MERT MAPOLAR’IN KÖŞE YAZISINI SESLİ DİNLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ

"İthalat patladı, ihracat geriledi..."

"Sınır kapılarında iyileştirme talebi!"

"Gelir dağılımında uçurum..."

"İnşaatta kriz, göz göre göre geldi..."

"Bakan, müdüre söz geçiremiyor..."

"Banka teminat mektupsuz, çalışma izinleri..."

"İstanbul'da sürpriz zirve!"

"1 milyon dönüm ganimet dağıtıldı..."

"Enflasyon ortadan kaldırılmalı..."

"Belimizi doğrultamadık..."

"Güneyden İskele harekatı..."

"Rumlar dava açmaya hazırlanıyor..."

"Neden öldü?"

"Başbakan neyin peşinde!"

"Trafiğin bitmeyen sorunları artarak devam ediyor..."

"Ne olacak bizim halimiz?"

" Doğu Akdeniz Üniversitesi kör düğüm!"

"Battı DAÜ yan gider, ne de olsa Türkiye öder!"

Ve daha niceleri...

KKTC gazete manşetleri, sürekli aynı çıkmaz ülkesel sorunları, gündem olarak yıllardır hatta nesillerdir, kesintisiz tekrar ediyor...

Aynı yolu tekrar tekrar izleyip, farklı sonuçlar beklemek, kısır döngünün en açık tanımıdır...

KKTC, kendine özgü koşullarıyla karşı karşıya olduğu, sürekli aynı sorunlarla boğuşmaya, çok uzun süredir devam ediyor... Ancak, dikkate değer bir gerçek vardır ki sorunların çoğunluğu, sürekli tekrarlanıyor ve çözüm yerine döngüsel bir yapı oluşturuluyor... Bu durumlar, çoğu zaman çözüm odaklı yaklaşımların eksikliğinden, daha fazla gün yüzüne çıkıyor...

Sorunlar, kesintisiz büyüyor ve genişlemeye devam ediyor... Ülke, ekonomik, sosyal, siyasi ve çevresel sorunlarını daha da artırmış durumda... Sorunlar adeta döngü halinde tekrarlanmaya hep devam ediyor... Gelir eşitsizliği, sağlık ve eğitim hizmetlerine erişimdeki adaletsizlikler, siyasi çıkmazlar, çevre kirliliği gibi konulara, zaman zaman çözüm adımları atılsa da, köklü bir değişim sağlanamıyor ve aynı sorunlar, sürekli KKTC'nin gündeminde kalmaya hep devam ediyor...

Çözümlere odaklanmaktan uzak, bir ülke haline dönüşüldü... Sorunların sürekli tekrarlanmasının altında yatan temel sebeplerin, çözümlere odaklı yaklaşımların eksikliğinin olduğu ve günübirlik siyasi popülizmin arttığı, hep göz ardı ediliyor...

Günübirlik siyasi popülizm, işlevsiz iktidarların, göz alıcı yanılsaması haline dönüşüyor...

Siyasi popülizm, KKTC siyasi arenasında, yaygın bir fenomen haline gelmiştir... Siyasi popülizm, kısa vadede hızlı yükselişleri ve kitleleri etkileme potansiyeli olan, çekici bir tarz sunabilir ancak, uzun vadeli ve sürdürülebilir politikalar üretmekten, kesinlikle çok uzaktadır...

Gelmiş geçmiş tüm partiler anlık tepkilerle ve sloganlarla hükûmet etmeye çalışıyorlar... Günübirlik siyasi popülizm, genellikle olayların hızlı bir şekilde manipüle edilmesi ve anlık tepkilerle, siyasi arenada yer almayı içeriyor... Bu tarz siyaset, kısa vadeli problemlere hızlı çözümler sunma iddiasıyla gelir ancak, genellikle derinlemesine analizler ve uzun vadeli çözümler yerine, yüzeysel sloganlarla halkı etkilemeye çalışırlar...

Gerçekçi olmayan vaatler ve gerçek sorunlar, alışkanlıktan bağımlılık ötesine geçerler... Günübirlik siyasi popülizm ile vaatlerde bulunulurken, gerçekçilikten sürekli uzaklaşırlar... Söz konusu olan hızlı popülerlik olduğunda, ülke siyasetçileri gerçek sorunların altında yatan nedenlere odaklanmak yerine basit ve göz alıcı çözümler sunmayı tercih ederler... Bu durumlar, uzun vadede gerçek sorunların daha da büyümesine neden olurlar...

Siyasetçiler, toplumsal bölünmeyi beslemeye devam ediyor... Günübirlik siyasi popülizm, genellikle toplum içindeki bölünmeleri derinleştiriyor... Otomatikleşen söylemler ve kısa vadeli vaatler, geniş kitleleri etkileme potansiyeline sahip olsa da, çoğu zaman toplumsal birlik ve uzlaşı yerine kutuplaşmayı da besliyorlar... Bunlar toplumun uzun vadede, birlikte çalışma potansiyelini zayıflatıyor...

Uzun vadeli ve sürdürülebilir çözümsel yaklaşımlara şimdi, daha fazla ihtiyaç vardır... Günübirlik siyasi popülizm, acil sorunların çözümünde biraz olsun etkili olsa bile, uzun vadeli ve sürdürülebilir politikaların oluşturulmasında, tamamen yetersiz kalıyorlar... Gerçek sorunların kök nedenlerine, odaklanmadan yapılan hızlı yüzeysel çözümler, genellikle geçici rahatlama sağlıyor ve uzun vadede daha karmaşık sorunların ortaya çıkmasına yol açıyor...

Anlayacağınız KKTC'deki günübirlik siyasi popülizm, siyasetin yüzeysel ve anlık bir yönünü temsil etse de, uzun vadeli ve sürdürülebilir politikaların oluşturulması için derinlemesine analizler, uzman görüşleri ve toplumsal uzlaşının sağlanması, olmazsa olmazlarıdır...

Ülkede sorunlarla başa çıkmak yerine, sadece semptomlarıyla uğraşmaya devam ediliyor... Ülke yöneticileri ve siyasetçileri, acil çözüm arayışlarına girmeden önce sorunların kök nedenlerini, daha iyi anlamaya ve bu nedenlere yönelik kalıcı çözümler üretme konusuna, şimdi daha fazla odaklanmalıdırlar...

Döngüyü kırmak için çözüm arayışları daha fazla artırılıp, desteklenmelidir... Sorunların devamlılığı, çözüm odaklı ve sürdürülebilir yaklaşımların eksiklikleriyle engelleniyor... Öncelikle yapılması gereken, sorunların kaynağını tespit etmek ve yalnızca semptomları tedavi etmek yerine, köklü çözümler de üretmek gerekiyor. Bunun için, ülke yöneticilerinin ve siyasetçilerinin toplumla işbirliği içinde olması, sorunların farklı açılardan ele alınmasına ve kapsayıcı çözümlerin ortaya çıkmasına yardımcı olacaktır...

Artık, günübirlik zihniyetlerden hemen uzaklaşılmalıdır...

Eğitimler ve farkındalıklar acilen artırılmalıdır... Çözüm odaklı bir yaklaşım için eğitim ve farkındalık oldukça kritik öneme sahiptir... Toplumun bilinçlenmesi ve sorunların çözümüne katılımı, sürdürülebilir kalkınma için, en temel unsurdur... Ülkedeki üniversiteler, medya ve sivil toplum kuruluşları, içinden geçtiğimiz bu önemli süreçlerde, daha etkin roller üstlenmelidirler...

KKTC'de sürekli tekrarlanan sorunlarla mücadele etmek, çözüm odaklı yaklaşımların benimsenmesiyle ancak mümkün olmaktadır... Köklü değişimler için toplumun ve yönetimlerin işbirliği içinde çalışması, gelecek nesillere daha sürdürülebilir bir dünya bırakma konusundaki taahhüdünü, ortaya çıkaracaktır...

Yıllardır nesilden nesile devam eden, ülkesel kısır döngülerden çıkmak için farklı bakış açıları geliştirmenin önemine, bireysel ve toplumsal olarak şimdi daha fazla varılması gerekiyor artık...

KKTC’nin yönetiminde geliştirilmesi gereken zayıf yönleri, şimdi daha fazla gün yüzüne çıkıyor...

KKTC, coğrafi konumu, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle önemli bir bölge olmasına rağmen, yönetimde oldukça zayıf bir ülkeyiz... Bu zayıf noktalar, yöneticilik anlayışında ve uygulamalarında ortaya sıklıkla çıkıyor ve ülkenin ilerlemesini etkiliyor...

KKTC'nin yönetiminde, geliştirilmesi gereken belirgin zayıf yönlerinin olduğu kabul edilmeli ve bunlar üzerinde acilen, ciddi bir şekilde çalışılması gerekiyor...

Bunların neler olabileceğine, kısaca bir bakalım...

Liderlik ve Vizyon Eksikliği: KKTC'de ülke yönetiminde liderlik ve bütünlüklü bir vizyonun eksikliği, sürekli hissediliyor... Ülkenin yönetim kademelerinde, uzun vadeli planlamaların oluşturulması ve bu doğrultuda stratejik adımların atılması konusunda, sürekli zorluklar yaşanıyor... Ülke kendi liderini yetiştiremiyor... Liderlik vasıfları ve ileriye dönük bir vizyon oluşumu, ulusal hedeflerin belirlenmesi ve toplumun katılımı için, kritik öneme sahip olunduğunun farkındalığı, geliştirilmeli ve artırılmalıdır.

Eğitim ve Yetkinlik Geliştirme: Ülke yöneticilerinin eğitimleri ve kişisel yetkinlikleri, KKTC'nin yönetim performansını doğrudan etkiliyor... Ülkenin yönetim kadroları için, eğitim programlarına ve sürekli gelişim fırsatlarına yeterli yatırım yapılmadığı takdirde, ülkesel yöneticilerin güncel bilgi ve becerilere erişimi, sınırlı ve yetersiz kalabiliyor... Tüm bunlar, ülkesel karar alma süreçlerini ve stratejik planlamaları, olumsuz etkiliyor.

Şeffaflık ve Katılımcılık: KKTC'de, yönetim süreçlerinde şeffaflık ve katılımcılığın artırılması gerekiyor... Halkın karar alma süreçlerine daha fazla katılması ve yönetimde daha fazla şeffaflık, toplum ile ülke yöneticileri arasındaki güveni ve karşılıklı anlayışı geliştirecektir.

Kurumsal Yönetişim Standartları: Kurumsal yönetişim standartları, herhangi bir ülkenin sürdürülebilirliği ve etkinliği açısından kritik öneme sahiptir... KKTC'nin yöneticilik alanında, kurumsal yönetişim ilkelerine daha fazla odaklanması ve bu standartları uluslararası kabul görmüş normlara uygun şekilde, güçlendirmesi gerekiyor.

Teknoloji ve Dijital Dönüşüm: Teknoloji ve dijitalleşme, modern yöneticilik için vazgeçilmez bir unsurdur... KKTC'de ülke yöneticilerinin, teknolojiyi etkin bir şekilde kullanma konusunda eksiklikleri vardır... Dijital dönüşüm ve teknolojiyi kullanarak, verimliliği artırma konusundaki adımlar, ülkenin rekabet gücünü artıracaktır.

Anlayacağınız KKTC'nin yöneticilik alanında karşılaştığı zayıf yönler, sorunlar karşısında, çözüm odaklı yaklaşımları benimseyen adımların atılmasını, engelliyor... Eğitim, liderlik gelişimi, şeffaflık ve teknolojinin etkin kullanımı gibi konularda yapılacak iyileştirmeler, ülkenin yönetim performansını daha iyi noktaya getirecek ve gelecekteki başarıları şekillendirecektir...

Gelecek için, KKTC'nin ülke yönetiminde zayıf yönlerini ele alarak, bu alanlarda yapıcı ve sürdürülebilir çözümler üretmesi, ülkenin kalkınması ve toplumun refahı için hayati derecede öneme sahip olacaktır...

Bahsettiğimiz bu yöndeki perspektifler, ülkesel gelişime katkı sağlayacak ve toplumu daha ileriye taşıyacaktır...

Ülkedeki sorunlara yönelik, hiçbir proje hazırlanmıyorsa,

Sorunlara yönelik, ciddi öneriler ortaya konmuyorsa,

Radikal adımlar atılmıyorsa,

Siyasetçi konuşmaları, kamuoyu nezdinde tepkilere yol açıyorsa,

Her şey Türkiye'den bekleniyorsa,

KKTC'de çok ciddi bir ülkesel yöneticilik zaafı olduğu ortadadır...

KKTC siyasetinde ve yönetiminde, geliştirilmesi gereken devasa boyutlarda zayıf yönlerin olduğu ve bunların gün geçtikçe daha fazla arttığı, ülkeyi daha da zayıflattığı ve çıkmaza sürüklediği ortadadır...

Yıllardır, nesiller boyunca sürekli tekrarlanan ülkesel sorunların çözümünde, çözüm odaklı yaklaşımların önemine ve yönetimdeki zayıf yönlerin güçlendirilmesine, bu süreçlerde daha fazla farkındalıklar geliştirilmelidir...

Hatırlanmalıdır ki yöneticilikte zayıf yönleri tanımak, gelişmeye ve iyileşmeye açık olmayı gerektirir... Her zayıf yön, güçlü bir yön haline, dönüştürülebilir...

Zayıf liderlikler, güçlü görünmek için bağırmak zorunda kalırlar...

Zayıf liderler sorunu konuşurlar, güçlü liderler ise çözüm odaklıdırlar...

Zayıf liderler konuşarak, güçlü liderler ise eyleme geçerek etki yaratırlar...

Bir ülkenin zayıflığı, liderliğinin gücüyle orantılıdır...

Liderlik, sorumluluk almak ve doğru kararları vermekle ilgilidir; zayıf liderlik ise kaçınmak ve sorunları görmezden gelmekle...

Zayıf liderler eleştirirler, güçlü liderler ise ilham verirler...

Zayıf liderler durumu idare ederler, güçlü liderler ise değişimi yönetirler...

Zayıf liderlikler, geleceği inşa etmek yerine, geçmişte takılır kalırlar...

Zayıf liderler eleştirileri kişisel alırlar, güçlü liderler ise ders çıkarırlar...

Zayıf liderlikler, düşük standartların yüksek kabul edildiği yerlerdir...

Hatırlanmalıdır ve hatırlatılmalıdır ki, bir ülkenin zayıf yönetimi, o ülkenin en büyük zayıflığıdır...

Siyaset ve liderlik anlayışında, daha uzun vadeli ve kapsayıcı bir bakış açısına artık evrimleşmemiz gerekiyor...

Mert MAPOLAR, C.Ht.

QOSHE - Bir ülkenin en büyük zayıflığı, onu yönetenlerin güçsüzlüğüdür! - Mert Mapolar
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bir ülkenin en büyük zayıflığı, onu yönetenlerin güçsüzlüğüdür!

9 6
22.12.2023

MERT MAPOLAR’IN KÖŞE YAZISINI SESLİ DİNLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ

"İthalat patladı, ihracat geriledi..."

"Sınır kapılarında iyileştirme talebi!"

"Gelir dağılımında uçurum..."

"İnşaatta kriz, göz göre göre geldi..."

"Bakan, müdüre söz geçiremiyor..."

"Banka teminat mektupsuz, çalışma izinleri..."

"İstanbul'da sürpriz zirve!"

"1 milyon dönüm ganimet dağıtıldı..."

"Enflasyon ortadan kaldırılmalı..."

"Belimizi doğrultamadık..."

"Güneyden İskele harekatı..."

"Rumlar dava açmaya hazırlanıyor..."

"Neden öldü?"

"Başbakan neyin peşinde!"

"Trafiğin bitmeyen sorunları artarak devam ediyor..."

"Ne olacak bizim halimiz?"

" Doğu Akdeniz Üniversitesi kör düğüm!"

"Battı DAÜ yan gider, ne de olsa Türkiye öder!"

Ve daha niceleri...

KKTC gazete manşetleri, sürekli aynı çıkmaz ülkesel sorunları, gündem olarak yıllardır hatta nesillerdir, kesintisiz tekrar ediyor...

Aynı yolu tekrar tekrar izleyip, farklı sonuçlar beklemek, kısır döngünün en açık tanımıdır...

KKTC, kendine özgü koşullarıyla karşı karşıya olduğu, sürekli aynı sorunlarla boğuşmaya, çok uzun süredir devam ediyor... Ancak, dikkate değer bir gerçek vardır ki sorunların çoğunluğu, sürekli tekrarlanıyor ve çözüm yerine döngüsel bir yapı oluşturuluyor... Bu durumlar, çoğu zaman çözüm odaklı yaklaşımların eksikliğinden, daha fazla gün yüzüne çıkıyor...

Sorunlar, kesintisiz büyüyor ve genişlemeye devam ediyor... Ülke, ekonomik, sosyal, siyasi ve çevresel sorunlarını daha da artırmış durumda... Sorunlar adeta döngü halinde tekrarlanmaya hep devam ediyor... Gelir eşitsizliği, sağlık ve eğitim hizmetlerine erişimdeki adaletsizlikler, siyasi çıkmazlar, çevre kirliliği gibi konulara, zaman zaman çözüm adımları atılsa da, köklü bir değişim sağlanamıyor ve aynı sorunlar, sürekli KKTC'nin gündeminde kalmaya hep devam ediyor...

Çözümlere odaklanmaktan uzak, bir ülke haline dönüşüldü... Sorunların sürekli tekrarlanmasının altında yatan temel sebeplerin, çözümlere odaklı yaklaşımların eksikliğinin olduğu ve günübirlik siyasi popülizmin arttığı, hep göz ardı ediliyor...

Günübirlik siyasi popülizm, işlevsiz iktidarların, göz alıcı yanılsaması haline dönüşüyor...

Siyasi popülizm, KKTC siyasi arenasında, yaygın bir fenomen haline gelmiştir... Siyasi popülizm, kısa vadede hızlı yükselişleri ve kitleleri etkileme potansiyeli olan, çekici bir tarz sunabilir ancak, uzun vadeli ve sürdürülebilir politikalar üretmekten, kesinlikle çok uzaktadır...

Gelmiş geçmiş tüm partiler anlık tepkilerle ve sloganlarla hükûmet etmeye çalışıyorlar... Günübirlik siyasi popülizm, genellikle olayların hızlı bir şekilde manipüle edilmesi ve anlık tepkilerle, siyasi arenada yer almayı içeriyor... Bu tarz siyaset, kısa vadeli problemlere hızlı çözümler sunma iddiasıyla gelir ancak, genellikle derinlemesine analizler ve uzun vadeli çözümler yerine, yüzeysel sloganlarla halkı etkilemeye çalışırlar...

Gerçekçi olmayan vaatler ve gerçek sorunlar, alışkanlıktan bağımlılık ötesine geçerler... Günübirlik siyasi popülizm ile vaatlerde bulunulurken, gerçekçilikten sürekli uzaklaşırlar... Söz konusu olan hızlı popülerlik olduğunda, ülke siyasetçileri gerçek sorunların altında yatan nedenlere odaklanmak yerine basit ve göz alıcı çözümler sunmayı tercih ederler... Bu durumlar, uzun vadede gerçek sorunların daha da büyümesine neden olurlar...

Siyasetçiler, toplumsal bölünmeyi beslemeye devam ediyor... Günübirlik siyasi popülizm, genellikle toplum içindeki bölünmeleri derinleştiriyor... Otomatikleşen söylemler ve kısa vadeli vaatler, geniş kitleleri etkileme potansiyeline sahip olsa da, çoğu zaman toplumsal birlik ve uzlaşı yerine kutuplaşmayı da besliyorlar... Bunlar toplumun uzun vadede, birlikte çalışma potansiyelini zayıflatıyor...

Uzun........

© Kıbrıs Postası


Get it on Google Play