Bir kez daha Brüksel yollarındayız. Avrupa Komisyonu ve Avrupa Parlamentosunun ortak davetiyle Brüksel’de seminere katılacağız. Tabii yalnız değiliz. Kıbrıslı Rum ve Türklerden oluşan iki ayrı ekip de Brüksel’de olacak. Çeşitli görüşmeler, temaslar yapacağız. AB’nin kalbinde durum ne yakından gözleme olanağı dulacağız.

Bu arada Larnaka’dan Atina’ya Kıbrıs Kadın Futbol Milli Takımıyla geldik. Yanımda oturan oyuncular bana şeker ikram etti, teşekkür ettim, almadım. Karadağ’a maça gidiyorlarmış, başarılar diledim. Sonra da içimi garip bir hüzün kapladı. Bizim kadınlar, çocuklar veya erkekler ne zaman milli maça gidecek? Bu gidişle hiçbir zaman. Başımızdaki bu kafalarla imkansız hatta. Ama bu makalenin konusu bu değil, AB ve son gelişmeler.

Son dönemlerde özellikle mülteci konularında sıkıntı yaşayan AB, son yıllarda buna tepki olarak ortaya çıkan yabancı karşıtlığı ve yükselen aşırı milliyetçilikle uğraşıyor. Bu dalga malumunuzdur en son Hollanda’ya da vurdu ve yabancı düşmanlığıyla nam salmış Wilders’in partisini ilk sıraya yerleştirdi.

Gerçi onunla koalisyon kurmaya kimsenin niyeti yok o yüzden iktidar koltuğuna oturamayacak gibi duruyor. Fakat yükselen aşırı milliyetçilik AB’nin bir takım radikal kararları almasını mutlak hale getiriyor ya da er ya da geç bu kararlar alınacak. Tam da bu bağlamda AB son günlerde çok ciddi ve birliğin kuruluş antlaşmalarını derinden sarsacak bir reform haline taslağını tartışıyor.
Geçen hafta parlamentoda oylanan yeni taslak, 27 üyeli birlikte küçük üyelerin veto hakkını törpüleyen, hatta ileride kimi kritik konuda ortadan kaldıracak ‘veto’ yetkisini düzenliyor. Bilmeyenler için belirtmem gerekirse, AP’de alınan kararların, esas yönetim organı olan komisyonda bağlayıcılığı yok, tavsiye niteliğinde kabul ediliyor. Ama bu ‘hiç sallanmıyor’ anlamına elbette gelmez. Konu özellikle Kıbrıs gibi ‘ufak’ ülkeleri yakından ilgilendiriyor. Hele de bu dönemde taslağın onaylanıp bir siyaset haline dönmesi, Kıbrıs’ın, Kıbrıs sorunu konusunda belki de elindeki en güçlü silah olan ‘Türkiye’yi veto etme’ siyasetine derinden darbe vurabilir. Aslına bakarsanız Kıbrıs’ın AB üyeliği konusundaki ilerleme başlıklarına koyduğu vetosunun son yıllarda ne hükmü kaldı doğrusu bilemiyorum. Özellikle Anastasidis döneminde Türkiye’ye AB’den yaptırım isteyen ve her defasında hayal kırıklığına uğrayan Rumlar, son dönemde iyice ‘sembolik’ hale dönen bu durum karşısında yeni taktiklere girmiş durumda. İşte bu bağlamda yeni başkan Hristodulidis’in yaptırım yerine ‘Türkiye’yi ikna siyasetine dönmesi, AB’yi aktif olarak işin içine çekmeye, hatta temsilci atanması konusunu dahi gündeme getirmesinin sebebi yaklaşmakta olan bu fırtınadır. Yani kanımca. Çünkü AB, belli ki hem mültecilere tampon görevi üstlenen, hem de birliğin totalde en büyük 6.ticaret partneri olan Türkiye ile ilişkilerini ‘küçük Kıbrıs’ için hiç de paralize etme niyetinde değildir. Bu yüzden de birliğin işlevselliğini artırıp, üye ülkelerin kendi ‘özel’ sorunlarının ötesinde reformlar peşindedir. Elbette bu reformlar öyle bir günde yapılacak işler değildir. Şimdi başlansa sonuçlanması belki de yıllar alacak bu yeni fikrin ilk toplantıları işte bu hafta Brüksel’de yapılacaktır. Kıbrıs sorunu ve Türkiye-AB ilişkilerinin gündemde olacağı, hatta Türkiye’nin vize serbesiyeti konusunda önemli adımların atılabileceği Brüksel toplantıları elbette bizi de yakından ilgilendiriyor.

Bunun dışında gündem illa ki mülteciler, Filistin-İsrail ve ekonomi konuları da olacaktır. Ukrayna savaşı, genişleme projesi ve çevre de önemli gündem maddeleri arasında. Ha bu arada birliğin göçü önleyici bir takım önlemler alması ve bunun finansmanı konusunda da güney ülkeleriyle, zengin kuzeyliler arasında sürtüşme var. İtalya ve İspanya gibi yoğun kontrolsüz mülteci akınına uğrayan ülkeler, kuzeylilerin ellerini ceplerine atmasını istiyor ama şimdilik pazarlıklar sürüyor.

Bunun dışında Atina havalimanında bekleşiyoruz. Bayağı bir yoğunluk var. Brüksel’de ise bizi kar ve soğuk bekliyor. Dileyelim ki Kıbrıs konusunda sıcak gelişmeler içimizi ısıtır…

QOSHE - Bir kez daha Brüksel… - Ulaş Barış
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bir kez daha Brüksel…

11 1
03.12.2023

Bir kez daha Brüksel yollarındayız. Avrupa Komisyonu ve Avrupa Parlamentosunun ortak davetiyle Brüksel’de seminere katılacağız. Tabii yalnız değiliz. Kıbrıslı Rum ve Türklerden oluşan iki ayrı ekip de Brüksel’de olacak. Çeşitli görüşmeler, temaslar yapacağız. AB’nin kalbinde durum ne yakından gözleme olanağı dulacağız.

Bu arada Larnaka’dan Atina’ya Kıbrıs Kadın Futbol Milli Takımıyla geldik. Yanımda oturan oyuncular bana şeker ikram etti, teşekkür ettim, almadım. Karadağ’a maça gidiyorlarmış, başarılar diledim. Sonra da içimi garip bir hüzün kapladı. Bizim kadınlar, çocuklar veya erkekler ne zaman milli maça gidecek? Bu gidişle hiçbir zaman. Başımızdaki bu kafalarla imkansız hatta. Ama bu makalenin konusu bu değil, AB ve son gelişmeler.

Son dönemlerde özellikle mülteci konularında sıkıntı yaşayan AB, son yıllarda buna tepki olarak ortaya çıkan yabancı karşıtlığı ve yükselen aşırı milliyetçilikle uğraşıyor. Bu dalga malumunuzdur en son Hollanda’ya da vurdu ve yabancı düşmanlığıyla nam salmış Wilders’in partisini ilk sıraya yerleştirdi.

Gerçi onunla koalisyon kurmaya kimsenin niyeti yok o yüzden iktidar koltuğuna oturamayacak gibi duruyor. Fakat yükselen aşırı milliyetçilik AB’nin bir takım radikal kararları almasını mutlak hale getiriyor ya da er ya da geç bu kararlar alınacak. Tam da bu bağlamda AB son günlerde çok ciddi ve........

© Kıbrıs Postası


Get it on Google Play