KKTC'nin kuruluş, varoluş temeli mülkiyettir.

Olası bir çözüm sürecinin, KKTC veya Türk tarafı adına en önemli argümanı da topraktır.

Rum tarafı da siyasi ve devlet yönetiminde vereceği haklarla, toprağa karşı devleti paylaşmış olacak.

Aslında denge budur.

Bir noktaya kadar da gelindi, ama olmadı.

En önemli sorun, Kıbrıslı Rumlar, devleti, devlet yönetimini, Kıbrıslı Türklerle paylaşacak mı, paylaşmak istiyor mu?

Pek çok insanın bu soruya cevabı elbette "hayırdır".

Bunu suçlamak anlamında söylemiyorum, aynı durum da bizler olsak, büyük olasılıkla, biz de devleti, yıllardır tek başımıza yönettiğimiz, ülkeyi paylaşmak istemezdik.

Bu bir politika, siyasi bir tercih, bunu terse çevirmek çok zor.

Hele ki dünya tarafından, uluslararası kuruluşlar nezdinde bu kabullenilmiş ve değiştirilemiyorsa.

KKTC de toprak, yabancıların mülk sahibi olması, tartışmalar arasında aynı yöntemlerle devam ediyor.

Devletin kontrolü dışında yapılan sözleşmeler, yapılmaya devam ediyor.

Konu artık tartışılmıyor bile.

Bugün için gelinen sonuç noktası bu.

KKTC sınırları içinde ve 1974 öncesi Rumlara ait taşınmazlarla ilgili ciddi sorunlar kapıda.

Görmezlikten gelinmeyecek sorunlar.

Avukat Akan Kürşat'ın tutuklanması, basit, sıradan bir olay değildir.

Ciddiye, dikkate alınmalıdır, sokaktaki insandan, devlet yönetim kadrolarına kadar, tüm kesimler bu konuyu ciddiyetle anlamalı ve bundan sonrası için her türlü girişim ve adımı hayata geçirmelidir.

Taşınmaz Mal Komisyonu, daha etkin hale getirilmeli.

TMK bizim için en önemli araç.

Bugün sürdürülen Kıbrıs sonuna dair politikanın, daha güçlenmesi, daha kalıcı olması için, TMK çok önemli bir görevi yerine getiriyor.

KKTC de bulunan mülklerin, KKTC toprağı olduğu ve KKTC makamlarının otorite kabul edilmesi gerektiği söylemi, ancak TMK aracılığı ile güçlenir.

Tartışmalı mülk konusu, Türkleştirme ile son bulur, uluslararası alanda Kıbrıs Türk tarafının eli güçlenir.

İki devletli, iki ayrı otoritenin varlığı politikası, yine TMK ile kökleşir.

Kıbrıslı Rumlar kendi yönetimlerine baskı yapar, farklı politikalara teşvik eder.

Kıbrıs sorunu için en önemli konu olan mülkiyet karmaşadan çıkar, çözülme yolunda ilerleme sağlanır.

Hiçbir şey yokmuş gibi davranmaktan çıkıp, bu sebeplerle alternatif çözümler yaratmak, TMK'yı işlevsel hale getirmek çok önemlidir.

Tabi ki ekonomik olarak bir bedeli var.

Bu bedelin karşılanma zorluğu büyük bir sorun.

Bu sorunu yaratan tabi ki biz değiliz.

Ancak sorunla yaşıyoruz ve hayatımızı olumsuz etkiliyor.

Meclis, hükümet, ekonomik çevreler, sivil toplum örgütleri, toplumsal katılım, ortak bir uzlaşı yaratılmalı.

Yabancılara mal satışında;

“Yabancıların aldığı taşınmaz malların vergi oranları yüzde 6’dan yüzde 12’ye çıkarıldı. Bunların yüzde 3’ü Taşınmaz Mal Komisyonu'na (TMK), yüzde 3’ü de sosyal konutlara ve satış sözleşmelerine ayrıldı. Yüzde 2’lik kısmı da depreme dayanıklığa kaynak olarak düzenlendi.”

Yeterli mi, kesinlikle değil.

Peki, ne yapılmalıdır, ne yapılabilir?

İşte cevabı çok zor soru budur.

Ve daha fazla gecikmeden, kaynak yaratma sorunu en önemli konu olmalıdır.

QOSHE - Politik gücün yolu “TMK” - Erçin Şahmaran
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Politik gücün yolu “TMK”

6 1
22.01.2024

KKTC'nin kuruluş, varoluş temeli mülkiyettir.

Olası bir çözüm sürecinin, KKTC veya Türk tarafı adına en önemli argümanı da topraktır.

Rum tarafı da siyasi ve devlet yönetiminde vereceği haklarla, toprağa karşı devleti paylaşmış olacak.

Aslında denge budur.

Bir noktaya kadar da gelindi, ama olmadı.

En önemli sorun, Kıbrıslı Rumlar, devleti, devlet yönetimini, Kıbrıslı Türklerle paylaşacak mı, paylaşmak istiyor mu?

Pek çok insanın bu soruya cevabı elbette "hayırdır".

Bunu suçlamak anlamında söylemiyorum, aynı durum da bizler olsak, büyük olasılıkla, biz de devleti, yıllardır tek başımıza yönettiğimiz, ülkeyi paylaşmak istemezdik.

Bu bir politika, siyasi bir tercih, bunu terse çevirmek çok zor.

Hele ki dünya tarafından, uluslararası kuruluşlar nezdinde bu kabullenilmiş ve değiştirilemiyorsa.

KKTC de toprak, yabancıların mülk sahibi olması, tartışmalar arasında aynı yöntemlerle devam ediyor.

Devletin kontrolü dışında yapılan sözleşmeler, yapılmaya devam ediyor.

Konu artık tartışılmıyor bile.

Bugün için gelinen........

© Kıbrıs Postası


Get it on Google Play