29 Ekim'i geride bıraktık. Devletlilerimizin Filistin-İsrail çatışmalarını da öne sürerek biraz sönük bıraktıkları Cumhuriyet'in 100. Yılı kutlamalarını halk sahiplendi ve muazzam bir bayram geçirdik. Anıtkabir bir günde neredeyse 1 milyon 200 bin kişi tarafından ziyaret edildi. Gece yarısı bile izdiham fotoğrafları gelmeye devam ediyordu.

İşte Atatürk'ün en önemli eseri bunca hırpalanmaya rağmen bu yüzden ayakta. Ona olan sevgi ve minnet bu ülkenin damarlarına, genetik kodlarına işlemiş adeta. Bu hafta ise 10 Kasım var. Atamızı kaybedişimizin 85. yılında onu yine bütün sevgi ve saygımızla anacağız.

Bu hafta Atarürk'ün sevdiği yemeklerden ve onun meşhur sofralarından biraz bahsedeceğim.

Mustafa Kemal Atatürk, Aydınlanmacı felsefeyi benimsemiş bir liderdi ve bu felsefenin kurucusu olan Immanuel Kant gibi fikirleri uzun sofralarda tartışmaktan keyif alırdı. Antik Yunan'da Sokrates ve Platon gibi filozoflar, fikirleri tartışmak için öğrencileriyle sofralar kurmalarıyla bilinirler. Atatürk'ün sofralarında da bu tartışmalarda kullanılmak üzere kara tahta, tebeşir, kitaplar, kağıt ve kalem gibi araçların sıkça bulunduğunu belirtmek mümkündür.

Prof. Dr. Mahmut Tezcan'ın makalesine göre, Yakup Kadri Karaosmanoğlu da bir yazısında, "Atatürk'ün sofrasından hepimizin ruhunda ve dimağında derin, tatlı ve ibret verici anılar, yaşama ve insanlığa dair değerli dersler kalır" demiştir.

Öncelikle, Atatürk yemeği bir amaç olarak görmezdi. Hatta yemeklerden sıklıkla doymadan kalktığı söylenirdi. Özellikle Modern Türkiye Cumhuriyeti'nin başlangıç yıllarında, Anadolu'da yaşayan insanların ete erişimlerinin sınırlı olduğunu bilmesi nedeniyle yemeklerde ete çok az yer verilmesine izin verirdi. Onun için sofralar gösteriş için bir ortam olmak yerine, dostlukları, fikirleri ve felsefi görüşleri paylaşmanın araçlarıydı.

Atatürk, genellikle fazla yemeyen biriydi. Kahvaltıda genellikle kahve ve çay tercih eder, yemeklerde ise sade yiyecekleri tercih ederdi. Etsiz kuru fasulye ve pilav en sevdiği yemeklerden biriydi, asker hayatında alıştığı bu yemek vazgeçilmezlerindendi. Ayrıca yumurta, karnıyarık ve pilav gibi yemekleri severek yerdi.

Akşam yemeğine ayrı bir önem verirdi ve sofralarında fikirleri tartışmak için konukları ağırlardı. İçki olarak rakı ve bira tercih eder, ancak sarhoşluktan hoşlanmazdı. Leblebi ve kavun, içkiyle birlikte servis edilirdi.

Atatürk, sebze yemeklerine ilgi duyardı ve haşlanmış kuşkonmaz, fava, bamya ve patlıcanlı yemekleri severdi. Tatlılara pek düşkün değildi, kahveyi orta şekerli içerdi.

Son olarak, Atatürk'ün Balkan kökenli birisi olarak annesinin yaptığı Selanik usulü ıspanaklı böreği çok severdi. Bugün de sizlere işte bu böreğin tarifini vereceğim.

Malzemeler:

-5 yufka

-1 demet ıspanak (donmuş ıspanak kullanabilirsiniz)

-2 yumurta

-1 adet kuru soğan

-150 gram beyaz peynir

-2 çay bardağı zeytinyağı

-1 dolu yemek kaşığı un

-tuz, taze çekilmiş karabiber, pul biber

-3 yemek kaşığı sirke

Öncelikle ıspanakların köklerini ayırın ve çok çok iyi yıkayın. Donmuş ıspanak kullanıyorsanız çözülmesi için geniş bir tabağa koyup bekleyin. Temizlediğiniz veya çözdürdüğünüz ıspanakları süzün. Un, bir yumurta ve yarım çay bardağı kadar zeytinyağı ile bir kapta iyice karıştırın.

Bir tavaya bir kaç yemek kaşığı zeytinyağı koyup ısıtın. Küp küp doğradığınız soğanları sotelemeye başlayın. Soğanlar yumuşayıp şeffaflaşınca ıspanak karışımını da tuz, karabiber ve pul biberle beraber tavaya ilave edip ıspanaklar pişinceye kadar 4-5 dakika daha soteleyin. Pişen ıspanakları soğumak üzere bir kaba alın.

Ispanaklar soğuyunca beyaz peyniri de ilave edip iyice karıştırın.

Bir kapta kalan zeytinyağını sirke ile karıştırın. Yufkaları tepsiye dizmeye başlayın. İlk üç katı, her kat arasına sirke-yağ karışımından fırçayla sürerek tepsiye yerleştirin. Üçüncü yufka üzerine ıspanak peynir harcını düzgün bir şekilde yayın. Üzerine kalan iki yufkayı yine karışımdan sürerek kapatın ve tepsi içine toplayarak böreğinizi hazırlayın. Kalan sos içerisine bir yumurta kırıp iyice çırpın ve böreğin en üstünü bu karışımla kaplayın. Eğer arzu ederseniz üzerine biraz susam da serpebilirsiniz. Arzu ederseniz bu aşamada tepside böreği arzu ettiğiniz büyüklükte dilimlere de kesebilirsiniz.

Böreğinizi önceden 180 dereceye ısıtılmış fırında 30-35 dakika pişirin. Mümkünse sıcak servis edin.

Güzel bir pazar günü diliyorum.

QOSHE - Atatürk'ün en sevdiği yemeklerden: Selanik Usulü Ispanaklı Börek - Evren Aybars
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Atatürk'ün en sevdiği yemeklerden: Selanik Usulü Ispanaklı Börek

6 1
05.11.2023

29 Ekim'i geride bıraktık. Devletlilerimizin Filistin-İsrail çatışmalarını da öne sürerek biraz sönük bıraktıkları Cumhuriyet'in 100. Yılı kutlamalarını halk sahiplendi ve muazzam bir bayram geçirdik. Anıtkabir bir günde neredeyse 1 milyon 200 bin kişi tarafından ziyaret edildi. Gece yarısı bile izdiham fotoğrafları gelmeye devam ediyordu.

İşte Atatürk'ün en önemli eseri bunca hırpalanmaya rağmen bu yüzden ayakta. Ona olan sevgi ve minnet bu ülkenin damarlarına, genetik kodlarına işlemiş adeta. Bu hafta ise 10 Kasım var. Atamızı kaybedişimizin 85. yılında onu yine bütün sevgi ve saygımızla anacağız.

Bu hafta Atarürk'ün sevdiği yemeklerden ve onun meşhur sofralarından biraz bahsedeceğim.

Mustafa Kemal Atatürk, Aydınlanmacı felsefeyi benimsemiş bir liderdi ve bu felsefenin kurucusu olan Immanuel Kant gibi fikirleri uzun sofralarda tartışmaktan keyif alırdı. Antik Yunan'da Sokrates ve Platon gibi filozoflar, fikirleri tartışmak için öğrencileriyle sofralar kurmalarıyla bilinirler. Atatürk'ün sofralarında da bu tartışmalarda kullanılmak üzere kara tahta, tebeşir, kitaplar, kağıt ve kalem gibi araçların sıkça bulunduğunu belirtmek mümkündür.

Prof. Dr. Mahmut Tezcan'ın makalesine göre, Yakup Kadri Karaosmanoğlu da bir yazısında, "Atatürk'ün sofrasından hepimizin ruhunda ve dimağında derin, tatlı ve ibret verici anılar, yaşama ve insanlığa dair değerli dersler kalır" demiştir.

Öncelikle, Atatürk yemeği bir amaç olarak görmezdi. Hatta yemeklerden sıklıkla doymadan........

© Kısa Dalga


Get it on Google Play