyor.

Kısa süre önce yapılan kamu yeterlilik sınavı.

Ve üzücü bir tablo göze çarpıyor, ne kadar önemseniyor bilmiyorum ama son yapılan yeterlilik sınav sonuçları gerçekten kötü;

“131 kişinin katıldığı üst düzey yeterlik sınavında başarı oranı yüzde 20, en yüksek not 88.

1,388 kişinin katıldığı orta düzey yeterlik sınavında başarı oranı yüzde 4,6 en yüksek not 76.

1,529 kişinin katıldığı alt düzey yeterlik sınavında başarı oranı ise yüzde 32,4 en yüksek not 92”

KHK Başkanı Ömer A. Köseoğlu;

“Komisyon olarak, sınav sonuçları veya başarı düzeylerinin değerlendirilmesi sonucunda, ezbere dayalı soru türlerinde başarı oranının yüksek olduğunu, ancak analitik düşünmeyi gerektiren soru türlerinde başarı düzeyinin düştüğünü gözlemledik.

Örneğin, daha önceki sınavlarda adaylık döneminin süresi ile ilgili sorulan sorulara sınava katılan kişilerin %62’si doğru cevap verirken, en son yapılan sınavda örnek olay, tarih verilerek sorulan adaylık süresi ile ilgili soruya, sınava katılan kişilerin yalnızca %11’i doğru cevap vermiştir.”

Kamu yeterlilik sınavından söz ediyoruz.

Kamuda çalışacak, ileride yükselecek, yönetici olacak kadroların başlangıç noktası, seviyesi.

Ezbere, yani kolaycılığa yatkınlık, tam anlamıyla, KKTC eğitim sistemi.

Bu sistemin sonucudur bu.

Mutlaka, komisyon da kendini, sınav soru ve sistemini sorgulamalıdır.

Sebep veya sebepler ne isterse olsun, sonuç, gidişat hiç de iyi değil.

Peki, analitik düşünme nedir?

“Analitik düşünme becerisi, bir problemi ya da hedefte belirlenen bir konuyu tümdengelim yöntemi ile küçük parçalara ayırarak çözmek anlamına geliyor. Bu sayede karmaşık problemlere küçük parçalardan yola çıkarak pratik çözümler üretmek mümkün oluyor.”

Düşünmek, üretmek, çözmek, yerini ezberciliğe bıraktı.

Kalite düştükçe düşüyor.

Bunu görmezden gelmek, en büyük kötülük olur.

QOSHE - Analitik düşünme mi, ezbercilik mi? - Erçin Şahmaran
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Analitik düşünme mi, ezbercilik mi?

4 1
05.01.2024

Eğitim, herkesin tartıştığı bir konu.

Herkesin bildiği, anladığı veya işine geldiği kadar fikir ürettiği bir mesele.

Tabii ki bakış açısı önemli.

Konuya, eğitimciler gözüyle bakınca manzara başka, bir öğrenci velisi veya sıradan biri açısından bakınca, tablo çok daha başka.

KKTC eğitim sistemi, tamamen ezbere, sınıf geçmeye, diploma almaya odaklı bir merkezde.

Yanlışların sonuçları da zaman içinde tabii ki ortaya çıkıyor.

Kısaca eğitim, geniş olarak, bir ülke, bir toplum, nesiller.

Ekonomiye, dış ilişkilere hiç benzemez.

Başlı başına bir mühendislik, toplum dizaynı, iyi amaçla bambaşka, kötü amaçla bambaşka yerlere gidebilir.

Çok geriye gitmeye gerek yok.

30 yıl önce neden daha başarılı nesiller yetişiyordu?

Bugün, akademik başarılar neden bu kadar zayıf?

İnsani, kültürel, sosyal ilişkiler, trafikten, günlük yaşama yansıyan, şiddet veya adli olaylarla sıradanlaşan bir yozlaşma.

Bunlar, bugün adına bizim acı gerçeklerimiz.

Eğitim etkisi olmadan, normalleştirilen sıkıntılara çözüm bulunması imkânsız.

Geldiğimiz yer vahimdir.

Nesiller, nesillerle beraber bir toplum çürüyor.

Sosyal, ahlaki,........

© Kıbrıs Postası


Get it on Google Play