Günümüzde kentleşme ve dönüşüm, mimarlık açısından sürdürülebilir, estetik ve fonksiyonel çözümlerle ele alınması gereken kritik bir konudur. Ne yazık ki, birçok yaklaşım, bu projelerde estetik ve fonksiyonel değerleri göz ardı ederek, rant odaklı yaklaşımları benimsemekte ve bu durum, afet risklerini artırmaktadır.

Rant Odaklı Kentleşmenin Sorunları:

Hızlı ve Plansız Büyüme: Estetik ve mimari uyum gözetilmeden yapılan bu inşaatlar, afet anında ciddi güvenlik riskleri taşır.

Yüksek Dağılımlı Yapılaşma ve Sınırlı Yeşil Alanlar: Deprem, sel veya patlama gibi afetlerde insanların zararına yol açabilir.

Tarihi ve Kültürel Değerlerin Yok Sayılması: Kentlerin özgün karakterlerini kaybetmelerine neden olabilir.

Mimarlık ve Kentleşme:

Güzellik, İşlevsellik ve Güvenlik: Mimarlık, kentte bu unsurları bir araya getirme misyonunu taşır.

Rant Odaklı Politikaların Etkisi: Bu politikalar, şehirlerin afetlere karşı direncini ciddi şekilde azaltır.

Afet Sorunlarını Azaltma ve Dayanıklı Kentler:

Uzman Mimar Gözetimi: Kentleşme ve dönüşüm projelerinin uzman mimar gözetiminde gerçekleştirilmesi şarttır.

Sürdürülebilir ve Çevre Dostu Çözümler: Şehirlerin maliyetlerini ve estetik değerini koruyarak toplumsal bağları güçlendirebilir.

Mimarların Rolü ve Etkisi:

Kilit Rol: Mimarlar, projelerin estetik, fonksiyonel ve güvenli olmasında önemli bir rol oynarlar.

Uzman Görüşlerin İhmal Edilmesi: Rant odaklı projelerde, Mimarlar Odası'nın etkisi sıklıkla simgesel bir varlıkla sınırlı kalır.

Sismik İzolasyon ve Depreme Dayanıklı Teknolojilerin İşleyişi ve Mühendislik Kısmı:

Sismik İzolasyonun Amacı: Yapıyı depremin etkilerinden izole etmek ve bütünlüğünü korumak.

Kullanılan Teknikler: Lastik yataklar, sürtünme yatakları, top yatakları, yay sistemleri.

Uygulama Alanları: Hem yeni yapı tasarımları hem de sismik güçlendirme için kullanılır.

Tarihsel Gelişim: Sismik izolasyon teknolojisi, tarihsel olarak farklı dönemlerde farklı yöntemlerle uygulanmıştır. İlk örnekler, M.Ö. 550 yılında İran'daki Kyrus Büyük'ün Mezarı'nın inşasında görülmektedir. Bu yapı, iki temel üzerine inşa edilmiş ve deprem durumunda üst tabakanın alt tabaka üzerinde kaymasına izin vererek yapıyı korumuştur.

Sismik İzolasyon: Sismik izolasyon, yapıları deprem etkilerinden korumak için kullanılan özel bir mühendislik sistemidir . Sismik izolasyon, pasif yapısal titreşim kontrol teknolojileri alanında en güçlü araçlardan biridir. İzolasyon, lastik yataklar, sürtünme yatakları, top yatakları, yay sistemleri ve diğer araçlar gibi çeşitli teknikler kullanılarak elde edilebilir. Bu teknoloji, bir binanın veya yapının, uygun bir başlangıç tasarımı veya sonradan yapılan değişikliklerle, potansiyel olarak yıkıcı bir sismik etkiye dayanmasını sağlamayı amaçlar.

Taban İzolatörleri (Taban İzolatörleri): Yapının imzasını taşıyan taban izolatörleri, sismik sistemin izolasyonunu sağlar. Elastomer malzemeler, metal amortisörler veya viskoz sıvı dolu cihazlar gibi esnek bir şekilde yapılmıştır. Deprem sırasında bu koşullar, zeminden gelen seçimleri absorbe eder ve yapıyı korur.

Temel İzolatörler: Özel tasarlanmış temel izolatörler, yapıyı depremin etkilerinden izole eder. Elastomer özellikleri, sürekli amortisör veya Extreme kaymaya izin veren yataklar içerir.

Pendül Sistemleri: Yapıya entegre edilen sarkaç sistemleri, deprem sırasında oluşan aşırı hareketlere karşı tepki veren sistemlerdir. Bu sistemler, sallanan ağırlıklar veya özel tasarlanmış cihazlar içerir ve yönetimlerini emerek yapıyı korur.

Sürekli Damperler: Yapıya entegre edilen sürekli damper sistemleri, yapı üzerindeki deprem kuvvetlerini absorbe ederek seçimleri kontrol altında tutar.

Yatay Kayma Yüzeyleri: Yatay kayma yüzeyleri, yapıyı deprem sırasında aşırı hareketlere izin vererek, enerjisini emer.

Deprem Dirençli Teknolojiler: Depreme dirençli teknolojiler, yapıların depreme dayanıklı hale getirilmesini sağlayan yapılar. Yapısal raporlar ve özel tasarım modelleri içerir.

Güçlendirme Teknikleri: Mevcut binaları depreme dayanıklı hale getirmek için, yapısal elemanlara ek olarak güçlendirilebilirler. Bu, ekstra beton kaplamalar, çelik takviyeler veya kompozit bileşenlerin birleştirme gibi yöntemleri.

Esnek Malzemelerin Kullanımı: Yapı elemanlarında esnek malzemelerin kullanımı, deprem sırasında meydana gelen deformasyonları emer ve binaları korur. Bu malzemeler arasında esnek çelik, fiberglas takviyeli beton gibi dayanıklı ve elastik özellikler yer alır.

Yatay ve Dikey Elemanlar: Yatay ve dikey elemanlar, yapıların depreme genişlemesini arttırmak için kullanılan temel bir stratejidir. Yapıların Dikey ve dikey yükleri daha etkili bir taşıma şekline yardımcı olmak amacıyla tasarlanmış özel bağlantı sistemleri ve yapı elemanları içerir.

Çerçeve Güçlendirmesi: Mevcut yapı çerçeve sistemleri, depreme dayanıklı hale getirilmek için çeşitli yöntemlerle desteklenir. Bu, çelik takviyeler, karbon fiber takviyeler veya beton takviyeleri.

Betonarme Yapılarının Güçlendirilmesi: Betonarme yapıları, özel güçlendirme teknikleri kullanılarak depreme karşı dirençli hale getirilebilir. Bu, sismik kirişlerin eklenmesi, kolonların takviye edilmesi veya Extreme çelik çerçeveler gibi yöntemler içerir.

Değişken Süneklikli Kirişler: Yüksek performanslı özelliklerle üretilen değişken süneklikli kirişler, deprem etkilerine karşı daha iyi direnç sağlar.

Sismik izolasyon ve depreme dayanıklı teknolojiler, mimarlık ve mühendislik alanında önemli bir gelişmedir. Bu teknolojiler, yapıların deprem sırasında daha esnek ve dayanıklı olmasını sağlayarak, afet risklerini azaltmaktadır. Rant odaklı kentleşme politikalarının aksine, bu tür teknolojik yaklaşımlar, şehirlerimizi daha güvenli ve sürdürülebilir hale getirmektedir.

Dünya Genelinde Örnekler:

Tokyo, Japonya - Depreme Dayanıklı Yapılar:

Japonya, deprem kuşağında bulunan bir ülke olduğu için Tokyo gibi büyük şehirlerde depreme dayanıklılık tasarımına görünüm özelliklerine. Yüksek yapıdaki temel yapılar, gelişmiş deprem mühendisliği prensiplerine uygun olarak inşa edilmekte ve deprem anında sallanarak absorbe edilebilen yapı malzemeleri kullanılmaktadır.

Tokyo Kulesi (Tokyo Skytree): Tokyo Skytree, Tokyo'nun Sumida bölgesinde yer alan ve 634 metreye ulaşan bir iletişim ve gözlem kulesidir. 2012 yılında tamamlanan bu yapı, deprem açısından özel olarak tasarlanmış ve gelişmiş mühendislik teknolojileri kullanılarak inşa edilmiştir. Ayrıca rüzgar direnci ve sismik izolasyon gibi özellikler göz önüne alınarak tasarlanmıştır.

Kansai Uluslararası Havalimanı: Kansai Uluslararası Havalimanı, Osaka Körfezi üzerine inşa edilmiş bir yapay ada yer alır. Yapı, tayfunlara ve diğer doğal felaketlere karşı dayanıklı olarak tasarlanmıştır. Havaalanı, depremlere dayanıklı yapı ve deniz seviyesinin yükselmesine karşı alınan önlemlerle dikkat çekilir.

Japonya Denizaltı Tüneli: Japonya, denizaltı tünelleri inşa etme konusunda da öncülük ediyor. Örneğin Seikan Tüneli, Honshu ile Hokkaido adalarını birbirine bağlayan bağlantılar ve dünyanın en uzun denizaltı tünellerinden biridir. Bu tür projeler, deprem riski olan yapılar, güvenli ve dayanıklı taşıma sağlama amacını taşır.

Kobe Merkez İş Binası - Kobe, Japonya: 1995 yılında meydana gelen Kobe depremi sonrasında inşa edilen Kobe Merkez İş Binası, sismik izolasyon teknolojisi ile donatılmıştır. Bu binada kullanılan izolatörler, deprem sırasında bina daha az titreşmesini sağlayarak dayanıklılık güvenliğini artırmıştır.

Akashi Kaikyō Köprüsü: Akashi Kaikyō Köprüsü, Akashi Boğazı üzerinde yer alan ve dünyanın en uzun asma manzarasıdır. Köprü, depreme karşı direnç olması için özel olarak tasarlanmıştır. Ayrıca köprüdeki sismik izolasyon sistemleri, deprem sırasında zarar vermeyi önler.

Kobe Liman Köprüsü (Akashi Kaikyō Köprüsü'nün Yanındaki İkinci Köprü): Kobe Liman Köprüsü, 1995 Kobe depreminin ardından inşa edilmiştir. Bu köprü deprem etkilerine karşı dayanıklı bir yapıya sahiptir. Sismik izolasyon cihazları yapısal köprünün deprem sırasında zarar görmesini ve az indirme amacı güdülmüştür.

Osaka İstasyon Kulesi - Osaka, Japonya: Osaka İstasyon Kulesi, Japonya'da bir alışveriş ve ofis kompleksi olarak hizmet vermektedir. Yapının temel tasarımında sismik izolasyon özelliği ile Osaka'nın deprem riskine karşı dayanıklı hale getirildi.

Seikan Tüneli: Seikan Tüneli, Honshu ve Hokkaido adalarını birbirine bağlayan bir tünelidir. Tünel, denizin altında inşa edilmiş deprem ve tsunami risklerini göz önünde bulundurarak tasarlanmıştır. Aynı zamanda, tünelin içindeki hava basıncı, trenlerin güvenli bir şekilde seyahat etmesinin sağlanması için optimize ediliyor.

San Francisco, ABD - Örnek Deprem Yönetimi: San Francisco, depremlere maruz kalan bir şehir olarak biliniyor. Şehir, deprem hazırlıkları konusunda öncü bir rol üstlenmiştir. Yapıların depreme dayanıklı olması için sıkı inşaatların genişletilmesi, deprem sırasında hızlı ve etkili müdahalenin sağlanması için gelişmiş deprem yönetim sistemleri uygulanmaktadır.

Golden Gate Köprüsü - San Francisco, ABD: Golden Gate Köprüsü, deprem riski yüksek olan San Francisco'da bulunmaktadır. Bu köprüdeki sismik yapıların izolasyonu kolaydır, köprünün depremi sırasında daha esnek ve dayanıklı olması sağlanır. Bu sayede köprülere, depremlere karşı direnci artırarak, hasarı en aza indirmeye yönelik bir güçlendirme sağlanmıştır.

Christchurch, Yeni Zelanda - Sismik Risklere Karşı Yeniden İnşa: Christchurch, 2010 ve 2011 yıllarında yaşanan büyük depremlerle büyük zarar görüldü. Şehir, sismik risklere karşı dayanıklı bir şekilde inşa edilmek üzere daha planlı yeniden inşa projelerine odaklanarak, yeni altyapı ve altyapının deprem güvenliği açısından gelişimini sağlamıştır.

Yeni Zelanda Parlamentosu Beehive Binası - Wellington, Yeni Zelanda: Yeni Zelanda'da bulunan Beehive Building, ülkenin deprem riskini gözeten inşa edilmiştir. Binada sismik güvenlik özelliği, deprem etkilerinden kaynaklanabilecek hasarların azaltılmasını sağlar.

Meksiko Şehri, Meksika Deprem - Algılama ve Uyarı Sistemi: Meksika'nın deprem kuşağında mevcut olması nedeniyle sık sık depremlere maruz kalıyor. Şehir, gelişmiş bir deprem algılama ve bilgilendirme sistemine sahiptir. Bu sistem, depremin başlamasından birkaç saniye önce sismik aktiviteyi algılar ve insanların uyararak kayıplarını kaybetmelerine yardımcı olur.

Japonya ve Türkiye'deki mühendislik alanları arasında birkaç önemli fark bulunmaktadır. İşte bu farkların bazıları:

1.Teknolojik Altyapı ve Endüstriyel Güç: Japonya, dünya çapında lider teknoloji geliştirme faaliyetleri yürütüyor ve yüksek teknoloji ürünleri üretmesiyle biliniyor. Özellikle otomotiv, elektronik ve robotik alanlarında küresel lider konumdadır. Türkiye ise daha çok geleneksel sanayi sektörlerine odaklanmıştır. Japonya'daki mühendislik, genellikle yüksek teknoloji ürünleri ve geniş kapsamlı bir şekilde yoğunlaşmıştır.

2. Eğitim Sistemi ve Mühendislik Eğitimi: Japonya, mühendislik alanında yetenekli profesyoneller yetiştirmek için güçlü bir eğitim sistemine sahiptir. Üniversiteleri ve araştırma programları, elektrik alanlarına geniş bir perspektif ve pratik beceriler sunar. Türkiye'de mühendislik eğitimi önemli bir yere sahiptir, ancak Japonya'nın eğitim sistemi daha fazla öğrenciyi yüksek teknolojik konularda uzmanlaşmaya teşvik etmektedir.

3.İnovasyon ve Ar-Ge Harcamaları: Japonya, Ar-Ge'ye yüksek düzeyde yatırım yaparak sürekli inovasyonu teşvik eder. Yenilikçi teknolojilerin geliştirilmesine odaklanan şirketler ve kamu kurumları, dünya çapında rekabet avantajı elde etme hedefleri. Türkiye'nin Ar-Ge harcamaları ve gelişmişlik kapasitesi artıyor, ancak bu alanda daha fazla yatırım yapılması gerekiyor.

4.İş Kültürü ve İşbirliği: Japonya'da iş kültürüne, bilgiye, disipline ve uzun vadeli düşüncelere odaklanılmıştır. Mühendislik projelerinde işbirliği ve ekip çalışması ön plandadır. Türkiye'de ise iş kültürü daha esnek ve girişimci bir yaklaşıma sahip olabilir. İş dünyası karar alma süreçlerinde daha hızlı ve daha dinamik bir şekilde gerçekleşebilir.

5.Sürdürülebilirlik ve Çevresel Faktörler: Japonya, sürdürülebilir teknolojiler ve etkiler konusunda duyarlı bir yaklaşım sergiler. Çevre dostu uygulamalar, enerji verimliliği ve atık yönetimi, Japon mühendisliğinin önemli unsurlarıdır. Türkiye'de bu konuda artan bir güçlü olmasına rağmen, Japonya'da bu konuda altyapı ve uygulamalardaki gelişmişlik daha güçlü.

Bu değişkenler, Japonya ve Türkiye'deki mühendislik yaklaşımları arasındaki temel farklardan bazılarıdır. Ancak her iki ülke de mühendislik alanında sürekli gelişme ve iyileştirme çabası içindedir.

Rant Odaklı Kentleşmenin Sorunları:

Hızlı ve Plansız Büyüme: Estetik ve mimari uyum gözetilmeden yapılan bu inşaatlar, afet anında ciddi güvenlik riskleri taşır.

Yüksek Dağılımlı Yapılaşma ve Sınırlı Yeşil Alanlar: Deprem, sel veya patlama gibi afetlerde insanların zararına yol açabilir.

Tarihi ve Kültürel Değerlerin Yok Sayılması: Kentlerin özgün karakterlerini kaybetmelerine neden olabilir.

Mimarlık ve Kentleşme:

Güzellik, İşlevsellik ve Güvenlik: Mimarlık, kentte bu unsurları bir araya getirme misyonunu taşır.

Rant Odaklı Politikaların Etkisi: Bu politikalar, şehirlerin afetlere karşı direncini ciddi şekilde azaltır.

Afet Sorunlarını Azaltma ve Dayanıklı Kentler:

Uzman Mimar Gözetimi: Kentleşme ve dönüşüm projelerinin uzman mimar gözetiminde gerçekleştirilmesi şarttır.

Sürdürülebilir ve Çevre Dostu Çözümler: Şehirlerin maliyetlerini ve estetik değerini koruyarak toplumsal bağları güçlendirebilir.

Mimarların Rolü ve Etkisi:

Kilit Rol: Mimarlar, projelerin estetik, fonksiyonel ve güvenli olmasında önemli bir rol oynarlar.

Uzman Görüşlerin İhmal Edilmesi: Rant odaklı projelerde, Mimarlar Odası'nın etkisi sıklıkla simgesel bir varlıkla sınırlı kalır.

Sismik İzolasyon ve Depreme Dayanıklı Teknolojilerin İşleyişi ve Mühendislik Kısmı:

Sismik İzolasyonun Amacı: Yapıyı depremin etkilerinden izole etmek ve bütünlüğünü korumak.

Kullanılan Teknikler: Lastik yataklar, sürtünme yatakları, top yatakları, yay sistemleri.

Uygulama Alanları: Hem yeni yapı tasarımları hem de sismik güçlendirme için kullanılır.

Tarihsel Gelişim: Sismik izolasyon teknolojisi, tarihsel olarak farklı dönemlerde farklı yöntemlerle uygulanmıştır. İlk örnekler, M.Ö. 550 yılında İran'daki Kyrus Büyük'ün Mezarı'nın inşasında görülmektedir. Bu yapı, iki temel üzerine inşa edilmiş ve deprem durumunda üst tabakanın alt tabaka üzerinde kaymasına izin vererek yapıyı korumuştur.

Sismik İzolasyon: Sismik izolasyon, yapıları deprem etkilerinden korumak için kullanılan özel bir mühendislik sistemidir . Sismik izolasyon, pasif yapısal titreşim kontrol teknolojileri alanında en güçlü araçlardan biridir. İzolasyon, lastik yataklar, sürtünme yatakları, top yatakları, yay sistemleri ve diğer araçlar gibi çeşitli teknikler kullanılarak elde edilebilir. Bu teknoloji, bir binanın veya yapının, uygun bir başlangıç tasarımı veya sonradan yapılan değişikliklerle, potansiyel olarak yıkıcı bir sismik etkiye dayanmasını sağlamayı amaçlar.

Taban İzolatörleri (Taban İzolatörleri): Yapının imzasını taşıyan taban izolatörleri, sismik sistemin izolasyonunu sağlar. Elastomer malzemeler, metal amortisörler veya viskoz sıvı dolu cihazlar gibi esnek bir şekilde yapılmıştır. Deprem sırasında bu koşullar, zeminden gelen seçimleri absorbe eder ve yapıyı korur.

Temel İzolatörler: Özel tasarlanmış temel izolatörler, yapıyı depremin etkilerinden izole eder. Elastomer özellikleri, sürekli amortisör veya Extreme kaymaya izin veren yataklar içerir.

Pendül Sistemleri: Yapıya entegre edilen sarkaç sistemleri, deprem sırasında oluşan aşırı hareketlere karşı tepki veren sistemlerdir. Bu sistemler, sallanan ağırlıklar veya özel tasarlanmış cihazlar içerir ve yönetimlerini emerek yapıyı korur.

Sürekli Damperler: Yapıya entegre edilen sürekli damper sistemleri, yapı üzerindeki deprem kuvvetlerini absorbe ederek seçimleri kontrol altında tutar.

Yatay Kayma Yüzeyleri: Yatay kayma yüzeyleri, yapıyı deprem sırasında aşırı hareketlere izin vererek, enerjisini emer.

Deprem Dirençli Teknolojiler: Depreme dirençli teknolojiler, yapıların depreme dayanıklı hale getirilmesini sağlayan yapılar. Yapısal raporlar ve özel tasarım modelleri içerir.

Güçlendirme Teknikleri: Mevcut binaları depreme dayanıklı hale getirmek için, yapısal elemanlara ek olarak güçlendirilebilirler. Bu, ekstra beton kaplamalar, çelik takviyeler veya kompozit bileşenlerin birleştirme gibi yöntemleri.

Esnek Malzemelerin Kullanımı: Yapı elemanlarında esnek malzemelerin kullanımı, deprem sırasında meydana gelen deformasyonları emer ve binaları korur. Bu malzemeler arasında esnek çelik, fiberglas takviyeli beton gibi dayanıklı ve elastik özellikler yer alır.

Yatay ve Dikey Elemanlar: Yatay ve dikey elemanlar, yapıların depreme genişlemesini arttırmak için kullanılan temel bir stratejidir. Yapıların Dikey ve dikey yükleri daha etkili bir taşıma şekline yardımcı olmak amacıyla tasarlanmış özel bağlantı sistemleri ve yapı elemanları içerir.

Çerçeve Güçlendirmesi: Mevcut yapı çerçeve sistemleri, depreme dayanıklı hale getirilmek için çeşitli yöntemlerle desteklenir. Bu, çelik takviyeler, karbon fiber takviyeler veya beton takviyeleri.

Betonarme Yapılarının Güçlendirilmesi: Betonarme yapıları, özel güçlendirme teknikleri kullanılarak depreme karşı dirençli hale getirilebilir. Bu, sismik kirişlerin eklenmesi, kolonların takviye edilmesi veya Extreme çelik çerçeveler gibi yöntemler içerir.

Değişken Süneklikli Kirişler: Yüksek performanslı özelliklerle üretilen değişken süneklikli kirişler, deprem etkilerine karşı daha iyi direnç sağlar.

Sismik izolasyon ve depreme dayanıklı teknolojiler, mimarlık ve mühendislik alanında önemli bir gelişmedir. Bu teknolojiler, yapıların deprem sırasında daha esnek ve dayanıklı olmasını sağlayarak, afet risklerini azaltmaktadır. Rant odaklı kentleşme politikalarının aksine, bu tür teknolojik yaklaşımlar, şehirlerimizi daha güvenli ve sürdürülebilir hale getirmektedir.

Dünya Genelinde Örnekler:

Tokyo, Japonya - Depreme Dayanıklı Yapılar:

Japonya, deprem kuşağında bulunan bir ülke olduğu için Tokyo gibi büyük şehirlerde depreme dayanıklılık tasarımına görünüm özelliklerine. Yüksek yapıdaki temel yapılar, gelişmiş deprem mühendisliği prensiplerine uygun olarak inşa edilmekte ve deprem anında sallanarak absorbe edilebilen yapı malzemeleri kullanılmaktadır.

Tokyo Kulesi (Tokyo Skytree): Tokyo Skytree, Tokyo'nun Sumida bölgesinde yer alan ve 634 metreye ulaşan bir iletişim ve gözlem kulesidir. 2012 yılında tamamlanan bu yapı, deprem açısından özel olarak tasarlanmış ve gelişmiş mühendislik teknolojileri kullanılarak inşa edilmiştir. Ayrıca rüzgar direnci ve sismik izolasyon gibi özellikler göz önüne alınarak tasarlanmıştır.

Kansai Uluslararası Havalimanı: Kansai Uluslararası Havalimanı, Osaka Körfezi üzerine inşa edilmiş bir yapay ada yer alır. Yapı, tayfunlara ve diğer doğal felaketlere karşı dayanıklı olarak tasarlanmıştır. Havaalanı, depremlere dayanıklı yapı ve deniz seviyesinin yükselmesine karşı alınan önlemlerle dikkat çekilir.

Japonya Denizaltı Tüneli: Japonya, denizaltı tünelleri inşa etme konusunda da öncülük ediyor. Örneğin Seikan Tüneli, Honshu ile Hokkaido adalarını birbirine bağlayan bağlantılar ve dünyanın en uzun denizaltı tünellerinden biridir. Bu tür projeler, deprem riski olan yapılar, güvenli ve dayanıklı taşıma sağlama amacını taşır.

Kobe Merkez İş Binası - Kobe, Japonya: 1995 yılında meydana gelen Kobe depremi sonrasında inşa edilen Kobe Merkez İş Binası, sismik izolasyon teknolojisi ile donatılmıştır. Bu binada kullanılan izolatörler, deprem sırasında bina daha az titreşmesini sağlayarak dayanıklılık güvenliğini artırmıştır.

Akashi Kaikyō Köprüsü: Akashi Kaikyō Köprüsü, Akashi Boğazı üzerinde yer alan ve dünyanın en uzun asma manzarasıdır. Köprü, depreme karşı direnç olması için özel olarak tasarlanmıştır. Ayrıca köprüdeki sismik izolasyon sistemleri, deprem sırasında zarar vermeyi önler.

Kobe Liman Köprüsü (Akashi Kaikyō Köprüsü'nün Yanındaki İkinci Köprü): Kobe Liman Köprüsü, 1995 Kobe depreminin ardından inşa edilmiştir. Bu köprü deprem etkilerine karşı dayanıklı bir yapıya sahiptir. Sismik izolasyon cihazları yapısal köprünün deprem sırasında zarar görmesini ve az indirme amacı güdülmüştür.

Osaka İstasyon Kulesi - Osaka, Japonya: Osaka İstasyon Kulesi, Japonya'da bir alışveriş ve ofis kompleksi olarak hizmet vermektedir. Yapının temel tasarımında sismik izolasyon özelliği ile Osaka'nın deprem riskine karşı dayanıklı hale getirildi.

Seikan Tüneli: Seikan Tüneli, Honshu ve Hokkaido adalarını birbirine bağlayan bir tünelidir. Tünel, denizin altında inşa edilmiş deprem ve tsunami risklerini göz önünde bulundurarak tasarlanmıştır. Aynı zamanda, tünelin içindeki hava basıncı, trenlerin güvenli bir şekilde seyahat etmesinin sağlanması için optimize ediliyor.

San Francisco, ABD - Örnek Deprem Yönetimi: San Francisco, depremlere maruz kalan bir şehir olarak biliniyor. Şehir, deprem hazırlıkları konusunda öncü bir rol üstlenmiştir. Yapıların depreme dayanıklı olması için sıkı inşaatların genişletilmesi, deprem sırasında hızlı ve etkili müdahalenin sağlanması için gelişmiş deprem yönetim sistemleri uygulanmaktadır.

Golden Gate Köprüsü - San Francisco, ABD: Golden Gate Köprüsü, deprem riski yüksek olan San Francisco'da bulunmaktadır. Bu köprüdeki sismik yapıların izolasyonu kolaydır, köprünün depremi sırasında daha esnek ve dayanıklı olması sağlanır. Bu sayede köprülere, depremlere karşı direnci artırarak, hasarı en aza indirmeye yönelik bir güçlendirme sağlanmıştır.

Christchurch, Yeni Zelanda - Sismik Risklere Karşı Yeniden İnşa: Christchurch, 2010 ve 2011 yıllarında yaşanan büyük depremlerle büyük zarar görüldü. Şehir, sismik risklere karşı dayanıklı bir şekilde inşa edilmek üzere daha planlı yeniden inşa projelerine odaklanarak, yeni altyapı ve altyapının deprem güvenliği açısından gelişimini sağlamıştır.

Yeni Zelanda Parlamentosu Beehive Binası - Wellington, Yeni Zelanda: Yeni Zelanda'da bulunan Beehive Building, ülkenin deprem riskini gözeten inşa edilmiştir. Binada sismik güvenlik özelliği, deprem etkilerinden kaynaklanabilecek hasarların azaltılmasını sağlar.

Meksiko Şehri, Meksika Deprem - Algılama ve Uyarı Sistemi: Meksika'nın deprem kuşağında mevcut olması nedeniyle sık sık depremlere maruz kalıyor. Şehir, gelişmiş bir deprem algılama ve bilgilendirme sistemine sahiptir. Bu sistem, depremin başlamasından birkaç saniye önce sismik aktiviteyi algılar ve insanların uyararak kayıplarını kaybetmelerine yardımcı olur.

Japonya ve Türkiye'deki mühendislik alanları arasında birkaç önemli fark bulunmaktadır. İşte bu farkların bazıları:

1.Teknolojik Altyapı ve Endüstriyel Güç: Japonya, dünya çapında lider teknoloji geliştirme faaliyetleri yürütüyor ve yüksek teknoloji ürünleri üretmesiyle biliniyor. Özellikle otomotiv, elektronik ve robotik alanlarında küresel lider konumdadır. Türkiye ise daha çok geleneksel sanayi sektörlerine odaklanmıştır. Japonya'daki mühendislik, genellikle yüksek teknoloji ürünleri ve geniş kapsamlı bir şekilde yoğunlaşmıştır.

2. Eğitim Sistemi ve Mühendislik Eğitimi: Japonya, mühendislik alanında yetenekli profesyoneller yetiştirmek için güçlü bir eğitim sistemine sahiptir. Üniversiteleri ve araştırma programları, elektrik alanlarına geniş bir perspektif ve pratik beceriler sunar. Türkiye'de mühendislik eğitimi önemli bir yere sahiptir, ancak Japonya'nın eğitim sistemi daha fazla öğrenciyi yüksek teknolojik konularda uzmanlaşmaya teşvik etmektedir.

3.İnovasyon ve Ar-Ge Harcamaları: Japonya, Ar-Ge'ye yüksek düzeyde yatırım yaparak sürekli inovasyonu teşvik eder. Yenilikçi teknolojilerin geliştirilmesine odaklanan şirketler ve kamu kurumları, dünya çapında rekabet avantajı elde etme hedefleri. Türkiye'nin Ar-Ge harcamaları ve gelişmişlik kapasitesi artıyor, ancak bu alanda daha fazla yatırım yapılması gerekiyor.

4.İş Kültürü ve İşbirliği: Japonya'da iş kültürüne, bilgiye, disipline ve uzun vadeli düşüncelere odaklanılmıştır. Mühendislik projelerinde işbirliği ve ekip çalışması ön plandadır. Türkiye'de ise iş kültürü daha esnek ve girişimci bir yaklaşıma sahip olabilir. İş dünyası karar alma süreçlerinde daha hızlı ve daha dinamik bir şekilde gerçekleşebilir.

5.Sürdürülebilirlik ve Çevresel Faktörler: Japonya, sürdürülebilir teknolojiler ve etkiler konusunda duyarlı bir yaklaşım sergiler. Çevre dostu uygulamalar, enerji verimliliği ve atık yönetimi, Japon mühendisliğinin önemli unsurlarıdır. Türkiye'de bu konuda artan bir güçlü olmasına rağmen, Japonya'da bu konuda altyapı ve uygulamalardaki gelişmişlik daha güçlü.

Bu değişkenler, Japonya ve Türkiye'deki mühendislik yaklaşımları arasındaki temel farklardan bazılarıdır. Ancak her iki ülke de mühendislik alanında sürekli gelişme ve iyileştirme çabası içindedir.

QOSHE -   Afetlerin Gölgesinde Rant Odaklı Kentleşme , Mimarlık Perspektifi : Sismik İzolasyon ve Depreme Dayanıklı Teknolojiler - Selin Aze Hazer
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

  Afetlerin Gölgesinde Rant Odaklı Kentleşme , Mimarlık Perspektifi : Sismik İzolasyon ve Depreme Dayanıklı Teknolojiler

8 0
29.02.2024

Günümüzde kentleşme ve dönüşüm, mimarlık açısından sürdürülebilir, estetik ve fonksiyonel çözümlerle ele alınması gereken kritik bir konudur. Ne yazık ki, birçok yaklaşım, bu projelerde estetik ve fonksiyonel değerleri göz ardı ederek, rant odaklı yaklaşımları benimsemekte ve bu durum, afet risklerini artırmaktadır.

Rant Odaklı Kentleşmenin Sorunları:

Hızlı ve Plansız Büyüme: Estetik ve mimari uyum gözetilmeden yapılan bu inşaatlar, afet anında ciddi güvenlik riskleri taşır.

Yüksek Dağılımlı Yapılaşma ve Sınırlı Yeşil Alanlar: Deprem, sel veya patlama gibi afetlerde insanların zararına yol açabilir.

Tarihi ve Kültürel Değerlerin Yok Sayılması: Kentlerin özgün karakterlerini kaybetmelerine neden olabilir.

Mimarlık ve Kentleşme:

Güzellik, İşlevsellik ve Güvenlik: Mimarlık, kentte bu unsurları bir araya getirme misyonunu taşır.

Rant Odaklı Politikaların Etkisi: Bu politikalar, şehirlerin afetlere karşı direncini ciddi şekilde azaltır.

Afet Sorunlarını Azaltma ve Dayanıklı Kentler:

Uzman Mimar Gözetimi: Kentleşme ve dönüşüm projelerinin uzman mimar gözetiminde gerçekleştirilmesi şarttır.

Sürdürülebilir ve Çevre Dostu Çözümler: Şehirlerin maliyetlerini ve estetik değerini koruyarak toplumsal bağları güçlendirebilir.

Mimarların Rolü ve Etkisi:

Kilit Rol: Mimarlar, projelerin estetik, fonksiyonel ve güvenli olmasında önemli bir rol oynarlar.

Uzman Görüşlerin İhmal Edilmesi: Rant odaklı projelerde, Mimarlar Odası'nın etkisi sıklıkla simgesel bir varlıkla sınırlı kalır.

Sismik İzolasyon ve Depreme Dayanıklı Teknolojilerin İşleyişi ve Mühendislik Kısmı:

Sismik İzolasyonun Amacı: Yapıyı depremin etkilerinden izole etmek ve bütünlüğünü korumak.

Kullanılan Teknikler: Lastik yataklar, sürtünme yatakları, top yatakları, yay sistemleri.

Uygulama Alanları: Hem yeni yapı tasarımları hem de sismik güçlendirme için kullanılır.

Tarihsel Gelişim: Sismik izolasyon teknolojisi, tarihsel olarak farklı dönemlerde farklı yöntemlerle uygulanmıştır. İlk örnekler, M.Ö. 550 yılında İran'daki Kyrus Büyük'ün Mezarı'nın inşasında görülmektedir. Bu yapı, iki temel üzerine inşa edilmiş ve deprem durumunda üst tabakanın alt tabaka üzerinde kaymasına izin vererek yapıyı korumuştur.

Sismik İzolasyon: Sismik izolasyon, yapıları deprem etkilerinden korumak için kullanılan özel bir mühendislik sistemidir . Sismik izolasyon, pasif yapısal titreşim kontrol teknolojileri alanında en güçlü araçlardan biridir. İzolasyon, lastik yataklar, sürtünme yatakları, top yatakları, yay sistemleri ve diğer araçlar gibi çeşitli teknikler kullanılarak elde edilebilir. Bu teknoloji, bir binanın veya yapının, uygun bir başlangıç tasarımı veya sonradan yapılan değişikliklerle, potansiyel olarak yıkıcı bir sismik etkiye dayanmasını sağlamayı amaçlar.

Taban İzolatörleri (Taban İzolatörleri): Yapının imzasını taşıyan taban izolatörleri, sismik sistemin izolasyonunu sağlar. Elastomer malzemeler, metal amortisörler veya viskoz sıvı dolu cihazlar gibi esnek bir şekilde yapılmıştır. Deprem sırasında bu koşullar, zeminden gelen seçimleri absorbe eder ve yapıyı korur.

Temel İzolatörler: Özel tasarlanmış temel izolatörler, yapıyı depremin etkilerinden izole eder. Elastomer özellikleri, sürekli amortisör veya Extreme kaymaya izin veren yataklar içerir.

Pendül Sistemleri: Yapıya entegre edilen sarkaç sistemleri, deprem sırasında oluşan aşırı hareketlere karşı tepki veren sistemlerdir. Bu sistemler, sallanan ağırlıklar veya özel tasarlanmış cihazlar içerir ve yönetimlerini emerek yapıyı korur.

Sürekli Damperler: Yapıya entegre edilen sürekli damper sistemleri, yapı üzerindeki deprem kuvvetlerini absorbe ederek seçimleri kontrol altında tutar.

Yatay Kayma Yüzeyleri: Yatay kayma yüzeyleri, yapıyı deprem sırasında aşırı hareketlere izin vererek, enerjisini emer.

Deprem Dirençli Teknolojiler: Depreme dirençli teknolojiler, yapıların depreme dayanıklı hale getirilmesini sağlayan yapılar. Yapısal raporlar ve özel tasarım modelleri içerir.

Güçlendirme Teknikleri: Mevcut binaları depreme dayanıklı hale getirmek için, yapısal elemanlara ek olarak güçlendirilebilirler. Bu, ekstra beton kaplamalar, çelik takviyeler veya kompozit bileşenlerin birleştirme gibi yöntemleri.

Esnek Malzemelerin Kullanımı: Yapı elemanlarında esnek malzemelerin kullanımı, deprem sırasında meydana gelen deformasyonları emer ve binaları korur. Bu malzemeler arasında esnek çelik, fiberglas takviyeli beton gibi dayanıklı ve elastik özellikler yer alır.

Yatay ve Dikey Elemanlar: Yatay ve dikey elemanlar, yapıların depreme genişlemesini arttırmak için kullanılan temel bir stratejidir. Yapıların Dikey ve dikey yükleri daha etkili bir taşıma şekline yardımcı olmak amacıyla tasarlanmış özel bağlantı sistemleri ve yapı elemanları içerir.

Çerçeve Güçlendirmesi: Mevcut yapı çerçeve sistemleri, depreme dayanıklı hale getirilmek için çeşitli yöntemlerle desteklenir. Bu, çelik takviyeler, karbon fiber takviyeler veya beton takviyeleri.

Betonarme Yapılarının Güçlendirilmesi: Betonarme yapıları, özel güçlendirme teknikleri kullanılarak depreme karşı dirençli hale getirilebilir. Bu, sismik kirişlerin eklenmesi, kolonların takviye edilmesi veya Extreme çelik çerçeveler gibi yöntemler içerir.

Değişken Süneklikli Kirişler: Yüksek performanslı özelliklerle üretilen değişken süneklikli kirişler, deprem etkilerine karşı daha iyi direnç sağlar.

Sismik izolasyon ve depreme dayanıklı teknolojiler, mimarlık ve mühendislik alanında önemli bir gelişmedir. Bu teknolojiler, yapıların deprem sırasında daha esnek ve dayanıklı olmasını sağlayarak, afet risklerini azaltmaktadır. Rant odaklı kentleşme politikalarının aksine, bu tür teknolojik yaklaşımlar, şehirlerimizi daha güvenli ve sürdürülebilir hale getirmektedir.

Dünya Genelinde Örnekler:

Tokyo, Japonya - Depreme Dayanıklı Yapılar:

Japonya, deprem kuşağında bulunan bir ülke olduğu için Tokyo gibi büyük şehirlerde depreme dayanıklılık tasarımına görünüm özelliklerine. Yüksek yapıdaki temel yapılar, gelişmiş deprem mühendisliği prensiplerine uygun olarak inşa edilmekte ve deprem anında sallanarak absorbe edilebilen yapı malzemeleri kullanılmaktadır.

Tokyo Kulesi (Tokyo Skytree): Tokyo Skytree, Tokyo'nun Sumida bölgesinde yer alan ve 634 metreye ulaşan bir iletişim ve gözlem kulesidir. 2012 yılında tamamlanan bu yapı, deprem açısından özel olarak tasarlanmış ve gelişmiş mühendislik teknolojileri kullanılarak inşa edilmiştir. Ayrıca rüzgar direnci ve sismik izolasyon gibi özellikler göz önüne alınarak tasarlanmıştır.

Kansai Uluslararası Havalimanı: Kansai Uluslararası Havalimanı, Osaka Körfezi üzerine inşa edilmiş bir yapay ada yer alır. Yapı, tayfunlara ve diğer doğal felaketlere karşı dayanıklı olarak tasarlanmıştır. Havaalanı, depremlere dayanıklı yapı ve deniz seviyesinin yükselmesine karşı alınan önlemlerle dikkat çekilir.

Japonya Denizaltı Tüneli: Japonya, denizaltı tünelleri inşa etme konusunda da öncülük ediyor. Örneğin Seikan Tüneli, Honshu ile Hokkaido adalarını birbirine bağlayan bağlantılar ve dünyanın en uzun denizaltı tünellerinden biridir. Bu tür projeler, deprem riski olan yapılar, güvenli ve dayanıklı taşıma sağlama amacını taşır.

Kobe Merkez İş Binası - Kobe, Japonya: 1995 yılında meydana gelen Kobe depremi sonrasında inşa edilen Kobe Merkez İş Binası, sismik izolasyon teknolojisi ile donatılmıştır. Bu binada kullanılan izolatörler, deprem sırasında bina daha az titreşmesini sağlayarak dayanıklılık güvenliğini artırmıştır.

Akashi Kaikyō Köprüsü: Akashi Kaikyō Köprüsü, Akashi Boğazı üzerinde yer alan ve dünyanın en uzun asma manzarasıdır. Köprü, depreme karşı direnç olması için özel olarak tasarlanmıştır. Ayrıca köprüdeki sismik izolasyon sistemleri, deprem sırasında zarar vermeyi önler.

Kobe Liman Köprüsü (Akashi Kaikyō Köprüsü'nün Yanındaki İkinci Köprü): Kobe Liman Köprüsü, 1995 Kobe depreminin ardından inşa edilmiştir. Bu köprü deprem etkilerine karşı dayanıklı bir yapıya sahiptir. Sismik izolasyon cihazları yapısal köprünün deprem sırasında zarar görmesini ve az indirme amacı güdülmüştür.

Osaka İstasyon Kulesi - Osaka, Japonya: Osaka İstasyon Kulesi, Japonya'da bir alışveriş ve ofis kompleksi olarak........

© Kocaeli Koz


Get it on Google Play