Gazze’deki İsrail vahşetleri 24 Şubat 2022’den beri gündemimizde olan Ukrayna savaşını unuttururken, hafta sonu yapılan CHP kurultayı da Gazze katliamına gündemimizde kısa da olsa bir fasıla verdi. Kıran kırana geçen kurultayın galibi ilk turda yeterli oyu alamasa da Özgür Özel oldu. Özel’in siyasi kariyeri tıpkı Selefi Kılıçdaroğlu gibi başarısızlıklarla dolu. Mesela 2009 yılında Manisa Belediye Başkan adayı olmuş kazanamamış, 2011’de önseçimleri kazanamadığı halde Kılıçdaroğlu’nun Israrı ile ön sıraya konularak Manisa Milletvekili yapıldı. 2014’de yeniden Manisa Büyükşehir Belediye Başkan adayı oldu yine kazanamadı. 2015 seçimlerinde hemşehrilerinin istememesine rağmen genel merkez tarafından yine ön sıralara konularak vekil yapıldı. Özel’in Kasetle gelip hançerle giden Kılıçdaroğlu’nun karşısında en büyük destekçisi ise İngiliz Büyükelçiyi balık lokantasında ağırlayan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu idi. İlhan Cihaner’in de sitem ettiği gibi Ankara ve İstanbul Belediyelerinin boy ölçüşmesi olan kongrede İstanbul Sermayesi üstünlüğünü bürokratik oyunlarıyla ün yapmış Ankara’ya kabul ettirdi. Yani bundan sonra CHP Özgür İmamoğlu’nun yönetiminde olacak.

CHP kongresinin Filistin ile dış politika ile ne alakası var derseniz, ben de bu kongrenin ekonomi ile de, Türkiye’nin bağımsızlığı ile de, İngiliz-siyonist hegemonya ile de direk bağlantılı olduğunu söylerim. İmamoğlu’nun salona özel kuvvetler pozu veren iki bodygard ile girerek delegasyona bu kurultayı ölümüne alacağız mesajını vermesi gözlerden kaçmadı. İmamoğlu’nun ardındaki o bodygardların simgelediği İstanbul sermayesi denilen Boğazın Baronları bırakın Türkiye ekonomisinin yüzde 75’ini elde tutmayı dünya Siyonist sermayesinin ayrılmaz bir parçası. Mevcut hükümeti mason bürokrat ve danışmanlar aracılığı ile köşeye sıkıştıran bu yapı CHP’nin sağa yanaşmasının çıkarlarını yeteri kadar korumadığı vehametiyle sosyal demokrat kodlar üzerinden 70’lerin solcu-milliyetçi-muhafazakar çatışmasıyla Türkiye’yi Kıbrıs’tan, Akdeniz’den, Gazze’den, Suriye ve Irak’tan uzak tutarak Arz-ı Mevud siyasi projesi çerçevesinde İsrail’in katliamlarla genişlemesi, yine Suriye ve Irak’ta kurulacak terör devletiyle karadan da entegre olması projelerini kamuoyundan saklayacaklar.

Gazze’deki bir çocuğu BM koruyamıyorsa, sözde demokrat devletler koruyamıyorsa, aynı dili konuşan, aynı dinden olan yapılar koruyamıyorsa, UCM gibi uluslararası kuruluşlar koruyamıyorsa, Hamas gibi örgütler koruyamıyorsa, bu çocuk dünyadaki ideolojilerin, yönetimlerin, devletlerin ne işe yaradığını bölgedeki savaşların ne için yapıldığını, ne uğruna öldürülmek istendiğini sorgular elbette. Osmanlı döneminde yüzyıllarca barış bölgesi olan bu coğrafyada kan ve göz yaşının niçin durdurulmadığı, savaşların din savaşı mı, petrol-gaz savaşı mı, ideoloji savaşı mı, milliyet savaşı mı, özgürlük savaşı mı, emperyal değerler için verilmiş bir savaş mı olduğu konusunda hepinizin karmaşık görüşleri vardır. Bu savaşı sürdürenlerin istedikleri de kimsenin gerçeği öğrenmemesi karmaşa içinde sömürülerine ve hedeflerine ulaşmaları olacaktır.

Yüzyıldır bölgede İngiltere Sömürge Bakanlığı’nın kontrolünde Siyonist bir devletin kurulabilmesi için ulusal yurttaşlık temelinde bağımsız laik devletlere bölme projesi işletildi. Türkiye’de bu proje CHP eliyle yürütüldü. Bu projenin iki büyük düşmanı vardı, biri Bolşevikler diğeri müslüman mahafazakarlar. Kah bunlarla iş birliği yapılarak, kah kafaları ezilerek, kah birbirlerine kırdırılarak günümüze kadar yürütüldü proje. Ama planın uygulayıcısı İngilizler hep kendilerini unutturdular. İngilizler Hindistan’ı Portekizlilerden, İran’ı Ruslardan, Arapları Türklerden, Türkleri hilafetten kurtararak Siyonist projeye yakıt taşıdılar. Churcill’in Siyonist projesi için Arapların aldatılması gerekiyordu. Yahudilerin Polonya ve Rusya’da çektiği acılar üzerinden ‘Yahudiler sizin topraklarınızı almayacak bu topraklara zenginlik getirecekler’ yalanıyla uyutuldu Araplar hep. Arap özgürlüğü sosuyla Şerif Hüseyin ve Suud ailesine yağdırdıkları paralarla Filistinlilerin katillerini bu topraklara taşıdılar. Beyaz kitapla önce Filistin’de Yahudi çoğunluğu sonra bu çoğunluğun kendilerini yönetme hakkı propagandası ile şimdi de İsrail’in kendini koruma hakkı adı altında çocuk katliamlarını dünyaya meşru gösterdiler.

Kirli anlaşmalarla Lübnan ve Suriye’yi Fransa’ya peşkeş çekerken, Irak’a Şerif Hüseyin’in oğlu Faysal’ı Ürdün’e de diğer oğlu Abdullah’ı kukla olarak yerleştirdiler. Şerif Hüseyin Filistin’in satılması kararını imzalamadığı için üzerine Suud ailesini saldılar. Oğlu Abdullah ise İngiliz-Haşimi anlaşmasıyla 100 bin sterlin ve Ürdün krallığı karşılığında Filistin topraklarından vazgeçti. Birinci dünya savaşı öncesinde başlayan Filistin’de bir Yahudi devleti kurma projesi çerçevesinde 1922’de İngiltere Milletlere Cemiyetini Siyonist Manda’sını kabul ettirdi.

İkinci dünya savaşı sonrasında ise bu sefer Hitler mağduru Yahudiler bölgeye yığıldı. BM’nin İsrail lehine bütün kararları uygulanırken, Filistinliler lehine bugüne kadar iki devletli çözüm dahil tek bir kararı uygulanmadı. Türklerden kurtulan Araplar ve Hilafetten kurtulan Türkler’in ekonomik, siyasi ve sosyal özgürlükleri ise hala tartışmalı. SOCONY’in (ABD petrol şirketi) beslemesi Şiiler ile British Petrol’den yemlenen Sünniler hep bu toprakların kendilerinin olduğunu zannettiler.

Çanakkale’de, Kut’ul Amare’de, Sakarya’da bunlara defalarca derslerini verdiğimiz halde bizleri bizden olanlarla vurdular. Gericilik yaftasıyla milli değerlerimizi yok ettiler. Bilimsellik kılıfıyla teknolojiden uzak tuttular. Nükleer teknolojiye ulaşmayı tabiata karşı suç ilan ettiler. Türkiye’nin kalkınma hamlelerini montaj sanayi ile önleyerek bizleri üretim değil tüketim toplumu haline getirdiler. Bunu yaparlarken de İstanbul Baronları (TÜSİAD) bunlara rehberlik etti. PKK terör örgütüne Suriye ve Irak’ta kurdurtulmak istenen terör devletine din karşıtı oldukları gerekçesiyle millete cici çocuklar muamelesi yaptırmak istediler. Yani ulusal yurttaşlık temelinde bağımsızlık ve bölünme isteye laik bir yapı olarak hoş görülmesini istediler. Mavi vatan, Kıbrıs, Libya, Karabağ çıkışlarımızı sermaye de size gelmez ekonominiz mahfolur tehdidiyle bastırmak istediler. Türk halkının katil İsrail, Özgür Gazze sloganına, Özgür İmamoğlu sloganıyla karşılık verdiler…

QOSHE - Özgür İmamoğlu - İsmail Zelvi
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Özgür İmamoğlu

21 10
06.11.2023

Gazze’deki İsrail vahşetleri 24 Şubat 2022’den beri gündemimizde olan Ukrayna savaşını unuttururken, hafta sonu yapılan CHP kurultayı da Gazze katliamına gündemimizde kısa da olsa bir fasıla verdi. Kıran kırana geçen kurultayın galibi ilk turda yeterli oyu alamasa da Özgür Özel oldu. Özel’in siyasi kariyeri tıpkı Selefi Kılıçdaroğlu gibi başarısızlıklarla dolu. Mesela 2009 yılında Manisa Belediye Başkan adayı olmuş kazanamamış, 2011’de önseçimleri kazanamadığı halde Kılıçdaroğlu’nun Israrı ile ön sıraya konularak Manisa Milletvekili yapıldı. 2014’de yeniden Manisa Büyükşehir Belediye Başkan adayı oldu yine kazanamadı. 2015 seçimlerinde hemşehrilerinin istememesine rağmen genel merkez tarafından yine ön sıralara konularak vekil yapıldı. Özel’in Kasetle gelip hançerle giden Kılıçdaroğlu’nun karşısında en büyük destekçisi ise İngiliz Büyükelçiyi balık lokantasında ağırlayan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu idi. İlhan Cihaner’in de sitem ettiği gibi Ankara ve İstanbul Belediyelerinin boy ölçüşmesi olan kongrede İstanbul Sermayesi üstünlüğünü bürokratik oyunlarıyla ün yapmış Ankara’ya kabul ettirdi. Yani bundan sonra CHP Özgür İmamoğlu’nun yönetiminde olacak.

CHP kongresinin Filistin ile dış politika ile ne alakası var derseniz, ben de bu kongrenin ekonomi ile de, Türkiye’nin bağımsızlığı ile de, İngiliz-siyonist hegemonya ile de direk bağlantılı olduğunu söylerim. İmamoğlu’nun salona özel kuvvetler pozu veren iki bodygard ile girerek delegasyona bu kurultayı ölümüne alacağız mesajını vermesi gözlerden kaçmadı. İmamoğlu’nun ardındaki o bodygardların simgelediği İstanbul sermayesi denilen Boğazın Baronları bırakın Türkiye ekonomisinin yüzde 75’ini elde tutmayı dünya Siyonist sermayesinin ayrılmaz bir parçası. Mevcut hükümeti mason bürokrat ve danışmanlar aracılığı ile köşeye sıkıştıran bu yapı CHP’nin sağa yanaşmasının çıkarlarını yeteri kadar korumadığı vehametiyle sosyal demokrat kodlar üzerinden 70’lerin solcu-milliyetçi-muhafazakar çatışmasıyla Türkiye’yi Kıbrıs’tan, Akdeniz’den, Gazze’den, Suriye ve Irak’tan uzak tutarak Arz-ı Mevud siyasi projesi çerçevesinde........

© Milat


Get it on Google Play