Anlatılırken 1800’lü yıllar diye başlanır… Bir tekstil fabrikası…daha iyi çalışma koşulları…haklı olarak istenir… işçi hakları hareketi… Kadınların mücadelesi çok eskilere dayanır… Mücadelenin bir birliktelik içinde verilebilmesi her zaman büyük bir önem taşır…Konular çok… eşit hak… eşit ücret… seçme seçilme hakkının kadınlara verilmesi…kadının toplumdaki yeri… kadına şiddet… Kadının yönetim basamaklarında yer alması… ekonomik hayatta doğru yerde konumlanması… Cinsiyet ayrımı yapılmadan… emek…Yıllar geçmiş… mücadele devam etmiş. Farklı yapılarda farklı platformlarda… Devam edecek de…

Birleşmiş Milletlerin yıllar sonra…almış olduğu kararlar… Her ülkenin kendi iç düzenlemeleri… yıllar içerisinde farklılık göstermiş… Elbette tüm bunlar bir mücadelenin sonucu olarak…8 Mart… kararı ile birlikte… Bir farkındalık gününün birçok ülkede kutlanıyor ve yer veriliyor olması…

Kutlama sanırım kazanılmış hakların kutlaması… Zira mücadele devam ediyor…

Aslında hiçbir işin kadını erkeği olmamalı… cinsiyet ile profesyonel hayatın ne gibi bir bağı olabilir ki? Veya arkadaşlığın, dostluğun…Ya da yasaların ve hakların… cinsiyeti olmaz. Olmamalı… Bir yönetici kadındır diye veya erkektir diye başarılı veya başarısız olmaz. Bir arkadaşınızı sırf cinsiyetinden dolayı değerli bulmazsınız… İş hayatında “liyakat” prensibi önemli olan… dostluklarda ise güven… Yasalarda ise her daim eşitlik.

Liyakat kavramı çok çok kıymetli bir kavramdır… Bir kişinin bir işi yaparken yeter beceri ve bilgiye sahip olup olmaması ile ilgilidir. Liyakatin varsa o işi yapmak için yeterli bilgi ve becerin vardır demektir. Bir bireyde yeter bilgi ve beceri olması ile cinsiyetinin hiçbir ilişkisi yoktur. Fakat biz liyakat liyakat dedikçe… yönetim kademelerinde… iş hayatında vb. kadınların bir şekilde ön safhalarda yer alamadığını görmekteyiz… Neden? Demek ki mevcut durum liyakat ile ilişkilendirilmiyor mu? Yoksa camdan bariyerler duvar gibi duruyor mu kadının önünde?

Her zaman dediğimizi burada da diyoruz… Her toplumun farklı sosyal, ekonomik, toplumsal, kültürel ve siyasal yapısı bulunmaktadır. Her toplumda kadının mücadelesi farklıdır. Ülke, gelişmiş olsun… gelişmekte olan olsun… fark etmez… O ülkenin tarihinde kadınların farklı mücadelelerini görürsünüz. Ömürler hep bir mücadele içinde geçmiş…

Kadına haklarını erkek mi verecek? Ne ilginç… Eşit şartlarda doğuyoruz… Sonrasında toplum mu veren o gücü, erki erkeğe… Bu yüz yılda hala bunları tartışıyoruz… Tartışmaya ve konuşmaya da mücadele ile devam edilecektir. Esas kutlama… her şey eşit koşullara gelene kadar devam edecektir.

Geçtiğimiz haftalarda 8 mart dolayısıyla hep bunları konuştuk… Önümüzdeki zamanlarda da konuşmaya devam edeceğiz… Farkındalık…evde, işte, toplumda… her alanda ve her koşulda uygulamada can bulana kadar….

QOSHE - Mücadelenin rengi… - Prof. Dr. Deniz İşçioğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Mücadelenin rengi…

23 4
12.03.2024

Anlatılırken 1800’lü yıllar diye başlanır… Bir tekstil fabrikası…daha iyi çalışma koşulları…haklı olarak istenir… işçi hakları hareketi… Kadınların mücadelesi çok eskilere dayanır… Mücadelenin bir birliktelik içinde verilebilmesi her zaman büyük bir önem taşır…Konular çok… eşit hak… eşit ücret… seçme seçilme hakkının kadınlara verilmesi…kadının toplumdaki yeri… kadına şiddet… Kadının yönetim basamaklarında yer alması… ekonomik hayatta doğru yerde konumlanması… Cinsiyet ayrımı yapılmadan… emek…Yıllar geçmiş… mücadele devam etmiş. Farklı yapılarda farklı platformlarda… Devam edecek de…

Birleşmiş Milletlerin yıllar sonra…almış olduğu kararlar… Her ülkenin kendi iç düzenlemeleri… yıllar içerisinde farklılık göstermiş… Elbette tüm bunlar bir mücadelenin sonucu olarak…8 Mart… kararı ile birlikte… Bir farkındalık gününün birçok ülkede kutlanıyor ve yer veriliyor olması…

Kutlama sanırım........

© Kıbrıs Postası


Get it on Google Play