Mevsim şartları, zaman zaman zorluyor.

Soğuk ve yağışlar bir anda geliyor, hayatı olumsuz etkiliyor.

Yılların plansızlığı, hoyrat yapılaşması, kuralsızlık, mevsimsel zorluğu bir o kadar daha artırıyor.

Elbette doğal, iklimin getirdikleri, kış aylarının normal olayları yaşanıyor.

Bu ülkede, dört mevsimi, bir günde yaşayabilirsiniz.

Bir anda ılık, bir anda soğuk, sıcak veya yağış, her an hepsi mümkün.

Aslında, tüm bunlar bu ülkenin güzellikleri.

Tedbirli olduktan sonra, her şartı, koşulu düşünüp, gerekenleri zamanında yaptıktan sonra, tabi ki bir sorun yaşanmadan, ya da en az sorunla bugünleri atlatmak mümkün.

Oldum olası kışı sevmedim, sevmiyorum.

Yaz ayları bana göre hayatın en güzel zamanları.

Günler uzun, her şeye ayrılabilecek zaman daha çok.

Şunun altını bir kez daha çizmek gerek;

Tedbirli olduktan sonra zarar ziyan olmaz, olursa da en az zararla atlatılır.

İnsandan, insan hayatından daha önemli bir şey yok.

Herkes, kendince önlem alabilir, imkanlar dahilinde de alınıyor.

Peki, devlet, vatandaşı için, yaşlılar, çocuklar, engelliler, sosyal yardıma muhtaç olan insanları için gerekli tedbirleri, hem de zamanında alabiliyor mu?

Devlet, vatandaşını, üstelik zamanı gelmeden, son anda değil, ileriyi hazırlayarak koruyor mu?

Muhtaçla, kendi kendine yeten arasında dengeyi kurabiliyor ve muhtaç olanın yaşamanı sürdürmesini sağlayabiliyor mu?

İş, aş, eğitim, sağlık, ulaşım ve elbette barınma.

En basit, en temel insan ihtiyaçları.

Bir devletin vatandaşına sunacağı, sunması gereken, en gerekli hizmetler.

Belediyeler, kurumlar, şirketler, hali vakti yerinde olanlar, kendilerinden daha kötü durumda olan, muhtaç insanlara yardım eli uzatıyor, kendinde olan imkânların bir kısmını paylaşıyor mu?

Dayanışma, paylaşma, toplumsal birlikteliğin olmazsa, olmazları.

2024 yılındayız, bugün yaşanan birçok sorun, yıllar öncesinden bugünlere gelmiş.

Yıllar önce ne tartışılıyorsa, bugünde tartışılıyor, aynı, değişen, gelişen çözülen herhangi bir konu yok.

Kemal Yıldızçoban, Halil Yıldızçoban isimli iki engelli kardeş.

Bir on gün önce kaldıkları konteyner evde ölü bulundular.

Elektrikleri yoktu, elektrik ve ısınmak için jeneratör çalıştırdılar, zehirlendiler, hayatlarını kaybettiler.

Ülkede yer yerinden oynamalıydı.

Hiçbir şey olmadı, bir hafta, on gün bekledim, izledim, gözlemledim, ne olacak, kim ne yapacak, ne diyecek, ama yok, hiçbir şey yok.

Bu çağda, bu zamanda, elektriksiz, üstelik bakıma muhtaç iki engelli insan, çaresizlikten öldü.

Bu ayıp hepimizin, görmezden geldik sonra da ayıp büyüyor.

Devletin sosyal yönü ciddi anlamda zayıf, hatta yok.

Muhtaç kesimler, engelliler, yaşlılar, çocuklar, devletin koruması altındadır.

Birinci sorumlu devlettir.

Oysa gerçek, herkesin yalnız olduğu, kendi başının çaresine bakmak zorunda bırakılması.

Devlet bunları organize edecek bir sistemler bütünüdür.

Mesele öncelik, insancıl, insan hayatı, yaşamı, bundan önemlisi yok.

Tanık oldukça görüyoruz, örnekler olmadan, pek bilindiği de yok.

Bu tür yaşamlar, her yerde var.

Bilmek, görmek, duymak, ilgilenmek, yardımcı olmak, paylaşmak gerek.

Devlet, devletin ilgili kurumları görevini yaptı mı, yapıyor mu?

Suçlu var mı yok mu, benzer durumda olan insanlar için bir adım atıldı mı?

Soruşturma yapılıyor, devlet kendi kurumlarını sorguluyor mu, yoksa olan oldu, biten, bitti mi?

QOSHE - İki gariban - Erçin Şahmaran
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İki gariban

7 19
09.02.2024

Mevsim şartları, zaman zaman zorluyor.

Soğuk ve yağışlar bir anda geliyor, hayatı olumsuz etkiliyor.

Yılların plansızlığı, hoyrat yapılaşması, kuralsızlık, mevsimsel zorluğu bir o kadar daha artırıyor.

Elbette doğal, iklimin getirdikleri, kış aylarının normal olayları yaşanıyor.

Bu ülkede, dört mevsimi, bir günde yaşayabilirsiniz.

Bir anda ılık, bir anda soğuk, sıcak veya yağış, her an hepsi mümkün.

Aslında, tüm bunlar bu ülkenin güzellikleri.

Tedbirli olduktan sonra, her şartı, koşulu düşünüp, gerekenleri zamanında yaptıktan sonra, tabi ki bir sorun yaşanmadan, ya da en az sorunla bugünleri atlatmak mümkün.

Oldum olası kışı sevmedim, sevmiyorum.

Yaz ayları bana göre hayatın en güzel zamanları.

Günler uzun, her şeye ayrılabilecek zaman daha çok.

Şunun altını bir kez daha çizmek gerek;

Tedbirli olduktan sonra zarar ziyan olmaz, olursa da en az zararla atlatılır.

İnsandan, insan hayatından daha önemli bir şey yok.

Herkes, kendince önlem alabilir, imkanlar dahilinde de alınıyor.

Peki, devlet, vatandaşı için, yaşlılar, çocuklar, engelliler, sosyal yardıma muhtaç olan insanları........

© Kıbrıs Postası


Get it on Google Play