Bilmiyorum siz dikkat ediyor musunuz Türkiye’de bir seçim havası göremiyorum. Çok cansız, ruhsuz bir seçime doğru sürükleniyoruz.

Vatandaşın pek umurunda değil seçim. Eskiden seçimler renkli geçerdi, heyecan olurdu, rakip siyasi partiler alanları işgal ederdi, kıran kırana bir mücadeleye şahitlik yapardık.

Türkiye’de son 10 yıldır kimliksiz seçimler yapılıyor. Türkiye’nin çift başlı kutuba sürüklenmesi sonrasında seçimler artık eski lezzetinde değil.

Siyasi partilerin konumlandıkları alanlar, sert, itici politik söylevleri, kırıcı, kavgacı dilleri toplumu soğuttu. Sadece siyasette yaşanan kutuplaşma ve dilin kirliliği değil vatandaşı soğutan, politika ve politikacıya olan güven de sarsılmış durumda.

90’lı yıllarda bu denli politikaya ve politikacıya karşı bir karşıtlık yoktu, tepki oluşmamıştı. 80 darbesinin ürünü olan siyasi partiler öyle veya böyle vatandaşa bir umut sunabiliyorlardı. Vatandaşın önünde alternatif çoktu.

Bugün vatandaşın tek politikası var, evine ekmek götürebilmek…Geçim telaşı, ay sonunu nasıl getiririm uğraşı…

Kiraların 10-15 bin TL olduğu emekli maaşının 10 bin olduğu bir ülkede vatandaş hangi dogmayı savunabilir? Sağlıklı karar verebilir?

Ülkedeki adalet mekanizması? Ağzını açana soruşturmaya tabi kılınıyor. Gerçekleri veya küçük bir eleştiride bulunanlara ipe salmaz gelmez kovuşturmalarla sindiriyorlar.

Yargıyı birileri oradan çekiyor diğerleri öbür taraftan. Hangisi doğru?

Toplumun, iktidar ve muhalefetten umudunu kaybettiğini gözlemliyorum. Peki böyle mi gidecek? Elbette hayır…

Türkiye 31 Mart seçimleri sonrasında yeni bir politik eksene doğru taşınacak. Türkiye de yeni bir hikâye yazılacak.

Türk devleti, ülkedeki siyasi şablon gereği her ne kadar kamuda hırsızlığı, savurganlığı engelleyememiş olsa da Türk devleti 80 ve 90’lı yıllara göre daha güçlüdür.

Karar alma, kararı uygulama, gerek topraklarımızda gerek toprak dışındaki diplomatik hamleleri oldukça başarılı bir şekilde yürütüyor.

Hareket kabiliyeti, diplomasi trafiğindeki yetkin tavır ve tutumu dikkat çekmekte.

Vatandaş fakirleşirken, alım gücünü kaybederken, bir ekmeğe muhtaç duruma düşürülürken, diplomasi de önemli kazanımlar elde edilmiştir ve edilmeye devam ediyor.

Türkiye 31 Mart yerel seçimleri sonrasında yeni bir hikâye yazacaktır. Gelirin eşit bir şekilde topluma dağılımı, Türk gençlerinin artık Avrupa sevdasının kalmayacağı bir Türkiye bizi bekliyor.

Bunu bir temenni olarak söylemiyorum, nasip olursa yaşayıp hep beraber göreceğiz.

Türkiye, gelişen dünyada yerini alacak. İstemese de jeopolitik konumu gereği tarihin akışına yön verecek.

Dünyada değişimler hep politikacılar ve ideolojiler üzerinden yaşanmıştır. Günümüzün değişimi ise artık siyaset üzerinden yürütülmeyecek. Düşünen, çalışan, üreten ve önü açılan Türk gençliği kendine yeni yol çizecek.

Bugün, uluslararası firmaların gelirleri birçok ülkenin milli hasılasının üzerinde. Milyonlarca insanın çalışıp ürettiği, bir şekilde sistemi sağlıklı yürüyen ülkelerin gelirleri uluslararası firmaların gelirinin yanına bile yaklaşamıyor.

Türkiye’de bugün uygulanan ekonomi politikaları ile yol alabilmek imkânsız hale geldi. Sürdürebilirlik mümkün değil.

Vatandaşın evinde tencere kaynamıyorsa yeni hikâye çoktan başlamış demektir.

O hikâyede;

KALKINAN Türkiye, sıfır terör, üreten bacalı bacasız işletmeler, eğitimi ile örnek teşkil eden, adaletin sağlıklı işlediği, gelir düzeyi artmış ve krediler ile yaşamayan bir toplum olacak.

Siyasetin değil de vatandaşın politikayı dönüştürdüğü, yönettiği bir sistem…

QOSHE - Türkiye’de seçim havası yok - Gökhan Karabulut
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Türkiye’de seçim havası yok

6 9
11.02.2024

Bilmiyorum siz dikkat ediyor musunuz Türkiye’de bir seçim havası göremiyorum. Çok cansız, ruhsuz bir seçime doğru sürükleniyoruz.

Vatandaşın pek umurunda değil seçim. Eskiden seçimler renkli geçerdi, heyecan olurdu, rakip siyasi partiler alanları işgal ederdi, kıran kırana bir mücadeleye şahitlik yapardık.

Türkiye’de son 10 yıldır kimliksiz seçimler yapılıyor. Türkiye’nin çift başlı kutuba sürüklenmesi sonrasında seçimler artık eski lezzetinde değil.

Siyasi partilerin konumlandıkları alanlar, sert, itici politik söylevleri, kırıcı, kavgacı dilleri toplumu soğuttu. Sadece siyasette yaşanan kutuplaşma ve dilin kirliliği değil vatandaşı soğutan, politika ve politikacıya olan güven de sarsılmış durumda.

90’lı yıllarda bu denli politikaya ve politikacıya karşı bir karşıtlık yoktu, tepki oluşmamıştı. 80 darbesinin ürünü olan siyasi partiler öyle veya böyle vatandaşa bir umut sunabiliyorlardı. Vatandaşın önünde alternatif çoktu.

Bugün vatandaşın tek politikası var, evine ekmek götürebilmek…Geçim telaşı, ay sonunu nasıl getiririm uğraşı…

Kiraların 10-15 bin TL olduğu emekli maaşının 10 bin olduğu bir ülkede vatandaş hangi dogmayı savunabilir? Sağlıklı........

© Kocaeli Koz


Get it on Google Play