Şaka gibi, film, masal gibi izliyor, dinliyor, şaşkınca bakıyoruz.

Ya da şaşırmak mı esas sorun, belki de en kötüsü bu.

Şaşırmak mı, üzülmek mi, işte bütün mesele bu.

Denetimsizlik, ilgisizlik, yasa dışılık, hepsine tamam, bir boşluk bulunuyor, kullanılıyor.

Peki, insanlar neden bunları yapma ihtiyacı duyar?

Hakkı olmadığı halde, neden hakkından fazlasını almak, kazanmak için sahtekarlığı göze alır.

Daha fazla ne kazanacak, maaş, barem, ikramiye, ne, sebep nedir?

Esas sorun bu değil midir, bu yozlaşma, hadsizlik, konu ne olursa olsun, her şeyi kendine hak görme.

Her işe, herkesin talip olması, atanması ve işin değil, kişilerin önemsenmesi.

Bir kamu görevlisi, üstelik üst düzey, maaşı, konumu, sosyal ve kamusal statüsü örnek olması gerekirken, neden daha fazla para, daha fazla kazanç?

Neden bunlar için, kendini, konumunu, meslek hayatını, ailesini tüm hayatını, bilgi birikimini, geleceğini tehlikeye atar ki.

Gerçekten anlaşılması zor, bunların bir sebebi olmalı.

Bu kadar hırs, haksız kazancı normalleştirme, sıradan göreme ve bir hak gibi, yapmazsa suçlu olacakmış gibi kabullenme.

Bir isim, iyilikle, onurla, haysiyetle anılmalı, tüm hayat kelepçeli bir resimle hafızalara kazınmamalı.

Çocuklar, torunlar hele bu sosyal medya çağında, büyüklerini, ailesini, anne, babayı böyle görmemeli.

Bu ihtimal bile tek başına sorumluluk sahibi herkesi korkutmalı.

Utanmalı, kendinin, emeğinin, çabasının olmadığı bir belgeyi hak etmiş gibi kullanma, tedavüle sürme, daha fazla kazanç elde etmek için devleti kandırma, evet, utanmalı.

Bir insan bunu kendine neden yapar, bir kamu görevlisi, üstelik üst düzey, kendini bu duruma nasıl düşürür?

Nasıl korkmaz, tedirgin olmaz, rahat olur, makam alır ve her şey normal ve yolundaymış gibi davranır.

Gerçekten aklım almıyor.

Konu "sahtecilikten" çok daha derin ve travmatiktir.

Şimdi çözüm, "tüm milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırılsın" meselesi midir?

Öncelikle, "tüm siyasiler, kirlidir, kötüdür" algısını kesinlikle kabul etmiyorum.

Yolsuzluk, arsızlık, ahlaksızlık, sahtecilik, sadece siyasilere özgü bir davranış şekli değil, kaldı ki böyle bir genelleme de son derece yanlış.

Yazının girişinde de anlatmaya çalıştım, yaşanılan süreç ve olaylar, siyasi sorunu aştı, toplumsal bir sorun haline geldi.

Sosyal, ahlaki, vicdani, insani, bunlar nasıl düzelecek, işin gerçeği budur.

Yapanın yanına kalmasın, yapan cezasını çeksin, ibret olsun, başına ne gelecekse, hak etmiştir.

Bunu tüm siyasilere yüklemek büyük bir hata ve haksızlık.

Bu tür konular sadece siyasetçilerle sınırlı kalırsa, bırakılırsa, bunun adı sadece popülizm olur ve kısa sürede unutulur.

Elbette siyasi malzeme olacak, yapılacak, kullanılacak, bunu engellemek mümkün de değil.

Ancak genel olarak sisteme bakmadıktan sonra, sonu istenildiği gibi gelmez.

İstenilen sonuç nedir?

Bu devletin tüm kurumlarının, liyakate, denetime, eğitime, tecrübeye göre yönetilmesi, kamu çıkarların, toplumsal kazanımların önde tutulması, devleti soyan, vergi ödemeyen, kaçtıkça kaçan, yalan beyan veren, haksız yere, fırsat eşitliği olmadan kamu kaynağı alan, büyük küçük, kim olursa olsun devletten büyük olamaz anlayışını güçlendirmek mi yoksa sadece iktidarı eleştirmek, yaralamak, yıpratmak mı?

Karar zamanı, ne değişecek, ya da ne değişti sorusunu bu toplum uzun yıllardır soruyor.

Ve genel olarak ciddi sorgulama, çürükleri ayıklama, kendi kendimize, biz bunları mı hak ediyoruz sorusuna cevap arama zamanıdır.

QOSHE - Bir kamu görevlisi bunu niye yapar? - Erçin Şahmaran
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bir kamu görevlisi bunu niye yapar?

4 9
01.03.2024

Şaka gibi, film, masal gibi izliyor, dinliyor, şaşkınca bakıyoruz.

Ya da şaşırmak mı esas sorun, belki de en kötüsü bu.

Şaşırmak mı, üzülmek mi, işte bütün mesele bu.

Denetimsizlik, ilgisizlik, yasa dışılık, hepsine tamam, bir boşluk bulunuyor, kullanılıyor.

Peki, insanlar neden bunları yapma ihtiyacı duyar?

Hakkı olmadığı halde, neden hakkından fazlasını almak, kazanmak için sahtekarlığı göze alır.

Daha fazla ne kazanacak, maaş, barem, ikramiye, ne, sebep nedir?

Esas sorun bu değil midir, bu yozlaşma, hadsizlik, konu ne olursa olsun, her şeyi kendine hak görme.

Her işe, herkesin talip olması, atanması ve işin değil, kişilerin önemsenmesi.

Bir kamu görevlisi, üstelik üst düzey, maaşı, konumu, sosyal ve kamusal statüsü örnek olması gerekirken, neden daha fazla para, daha fazla kazanç?

Neden bunlar için, kendini, konumunu, meslek hayatını, ailesini tüm hayatını, bilgi birikimini, geleceğini tehlikeye atar ki.

Gerçekten anlaşılması zor, bunların bir sebebi olmalı.

Bu kadar hırs, haksız kazancı normalleştirme, sıradan göreme ve bir hak gibi, yapmazsa suçlu olacakmış gibi kabullenme.

Bir isim, iyilikle, onurla, haysiyetle........

© Kıbrıs Postası


Get it on Google Play