Otobüs epeyce kalabalıktı. Ben de henüz dokuz yaşındaki kızımla beraberdim. Birden İsmet Özel otobüse bindi. Çok heyecanlanmıştım. Kızım bendeki heyecanın nedenini sorunca; otobüse büyük ve meşhur bir şairin bindiğini söyledim. Kızım hemen “Herhalde senden başka kimse bilmiyor anne. Baksana kimse senin gibi heyecanlanmadı.” Dedi. Ben de “O benim meşhurum annecim.” Diye ona karşılık verirken gözlerimden gençliğim geçmeye başladı.

Tabii ki satırlarının altını çizerken yırtarak okuduğum Zor Zamanda Konuşmak adlı kitabı ile diğer kitapları tek tek hayalimde önce müstakil olarak sonra yapraklarına bölünerek kanat çırpmaya başladı. Altı çizilen satırların birer birer hayat yürüyüşüne dönüştüğünü, düşe kalka adeta yol-yapım olduğunu hepimiz biliriz. Hayatımı -bizi sürü olmaktan ayıran- o anlam sürüsü kuşlara ne zaman kaptırdığımı hatırlamıyorum. Çünkü duvarları kitaptan ibaret bir kütüphane-evde, kitaplar yutmuş ve yazmış büyüklerin elinde de büyümüştüm. Kızımın “Anne bak, şair orada, oturdu.” Demesiyle olduğum zamana döndüm. Büyük şair bir koltuğa oturmuş, yanına da başka biri oturmuştu. Orta halli bir kalabalık otobüste onun oturduğu yere yaklaştık. Derken yanındaki kişi kalkınca ben iliştim. Biraz duraksadım önce. Nasıl söze başlayacağımı düşündüm. Sonra bir şekilde başlamışım. Çok doğal bir insandı. Gülümsedi. Ona bütün gençliğimin onun kitaplarıyla, düşünceleriyle geçtiğini, uzaktan da olsa beni ve benim gibileri titizlikle yetiştirdiğini, ruhumuzda, kişiliğimizde emeğinin çok olduğunu söyledim. Tebessümüne devam ederek teşekkür etti. En yakınlarda da “Kırk Hadis “adlı kitabıyla ilgili tanıtım yazısı yazdığımdan bahsettim. Sonra kendimce kaleme aldığım kitaplar olduğunu ekledim. Aramızda güzel, unutamayacağım bir sohbet geçti. Sonraları rüyalarımda da kendisiyle pek çok konuyu uzun uzun mütalaa ettiğimi bir ben bilirim. İstanbul’a yenice alıştığım yıllardı. Düşünce dünyamda farklı ve büyük bir emeği olan bir şaire içtenlikle teşekkür etme imkanına kavuştuğum için sevinçliydim.

Biz Şule yayınlarında arkadaşlarla beraber Kitaphaber dergisini yayına hazırlamaya veya bazen yayınevinin dosyalarını tashihe destek olmaya çalışırken İsmet Özel’e ait odayı kullanırdık. Onun yayınevindeki odasına girebiliyor olmak kendi kendimize bir parça mutluluk hissini verirdi. Kendimizi ayrıcalıklı hissederdik.

İsmet Özel’in birbirine zıt dünya görüşlerini kendi büyük düşünce dünyasında ağırladığını, tercih ettiği her dünya-uhra görüşünü kendi yüksek göğünde “İbrahimce” (Sevgili Hz.İbrahim as) sorguladığını ve yaşanıyor olan yakışıksız pratiklerini batırıp bitirdiğini veya başka türlü doğuşlar yaşadığını hissedebiliyoruz. Sorgulanan kesimlerin -ne yazık ki başka türlüsü düşünülemez, keşke düşünülebilseydi- eleştiriyi, değişimi, bir anlamda anlamlı toplumsal bir tövbeyi, dönüşüm ve gelişimi reddettiği için onu da kimi zaman hadsizce reddettiğini, bir türlü tam sahiplenmediğini de… Tartışmasız kabul edilmeyi ve sorgulanmamayı onun da reddedeceği çok açık ve anlaşılabilir.

Mamafih bir takım kesimlerin sunduğu aidiyetlere sığmayacak büyüklükte düşler ve düşünceler taşıyan bir zihnin böyle bir daralmayı kaldıramayacak büyük soluklar, gökler insanı olduğunu da hissedebiliyoruz. Ayaklarının bu çağa, çağlara sağlamca basabildiğini ve kavgasını ön saflarda yürüttüğünü de… Bu onu yüceltme değil. Yüksek ve daima yükselten düşüncelerini anlamaya çalışmanın ifadesi…

Doğrusu zaten her şeyi idealize etmeye hazır bir ruh olarak dünyaya gelsem, yetişme tarzım bu şekilde olsa da sadece İsmet Özel’in kitaplarını okuyarak aşılananın (iddiaizm/iddiacılık: yeni uyduruldu) böyle bir dünyada “uzun süren bir intihar biçimi” olduğunu kendime itiraf ettiğim yıllardayım. Pişman mıyım? Hayır! Sadece onun “Allah insanı iddiasından vurur.” Sözüne karşı, bu iddiaların zaten ezelden bizi vurduğunu, hakikaten bu anlamlara -ilk görüşte ve son körlükte bile- vurulduğumuzu ve bizi ancak o yüksek ve tam vurulmanın, o yüksekten yere diz üstü, öz üstü düşmelerin paklayacağını eklemek istiyorum.

QOSHE - İsmet Özel ile otobüste karşılaştım - Ayşe Şener
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İsmet Özel ile otobüste karşılaştım

33 0
09.01.2024

Otobüs epeyce kalabalıktı. Ben de henüz dokuz yaşındaki kızımla beraberdim. Birden İsmet Özel otobüse bindi. Çok heyecanlanmıştım. Kızım bendeki heyecanın nedenini sorunca; otobüse büyük ve meşhur bir şairin bindiğini söyledim. Kızım hemen “Herhalde senden başka kimse bilmiyor anne. Baksana kimse senin gibi heyecanlanmadı.” Dedi. Ben de “O benim meşhurum annecim.” Diye ona karşılık verirken gözlerimden gençliğim geçmeye başladı.

Tabii ki satırlarının altını çizerken yırtarak okuduğum Zor Zamanda Konuşmak adlı kitabı ile diğer kitapları tek tek hayalimde önce müstakil olarak sonra yapraklarına bölünerek kanat çırpmaya başladı. Altı çizilen satırların birer birer hayat yürüyüşüne dönüştüğünü, düşe kalka adeta yol-yapım olduğunu hepimiz biliriz. Hayatımı -bizi sürü olmaktan ayıran- o anlam sürüsü kuşlara ne zaman kaptırdığımı hatırlamıyorum. Çünkü duvarları kitaptan ibaret bir kütüphane-evde, kitaplar yutmuş ve yazmış büyüklerin elinde de büyümüştüm. Kızımın “Anne bak, şair orada, oturdu.” Demesiyle olduğum zamana döndüm. Büyük şair bir koltuğa oturmuş, yanına da başka biri oturmuştu. Orta halli bir kalabalık otobüste onun oturduğu yere yaklaştık. Derken yanındaki kişi kalkınca ben iliştim. Biraz duraksadım önce. Nasıl söze başlayacağımı düşündüm. Sonra bir şekilde başlamışım. Çok doğal bir insandı. Gülümsedi. Ona........

© Milat


Get it on Google Play