“Seçimler kavga aracı olmasın.

Sel gider kum kalır.

Bu seçim de gidecek ama siz akraba olarak, komşu olarak kalacaksınız.”

(Merhum Muhsin Yazıcıoğlu)

X

Ramazan-ı Şerif ikliminde “toparlanmaya” çalışırken, gürültülü seçim arabaları geçiyor.

Duvarlarda afişler, farklı farklı suratlar, suretler…

Vaatler…

Ortalıkta gürültü, her zaman olduğu gibi…

Validem, oradaki seçimler öncesinde İsveç’teydi.

x

“Burada” dedi,

“Partiler seçim stantları kurmuşlar. Gidiyorsun, partilerin, adayların stantlarına, broşürlerini alıyor, inceliyorsun.

Hoşuna gidene oyunu veriyorsun.

Öyle, tantana, gürültü yok.

O ona, bu buna yok.

İsveçlinin günlük hayatında politikada o kadar da ağırlıklı bir yerde değil.

O parti, bu parti için kavga etmiyorlar!”

Orada öyle…

Biz ise kavga ediyoruz!

Dostlar, düşmanlar sürekli olarak yer değiştiriyor!

Seçim mücadelesidir, der geçersin.

Öyle olmuyor.

Aday tercihlerinden dolayı, ne hakaretler işitiyor insanlar.

Üstelik bir “yerel” seçimde!..

x

Vatandaşın istediğini seçme, seçmeme hakkı var.

Kimsenin oyuna karışılamaz.

Propagandanı yaparsın, kendini anlatırsın.

Rakiplerinden üstün olduğunu düşündüğün yönlerini ortaya koyarsın.

Gerisini vatandaşın aklına, idrakine, ferasetine bırakırsın.

Bu devir başka bir devir; artık 8 yaşındaki çocuk bile, “Benim kararlarıma saygılı olmayı öğren!” diyor.

Herkes kendi dünyasından bakar olaylara…

Size çok ters gelen, başkası için normal olabilir.

İnsanlar farklı soylardan, huylardan, ortamlardan geliyor…

Genetik var, sosyoloji var, sınıf farkları var…

Herkesin idrak düzeyi farklı; milyarlarca insanın parmak izleri de farklı farklı.

İnsan sayısı kadar dünya var; hatta her insanın içinde değişik, birbirlerine söz geçirmeye çalışan dünyalar…

Kim, hangi hakla, bir başkasını siyasi tercihinden dolayı yargılamaya kalkıyor, hele hele hakaret etme hakkını kendisinde buluyor?

Seçim seçimdir, yerel seçim de yerel seçimdir.

Şu partiye oy verenlerde akıl yok, bu partiye oy verenlerde akıl yok!..

Dili bu şekilde kurgulayacağına, “pozitif” mesajlar ver.

Vatandaşı “en güzel dille” ikna etmeye çalış.

En güzel projelerle karşısına çık.

Adamın biri tutmuş bana, “Katilleri destekliyorsun!” diye yazmış…

Daha neler yazmış!

Ben onun siyasi eğilimine baktım; hiç de benim dünya görüşüme uygun bir yerde durmuyor.

Durmazsa durmasın.

Ben ona hakaret etmem!..

Ne hakkım var?

Hakaretlerinden dolayı dava açıp açmamak da, benim tasarrufumda…

İster açarım, ister açmam!..

Biraz sakin.

Biraz!..

Bu memleket nice seçim gördü.

Her seçim, o ana kadarkilerin en önemlisi oldu hep.

Biz her seçimi atlattık.

Bazı seçimler sonrasında tartışmalar oldu ama seçimi kazanan nihayetinde mazbatasını aldı, işinin başına geçti.

İyi yaptı, kötü yaptı…

Takdir vatandaşın.

Politikada yan yana duruşlar dönemin şartlarına bağlı olarak değişir.

Geçmişte, en olmaz denilenler bir araya geldi, en olur denilenler ayrı düştü.

Merhum Özal dönemini hatırlayın; o günlerde kimler neler neler demişti Merhum için…

Bugün…

Hayırla yâd edenlerin oranı çok daha fazla.

Rahmetli Erbakan Hoca’ya ne hakaretler edilmiş, ne iftiralar atılmıştı…

Bugün, 28 Şubat sürecinde Hoca’ya en fazla saldıranlardan bazıları, “Meğer ne Milli bir Lidermiş!” diyorlar.

x

Yaşayan siyasilerden de, “Asla bir araya gelmezler!” denilenlerin bir arada olabildiklerini gördük, görüyoruz.

Bir partiden aday adayı olan, tercih edilmediğinde pekalâ rakip partiye başvurabiliyor adaylık için!..

Politikacılar “esnek” insanlar, zamanın şartlarına göre karşı karşıya gelmesini de, birlikte hareket etmesini de çok biliyorlar…

Keskin manevralar yapabiliyorlar…

Partiler için kavga eden “taban”dakiler arasında ise, maalesef arkadaşlık, komşuluk, akrabalık ilişkilerini paramparça edenler, sokakta selamlaşmayanlar var.

Yukarıda işler hiç öyle olmuyor, programlarda birbirlerini yer görünen gazeteciler, akademisyenler filan, bir nargilecide buluşup sohbet fokurdatabiliyorlar!..

Onun için biz biz olalım, Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun tavsiyesini kulak ardı etmeyelim:

“Seçimler kavga aracı olmasın.

Sel gider kum kalır.

Bu seçim de gidecek ama siz akraba olarak, komşu olarak kalacaksınız.”

QOSHE - ​Seçimler ve kavgalar! - Serdar Arseven
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

​Seçimler ve kavgalar!

12 0
17.03.2024

“Seçimler kavga aracı olmasın.

Sel gider kum kalır.

Bu seçim de gidecek ama siz akraba olarak, komşu olarak kalacaksınız.”

(Merhum Muhsin Yazıcıoğlu)

Ramazan-ı Şerif ikliminde “toparlanmaya” çalışırken, gürültülü seçim arabaları geçiyor.

Duvarlarda afişler, farklı farklı suratlar, suretler…

Vaatler…

Ortalıkta gürültü, her zaman olduğu gibi…

Validem, oradaki seçimler öncesinde İsveç’teydi.

“Burada” dedi,

“Partiler seçim stantları kurmuşlar. Gidiyorsun, partilerin, adayların stantlarına, broşürlerini alıyor, inceliyorsun.

Hoşuna gidene oyunu veriyorsun.

Öyle, tantana, gürültü yok.

O ona, bu buna yok.

İsveçlinin günlük hayatında politikada o kadar da ağırlıklı bir yerde değil.

O parti, bu parti için kavga etmiyorlar!”

Orada öyle…

Biz ise kavga ediyoruz!

Dostlar, düşmanlar sürekli olarak yer değiştiriyor!

Seçim mücadelesidir, der geçersin.

Öyle olmuyor.

Aday tercihlerinden dolayı, ne hakaretler işitiyor insanlar.

Üstelik bir “yerel” seçimde!..

Vatandaşın istediğini seçme, seçmeme hakkı var.

Kimsenin oyuna karışılamaz.

Propagandanı yaparsın, kendini anlatırsın.

Rakiplerinden üstün olduğunu düşündüğün yönlerini ortaya koyarsın.

Gerisini vatandaşın aklına, idrakine, ferasetine bırakırsın.

Bu devir başka bir devir; artık 8 yaşındaki çocuk bile, “Benim kararlarıma saygılı olmayı öğren!” diyor.

Herkes........

© Milat


Get it on Google Play