İsrail, ABD, İngiltere’nin öncülük ettiği Siyonist çete, Uluslararası Adalet Divanı’nın, İsrail’in Filistinlilere karşı uyguladığı soykırımı tespit etmesi, Filistinlilerin İsrail vahşetinden korunma haklarının gerçek ve yakın risk altında olduğunu açıklamasının ardından, dünya kamuoyunun gözünden soykırımı kaçırmak için dikkatleri, Irak, Suriye ve Yemen’e çekti.

Suriye-Ürdün sınırında 3 ABD’li işgalcinin öldüğü operasyondan tam bir hafta sonra, Irak-Suriye sınırında en az 85 hedef B-1 bombardıman uçaklarıyla vuruldu. Saldırılarda 125’den fazla güdümlü bomba atıldı. ABD bu saldırılarıyla direk olarak olaydan sorumlu tuttuğu İran yerine, Irak-Suriye sınırını vurarak, her iki devletin de egemenliğini tanımadığını gösterdi. Bu saldırılar, ABD-İsrail güdümündeki terör devletine alan açmaktan başka bir anlam taşımıyor.

Irak-Suriye saldırısının izleri silinmeden ikinci bir hamle ile ABD ve İngiliz savaş uçakları, Yemen’de Husilere yönelik hava operasyonu düzenlenerek 36 hedef vuruldu. İngilizler Yemen’e düzenlenen saldırının meşuiyetinin sorgulanmaması için, Kızıldeniz’den geçen ticaret gemilerine yapılan saldırılarla gıda tedariğinin tehlikeye girdiğini vurguladılar.

Londra’da bir eli yağda bir eli balda İngilizin lüksünün azalmasını suç sayan Siyonist emperyalizm kuklaları, Gazze’de 4 aydan fazla bir süredir, Filistinlilere, gıda, ilaç, ekmek ve su tedariğini engelleyen İsrail’e silah ve mühimmat göndererek ödüllendirmelerini de en azından soykırıma ortaklık suçu olduğunu görüyorlardır.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, , Gazze’yi yerle bir ettikleri yetmiyormuş gibi 2,2 milyon Filistinlinin sığındığı Refah şehrine saldıracaklarını ilan etti. Dünya kamuoyu ABD ve İngiliz şaklabanlar tarafından oyalanadursun, İsrail’in Gazze’yi insansızlaştırma projesi tıkır tıkır işliyor. Filistinliler için Refah son kaçış yeriydi. Bundan sonrası ise, sivillerin İsrail saldırılarından kaçarken Mısır kuvvetleri tarafından vurulması gibi korkunç bir senaryoya gebe.

Mısır, İsrail’in Filistinlileri Sina Yarımadası’na sürme hareketinin Mısır-İsrail ilişkilerine ciddi bir tehdit olduğunu açıkladılar. BM, İsrail saldırganlığını önleme konusunda başarısız oldu. Uluslararası kuruluşlar insani yardımı Gazze’nin tüm bölgelerine ulaştırmayı bir yana bırakın, kendi personelini korumakta bile aciz kaldı.

Uluslararası camia Gazze, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ten Filistinlilerin zorla sürülmesini seyretmekten başka bir şey yapmıyor. İsrail’in Filistinlilere ait fonları gasp etmesi görmezlikten geliniyor.

Bu kadar hengame arasında İsrail’in istediği, Filistinlileri kendini savunamaz hale getirerek BM’nin ancak milletini koruyamayan ordusuz bir Filistin devletine izin vermesi. Oysa uluslararası camia açısından BM Güvenlik Konseyi’nin Filistin’in BM’ye tam üye olmasını sağlaması o kadar da gayrı meşru bir talep değil. En kısa zamanda toplanabilecek uluslararası barış konferansının başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devletinin topraklarında İsrail işgalinin sonlandırması boynumuzun borcu olmalı. Kurulacak Filistin Devleti’nin ise Kudüs, Gazze ve Batı Şeria’daki Filistin halkına karşı başta güvenlik olmak üzere siyasi ve ekonomik sorumluluklarını yerine getirecek bir ortamın hazırlanması gerekiyor.

İsrail işgalcileri Gazze’nin Kuzeyini harabeye çevirdikten sonra geri çekilir çekilmez, Hamas, personelini yeniden organize ederek, kamu hizmeti verenlerin maaşlarını ödemeye başladı. Şehirde yeniden düzeni sağladı. Bu da İsrail ve emperyalistler ne kadar zulüm ederse etsin bu topraklarda tek bir Filistinli bile kalsa İsrail’in işlediği suçların hesabını verme korkusu büyüyerek devam edecektir.

Yemen Sözcüsü Muhammed el-Bukhaiti’nin, “Bugünkü savaş soykırım suçlarını durdurmaya çalışan Yemen ile soykırımcıları destekleyen ABD ve İngilizler arasında devam ediyor. İnsanlığın iki seçeneği var, ya suçluların yanında veya mazlumların yanında olacaksınız” sözleri bölgedeki durumu özetliyor.

Zulm ile kimse abad olmaz. İsrail işlediği her cinayetle kendi sonunu hazırlıyor. Vesselam….

QOSHE - ​Soykırım - İsmail Zelvi
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

​Soykırım

25 20
05.02.2024

İsrail, ABD, İngiltere’nin öncülük ettiği Siyonist çete, Uluslararası Adalet Divanı’nın, İsrail’in Filistinlilere karşı uyguladığı soykırımı tespit etmesi, Filistinlilerin İsrail vahşetinden korunma haklarının gerçek ve yakın risk altında olduğunu açıklamasının ardından, dünya kamuoyunun gözünden soykırımı kaçırmak için dikkatleri, Irak, Suriye ve Yemen’e çekti.

Suriye-Ürdün sınırında 3 ABD’li işgalcinin öldüğü operasyondan tam bir hafta sonra, Irak-Suriye sınırında en az 85 hedef B-1 bombardıman uçaklarıyla vuruldu. Saldırılarda 125’den fazla güdümlü bomba atıldı. ABD bu saldırılarıyla direk olarak olaydan sorumlu tuttuğu İran yerine, Irak-Suriye sınırını vurarak, her iki devletin de egemenliğini tanımadığını gösterdi. Bu saldırılar, ABD-İsrail güdümündeki terör devletine alan açmaktan başka bir anlam taşımıyor.

Irak-Suriye saldırısının izleri silinmeden ikinci bir hamle ile ABD ve İngiliz savaş uçakları, Yemen’de Husilere yönelik hava operasyonu düzenlenerek 36 hedef vuruldu. İngilizler Yemen’e düzenlenen saldırının meşuiyetinin sorgulanmaması için, Kızıldeniz’den geçen ticaret gemilerine yapılan saldırılarla gıda tedariğinin tehlikeye girdiğini vurguladılar.

Londra’da bir eli yağda bir eli balda İngilizin lüksünün azalmasını suç sayan Siyonist emperyalizm kuklaları, Gazze’de 4 aydan fazla bir........

© Milat


Get it on Google Play