Malûm, yerel seçime iki haftadan az bir süre kaldı.

On gün diyelim biz.

Bu seçimin galibi, İstanbul’un galibi olacak.

Bu seçim büyük ölçüde İstanbul Seçimi yani.

İstanbul’dan çıkacak sonuç, 2028’de olacaklar hakkında da önemli ölçüde fikir verecek.

CHP, 2019’da Ekrem İmamoğlu ile 25 sene sonra seçim kazanmıştı.

İstanbul mağlubiyetinin Ak Parti’deki travmatik etkisi çok fazla oldu.

Bu seçimde, 2019’un rövanşını, mümkünse biraz da fark atarak almaya çok önem veriyorlar.

Bunu yapabilmeleri için, iletişim stratejisinin sağlıklı bir şekilde kurgulamaları gerektiğini, yine Milat’taki “Murat Kurum’un İletişim Stratejisi Nasıl Olmalı?” başlıklı yazımızda ifade etmiştik.

Bugün de, “Sayın Murat Kurum’un iletişim stratejisi”nin artılarına, eksilerine bakmaya devam edelim…

Son 10 gün malûm.

Öncelikle; Sayın Kurum, ilk aşamalarda çok sağlıklı bir yol izledi.

Rakibi fazla muhatap almayan, kendi projelerine, vizyonuna odaklanan strateji.

O günlerde, Ekrem İmamoğlu neredeyse görünmez oldu.

Gündemde Murat Kurum çok daha fazla yer buldu.

Sonra…

Sosyal medyadaki “gayretkeşlerin” de yönlendirmesiyle, Ekrem İmamoğlu’nun reklamı yapıldı adeta.

Ekrem İmamoğlu, polemik ustası.

“Türkiye’nin Zelenskisi”.

Oyununu ciddiyet üzerine kurmuyor, işin içine “mizah anlayışına göre” komedi unsurlarını katıyor, karşı tarafla inceden dalga geçer bir hale bürünüyor…

“Davet etti, etmedi” muhabbetinde olduğu gibi, polemik unsurlarını gündeme getiriyor.

Rakibi tuzağına düşünce de...

Dalgalandırdığı suda güle oynaya sörf yapıyor!

Bu bir strateji; insanların ilgilerinin dağıldığı, ciddiyetten bıktığı, “kaçış hatları” aradığı bir süreçte, “makaraya” sardıran bir politikacının daha fazla ilgi görmesi tabidir.

Siz, O’nun polemik, “gırgır” alanına “ciddi” tavırlarla girerseniz baş edemezsiniz.

Onun için…

Gündemi elde tutmak, vatandaşın hayatına dokunacak “vaatleri” tartıştırmak, konuşturmak tek çıkar yol.

Siz rakipten bahsettikçe, medyanız rakibi diline doladıkça, rakip kârlı çıkar!

Bir başka mesele:

Ekrem İmamoğlu, kendince “mağdur” takılıyor!

“Herkesin hedef aldığı, uğraştığı bir politikacı” imajına bürünerek ilerlemeye çalışıyor.

“Daha fazlasını yapardım da, yaptırtmadılar işte” propagandası, her yerde.

Bu gerçek değilse de…

Bir kişinin her yaptığı, yapmadığı dile dolanırsa…

O da, “benden çekiniyorlar, korkuyorlar, hak yemem ama hakkımı da yedirmem, aklınızı başınızdan alırım” yollu, özellikle gençliğin “hoşlanacağı” mesajlara yüklenir.

Bu çağda, algı gerçektir.

Sayın Kurum’a sözde destek veren medya unsurlarının, Ekrem İmamoğlu’nun her yaptığını, yapmadığını, dil sürçmelerine kadar her şeyini “eleştiri konusu” yapmaları, bir yerde İmamoğlu reklâmı oluyor.

Ekrem İmamoğlu “reklâmın kötüsü olmaz” havasındaki bir politikacı.

Bu tarza verilecek en güzel karşılık, fazla dikkate almamaktır…

Kendi gündeminden yürüyüp, yola devam etmektir.

Ne var ki, bazı medya unsurları “göze girmek” için işi gayretkeşlik noktasına vardırdılar ve sonuçta da, Ekrem İmamoğlu gündemde “olması gerekenden” çok daha fazla yer buldu.

Bu 2019’da da böyle olmuştu aslında; Binali Yıldırım ekibi, farkında olmadan Ekrem İmamoğlu’nun reklâmını yapınca, rakibe çalışmıştı.

Ben o günlerde bazı gündem maddelerinin es geçilmesini tavsiye etmiştim.

Mesela, “Valiye hakaret” gündeminin üzerinde fazla durulmaması gerektiğini söylemiştim.

Öyle demiştim çünkü,

Vali imajı, çok da tutulan bir imaj değildir bizim toplumda.

İmamoğlu’nun yaptığı çok kötüydü, evet...

Ama, iletişim başka bir alan…

Hangi konuya, nereden, nasıl gireceğinizi ve ne kadar ağırlık vereceğinizi bileceksiniz!

“İmamoğlu Vali’ye hakaret etti” haberlerine gereğinden fazla ağırlık verilmesi o günlerde Binali Yıldırım’a yaramadı, karşı tarafa yaradı.

İmamoğlu’nun konuyu “basit”e indirgemesi de, bu sosyal medya çağında, kendisine yaradı!

Ekrem İmamoğlu, 2019’da CHP’nin Belediye Başkan Adayı olarak açıklandığında tanınmayan bir isimdi.

Süreç sonunda, “iletişim” işindeki kıvraklığı sayesinde seçimi kazanmasını bildi.

X

Bu sefer ne olur?

10 günlük süre, az bir süre değil.

Ortada, sandığa gitmeyeceğini söyleyen, kararsız durumda bekleyen çok fazla sayıda seçmen var.

Ak Parti, “kırgın-küskün” seçmenini sandığa çekmenin çarelerini bulabilirse, Murat Kurum büyük ihtimalle kazanır.

Son 10 günde, İmamoğlu’nu neredeyse görünmez hale getirebilirse kazanır.

Hatta, muhalefetteki bölünmenin de büyük katkısıyla farklı kazanır!

x

Buraya kadar “ufak tefek” iletişim tavsiyelerinde bulunduk, yaklaşık 40 yıllık tecrübeye yaslanarak.

Dikkate alan alır.

Bize düşen de…

Sonuç ne olursa olsun…

“Hayırlısı” demek olur.

QOSHE - Murat Kurum, seçim ve iletişim - Serdar Arseven
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Murat Kurum, seçim ve iletişim

63 1
19.03.2024

Malûm, yerel seçime iki haftadan az bir süre kaldı.

On gün diyelim biz.

Bu seçimin galibi, İstanbul’un galibi olacak.

Bu seçim büyük ölçüde İstanbul Seçimi yani.

İstanbul’dan çıkacak sonuç, 2028’de olacaklar hakkında da önemli ölçüde fikir verecek.

CHP, 2019’da Ekrem İmamoğlu ile 25 sene sonra seçim kazanmıştı.

İstanbul mağlubiyetinin Ak Parti’deki travmatik etkisi çok fazla oldu.

Bu seçimde, 2019’un rövanşını, mümkünse biraz da fark atarak almaya çok önem veriyorlar.

Bunu yapabilmeleri için, iletişim stratejisinin sağlıklı bir şekilde kurgulamaları gerektiğini, yine Milat’taki “Murat Kurum’un İletişim Stratejisi Nasıl Olmalı?” başlıklı yazımızda ifade etmiştik.

Bugün de, “Sayın Murat Kurum’un iletişim stratejisi”nin artılarına, eksilerine bakmaya devam edelim…

Son 10 gün malûm.

Öncelikle; Sayın Kurum, ilk aşamalarda çok sağlıklı bir yol izledi.

Rakibi fazla muhatap almayan, kendi projelerine, vizyonuna odaklanan strateji.

O günlerde, Ekrem İmamoğlu neredeyse görünmez oldu.

Gündemde Murat Kurum çok daha fazla yer buldu.

Sonra…

Sosyal medyadaki “gayretkeşlerin” de yönlendirmesiyle, Ekrem İmamoğlu’nun reklamı yapıldı adeta.

Ekrem İmamoğlu, polemik ustası.

“Türkiye’nin Zelenskisi”.

Oyununu ciddiyet üzerine kurmuyor, işin içine “mizah anlayışına göre” komedi unsurlarını katıyor, karşı tarafla inceden dalga geçer bir hale bürünüyor…

“Davet etti, etmedi” muhabbetinde olduğu gibi, polemik unsurlarını gündeme getiriyor.

Rakibi tuzağına düşünce de...

Dalgalandırdığı suda güle oynaya sörf yapıyor!

Bu bir strateji;........

© Milat


Get it on Google Play