MERT MAPOLAR’IN KÖŞE YAZISINI SESLİ DİNLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ

KKTC'nin gündeminde ekonomik sıkıntılar, asgari ücret tartışmaları, Ercan'daki hırsızlık skandalları ile teknik sorunlar, güvenlik açıkları, ülkedeki kaçak sayısındaki artışlar, usulsüzlükler, ülkede pek de alışık olunmayan terörist amaçlarla İsrail ve Yahudi hedeflerine yönelik saldırı yapma iddiaları... Eğitim ve sağlıktaki günbegün artmaya devam eden yetersizlikler, altyapıda her geçen gün kendini daha fazla gösteren eksiklikler... Ve şimdi de bunlar yetmezmiş gibi bir de ülke, yeni ve çok önemli bir gelişmeyle karşı karşıya...

Filistinli mültecilerin KKTC'ye yerleştirileceği ve ortada çok ciddi bir planın olduğu yönündeki yabancı kaynaklı iddialar...

GIS/Savunma ve Dış İlişkiler Editörü Sayın Gregory R. Copley tarafından hazırlanan bir raporda ayrıntıları verilen bu planda ortaya konan iddialar, ülkemiz açısından oldukça önemlidir...

Burada kaynak olarak gösterilen; " HYPERLINK "https://www.dfaonline.net/" Savunma ve Dış İlişkiler", 1972'den bu yana rapor ve analizler sunmaktadır. Bu yayın, Uluslararası Stratejik Araştırmalar Derneği (ISSA) ile bağlantılı Savunma ve Dış İlişkiler Grubu'nun bir parçasıdır. ISSA, stratejik ve uluslararası çalışmalara odaklanmış bir kuruluştur. Savunma ve Dış İlişkiler El Kitabı ve ayrıntılı istihbarat brifingleri sağlayan şifreli erişimli Küresel Bilgi Sistemi (GIS) dahil olmak üzere, çeşitli yayınları ve kaynakları sunarlar...

Üzülerek söyleyebiliriz ki, KKTC ile ilgili tüm bu önemli gelişmeleri, yabancı kaynaklardan öğreniyoruz...

Bu kaynakların iddiasına göre, 250 bin kadar Filistinli mültecilerin, Türkiye'nin güneydoğusuna ve KKTC'ye yerleştirileceği yönündedir...

Birçok yabancı kaynaktan da doğruluğu onaylanan plan iddiasına göre Türkiye'nin, Filistinli mültecileri KKTC'ye yerleştireceğini ortaya koymaktadır. Kimi kaynaklara göre ortaya çıkan sayılarda, çok büyük bir kısmının ağırlıklı olarak KKTC'ye yerleştirileceğinden bahsedilmektedir...

İddialardan ortaya çıkan durumun Türkiye, Katar ve HAMAS'ın dahil olduğu koordineli bir çabadan ve Doğu Akdeniz için geniş kapsamlı yeni bir stratejik oluşuma dikkat çekiliyor...

"İnsani transfer ve yeniden yerleştirme" niyetiyle Filistinli mültecilerin büyük bir çoğunluğunun, Gazimağusa bölgesine yerleştirileceği planlanmaktadır...

Akla, "Kapalı Maraş" da gelmiyor değil!

Dünyada yabancı kaynaklarca yapılan tüm bu iddialar karşısında KKTC yönetiminin, neden suskunluğunu koruduğu ve halka daha detaylı açıklamaları yapmadığı da başka bir merak konusu aslında...

Suskunluğu ne kadar korursanız, gerçekliği de o kadar artırırsınız... İddiaların gerçekliğini onaylarsınız...

Raporda aynı zamanda bazı örgütler için KKTC'nin mali ve operasyonel bir üs görevi de gördüğünden detaylı bir şekilde bahsediliyor...

Anlayacağınız KKTC'nin zaten hassas olan siyasi ve güvenlik ortamı daha da karmaşık hale gelmeye başlıyor...

Doğu Akdeniz'deki demografik ve siyasi dinamiklerin önemli ölçüde değişebileceği bir sürece doğru ilerlenildiğini kimse göz ardı etmemelidir artık... Türkiye'nin, bölgesel komşuları, Avrupa Birliği ve daha geniş anlamda uluslararası toplumla ilişkilerinin yeniden şekilleneceği önemli süreçlere doğru ilerliyoruz...

KKTC olarak ülke yöneticilerinin halka karşı açık olması ve ülkeyi bu doğrultuda daha hazır hale getirmesi, şimdi daha da önemli hale geliyor...

Dünyada yabancı kaynaklarca yapılan tüm bu iddialar karşısında KKTC yönetimi, neden suskunluğunu koruduğu ve halka detaylı açıklamalar yapmadığı, tam olarak anlaşılmış değildir...

Stratejik olarak Filistinli mültecilerin, KKTC'ye yerleştirilmesi planının arkasında ne veya kimlerin olduğu da açıkça ortaya konulmaktadır...

Ayrıntılı olarak hazırlanan ve dünyaya açıklanan bu raporda ortaya konan iddialar önemlidir ve ciddidir...

Hatırlanması gerekir ki ülke yöneticileri gerçekleri halktan sakladıklarında, halk da gerçeklerden habersiz gereksiz konularla ve gündemlerle meşgul olmaya hep devam eder...

Çeyrek milyona kadar Filistinlinin, çoğunluğunun, KKTC'ye yeniden yerleştirme planı çerçevesinde yerleştirilecek olma iddiaları önemlidir ve oldukça da ciddidir... Alt yapı eksikliklerinin ve sistemsel eksikliğinin her geçen gün daha fazla arttığı KKTC'de, iddia edilen böyle bir plana nasıl ve ne şekilde ülkenin hizmet edeceği, oldukça düşündürücüdür ve kaygı vericidir...

Bu planın merkezinde KKTC'nin olduğu, halktan asla gizlenmemelidir...

Bilinmelidir ki ülke yöneticileri, koltuklarını korumak için gerçeği saklarlar; fakat unuturlar ki, gerçekle yüzleşmeyen bir toplum, aydınlığa asla erişemez...

Halka doğruyu söylemek, iktidarın en cesur eylemidir; ancak, ne yazık ki, cesaretin nadir bulunduğu bir yerdir, yönetim koltukları...

İddialar doğruysa ve halka gerekli açıklamalar yapılmıyorsa, ülke buna hazırlanmıyorsa KKTC'yi çok büyük bir karışıklığın beklediği ortadadır...

Hazırlıksız olmanın, mülteciler konusunda toplumların ve bireylerin hayatlarında, önemli yaralar açmaya devam ettiğini ve ilgili sorunların çözümünü da zorlaştırdığını, Türkiye de yaşıyor, dünya da yaşıyor... Örneğin Türkiye'nin mülteci akınında ev sahipliği yaptığı ve yeni doğumlarla da sayıları her geçen gün artan Suriyeli vatandaşlara her anlamda destek elini uzatmasına rağmen ülke, ciddi sorunların varlığıyla karşı karşıya gelmiştir... Ülkedeki Suriyeli vatandaşların ülkeyi siyasi, ekonomik, hukuki ve çeşitli toplumsal etkilerle karşı karşıya bırakmıştır... Gitgide içinden çıkılmaz bir sürecin içine girilmiş ve bu sorunların yakın gelecekte çözülmesinin mümkün olmadığı da gözlemlenmiştir...

Tam anlamıyla ülkede bu yönde hazırlıklar yapılmadan ve iddia edildiği gibi KKTC'ye, Filistinli mülteciler yerleştirilmesi durumunda, ortaya çıkabilecek toplumsal sorunların neler olabileceğine, kısaca bir bakalım...

Ekonomik Zorluklar: Filistinli mültecilerin yoğun bir şekilde KKTC'ye getirilmesi durumunda, ekonomik kaynakların dağılımı zorlaşabilir. Bunlar yerel halkın iş bulma ve ekonomik refah açısından rekabet içine girmesine neden olabilir.

Entegrasyon Zorlukları: Filistinli mültecilerin sosyal ve kültürel olarak entegre olmaları, hem gelenlerin hem de yerel toplumun uyumu açısından önemlidir. Dil sorunları, kültürel farklılıklar ve entegrasyon sürecinde yaşanan zorluklar, toplumlar arasında gerilimlere yol açabilir.

Toplumsal Kabul ve Ayrımcılık: Filistinli mülteci kabulü, bazı kesimlerde hoşgörüsüzlüğü artırabilir. Yerel halk arasında mültecilere karşı olumsuz bir algı oluşabilir ve bu durum ayrımcılığa, dışlanmaya ve toplumsal gerilimlere sebep olabilir.

Kamu Hizmetlerinin Yükü: Filistinli mültecilerin kabul edildiği bölgelerde sağlık, eğitim ve diğer kamu hizmetleri üzerinde artan bir baskı oluşabilir. Bunlar mevcut kaynakların üzerinde bir yük oluşturabilir ve hizmetlerin kalitesini düşürebilir.

Güvenlik Endişeleri: Filistinli mülteci kabulü, güvenlik endişelerini de beraberinde getirebilir. Mültecilerin arasına karışmış olan kişilerin, potansiyel olarak tehlikeli bireylerin de ülkeye giriş yapması riskini taşıyabilir. KKTC'de yaşayan İsrailliler ile ülkeye yerleştirilen Filistinliler arasında gerginlikler yaşanabilir.

Uzun Vadeli Sosyal ve Kültürel Etkiler: Filistinli mültecilerin ülkede yoğun şekilde kabul edildiği bölgelerde, uzun vadeli sosyal ve kültürel etkiler görülebilir. Bunlar toplumun değerlerinde ve yapısında değişikliklere neden olabilir.

Yaşanabilecek sorunlar ve hazırlanılması gerekenler, ortadadır... Yanı başımızdaki Türkiye'nin Suriyeli mültecilerle ilgili yaşadığı toplumsal sorunlar ortadadır... Filistinli mültecilerin ülkeye getirileceği iddiaları doğru ise hemen ve acilen entegrasyon politikaları geliştirilmeli, ülke kaynaklarının etkili bir şekilde kullanımı en detaylı bir şekilde planlanmalı, toplumun farklı kesimlerini bir araya getirecek çözümler ortaya konmalıdır... Doğru ve gerçekçi bir bakış açısıyla, Filistinli mültecilerle ülkeye gelebilecek ve topluma yansıyabilecek sorunlar ancak ülkesel olarak hazırlıklı olunması ve halka yapılacak açık, net açıklamalarla mümkün olacaktır, aksi durumda KKTC'yi çok büyük bir karmaşa beklemektedir...

Hatırlanmalıdır ki ülke yöneticileri halkına gerçeği söylemek yerine, onları avutmak için yalanlarla dolu masallar anlatmayı tercih ederlerse, ülkeyi karanlığa sürüklemeye devam edecekler...

Ülkeyi yönetmek, vatandaşa pembe tablolar çizerek, maaşlarınız artışlı ödenecek demek değil, gerçekleri halkına söylemekle mümkündür; çünkü gerçek, daima aydınlık bir geleceğin en temel anahtarıdır...

Yalanlarla örülü bir ülke yönetimi, zamanla kendi temellerini kemirir ve gerçeği söylemeye cesaret edemeyen ülke yöneticileri, toplumlarını karanlığa mahkum ederler...

Ülke yöneticisinin en değerli sermayesi, halkına duyduğu güvendir; bu güveni sarsan yalanlar, gün gelir bir ülkenin en büyük felaketlerinden biri olurlar...

Gerçeği saklamak, sadece anlık bir rahatlık sağlar; ancak dürüstlük, uzun vadede toplumun sağlam temeller üzerine inşa edilmesini sağlar...

Halka doğruyu söylemek, kısa vadeli zorluklara katlanmayı gerektirse de, uzun vadede toplumun sağlıklı bir şekilde gelişmesine katkıda bulunan en önemli liderlik özelliğidir...

Şimdi vatandaşın merak ettiği o soruya, ülkeyi yönetenler olarak açıklıkla cevap verme zamanı;

Çeyrek milyon kadar Filistinli mültecinin çoğunluğunun, KKTC’de Gazimağusa bölgesine yerleştirileceği doğru mu?

Doğru ise; yapılan hazırlıklar ve alınan önlemler nelerdir?

Ülkeyi yönetenler olarak bunlardan haberiniz yoksa, yaklaşan tehlike çok daha büyüktür!

Hatırlanmalıdır ki fırtına öncesi sessizlik, her zaman gerçeğin habercisidir...

Fırtına öncesi sessizlik, bilgeliği dinleyenlerin içsel uyarısıdır...

QOSHE - Filistinli mültecilerin KKTC’ye yerleştirileceği doğru mu? - Mert Mapolar
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Filistinli mültecilerin KKTC’ye yerleştirileceği doğru mu?

6 13
15.12.2023

MERT MAPOLAR’IN KÖŞE YAZISINI SESLİ DİNLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ

KKTC'nin gündeminde ekonomik sıkıntılar, asgari ücret tartışmaları, Ercan'daki hırsızlık skandalları ile teknik sorunlar, güvenlik açıkları, ülkedeki kaçak sayısındaki artışlar, usulsüzlükler, ülkede pek de alışık olunmayan terörist amaçlarla İsrail ve Yahudi hedeflerine yönelik saldırı yapma iddiaları... Eğitim ve sağlıktaki günbegün artmaya devam eden yetersizlikler, altyapıda her geçen gün kendini daha fazla gösteren eksiklikler... Ve şimdi de bunlar yetmezmiş gibi bir de ülke, yeni ve çok önemli bir gelişmeyle karşı karşıya...

Filistinli mültecilerin KKTC'ye yerleştirileceği ve ortada çok ciddi bir planın olduğu yönündeki yabancı kaynaklı iddialar...

GIS/Savunma ve Dış İlişkiler Editörü Sayın Gregory R. Copley tarafından hazırlanan bir raporda ayrıntıları verilen bu planda ortaya konan iddialar, ülkemiz açısından oldukça önemlidir...

Burada kaynak olarak gösterilen; " HYPERLINK "https://www.dfaonline.net/" Savunma ve Dış İlişkiler", 1972'den bu yana rapor ve analizler sunmaktadır. Bu yayın, Uluslararası Stratejik Araştırmalar Derneği (ISSA) ile bağlantılı Savunma ve Dış İlişkiler Grubu'nun bir parçasıdır. ISSA, stratejik ve uluslararası çalışmalara odaklanmış bir kuruluştur. Savunma ve Dış İlişkiler El Kitabı ve ayrıntılı istihbarat brifingleri sağlayan şifreli erişimli Küresel Bilgi Sistemi (GIS) dahil olmak üzere, çeşitli yayınları ve kaynakları sunarlar...

Üzülerek söyleyebiliriz ki, KKTC ile ilgili tüm bu önemli gelişmeleri, yabancı kaynaklardan öğreniyoruz...

Bu kaynakların iddiasına göre, 250 bin kadar Filistinli mültecilerin, Türkiye'nin güneydoğusuna ve KKTC'ye yerleştirileceği yönündedir...

Birçok yabancı kaynaktan da doğruluğu onaylanan plan iddiasına göre Türkiye'nin, Filistinli mültecileri KKTC'ye yerleştireceğini ortaya koymaktadır. Kimi kaynaklara göre ortaya çıkan sayılarda, çok büyük bir kısmının ağırlıklı olarak KKTC'ye yerleştirileceğinden bahsedilmektedir...

İddialardan ortaya çıkan durumun Türkiye, Katar ve HAMAS'ın dahil olduğu koordineli bir çabadan ve Doğu Akdeniz için geniş kapsamlı yeni bir stratejik oluşuma dikkat çekiliyor...

"İnsani transfer ve yeniden yerleştirme" niyetiyle Filistinli mültecilerin büyük bir çoğunluğunun, Gazimağusa bölgesine yerleştirileceği planlanmaktadır...

Akla, "Kapalı Maraş" da gelmiyor değil!

Dünyada yabancı kaynaklarca yapılan tüm bu iddialar karşısında KKTC yönetiminin, neden suskunluğunu koruduğu ve halka daha detaylı açıklamaları yapmadığı da başka bir merak konusu aslında...

Suskunluğu ne kadar korursanız, gerçekliği de o kadar artırırsınız... İddiaların gerçekliğini onaylarsınız...

Raporda aynı zamanda bazı örgütler için KKTC'nin mali ve operasyonel bir üs görevi de gördüğünden detaylı bir şekilde bahsediliyor...

Anlayacağınız KKTC'nin zaten hassas olan siyasi ve güvenlik ortamı daha da karmaşık hale gelmeye başlıyor...

Doğu Akdeniz'deki demografik ve siyasi dinamiklerin önemli ölçüde değişebileceği bir sürece doğru ilerlenildiğini kimse göz ardı etmemelidir artık... Türkiye'nin, bölgesel komşuları, Avrupa Birliği ve daha geniş anlamda uluslararası toplumla ilişkilerinin yeniden şekilleneceği önemli süreçlere doğru........

© Kıbrıs Postası


Get it on Google Play