Keynesyen ekonominin temel özelliği mali politikaların hükümet harcamaları ve vergiler ekonomiyi kontrol edebilecek araçlar kullanılmasıdır. 20. Yüzyılın en önemli İngiliz iktisatçı John Maynard Keynes tarafından ortaya konulan Keynes’in fikirleri modern dünya ekonomisi için hale daha büyük önem taşımaktadır.

Keynesyen teorisi iktisatçılar için her zaman önemli katkılar yapmıştır. Keynesyen iktisatçıların aslında ortak özellikleri, iktisadi ve toplumsal alanda devlet müdahaleciliğinin faydalı ve yararlı sonuçlar ortaya çıkaracağı yönünde olmuştur.

Keynesyen teorilerindeki amaç ekonomide genişletici politikalarda emek arzı işsizlik sorununu çözebilir yönünde olurken, ekonomik alanlarda zaman zaman dalgalanmalar olabileceği yönünde devam ederken yine bunun yanında paranın önemli olduğu ve bununla birlikte para politikasının bazı dönemlerde etkisiz olabileceği yönünde olduğu görüşlerinde birleşip bu teori öngörülerini ortaya çıkmıştır.

Keynesyen görüşlerde piyasada özel sektörün hakim olduğu ama aslında devlet ve kamu sektörünün büyük role sahip olduğu bir karma ekonomiyi savunmaktadır. Ekonomilere devletin müdahale yolu ile iktisadi ve toplumsal alanda ortaya çıkabilecek sorunlara müdahale ederek çözüm bulabileceği yönündedir. Bu anlayış ile aslında rekabetçi piyasa ekonomisinin ideal şartlarda etkin olarak kaynakların dağılımı ile piyasalarda bu kaynakların dağılımını sağlayacak güçlere sahip olmadığı ve devletin ekonomik iradesi ile politikalar yaparak müdahale ederek yönlendiricilik fonksiyonunun ortaya çıkarması ve bunu üstlenerek sonuca varması yönündedir. Keynesyen teori her zaman devletin müdahaleciliği üzerindedir. Devlet ekonomik sistem içerisinde bir takım politika araçlarını kullanarak öneride bulunur.

Devletin kamu harcamalarındaki sorunları ile keynesyen teoride devletin ekonomik yaşama müdahalesine izin verildiği süreçte değerlendirirken ekonomik koşulların paralelinde, siyasi kaygıların ön plana çıkması ile de bağlantılı olabileceği yönündedir ve tek suç keynesyen teorisinin görüşünde olmadığını göstermektedir.

Keynesyen teoride devletlerin tam istihdamı sağlaması için iş adamlarını yatırım yapmayı teşvik etmeli bunun yanında vergileri azaltarak, tüketimi artırmaya yönelik politikalar izlemeleri talep düzeyi üzerinde istihdamı sağlamaktır. Tüm bu durumlarda bütçe açığının oluşmasının önemli olmadığı aslında her yıl bütçenin denk olmasının gerekmediği, esnek olduğu, ekonomik koşullara bağlı olarak bu doğrultuda açık ve ya fazla verebileceği yönünde olmasıdır.

Aslında bütçe açıkları ekonomik koşullardaki zorluklarla ortaya çıkarken bununla beraber maliye politikasının önemi bu dönemlerde öncelikli olarak uygulanabileceği yönündeki görüşte saklıdır.

Para politikası bundan dolayı pek etkili bir araç değildir. Para politikası likiditeye bağlı olarak sınırlıdır. Para arzı büyük miktarda artırılsa bile, faiz oranları belirli bir oranı gördükten sonra daha da aşağı yönlü gidemeyecek olduğu yönünde iken özellikle durgunluk dönemlerinde yapılan yatırımların faiz oranına karşı duyarsız olduğu durumdur.

Resesyon dönemlerinde para arzının artırılması ile faiz oranı bir noktaya kadar düşürülse bile yatırımlarda faiz esnekliği düşük olduğundan para politikası etkili olamayacaktır.

Buna karşın maliye politikasının devreye girmesi ile birlikte artırılan devlet harcamaları, çarpan etkisi yaparak, özel kesimin harcama ve yatırımlarını da hareketlendirerek talep ve istihdamı artıracaktır.

Keynesyen yaklaşımda vergi ve bütçe teknikleri üzerinde uygulamalar yapılmaktadır.

Artan talepler ile devlete daha yüksek düzeylerde harcama yapma imkânı sağlanmaktadır. Devletler, harcama taleplerine olumlu karşılık verirler. Artan harcamalar ise bu defa vergi gelirlerinin artışını zorunlu kılmaktadır.

Para politikası ve maliye politikaları devletler tarafından sürekli olarak hem ekonomideki duruma göre hem de dövizlerdeki dalgalanmalara karşı değişmektedir. Ekonomik büyüme ve kalkınma yanında ülkelerin GSYH artması da tüm bu yöntemler üzerine kurulup devam etmektedir. Önemli olan doğru zamanda doğru yaklaşım ve politikaları izlemek.

QOSHE - Keynesyen İzler - Yrd. Doç. Dr. Şükrü Umarbeyli
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Keynesyen İzler

6 37
15.04.2024

Keynesyen ekonominin temel özelliği mali politikaların hükümet harcamaları ve vergiler ekonomiyi kontrol edebilecek araçlar kullanılmasıdır. 20. Yüzyılın en önemli İngiliz iktisatçı John Maynard Keynes tarafından ortaya konulan Keynes’in fikirleri modern dünya ekonomisi için hale daha büyük önem taşımaktadır.

Keynesyen teorisi iktisatçılar için her zaman önemli katkılar yapmıştır. Keynesyen iktisatçıların aslında ortak özellikleri, iktisadi ve toplumsal alanda devlet müdahaleciliğinin faydalı ve yararlı sonuçlar ortaya çıkaracağı yönünde olmuştur.

Keynesyen teorilerindeki amaç ekonomide genişletici politikalarda emek arzı işsizlik sorununu çözebilir yönünde olurken, ekonomik alanlarda zaman zaman dalgalanmalar olabileceği yönünde devam ederken yine bunun yanında paranın önemli olduğu ve bununla birlikte para politikasının bazı dönemlerde etkisiz olabileceği yönünde olduğu görüşlerinde birleşip bu teori öngörülerini ortaya çıkmıştır.

Keynesyen görüşlerde piyasada özel sektörün hakim olduğu ama aslında devlet ve kamu sektörünün büyük role sahip olduğu bir karma ekonomiyi savunmaktadır. Ekonomilere devletin müdahale yolu ile iktisadi ve toplumsal alanda ortaya çıkabilecek sorunlara müdahale ederek çözüm bulabileceği yönündedir. Bu anlayış ile aslında rekabetçi piyasa ekonomisinin ideal şartlarda etkin olarak kaynakların dağılımı ile piyasalarda bu........

© Kıbrıs Postası


Get it on Google Play