Bir ülke düşünün...

Bu ülkenin kendi resmi kurumlarının ülkenin hem dış dünyaya bağlanma ve tanınma hem de gelir sağlamada en önemli alanını son iki yıldır el birliğiyle baltalasınlar.

Üzerine bir de şunu ekleyin. Bu ülkenin en önemli müttefiki de söz konusu alanın içinin boşaltılması ve çökmesine katkı sağlasın...

Elbette kendi yağı ile kendi ciğerini kavuran, her şeye rağmen ayakta kalmaya çalışan, hükümetlerin her alandan en çok faydalandığı ama hala daha bir devlet politikasına sahip olmayan, ülkenin öksüz çocuğu yükseköğretim alanından bir başkası değil bahsettiğimiz...

Sonra da hep birlikte devlet olarak tanınmayı bekleyelim.

Aslında konunun iki boyutu var;

Birincisi devlet olma vasıflarıyla ilgili.

Diğeri de insani!

...

KKTC üzerinden insanların Batı’ya kaçmalarını önlemek tabii ki son derece önemli... Ancak bu iş artık sorunu tedavi edeyim derken hastayı öldürmeye doğru gidiyor!

Son üç gündür YÖKAS’ta kayıtları görülmüyor denilerek gencecik çocuklar sınır kapılarında saatler değil günlerce bekletiliyor ya da ülke sınırları içine alınmıyor yani INAD ediliyor.

Üstelik de sınır kapılarında görevli memurların keyfi uygulamalarıyla.

Örnek mi?

Alın size ibretlik sayısız ve benzer örneklerden sadece bir tanesini;

20 yaşında genç bir kız...

Bu kızımızın kaydı ilk aşamada YÖKAS’ta görülmüyor.

Sonrasında yapılan kontrolde ise YÖKAS’ta kaydı mevcut.

Ancak vardiya değiştiğinden görevli memur işlem yapmıyor.

Nedeni ise daha önce bir kez sistemde görülmemiş. Diyelim ki sisteme sonradan kaydedildi. Bu her halinden öğrenci olduğu belli, belgeleri eksiksiz bir genci keyfi, inisiyatif kullanamayan memurlarca tutmanın açıklaması olabilir mi? Bu görevliler ne yaptıklarını ve nelere yol açtıklarının farkındalar mı?

...

Bir anne, bir baba, bir kardeş olarak düşünün. En kıymetliniz tanımadığınız bir ülkede mahsur kalıyor.

Neden?

Kimin yazdığı ya da yaptığı, kimin kontrolünde olduğu bilinmeyen, bir üniversitenin hazırlattığı YÖKAS diye bir yazılımda adı çıkmadığı için.

Üniversiteler yazılımı hazırlayan beyefendiyi arıyorlar. Beyefendinin yanıtı sistem çalışıyor.

Ve iddialar YÖDAK Kurulundan bazı profesörler de aynı sistemi YÖDAK için hazırlaması için bu beyefendi ile ortak proje hazırlayıp KEİ’ye sunuyor. Memlekette başka yazılımcı yok sanki.

O halde gencecik insanlar neden Ercan’da bekliyor? Bu beyefendinin resmi unvanı ne? Yok. Devlet memuru mu? Hayır değil. Sistem hangi bakanlık bünyesinde kurulu? Kimler bu sisteme dışarıdan ulaşabiliyor?

...

Soruların hepsi cevapsız..

Kimsecikler bilmiyor ya da bilmek istemiyor.

Ama kim bilir kimler polisin bile erişimine kapatıldığı aynı sisteme girip de üniversitelerimizin haberi olmadan üniversitelerimizin öğrenci listelerine isimler ekleyerek ülkeye kimlerin giriş yapmalarını sağlıyor.

Ülkenin en önemli sistemlerinden biri, devletin kontrolünde de değil. Devlet olmanın şartlarının başında iktidar gücünü kullanmak gelir. Ama sistemi işletecek mekanizma yani YÖKAS başkasının elinde.

YÖKAS’ın YÖDAK’a kimlerin ne için kurmak istediği tüm yönleri ile araştırılmalı. YÖKAS, Millî Eğitim Bakanlığı içerisinde kimler tarafından kullanılmakta, kimlerin YÖKAS’a erişimi var ve neden Emniyet Güçlerinin YÖKAS’a erişiminin zaman zaman kimler tarafından engellendiği de ayrıca araştırılmalı.

...

Son dönemde yaşanan sahte diploma ve rüşvet iddialarını hepimiz biliyoruz. Ancak yanlış tedavi artık ülkeyi birçok açıdan çözülmeye götürüyor.

Öncelikle ekonomik olarak yaşanacakları anlatmaya gerek yok!

İkincisi yukarıdaki gencecik öğrenciye yaşatılanlar gibi onlarca benzer örneğin uluslararası arenadaki imajımızı ne hale getirdiğidir.

Bunlar hem tekil örnekler değil hem de giderek çoğalan bu örnekler artan biçimde yurt dışında KKTC’deki üniversiteler hakkında genel ve olumsuz bir kanıya dönüşüyor.

Duyduğunuz bu tür olaylardan sonra siz olsanız çocuğunuzu eğitim için KKTC’ye gönderir misiniz?

Ya da bir süre sonra olacağı gibi turistik bir seyahat için KKTC’yi tercih eder misiniz? Saçma sapan şekilde sınırdan geri çevrilen öğrencilerin hikayesi yayıldıkça yaz tatilinizi geçirmek için KKTC’yi bir seçenek olarak görür müsünüz?

Çünkü hukukun üstünlüğünün olmadığı yerler tehlikelidir. Modern dünyanın insanı böyle düşünür. Keyfi uygulamalar varsa devlet değil muz cumhuriyetisinizdir. Muz cumhuriyetinde de başınıza ne geleceği belli olmaz. Kısacası sınırdan çevrilirsek düşüncesi bir süre sonra turizmi de baltalayacak.

...

Bir başka durum ise şöyle:

YÖK uzun süredir KKTC’deki üniversitelere yeni bölüm açma izni vermiyor ve kontenjan tanımıyor.

Sebep, KKTC üniversitelerinin Türkiye’deki vakıf üniversiteleriyle rekabet etmesini önlemek mi? Milyonlarca öğrenciden KKTC’ye gelecek birkaç on bin öğrenci mi Türkiye’yi batıracak?

Bu arada GKRY ve diğer AB ülkeleri ile Çin, Afrika başta olmak üzere dünyanın her yerinden öğrencileri almak için uğraşırken bizler beceriksizliğimiz ve kimin kontrolünde olduğu ve kimler tarafından ne amaçla kullanıldığı belli olmayan YÖKAS gibi bir sistemsizlik ile mevcut kazanımlarımızı yok ediyoruz.

Nijerya’dan ve diğer Afrika ülkelerinden öğrencilerin GKRY, Çin ve Malta gibi ülkeleri tercih etmeye başladığını, sizin ülke sınırları içerisine sokmadığınız yani INAD ettiklerinizi aldıklarını biliyor musunuz?

Bir de transit vize konusu. Bu konu başlı başına bir ayrı konu olduğundan şimdilik hiç girmeyelim.

İnsan kaçakçılığını önlemenin yolu akıllıca önlemler almaktan geçiyor.

KKTC’yi kaosa sürüklemekten değil!

QOSHE - Ülke el birliği ile çökertiliyor! - Levent Özadam
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ülke el birliği ile çökertiliyor!

5 1
14.03.2024

Bir ülke düşünün...

Bu ülkenin kendi resmi kurumlarının ülkenin hem dış dünyaya bağlanma ve tanınma hem de gelir sağlamada en önemli alanını son iki yıldır el birliğiyle baltalasınlar.

Üzerine bir de şunu ekleyin. Bu ülkenin en önemli müttefiki de söz konusu alanın içinin boşaltılması ve çökmesine katkı sağlasın...

Elbette kendi yağı ile kendi ciğerini kavuran, her şeye rağmen ayakta kalmaya çalışan, hükümetlerin her alandan en çok faydalandığı ama hala daha bir devlet politikasına sahip olmayan, ülkenin öksüz çocuğu yükseköğretim alanından bir başkası değil bahsettiğimiz...

Sonra da hep birlikte devlet olarak tanınmayı bekleyelim.

Aslında konunun iki boyutu var;

Birincisi devlet olma vasıflarıyla ilgili.

Diğeri de insani!

...

KKTC üzerinden insanların Batı’ya kaçmalarını önlemek tabii ki son derece önemli... Ancak bu iş artık sorunu tedavi edeyim derken hastayı öldürmeye doğru gidiyor!

Son üç gündür YÖKAS’ta kayıtları görülmüyor denilerek gencecik çocuklar sınır kapılarında saatler değil günlerce bekletiliyor ya da ülke sınırları içine alınmıyor yani INAD ediliyor.

Üstelik de sınır kapılarında görevli memurların keyfi uygulamalarıyla.

Örnek mi?

Alın size ibretlik sayısız ve benzer örneklerden sadece bir tanesini;

20 yaşında genç bir kız...

Bu kızımızın kaydı ilk aşamada YÖKAS’ta görülmüyor.

Sonrasında yapılan kontrolde ise YÖKAS’ta kaydı mevcut.

Ancak vardiya değiştiğinden görevli memur işlem yapmıyor.

Nedeni ise daha önce bir kez sistemde görülmemiş. Diyelim ki sisteme sonradan kaydedildi. Bu her halinden öğrenci olduğu belli, belgeleri eksiksiz bir genci keyfi, inisiyatif kullanamayan memurlarca tutmanın açıklaması olabilir mi? Bu görevliler ne yaptıklarını ve nelere yol açtıklarının farkındalar mı?

...

Bir anne, bir baba, bir kardeş olarak düşünün. En........

© Kıbrıs Postası


Get it on Google Play