Etiyopya’nın Başkenti Addis Ababa’da gerçekleşen Afrika Birliği zirvesine katılan Brezilya Devlet Başkanı Luiz İnacio Lula da Silva, İsrail’in Gazze’deki saldırılarını Adolf Hitler’in yaptıklarına benzetti.

Aslında Filistin Halkının maruz kaldığı soykırımın bir benzerinin insanlık tarihinin hiçbir döneminde yaşanmadığını belirtmemiz lazım. Zira tarihin hiçbir döneminde canlı yayında soykırım yaşanmadı. Savaş iki ordu arasında yaşanır. Filistinlilerin ne yazık ki bir ordusu yok, tek taraflı İsrail’in işlediği katliam var.

Netanyahu Hükümeti, kadın çocuk, yaşlı, hasta, hastahane, cami, kilise, okul kısacası hiçbir ayrım yapmadan her şeye, bütün değerlere saldırıyor. İsrail, kendi eliyle sonunu hazırlıyor. Filistin’de işlediği soykırım nedeniyle İsrail’in geleceği kasvetli bir boşluk içinde görünecektir. İsrail’de her şey, bir şeylere gebe olacağını öngörebiliriz.

Netanyahu yönetiminin zulüm rüzgârı, İsrail’in geleceği üzerinde devamlı bir soru işareti gibi esecektir. Çünkü artık tüm insanlık ailesi için, İsrail ve Netanyahu ismi, vahşet, acımasızlık ve soykırım kavramlarını çağrıştıracaktır.

Netanyahu, Filistinlileri soykırıma tabi tutmasının Hamas’ın direnişi ile hiçbir ilgisi ve ilişkisi yoktur. Bu, İsrail’in Arap dünyasına dair pragmatik yaklaşımından bir kopuş ve kökünü Revizyonist Siyonizmden alan şiddet yanlısı anlamına geliyor.

Zira Netanyahu oldukça ırkçı ve Siyonist çizgide olan bir aileden geliyor. Babası Benzon, İspanyol Yahudileri konusunda çalışmış bir tarihçidir. Aynı zamanda Ze’ev Jabotinsky’ne danışmanlık yapmıştır. Ze’ev Jabotinsky’nin ismini ilk defa duyanlar için kısaca şu bilgileri verelim:

Ze’ev, 17 Ekim 1880’de Odessa’da doğmuş, 3 Ağuatos 1940’da New York’ta ölmüştür. İsrail Devleti’nin kurulmasında önemli bir rol oynamış, militan Siyonist hareketin kurucusudur. İşte Benzon Netanyahu, böyle birine danışmanlık yapmış ve onun oğlu Bünyamin Netanyahu ise, bugün Filistin’de soykırım yapıyor.

Netanyahu, 1982’de İsrail’in Amerikan büyükelçi yardımcısı olarak Washington’a gönderilmişti. İki yıl sonra da İsrail’in BM’deki daimi temsilcisi olmuştu. Netanyahu 1988’de İsrail’e dönerek Likud listesinden milletvekili olarak Knesset’te seçilmişti. Ardından İzak Şamir Hükümeti’nde Dışişleri Bakan yardımcılığı yapmış, Körfez savaşı ve Madrid Barış Konferansında adını duyurmuştu.

Şamir’in ardında girdiği parti liderliği yarışında, varlıklı Amerikan Yahudilerinin finansal desteğini almıştı. Ön seçimlerde Benny Begin, Netanyahu için siyasi ağırbaşlılıktan yoksun, ‘’dalavereler ve kandırmacalar adamı’’ tespitini yapmıştı. Likud’un diğer üyeleri de, Netanyahu’yu entelektüel anlamda ‘’bir ağırlığı olmayan, Amerikan televizyonları için kısa açıklamalar yapan sığ ve yüzeysel biri’’ demişti.

Netanyahu, Mart 1993’te Likud liderliğine seçilmişti. Aynı yıl ‘’A place among the Nations: İsrael and the World’’ başlıklı bir kitap yazmıştı. Kitabın esin kaynağı ise, militan ve faşist Ze’ev Jabotinsky ve babası Benzion Netanyahu’nun ırkçı öğretileriydi.

Kitabın ana konusu ise, Yahudilerin İsrail diyarının tümü üzerindeki sözde hakkıydı. Kitabı okuduktan sonra, Netanyahu’nun tüm milletlerden ve özellikle Araplardan nefret ettiğini daha iyi anladım.

Eğer dünya, Netanyahu’yu durdurmazsa, işlediği vahşetin veya soykırımın sadece Filistin’le sınırlı kalmayacağının altını özellikle çizmek istiyorum. Bu açıdan Netanyahu Hitler’den daha tehlikeli olduğunu tekrar, tekrar vurgulamak istiyorum.

QOSHE - ​Netanyahu Hitleri'den daha… - Mehmet Beyhan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

​Netanyahu Hitleri'den daha…

21 6
21.02.2024

Etiyopya’nın Başkenti Addis Ababa’da gerçekleşen Afrika Birliği zirvesine katılan Brezilya Devlet Başkanı Luiz İnacio Lula da Silva, İsrail’in Gazze’deki saldırılarını Adolf Hitler’in yaptıklarına benzetti.

Aslında Filistin Halkının maruz kaldığı soykırımın bir benzerinin insanlık tarihinin hiçbir döneminde yaşanmadığını belirtmemiz lazım. Zira tarihin hiçbir döneminde canlı yayında soykırım yaşanmadı. Savaş iki ordu arasında yaşanır. Filistinlilerin ne yazık ki bir ordusu yok, tek taraflı İsrail’in işlediği katliam var.

Netanyahu Hükümeti, kadın çocuk, yaşlı, hasta, hastahane, cami, kilise, okul kısacası hiçbir ayrım yapmadan her şeye, bütün değerlere saldırıyor. İsrail, kendi eliyle sonunu hazırlıyor. Filistin’de işlediği soykırım nedeniyle İsrail’in geleceği kasvetli bir boşluk içinde görünecektir. İsrail’de her şey, bir şeylere gebe olacağını öngörebiliriz.

Netanyahu yönetiminin zulüm rüzgârı, İsrail’in geleceği üzerinde devamlı bir soru işareti gibi esecektir. Çünkü artık tüm insanlık ailesi için, İsrail ve Netanyahu ismi, vahşet, acımasızlık ve soykırım kavramlarını çağrıştıracaktır.

Netanyahu, Filistinlileri soykırıma tabi........

© Milat


Get it on Google Play