ANALİZ

Seçimlere çok az zaman kaldı.

Hem liderler hem adaylar tam kadro sahadalar.

Özellikle Erdoğan sanki bu seçim yerel seçim değil de cumhurbaşkanlığı seçimi gibi davranıyor.

Ülkenin her yanında AKP’nin adaylarının değil Erdoğan’ın fotoğrafları asılı.

Gazete ve televizyon reklamlarında da adaylar yok hep Erdoğan var.

Erdoğan’ın en büyük hedefi İstanbul’u kazanmak.

Bu uğurda ülkenin çeşitli illerinde yaptığı konuşmalarda hep İstanbul’u anlatıyor, Murat Kurum için oy verilmesini istiyor, vatandaşa “İstanbul’daki yakınlarınıza telefon edip oylarını Kurum’a versinler” diyor.

Gerçi AKP mitinglerinde eski kalabalıklar ve coşku yok ama anketlere bakınca birçok yerde AKP’nin önde olduğu, büyük şehirlerin çoğunda da başa baş bir durum göze çarpıyor.

Şimdi siyasetin biraz dışına çıkalım ve cevabını bulamadığım soruya gelelim.

Ülkedeki ekonomik durum ortada.

Aşırı zamlardan, hayat pahalılığından, geçim sıkıntısından, yolsuzluklardan şikâyet etmeyen var mı?

Yok.

AKP’liler dahil herkes yakınıyor.

Şu ana kadar zorlama ile konuşanlar hariç bu iktidarın uygulamalarından şikayet etmeyen kimseyi görmedim.

Seçime 39 parti katılıyor.

Bu partilerin kendilerine göre bir seçmen tabanı var.

Hiç kimseye “Sen neden şu partiye oy veriyorsun?” deme hakkımız yok.

Ama iş iktidar partisine gelince iş değişiyor.

Çünkü diğer tüm partiler iktidarda olmak için çabalıyor, hiçbirinin iktidara gelirse ne yapacağını tam bilmiyoruz, hiçbirinin ülke çapında bir yaptırım gücü yok.

Bu nedene iktidarda olmayan bir partiye oy verilmesini sorgulamak hakkımız olmadığı gibi gereği de yok.

Oysa iktidardaki parti başka.

Yaşadığımız her olumsuzluktan tek sorumlu olan iktidar partisidir.

Doların yükselmesi, fiyatların artması, faizlerin tırmanması, geçim sıkıntısı iktidarın uygulamaları nedeniyle yaşanıyor.

Bunlarda iktidarda olmayan hiçbir partinin dahli yok.

Kısacası herkes şikayetçiyse bunun tek sorumlusu vardır o da iktidar.

O halde nasıl oluyor da son derece şikayetçi olanlar oylarını hala iktidar partisine veriyor.

Benim, senin, onun yaşadığı sıkıntıyı AKP’li seçmen çekmiyor mu?

Bu soruyu AKP’li bir vatandaşa sorduğumda aldığım cevap aşağı yukarı hep “Peki kime vereceğiz?” şeklinde oluyor.

Bu çaresizliğin bir sonucudur.

Seçmenlerin yarıdan fazlası AKP’den başka iktidar görmedi.

İnsanlar bilinmeyenden korkarlar, tıpkı ölüm gibi, nasıl ölümden sonrasını bilmediğimiz için hep korkuyorsak, başka bir iktidar görmediği için toplumun bir bölümü bu bilinmeyenden korkuyor olabilir.

Tarafsız bir gözle bakıldığında toplumun önemli bir kesiminin hâlâ AKP’ye oy veriyor olması aslında akla ve mantığa aykırıdır.

AKP’nin bir ideolojisi yok, bilgisi yok, hedefi yok.

Ama pek çok kişiyi kandırabilecek algı yaratma yeteneği var.

Bu algıların en güçlüsü de sanıyorum “öğretilmiş çaresizlik” olarak karşımıza çıkıyor.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Diğer yazımda her şeyin olumsuz olmasına rağmen halkın bir bölümünün neden AKP’ye oy verdiği sorusuna cevap bulamadığımı belirterek “öğretilmiş çaresizlik” olgusuna vurgu yaptım.

Algı yönetimini çok iyi beceren AKP yönetimi milleti sahte veya parlatılmış söylemlerle kendine mahkum ediyor.

Bu yazıları yazdığım sırada Adalet Partisi Genel Başkanı Vecdet Öz’ün sosyal medyada paylaştığı bir yazı düştü önüme.

Vecdet Öz sanki benim cevabını bulamadığım soruya ironik bir gönderme yapıyordu.

Yazıyı sizinle de paylaşmak istedim.

“Ey AKP’li kardeşim” diye başlamış Vecdet Öz ve şöyle devam etmiş;

Emekli maaşım yetmiyor diye üzülme, Ayasofya ibadete açıldı onu düşün iyi gelir, mutlu olursun.

Soğukta ucuz et kuyruğunda donmaya başladığında titreme, Karadeniz’de çıkacak doğalgazı düşün iyi gelir, ısınırsın.

Mazota ve benzine zam geldi diye kahretme, Gabar’dan çıkacak petrolü düşün iyi gelir, teselli bulursun.

Enflasyon almış başını gitmiş, döviz arttıkça artmış, piyasa yerle yeksan olmuş, işsizlik asrın rekorunu kırmış, millet çöplükten yiyecek topluyormuş sakın aldırma; kötünün kötüsü var deyip Gazze’de yiyecek bulamayan din kardeşlerini düşün, onlara dua et iyi gelir, sefaletini unutursun.

Senin ne işin var doğruyu söyleyenle sadece A Haber dinle iyi gelir, huzur bulursun.

Sana ne medeni ve gelişmiş ülkelerden, geçici dünya nimetlerinden; ahireti düşün, zikret, şükret, sabret iyi gelir, sevaba girersin.

Huzur haklarına, ballı maaşlara, makam araçlarına, bin odalı saraya, harcanan milyarlara, ejder meyveleriyle sürdürülen saltanata sakın kafanı takma.! Ne dedi reis.? “İtibardan tasarruf olmaz.!” Sürekli bunu düşün iyi gelir, sonunda cennete gidersin.

ŞAŞIRDIM

Türkiye’nin en uzun soluklu yarışmalarından biri ATV’de yayınlanan “Kim milyoner olmak ister?”

Efsane sunucu Kenan Işık’la hayat bulan ve çok izlenen bu yarışma programı şimdi Kenan İmirzalıoğlu’nun sunumuyla sürüyor.

Yarışmada ilk kez 5 milyonluk ödül sahibini buldu.

Kazanan Berk Göktaş’ı kutlarım ancak 5 milyonluk soru ve cevabın doğru verilmesi konusunda çok ciddi kuşkularım var.

5 milyonluk soru şuydu;

Bakara suresinde, kendilerine bıldırcın eti ve kudret helvası verilmesine rağmen İsrailoğullarının, “Biz bir çeşit yemeğe asla katlanmayız” diye isyan edip Hz.Musa’dan “Rabb’ine dua et de versin” diyerek istedikleri arasında hangisi yoktur?

A: Mercimek

B: Soğan

C: Nohut

D: Sarımsak

Kitle önünde yapılan bilgi yarışmalarında “genel kültür” soruları sorulur.

Yani iyi bir genel kültüre, hafızaya sahip olanların cevaplayabileceği sorulardır bunlar.

Oysa 5 milyonluk soru bırakın genel kültürü “uzmanlık” sorusu olarak bile kabul edilemez.

Kuran-ı Kerim’i ezbere bilen, din eğitimi verenler bile böyle bir soruyu doğru cevaplayamayabilir.

Bu durumda yarışma bir “genel kütür” yarışması olmaktan çıkıyor.

Yarışmacının son soruya kadar gelme başarısı büyük ama bu soruyu “kalbinin sesine güvenerek” vermesi de bana biraz manidar geldi.

Ayrıca son sorunun “Bakara” suresinden seçilmiş olması bir AKP’li bakanın “Bakara-makara” densizliğinden sonra sanki biraz ayıp kaçmış bana göre.

OKURDAN MESAJ

Beni çok sıkı takip ettiği gibi yorum, öneri ve sorularıyla da asla yalnız bırakmayan İzmirli bir okurum “Birkaç saçma tahminim var” diyerek bir mesaj göndermiş.

Bakalım neymiş okurumun “saçma” tahminleri;

1-Yandaş Ahmet Hakan bu gidişle ya Tayyip’in medya danışmanı olur ya da olması muhtemel 2025 erken genel seçiminde AKP Yozgat milletvekili adayı.

2-Ilıç’da zehirli toprak altında kalan ve çıkarılamayan canlar için yarın AKP, çıkarılsalar bile yine toprağa gidecekler en iyisi orada kalsınlar, der mi der. Hatta bir cami hocasına bunu resmen söyletirler.

3-AKP’liler birbirleriyle ve YRP ile kavgaya başladılarsa kesin bir şeyler kötü gidiyor, kamyon yokuş aşağı gitmeye başladı. Balon söndü...

4-Leyla Zana, AKP’ye tam destek veriyor. Bu beni çok şaşırtıyor. Bu kadın PKK’dan korkmadan bunları söylüyorsa menfaati büyük...

5-AKP İstanbul’u kaybetsin, ki kesin kaybeder, o zaman görün curcunayı... Bu AKP’liler Fatih Erbakan’ı ve en yakınındakileri sokakta tekme tokat döverler. Aha buraya yazıyorum...

Okurum “saçma tahminler” demiş ama gerçekten “saçma” mı bunlar, siz karar verin.

KOMİK

Fotoğrafı sosyal medyada gördüm.

Gerçek mi değil mi tam bilemiyorum.

Ama pek çok ciddi haber sitesinde yayınlandı bu fotoğraf.

Sosyal medyada da çok tepki çekti.

Şu ana kadar Kurum’un ekibinden bir yalanlama gelmediğine göre doğru olma ihtimali yüksek.

Tabii seçmenlere “vazelin kremi” dağıtıldığından bizzat Murat Kurum’un haberi var mı onu da bilmiyorum.

Ama olay gerçekse tek sorum var?

Bu krem hangi maksatla dağıtıldı, bunu neremize, ne zaman süreceğiz?

ŞAKA GİBİ

Yerel seçime çok az kala Erdoğan ve AKP yönetimi tüm düğmelere birden bastı.

Artık siyaset ahlakı, devlet anlayışı, centilmence yarış falan bir kenara bırakıldı devletin tüm gücü sahaya indi.

Bakanlar işi gücü bırakıp İstanbul’a yerleştiler dükkan dükkan gezerek oy dileniyorlar.

Camilerde, okullarda, üniversitelerde, devlet dairelerinde aklınıza gelecek her yerde AKP propagandası yapılıyor.

Sonunda uzaya giden ilk insanımız Alper Gezeravcı da propaganda için kullanılmaya başlandı.

Bu milletin cebinden çıkan 55 milyon dolarla (1 milyar 760 milyon TL) uzaya giden Gezeravcı İzmir’de AKP adayı Hamza Dağ’la sokaklara düşerek oy istiyor.

Sonuçta AKP Türkiye’nin ilk astronotunu milletin parasıyla “akastronot” yapmayı başardı.

QOSHE - Cevabını bulamadığım soru - Can Ataklı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Cevabını bulamadığım soru

342 29
27.03.2024

ANALİZ

Seçimlere çok az zaman kaldı.

Hem liderler hem adaylar tam kadro sahadalar.

Özellikle Erdoğan sanki bu seçim yerel seçim değil de cumhurbaşkanlığı seçimi gibi davranıyor.

Ülkenin her yanında AKP’nin adaylarının değil Erdoğan’ın fotoğrafları asılı.

Gazete ve televizyon reklamlarında da adaylar yok hep Erdoğan var.

Erdoğan’ın en büyük hedefi İstanbul’u kazanmak.

Bu uğurda ülkenin çeşitli illerinde yaptığı konuşmalarda hep İstanbul’u anlatıyor, Murat Kurum için oy verilmesini istiyor, vatandaşa “İstanbul’daki yakınlarınıza telefon edip oylarını Kurum’a versinler” diyor.

Gerçi AKP mitinglerinde eski kalabalıklar ve coşku yok ama anketlere bakınca birçok yerde AKP’nin önde olduğu, büyük şehirlerin çoğunda da başa baş bir durum göze çarpıyor.

Şimdi siyasetin biraz dışına çıkalım ve cevabını bulamadığım soruya gelelim.

Ülkedeki ekonomik durum ortada.

Aşırı zamlardan, hayat pahalılığından, geçim sıkıntısından, yolsuzluklardan şikâyet etmeyen var mı?

Yok.

AKP’liler dahil herkes yakınıyor.

Şu ana kadar zorlama ile konuşanlar hariç bu iktidarın uygulamalarından şikayet etmeyen kimseyi görmedim.

Seçime 39 parti katılıyor.

Bu partilerin kendilerine göre bir seçmen tabanı var.

Hiç kimseye “Sen neden şu partiye oy veriyorsun?” deme hakkımız yok.

Ama iş iktidar partisine gelince iş değişiyor.

Çünkü diğer tüm partiler iktidarda olmak için çabalıyor, hiçbirinin iktidara gelirse ne yapacağını tam bilmiyoruz, hiçbirinin ülke çapında bir yaptırım gücü yok.

Bu nedene iktidarda olmayan bir partiye oy verilmesini sorgulamak hakkımız olmadığı gibi gereği de yok.

Oysa iktidardaki parti başka.

Yaşadığımız her olumsuzluktan tek sorumlu olan iktidar partisidir.

Doların yükselmesi, fiyatların artması, faizlerin tırmanması, geçim sıkıntısı iktidarın uygulamaları nedeniyle yaşanıyor.

Bunlarda iktidarda olmayan hiçbir partinin dahli yok.

Kısacası herkes şikayetçiyse bunun tek sorumlusu vardır o da iktidar.

O halde nasıl oluyor da son derece şikayetçi olanlar oylarını hala iktidar partisine veriyor.

Benim, senin, onun yaşadığı sıkıntıyı AKP’li seçmen çekmiyor mu?

Bu soruyu AKP’li bir vatandaşa sorduğumda aldığım cevap aşağı yukarı hep “Peki kime vereceğiz?” şeklinde oluyor.

Bu çaresizliğin bir sonucudur.

Seçmenlerin yarıdan fazlası AKP’den başka iktidar görmedi.

İnsanlar bilinmeyenden korkarlar, tıpkı ölüm gibi, nasıl ölümden sonrasını bilmediğimiz için hep korkuyorsak, başka bir iktidar görmediği için toplumun bir bölümü bu bilinmeyenden korkuyor olabilir.

Tarafsız bir gözle bakıldığında toplumun önemli bir kesiminin hâlâ AKP’ye oy veriyor olması aslında akla ve mantığa aykırıdır.

AKP’nin bir ideolojisi yok, bilgisi yok,........

© Korkusuz


Get it on Google Play