ACAİP YAZILAR

Bundan 23 yıl önce 2001 yılında hayatımıza giren ve 2002 yılında seçimi kazanan AKP hala iktidar.

Dünyada eşi benzeri olmayan bu büyük iktidarda kalabilme başarısının çeşitli sırları var elbette.

AKP’nin özellikle genel başkanı her seferinde üstüne basa basa her seçimi kazandıklarını muhalefetin hep kaybettiğini söylüyor.

Evet AKP gerçekten her seçimi kazandı.

Gerçi ülke çapında çoğu yerde hep birinci olması ve topladığı milletvekilleri ile her seferinde iktidar olacak gücü bulduğu için AKP sanki eşsiz bir başarı kazanmış gibi görünüyor ama aslında durum pek de o kadar değil.

Örneğin AKP siyasi yarışına yüzde 34.5 oyla başladı, bunu önce yüzde 47’ye sonra yüzde 49.8’e kadar çıkardı ama sonra gerilemeye başladı.

2015 yılında yüzde 40.5’e inerek ilk kez kazandığı oylarla tek başına iktidar olma gücünü yitirmişti.

Ancak hemen aynı yıl içinde yapılan ikinci seçimde yüzde 49.8 oy aldı.

Bu AKP için son nokta oldu.

Bu tarihten itibaren yapılan her seçimde oy oranı geriledi 2018’e yüzde 41’e son genel seçimlerde ise yüzde 35’e düştü..

AKP her iki seçimde de milletvekili sayısı olarak salt çoğunluğu sağlayamadı, imdadına koalisyon ortağı MHP yetişti.

Ancak her iki seçimde de AKP’nin MHP, BBP, YRP, DSP, Hüdapar ile kurduğu koalisyon sayesinde Erdoğan cumhurbaşkanı seçildi ve görünümde AKP yine tek başına iktidar konumunda oldu.

AKP’nin seçim kazanma becerisinde elbette başta din istismarı olmak üzere haksızlık ve yolsuzluğun içşelleştirilmesi, adam kayırmacılık, yoksullaştırılan halkın avantaya bağlanması çok etkili oldu.

Ama AKP’nin bir özelliği daha var.

Başta Erdoğan olmak üzere iktidar partisi asla yanlış yaptığını kabullenmiyor, geri adım atmıyor, hesap vermiyor, kendinden olanlardan da hesap sormuyor.

Bunu devletin tüm gücü ve neredeyse tamamına yakınını ele geçirdiği medya sayesinde yapıyor.

Erdoğan ve iktidarı bu sihirin bozulmaması için asla rakipleriyle karşı karşıya gelmiyor, tartışmaya girmiyor, gazetecilere soru bile sordurtmuyor.

Erdoğan için aynı makam için yarıştıkları adayları bile onun dengi değil, onlarla bir araya gelemeyecek kadar yükseklerde oturuyor çünkü.

Bu elbette aşağıya doğru yansıyor ve hatta bu talimatla yapılıyor.

AKP’nin hiçbir yetkilisi, bakanı, bürokratı kendilerinden olmayanlarla bir araya gelmiyor, kendilerinden olmayan tek gazetecinin bile sorularını yanıtlamıyor.

Bu ayın sonunda yerel seçimler var, çok sayıda büyükşehir belediyesi var.

Öne çıkan adaylar AKP ve CHP’den.

Ama tüm taleplere ve ısrarlara rağmen hiçbir yerde hiçbir AKP’li başkan adayı rakibiyle halk önünde bir tartışmaya yanaşmıyor.

Seçimin en önemli merkezi İstanbul’da iki aday var, İmamoğlu’nun ısrarlı çağrılarına rağmen Murat Kurum bir açık oturum davetini kabul etmiyor.

AKP şunu biliyor; Bugüne kadar tek taraflı olarak halkı etkilemeyi, algı yaratmayı başardılar.

Eğer Erdoğan dahil yarışa giren isimler rakipleriyle karşı karşıya gelirse mutlaka yenilecekler.

Çünkü yıllardır asla cevap vermedikleri sorularla karşılaşacaklar ve söyleyebilecekleri hiçbir şey yok.

Bu nedenle AKP tek taraflı polemiklerle, suçlama ve hakaretlerle günü kurtarıyor.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Eğitim; harf öğrenme, sayıları toplama çarpmaktan ibaret değildir.

Fotoğrafı bir okur çekip göndermiş.

Aslında çok sık rastladığımız bir manzara.

İnsanlar elbette güzel bir havada halka açık bir bankta oturup sohbet edecektir, bu sırada bir şeyler de yiyeceklerdir.

Ama bir kentte yaşamanın adabı vardır.

Yediğiniz çekirdeklerin kabuklarını sizden sonra başkalarının da kullanacağı alana pervasızca atıp gidemezsiniz.

İçtiğiniz suyun, meşrubatın şişesini ortalığa bırakamazsınız.

Yediğiniz gofretlerin, çikolataların, cipslerin boşalmış poşetlerini ortalığa saçamazsınız.

Eğitim sadece Türkçe, matematik, fen, sosyal ve din dersleri okumak değildir.

Eğitim insan olmayı, kentli olmayı, medeni olmayı, başkalarının hakkına saygıyı da öğrenmek demektir.

KOMİK

Sosyal medyada gördüğüm elle çizilmiş bir görüntüye çok güldüm.

Belli ki hemşire bir yabancı dil bilmiyor.

Muhtemelen ortaokuldan kalma İngilizcesi var.

Yabancı bir hastaya ertesi sabah ameliyat olacağını söylemek zorunda kalmış.

Lafla anlatamıyor.

En güzeli “çizerek anlatayım” demiş.

Ortaya böyle bir çizim çıkmış.

O hasta bu çizimden ertesi gün ameliyata alınacağını anlamış mıdır acaba?

Gerçi siyah beyaz çizimde tek kırmızı olan bıçağın ucundaki kanı görünce biraz tedirgin olmuştur.

Yeri gelmişken sosyetenin tanınmış isimlerinden birinin Londra’da başına geleni de anlatayım.

Hiç İngilizce bilmeyen bu sosyetik, yanında bir başka kadın arkadaşıyla Londra’nın lüks otellerinden birine gitmiş.

Arkadaşının midesi bozulmuş; ishal olmuş.

Bizimki koşmuş eczaneye, ishal için ilaç alacak, ama nasıl anlatacak.

Pratik zekasını kullanmış.

Eczacıya midesini göstermiş, ovuşturmuş ve “gar gar gar” diye ses çıkardıktan sonra elini poposuna götürmüş “foşşşş” demiş.

Eczacı gülerek ishale karşı bir hap vermiş.

ÇOK GÜLDÜM

Mart ayı baharın da müjdecisidir. Bu ayın 21’ine geldiğimizde bahar da resmen başlamış olacak.

Tabii bir de ayın son günü var, bakalım o nasıl olacak?

Ayın ilk pazarı için Yıldırım Tuna’dan üç fıkra geldi.

Birlikte okuyalım;

Horoz

Çiftlikteki horoz, önünde naz yaparak kaçan, aslında sevişme sırası nihayet kendisine geldi diye sevinçle koşan tavuğu kovalarken çiftçinin karısı elinde yem torbası ile çıkagelmiş, horozun tavuğu kovaladığı istikametin tam tersine bir avuç mısır tanesi atmasıyla horoz sert bir dönüşle tavuğun peşini bırakıp mısır tanelerine doğru uçmuş.

Kenarda olanları seyreden çiftçinin yetişkin oğlu “Tanrım..!” demiş korkuyla, “Ne olur kimseyi böyle bir tercihe mecbur edecek kadar aç bırakma..!”

Nakliyeci

Hayatım, sana bir şey söylemek zorundayım ama lütfen yanlış anlama.

Aa.. Nedir?

Kocan sürekli göğüslerime bakıp duruyor.

Ah, hayatım boş ver, üzerinde durma. Mesleği nedeniyle baktığına eminim.

Aa? Kocan plastik cerrah falan mı?

Yok hayatım, kocam nakliyeci.

Ee? Ne alakası var?

O aradaki boşluğa iki tane daha göğüs sıkıştırılabilir diye düşündüğüne eminim!

Temel’in evlilik hayatı

Temel arkadaşı Dursun’a “Karımdan elektrik alamıyorum” demiş,

“Yahu kaç senelik karın. Yeni mi başladı bu olay?” diye sormuş Dursun.

“Yok” demiş Temel, “Evlendiğimiz günden beri bu böyle.”

“E bunca yıl nasıl sürdürdün?”

“Vallahi” demiş Temel, “Genelde kaçak elektrik kullandık, bazen sağdan soldan jeneratör falan kiraladık, idare etmeye çalıştık işte!”

QOSHE - AKP neden başarılı biliyor musunuz? - Can Ataklı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

AKP neden başarılı biliyor musunuz?

190 22
03.03.2024

ACAİP YAZILAR

Bundan 23 yıl önce 2001 yılında hayatımıza giren ve 2002 yılında seçimi kazanan AKP hala iktidar.

Dünyada eşi benzeri olmayan bu büyük iktidarda kalabilme başarısının çeşitli sırları var elbette.

AKP’nin özellikle genel başkanı her seferinde üstüne basa basa her seçimi kazandıklarını muhalefetin hep kaybettiğini söylüyor.

Evet AKP gerçekten her seçimi kazandı.

Gerçi ülke çapında çoğu yerde hep birinci olması ve topladığı milletvekilleri ile her seferinde iktidar olacak gücü bulduğu için AKP sanki eşsiz bir başarı kazanmış gibi görünüyor ama aslında durum pek de o kadar değil.

Örneğin AKP siyasi yarışına yüzde 34.5 oyla başladı, bunu önce yüzde 47’ye sonra yüzde 49.8’e kadar çıkardı ama sonra gerilemeye başladı.

2015 yılında yüzde 40.5’e inerek ilk kez kazandığı oylarla tek başına iktidar olma gücünü yitirmişti.

Ancak hemen aynı yıl içinde yapılan ikinci seçimde yüzde 49.8 oy aldı.

Bu AKP için son nokta oldu.

Bu tarihten itibaren yapılan her seçimde oy oranı geriledi 2018’e yüzde 41’e son genel seçimlerde ise yüzde 35’e düştü..

AKP her iki seçimde de milletvekili sayısı olarak salt çoğunluğu sağlayamadı, imdadına koalisyon ortağı MHP yetişti.

Ancak her iki seçimde de AKP’nin MHP, BBP, YRP, DSP, Hüdapar ile kurduğu koalisyon sayesinde Erdoğan cumhurbaşkanı seçildi ve görünümde AKP yine tek başına iktidar konumunda oldu.

AKP’nin seçim kazanma becerisinde elbette başta din istismarı olmak üzere haksızlık ve yolsuzluğun içşelleştirilmesi, adam kayırmacılık, yoksullaştırılan halkın avantaya bağlanması çok etkili oldu.

Ama AKP’nin bir özelliği daha var.

Başta Erdoğan olmak üzere iktidar partisi asla yanlış yaptığını kabullenmiyor, geri adım atmıyor, hesap vermiyor, kendinden olanlardan da hesap sormuyor.

Bunu devletin tüm gücü ve neredeyse tamamına yakınını ele geçirdiği medya sayesinde yapıyor.

Erdoğan ve iktidarı bu sihirin bozulmaması için asla rakipleriyle karşı karşıya gelmiyor, tartışmaya girmiyor, gazetecilere soru bile sordurtmuyor.

Erdoğan için aynı makam için yarıştıkları adayları bile onun dengi değil, onlarla bir araya gelemeyecek kadar yükseklerde oturuyor çünkü.

Bu elbette aşağıya doğru yansıyor ve........

© Korkusuz


Get it on Google Play