Düşünmesi bile zorken, ne kadar kolay söyleniyor.

Her gün yapılan, sıradan, normal bir iş gibi anlatılıyor "Diploma satan üniversite".

Bu kadar basit, sıradan, normal, kabullenilmiş.

Dünyanın bir başka yerinde olsa, nasıl karşılanırdı acaba?

Hayata, yaşama, başarıya, mutluluğa, hak edilmiş veya hak edilmemiş her şeye siyasi gözle bakılırsa böyle olur işte.

Siyaseti üretmekle değil, üleşmek ve diğerlerinin kötü taraflarını anlatmak üzerine, temiz toplum yaratmaya özenmek.

Kirlilik her yerde, neredeyse temiz el kalmamış.

Üniversite adasının geldiği nokta, el birliği ile üniversite imajını da yerle bir ettik, üstelik bile isteye.

Onlarca üniversite, eğitim ve kariyer için örnek olacakken, insan kaçakçılığı, ticaret ve sahtecilikle anılıyor.

Derin bir sessizlik, gizli gizli fısıltılar, kimisi "ben söylemiştim, böyle olacağı belliydi" diyor kimisi "herkes başına geleni çeksin diyor".

Oysa hep beraber, toplumca, kaybeden tamamen ülke.

Bunun siyasi tarafı, kazananı, daha az kaybedeni yok.

Çok daha iyi koordine edilebilir, kurgulanabilir, böyle başı boş bırakılmaya bilirdi.

Bu sektörü tek başına ve tam yetkili, bağımsız, özerk planlayacak bir yapı kurulmalıydı.

Artık çok geç diye düşünülebilir, ama asla geç değildir.

Ayrı bir bakanlık, müsteşarlık, müdürlük kurulabilir.

Bağımsız bir yapı oluşturulabilir.

Bunu yapabilecek insan kaynağı, potansiyeli enerjisi bu toplumda var.

Belli kriterleri yerine getirmeyen, sadece adı, tabelası olan, doğru dürüst kampüsü, binası, idaresi olmayan üniversiteler, kaliteli eğitimi nasıl verecek?

Bu tartışma için geç bile kalındı.

Ama yine doğru yer ve tarafta yapılmıyor.

Siyaseten bir malzeme haline getirilmiş, siyaset hedef alınmış, gerçek amaç ve alanından sapmış.

"Meclis’te YÖDAK ve üniversitelerin denetimi ile ilgili araştırma komitesi kurulması" gündemde.

Muhalefet önerdi, hükümet kanadı olur dedi.

Bir iş yapılacağı zaman, bir amacı, hedefi olur.

Bir sebebe dayanır, sebep var mı, var, üstelik birden fazla sebep var.

Olanın ne olduğu ortada, neyin komitesi, komite değil, sonuç bekleniyor.

Önemli olan sonuç, sonuca ulaşmak.

Sonuca ulaşmaktan çok, yol haritasını, olanı, biteni ve yapılacak olanları belirleyip, sonuca doğru yol almak.

Böyle bir niyet var mı?

Yoksa öneri yapalım da, kabul edilmediğini görüp, siyaset devşirelim mi, ya da bir diğer taraftan öneriyi kabul edelim de zamana oynayalım düşüncesi mi?

En başta YÖDAK, bir önceki yazımda da yazdım.

YÖDAK sorun olmaktan çıkarılmadıkça, üniversiteler konusunda hiçbir adım atılamaz, atılmaya çalışılırsa da eksik kalır.

Son yaşanan diploma satma skandalı, siyaseti aşan bir konu, siyasi bir sorun değil, yönetimsel bir sorun, devletin ilgili kurumları, sahteciliği, sahte belgeyi tedavüle sürmeyi ve ilgili suçları araştırıyor, süreç çalışıyor.

Komite değil, zamana yayma, unutturma değil, bundan sonrasında, etkin denetim, radikal kararlar, sektörü disipline etme, eğitimde kaliteye odaklanma, bu amaçlarla, ciddi adımlar atma.

Çalışabilir, güvenilir, tartışmasız bir YÖDAK.

Genel olarak üniversitelerin, tüm kayıtları, denetlenmeli, öğrenci ne kadar, ne kadarı devam ediyor, ne kadarı dışarıda, kaçakla öğrenci sayısı da öğrenilmiş olur.

Kimseyi suçlamıyor, konuyu kişiselleştirmiyorum.

Ancak bu yapı, başından en aşağıya kadar, yanlış, eksik ve zararı büyüyor.

QOSHE - Komitenin amacı nedir? - Erçin Şahmaran
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Komitenin amacı nedir?

5 6
14.02.2024

Düşünmesi bile zorken, ne kadar kolay söyleniyor.

Her gün yapılan, sıradan, normal bir iş gibi anlatılıyor "Diploma satan üniversite".

Bu kadar basit, sıradan, normal, kabullenilmiş.

Dünyanın bir başka yerinde olsa, nasıl karşılanırdı acaba?

Hayata, yaşama, başarıya, mutluluğa, hak edilmiş veya hak edilmemiş her şeye siyasi gözle bakılırsa böyle olur işte.

Siyaseti üretmekle değil, üleşmek ve diğerlerinin kötü taraflarını anlatmak üzerine, temiz toplum yaratmaya özenmek.

Kirlilik her yerde, neredeyse temiz el kalmamış.

Üniversite adasının geldiği nokta, el birliği ile üniversite imajını da yerle bir ettik, üstelik bile isteye.

Onlarca üniversite, eğitim ve kariyer için örnek olacakken, insan kaçakçılığı, ticaret ve sahtecilikle anılıyor.

Derin bir sessizlik, gizli gizli fısıltılar, kimisi "ben söylemiştim, böyle olacağı belliydi" diyor kimisi "herkes başına geleni çeksin diyor".

Oysa hep beraber, toplumca, kaybeden tamamen ülke.

Bunun siyasi tarafı, kazananı, daha az kaybedeni yok.

Çok daha iyi koordine edilebilir, kurgulanabilir, böyle başı boş bırakılmaya bilirdi.

Bu sektörü tek........

© Kıbrıs Postası


Get it on Google Play