Her birimizin özgürlüğü çitlere kadardır ve herkesin engeli, engel ayağına geldiğinde değil yüreğine değdiğinde başlar…

Dünyanın tarifi ve yer kabuğunun büyüklüğü bize alan açmaz, bize adım attıran yüreğimizin kabuğudur, ne kadar kabuk bağladığıdır.

Aynı yolda birçok karşılaşanlar olur. Kimi fara tutulan tavşan, kimi tutan kimi de yeni yol arayandır.. Yolda duruşumuzdan ziyade yolda yürüyüşümüz önemlidir…

Avuç içi kadar akvaryumda rengârenk süs balığının nü sanatçısı gibi hayatını sergilemesi onun teşhirciliği olmadığı gibi ondan ötesine de umudu yoktur… Bildiği dünya da bilmediği dünyadan gelen ile beslenmek, ilk insanın göğe el uzatıp beklemesine benzese de farkı balığın beklemekten başka çaresi olmamasıdır…

İnsan bazen o kadar kanıksar ki çevresinde örülenleri ve onlara el verir, zihin dünyasında dış dünyanın örgülerinin üstüne yeni örgüler koyar… Bu küçük bir çocuğun koca öküzü ince bir iple çekmesi gibidir. Öğretilmişlik sendromudur bu, duvarları kaldırsan da zihnin bunları yaşar göz görsede kalp öğretilmiştik ile atar..

Aslında en büyük sınırda sınırlarda sınırları görememek ve özgür olduğunu sanmaktır… Balığın akvaryumun kenarında baktığında gördüğü ile çevresindeki çitlerden baktığında gördüğü farklı olmayanlar toplumları güdülemek isteyen toplum mühendislerinin eserleridir, esere ilham verenlerinde bu eseri hayranlıkla seyretmesi eseri asıl mükemmel kılandır. Balığın gözlerinde ne hüzün ne de sitem göremezsiniz, işte toplumu örenlerin görmek istediği bu balık bakışıdır..

Masamızda balığı seyrettiğimiz gibi bizi seyredenlerin masasından bir kalkabilsek işte o zaman özgür olacağız… İçimizde bastırılmış olan yaşam gürlüğü çağlayacak ama ah bir çıkabilsek akvaryumdan…

Aslında başkasına bakmaya başka gözlerde mahpusluğun sebebini aramaya, tüm sevecenliğin ile anahtarın verilmesini beklemeye de gerek yok , beklediklerimiz de de anahtar yok..

Bütün mesele öğretilmişlik sendromu ile başkasına gerek duymadan kendi ipimizi kendimizin tutması ve tutturulan yere doğru kendimizi çekiştirmemiz.

Doğanın ve içinde olanların engeli aşılır da kişinin içindeki engelleri aşması ve girdiği akvaryumdan çıkması zordur ve orada kaldığımız sürece yukarıdan atılan yeme, suyumuzun değiştirilmesine minnet borçlu olmaya devam edeceğiz… Belki akvaryum değişecek ama balık aynı kaldıktan sonra ötesini hayal bile edemeyecek…

QOSHE - Akvaryumdan çıkmak lazım - Kenan Seyrek
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Akvaryumdan çıkmak lazım

9 3
05.04.2024

Her birimizin özgürlüğü çitlere kadardır ve herkesin engeli, engel ayağına geldiğinde değil yüreğine değdiğinde başlar…

Dünyanın tarifi ve yer kabuğunun büyüklüğü bize alan açmaz, bize adım attıran yüreğimizin kabuğudur, ne kadar kabuk bağladığıdır.

Aynı yolda birçok karşılaşanlar olur. Kimi fara tutulan tavşan, kimi tutan kimi de yeni yol arayandır.. Yolda duruşumuzdan ziyade yolda yürüyüşümüz önemlidir…

Avuç içi kadar akvaryumda rengârenk süs balığının nü sanatçısı gibi hayatını sergilemesi onun teşhirciliği olmadığı gibi ondan ötesine de umudu yoktur… Bildiği dünya da bilmediği dünyadan gelen ile beslenmek, ilk insanın göğe el uzatıp beklemesine benzese de farkı balığın beklemekten başka çaresi olmamasıdır…

İnsan bazen o kadar kanıksar ki çevresinde........

© Kocaeli Koz


Get it on Google Play