Başkaları susarken o konuşuyordu. Birileri yatarken o çalışıyordu. Önü kesilmeye, sesi kısılmaya, irfanımızdan uzaklaştırılmaya çalışılan millî musikimizi kucakladı, sahiplendi, genç nesillere aktardı ve büyük hazinemizi yükseklere taşıdı. Bir zamanlar yasaklanan Türk müziğine asırlık ömrünü adadı. Musikimize tavırlı olanlar, sonunda mecbur kaldılar, gelip konserini kös kös dinlediler.

Cansiperane, sayısız hizmetlerde bulunmuştu. Sanatta öncüydü. Klasik koro şefi ve icracıydı. Ses sanatkârıydı. Hem koro kurucusu hem de kemanîydi. “Devlet Sanatçısı” unvanını hakkıyla alanlardandı. Birçok hayırlı müessesenin destekçisiydi. Alın teri ve göz nuru döktü hep. Örnek ve disiplinli bir sanat adamı oldu. Samimi davranışlarıyla gönül insanıydı. Bereketli ömrünün tamamını musikimize adayan Nevzat Atlığ, Türkçeyi güzel konuşan bir “İstanbul Beyefendisi”siydi.

Tanburî Cemil Bey’in oğlu Mesut Cemil’den sonra 1955-58 yılları arasında İstanbul Radyosu Müdürü oldu. 1963’te Mesut Cemil’in vefatı üzerine Klasik Koro’nun, 1976’da da Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’nun şefliğine getirildi. Yönettiği pek çok sahne, radyo ve konser dışında yirmi CD’lik müzik yayını ve beş ciltlik Türk Musikisi Klasikleri nota yayını bulunuyor. Ayrıca Türk müziğine dair kaleme aldığı makaleleri mevcuttur.

Onu, 1980’li yıllarda tanımıştım. Meşhur AKM Konserleri’ni düzenliyordu. Akl-ı selim ve kalb-i selim sahibi olan bütün münevverlerimiz, bu konserlerin müdavimiydi. Ses kâinatımızın sırlarını keşfediyor, güzelliklerini yakalıyor ve bunları aziz milletiyle cömertçe paylaşıyordu. Hem tıp hekimiydi, hem de ruhların tabibiydi. İyi hatırlıyorum, onu yazılarıyla en çok destekleyen fıkra muharrirleri arasında Ahmet Kabaklı, Ergun Göze ve Mehmet Barlas geliyordu.

1985 yılında kendisiyle Şişli’deki muayenehanesinde Doğuş gazetesi için bir mülakat yapmıştım. Musikimizin meselelerini vukufla anlatmıştı. Hafızasına şaşırmış, hayran kalmıştım. Geçmişte yaşanmış bütün hadiseleri en ince teferruatına kadar hatırlıyor, anlatıyordu. O, müziğimizin canlı mümessili, mükemmel muhafızıydı. İstanbul Radyosu’nun müdürlüğünü yaparken hem üstatlara sahip çıkmış, hem de gençlerin yetişmesini ve kendilerini ifade etmelerini sağlamıştı.

Rahmetli udî, bestekâr Rüştü Eriç’i de radyoya alan oydu. Rüştü Hoca’yı Şehremini’deki evinde ziyaret ettiğimde, bu minnetini her vakit ifade ederdi. Nevzat Atlığ, nerede bir kıymet varsa bulup çıkaran, onu sahiplenen ve ortaya koyandı. Bir yetenek avcısı, kabiliyet keşşafıydı. İdare ettiği Türk Müziği Korosu’ndaki meşhur simalar arasında, tanburî Necdet Yaşar ve Fırat Kızıltuğ da vardı.

Bir vefa adamıydı Nevzat Hoca. Kadir kıymet bilirdi. Bu bakımdan onun da değeri hep bilindi. Dostluğa çok önem verirdi. Çağrılmayı beklemez, davet edilmişse icabet ederdi. Dost halkası çok genişti. Millî ve manevi faaliyetlerin ve hizmetlerin içinde olan bütün vakıf ve derneklere gider, yanlarında olurdu. Sevdiği meslektaşları çoktu ama galiba merhum bestekâr Selahattin İçli ile daha fazla samimiydi. Birçok toplantıya birlikte katıldıklarını görmüştüm.

Muğla’nın Bodrum ilçesinde kızının yanında kalıyordu. Ara sıra telefonla arayıp hatırını soruyordum. Bütün derdi tasası müziğimizdi. Musikimize sahip çıkılması için titriyordu. Zengin bir müzik arşivi vardı. Sesli ve görüntülü bütün arşiv kayıtlarının kullanım haklarını 16 Eylül 2019 tarihli bir protokol ile İstanbul Üniversitesi Osmanlı Dönemi Müziği Uygulama ve Araştırma Merkezi’ne bağışlamıştı.

Farklı kurum ve kuruluşlar tarafından kendisine değişik yıllarda ödüller verildi. En anlamlı olanlarından biri de Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2018’de kendisine takdim edilen “Necip Fazıl Saygı Mükâfatı’ydı. Ergun Balcı ve Hikmet Özkahraman onun için kıymetli eserler kaleme aldılar. Ama bundan sonra da hizmetlerini hatırlatacak kitaplar ve makaleler mutlaka yazılacaktır.

Mehmet Güntekin’den öğrendiğimize göre, bıraktığı vasiyette hiçbir kurumda resmî tören yapılmamasını istemiş, na’şının camide kılınacak namazın ardından kabristana götürülmesini istemişti. Bu anlamlı duruş, onun mümin tavrını da gösteriyordu. Bazı soğuk ve gereksiz gösterişlere yüz vermiyor, alayiş nümayiş istemiyordu.

Türk musikisinin efsane çınarı Nevzat Atlığ, 98 yaşında Muğla’da vefat etti. Dün İstanbul’da Zincirlikuyu Camii’nde cenaze namazı kılındı ve Topkapı Eski Kozlu Mezarlığı’nda toprağa verildi. Şüphesiz yaptığı hizmetlerle her zaman minnetle ve hürmetle hatırlanacaktır. Cenabı Allah’tan kendisine rahmet diliyorum. Ruhu şad, kabri nur, mekânı cennet, menzili mübarek, makamı yüksek olsun. Ailesine ve bütün sevenlerine başsağlığı ve sabır diliyorum.

QOSHE - ​Nevzat Atlığ - Mehmet Nuri Yardım
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

​Nevzat Atlığ

16 1
14.12.2023

Başkaları susarken o konuşuyordu. Birileri yatarken o çalışıyordu. Önü kesilmeye, sesi kısılmaya, irfanımızdan uzaklaştırılmaya çalışılan millî musikimizi kucakladı, sahiplendi, genç nesillere aktardı ve büyük hazinemizi yükseklere taşıdı. Bir zamanlar yasaklanan Türk müziğine asırlık ömrünü adadı. Musikimize tavırlı olanlar, sonunda mecbur kaldılar, gelip konserini kös kös dinlediler.

Cansiperane, sayısız hizmetlerde bulunmuştu. Sanatta öncüydü. Klasik koro şefi ve icracıydı. Ses sanatkârıydı. Hem koro kurucusu hem de kemanîydi. “Devlet Sanatçısı” unvanını hakkıyla alanlardandı. Birçok hayırlı müessesenin destekçisiydi. Alın teri ve göz nuru döktü hep. Örnek ve disiplinli bir sanat adamı oldu. Samimi davranışlarıyla gönül insanıydı. Bereketli ömrünün tamamını musikimize adayan Nevzat Atlığ, Türkçeyi güzel konuşan bir “İstanbul Beyefendisi”siydi.

Tanburî Cemil Bey’in oğlu Mesut Cemil’den sonra 1955-58 yılları arasında İstanbul Radyosu Müdürü oldu. 1963’te Mesut Cemil’in vefatı üzerine Klasik Koro’nun, 1976’da da Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’nun şefliğine getirildi. Yönettiği pek çok sahne, radyo ve konser dışında yirmi CD’lik müzik yayını ve beş ciltlik Türk Musikisi Klasikleri nota yayını bulunuyor. Ayrıca Türk müziğine dair kaleme aldığı makaleleri mevcuttur.

Onu, 1980’li yıllarda tanımıştım. Meşhur AKM Konserleri’ni düzenliyordu. Akl-ı selim ve kalb-i selim sahibi olan bütün münevverlerimiz, bu konserlerin müdavimiydi. Ses kâinatımızın sırlarını keşfediyor, güzelliklerini yakalıyor ve bunları aziz milletiyle........

© Milat


Get it on Google Play