“Andolsun o şafağa/O geceye ve onun karanlığı ile büründüğü şeylere/İttesak (dolunay) olunca o Ay’a ki/ Siz (ey insanlar) hiç şüphesiz ki, tabakadan tabakaya bineceksiniz/ Öyleyse onlara ne oluyor ki iman etmiyorlar/ Ve kendilerine Kur’an okunduğunda neden secde etmiyorlar?/ Bilakis o küfredenler yalanlıyorlar/ Halbuki Allah onların bütün düşündüklerini pek iyi bilendir/ Bunun için (İslamiyeti kabul etmedikleri ini) onları elem verici bir azâb ile müjdele/ İman edip de güzel amel ve hareketlerde bulunanlar müstesnadır. Onlar için bitip tükenmeyen bir mükâfat vardır.”

(İnşikak, 16-25)

Benim gözümü fezaya çeviren ve uzayla ilgili sohbetlerinden faydalandığım Araştırmacı Yazar Mehmet Emin Eminoğlu, “Kur’ân Işığında Kâinat ve Göklerin Fethi” adlı kitabında, yukarıdaki Kur’an âyetlerini yorumlarken “Önce sunduğumuz âyette Allahu Teâlâ, insanın semâya çıkmasının mümkün olduğunu bildirip Ay’a varabileceğini, semâ’da hayatını idâme ettirmek için Ay’da bir merkez hazırlayıp semâ cisimlerine birer birer çıkabileceğini de bildirmiştir” diyor. Eminoğlu hocam, fezada “uzay istasyonları” kurulup Ay’a insanlı uzay uçuşlarının yapılacağını, Ay’da uzay üsleri kurulup başka gezegenlere de gidilebileceğini; Kur’a âyetine dayanarak bize ifade ediyor. Buna asıl Müslümanların gayret etmesi gerektiğini fakat gayri müslimlere, iknâ babından öncelik verilerek onlar hakkında şöyle buyruluyor:

“Ufuklardaki kudretlerimizi göstereceğiz.”

Cenâb-ı Hakk, uzay çağının başladığı 1957’den 2024’e kadar geçen zaman zarfında uzaya çıkan gayri müslim kozmonot ve astronotlara, Allah tarafından “ufuklardaki kudretler” birer birer göstermesine rağmen onların arasından imana gelip de İslâmiyet’i seçen hiç çıkmadı. Eminoğlu hoca, yukarıda dile getirdiği ayeti kerimenin “feza çağının bir mücizesi” olduğunu bize ifade ediyor. (Not: Bu ayeti okuyan her Müslümanın tilavet secdesi yapması gerekir.)

İstikbâl, İstiklâl ve İstihbarat Göklerde

“19 Ocak 2024” tarihi, Türkiye uzay misyonu açısından önemli bir tarih. Çünkü Alper Gezeravcı, Türkiye'nin ilk Müslüman Türk uzay insanı olma şerefine nâil oldu. Amerika'nın Florida eyaletinde bulunan NASA'ya ait Kennedy Uzay Merkezi'nden fırlatılan SpaceX'e ait Dragon uzay aracı ve Falcon roketi ile Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS)’na ulaşan Türkonot Alper Gezeravcı, uzay ortamında 13 deney yaparak Dünya’ya tekrar dönecek. Ülkemizin insanlı uzay misyonunu başlatan uzay adamı Gezeravcı’ya Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 55 milyon dolar harcamıştır. Peki değer mi?.. Elbette! Bir astronot kolay yetişmiyor. O kadar çok ve ağır testlerden geçiyorlar ki, her bir test milyon dolarlarla ölçülüyor. Uzayın ısı (-270) derece. İlk deney, vücudun yer çekimsiz ortama hazır hale gelmesi için denize dalma ve suyun dibinde kurulu uzay istasyonunda yapılıyor. Uçakla uçuş, yürüyüş, spor, egzersiz, sabır başta olmak üzere sosyolojik ve psikolojik testlerden de geçiyorlar. Vücudun dayanıklılığı ve kan dolaşımı her ortamda deneniyor.

Birileri Yukarıdan Bizi Gözetliyor

Bizim değil bir gözümüz, iki gözümüz uzayda olmak zorunda. Türkonot Alper Gezeravcı, dünyanın alçak yörüngesinde bulunan Uluslararası Uzay İstasyonu’ndan mesajını verirken Mustafa Kemal Paşa’nın “İstikbal Göklerdedir” sözünü, boşuna söylemedi. Değil istikbâl, istiklâl de istihbarat da göklerde. Artık ticaret uzaydan yapılıyor. Hatta savaşlar bile. Alçak yörüngede konuşlandırılan binlerce Starlink uydularıi nesnelerin interneti ile daha çok istihbarata yöneliktir. Uzay madenciliği, uzay endüstrisi, uzay ekonomisi, uzay teknolojisi, uzay bilimi ve jeo-uzaysal istihbarat (GEOINT) ile çok şeyler yapılıyor. Elin oğlu yüksek teknolojiye yaptığı yatırımlarla milyon dolarlar kazanıyor.

Biz “uzay misyonunun neresindeyiz?” derken, daha yeni başlıyoruz. Evet, Fransa ve Amerikan şirketleri vasıtasıyla 4-6 uydu fırlattık. Hatta milli haberleşme uydumuzu da kendimiz yaptık bile. Türkiye Uzay Ajansı (TUA) yönetim kurulu üyesi olan hemşehrimiz Prof. Dr. Lokman Kuzu, TÜBİTAK Uzay Enstitüsü müdürüyken bize, uzay enstitüsünü gezdirmiş ve uydularımızın kıt’alararası nasıl fotoğraf çektiğini örnekleriyle birlikte göstermişti. Orada da ülkemizin uzay çalışmalarına şahit olmuştuk.

TBMM tarafından genel kurulda NATO üyeliğine onay verilen İsveç’le Türkiye’nin astronotları, uzaya birlikte gittiler. İsveçli astronot Marcus Wandt, İsveç Uzay Şirketi (SSC) ve 22 devletin üye olduğu Avrupa Uzay Ajansı (ESA) tarafından 23 bin katılımcı arasından seçildi. Biz, uzay misyonu açısından hem Avrupa hem İsveç’in 20-30 yıl gerisindeyiz. Uzayda işbirliği yapan ABD-Rusya ile Çin, Japonya, Hindistan, Güney Kore, İngiltere, Almanya, Fransa ve İsrail’in de gerisinden takip ediyoruz. Medeniyet konusunda Batı’dan öndeyiz ama teknoloji ile uzay konusunda onlardan bilgi, veri ve teknik donanım olarak gerideyiz. Çalışırsak, İsveç gibi kendi uzay üssümüzü kurarak alçak yörüngeye kendi ufak uydularımızı yollayacak teknik donanıma 2030’da ulaşırsak; daha güçlü roketler yaparak AY’ı da fetheder ve Türk Milletler Topluluğu’nun öncüsü olarak Feza İstasyonları da kurarız.

Müslüman bir Türk olarak Türkiye’nin İnsanlı Uzay Misyonu’yla gurur duyuyor ve Türkonot Alper Gezeravcı’yı kutluyorum. Uzay ortamında yapacağı tıbbî ve bilimsel deneylerle birlikte Türk gençlerine ilham vererek gurur kaynağımız olacaktır. Artık Kızıl elmamız “Uzay ve Uzayın Fethi!” olmalı.

“Uzayda ne işimiz var?” diyenlere, yukarıdaki âyeti hatırlatmak yeter sanırım.

QOSHE - Uzayda Ne İşimiz Var? - Mustafa Balkan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Uzayda Ne İşimiz Var?

4 0
26.01.2024

“Andolsun o şafağa/O geceye ve onun karanlığı ile büründüğü şeylere/İttesak (dolunay) olunca o Ay’a ki/ Siz (ey insanlar) hiç şüphesiz ki, tabakadan tabakaya bineceksiniz/ Öyleyse onlara ne oluyor ki iman etmiyorlar/ Ve kendilerine Kur’an okunduğunda neden secde etmiyorlar?/ Bilakis o küfredenler yalanlıyorlar/ Halbuki Allah onların bütün düşündüklerini pek iyi bilendir/ Bunun için (İslamiyeti kabul etmedikleri ini) onları elem verici bir azâb ile müjdele/ İman edip de güzel amel ve hareketlerde bulunanlar müstesnadır. Onlar için bitip tükenmeyen bir mükâfat vardır.”

(İnşikak, 16-25)

Benim gözümü fezaya çeviren ve uzayla ilgili sohbetlerinden faydalandığım Araştırmacı Yazar Mehmet Emin Eminoğlu, “Kur’ân Işığında Kâinat ve Göklerin Fethi” adlı kitabında, yukarıdaki Kur’an âyetlerini yorumlarken “Önce sunduğumuz âyette Allahu Teâlâ, insanın semâya çıkmasının mümkün olduğunu bildirip Ay’a varabileceğini, semâ’da hayatını idâme ettirmek için Ay’da bir merkez hazırlayıp semâ cisimlerine birer birer çıkabileceğini de bildirmiştir” diyor. Eminoğlu hocam, fezada “uzay istasyonları” kurulup Ay’a insanlı uzay uçuşlarının yapılacağını, Ay’da uzay üsleri kurulup başka gezegenlere de gidilebileceğini; Kur’a âyetine dayanarak bize ifade ediyor. Buna asıl Müslümanların gayret etmesi gerektiğini fakat gayri müslimlere, iknâ babından öncelik verilerek onlar hakkında şöyle buyruluyor:

“Ufuklardaki kudretlerimizi göstereceğiz.”

Cenâb-ı Hakk, uzay çağının başladığı 1957’den 2024’e kadar geçen zaman zarfında uzaya çıkan gayri müslim kozmonot ve astronotlara, Allah tarafından “ufuklardaki kudretler” birer birer göstermesine rağmen onların arasından imana gelip de İslâmiyet’i seçen hiç çıkmadı. Eminoğlu hoca, yukarıda dile getirdiği ayeti kerimenin “feza........

© Merhaba Haber


Get it on Google Play