ABD ile dost ve müttefik olduğumuzu her fırsatta dile getiririz, buna karşılık bulduğumuzu da sanırız. Ancak ne var ki, her fırsatta ABD’nin dayatmalarına muhatap oluyoruz. Adeta ordumuzda hangi savaş araçlarını kullanacağımız bile belirlenmeye kalkılıyor, istemedikleri bir durum söz konusu olduğunda hemen bir şart ileri sürüyorlar. Parası ile satın almak istediğimiz uçak ya da savunma sistemlerini satmalarını şarta bağlıyorlar. Son olarak uzunca zamandan beri F-16 uçak alımlarımızı bir takım gerekçeler ileri sürerek vermiyorlar. Söz gelimi son olarak F-16 talebimize, önce İsveç’in NATO üyeliğini onaylamamızı, ondan sonra F-16 talebimize verecekleri cevabı açıklayacaklarını söylüyorlar. Böyle bir yaklaşım Türkiye’nin bağımsızlığına gölge düşürmez mi? Elbette ABD her istediğimize evet demek durumunda değiller. Aynı şekilde bizde ABD’nin her istediğine evet demek durumunda değiliz. Ancak, parası ile satacakları uçuklar için İsveç’in NATO üyeliğini onaylamamızı önümüze şart olarak sürmelerinin sanıyorum makul hiçbir izahı yoktur. Olsa olsa küstahlıktır, saygısızlıktır.

Daha önceleri de Patriot hava savunma sistemleri istedik, ancak vermediler, Böyle olunca Rusya’dan S-400 savunma sistemlerini satın aldık. Aldık almasına da buna da ABD cenahından itirazlar geldi. Hem de saçma sapan tepkiler. Söz gelimi S-400 savunma sistemlerinin NATO ile uyumlu olmadığı gerekçe gösterildi. Halbuki, Yunanistan’ın elinde yıllardan beri S-300 savunma sistemleri bulunuyor. Yani, aynı sistem Yunanistan’da olabiliyor ama sıra Türkiye’ye gelince içinde birlikte bulunduğumuz NATO sistemine uygun düşmüyor. Kısacası Türkiye’ye sınırlandırmalar getiriliyor ama Yunanistan söz konusu olduğunda tüm kapılar açılıyor.

Kısacası aynı örgütte iki üye arasında ABD ayrımcılık yapıyor, desteğini hep Yunanistan’dan yana kullanıyor. Hemen belirteyim ki, bu durum sadece uçak satımı ya da İsveç’in NATO üyeliğinin onaylanması ile sınırlı değil. Gerçi Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğini onaylaması ile sorunun çözüleceği de belli değil. Şimdiye kadar Türkiye’ye uçak ve hava savunma sistemi satılmasında hep kongrenin onay vermediğini ileri sürerek Türkiye’yi bekletenler şimdi önce siz İsveç’in üyeliğini onaylayın ondan sonra F-16’ları satalım diyorlar. Burada Biden’ın Kongreyi ikna edebileceğini söylemeleri de ikiyüzlü siyasetin yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü ne zaman Kongre’nin onayı söz konusu olduğunda istemedikleri konuları kongreye havale ettiler, istediklerinde bir sorun olmadı. Yani ABD hep böylesine bir tavır sergiliyor. Böyle olunca da insan, ABD ile bırakın dostluğu birlikte yürümek bile sakıncalı diye düşünmeden kendini alamıyor.

Bu arada benzer bir başka durum da ABD ile aramızda F-35’ler konusunda yaşanıyor. Yıllardan beri Türkiye oyalanıyor. Orada hemen araya ABD’deki Yunan lobisi giriyor. Sonuç olarak ABD’nin Türkiye’ye karşı sergilediği tavrın dostlukla hiçbir alakası yok. Kaldı ki, İsveç’in NATO üyeliği ile Türkiye’nin F-16 uçağı almasının ne alakası var? diye sormak da mümkün. Hemen belirtelim ki ABD için yaptığı her şeyin gerekçelendirilmesi gerekmiyor. Ama sıra Türkiye’ye gelince işler değişiyor. Adeta istenenleri kabul etmek gibi bir mecburiyet varmışçasına hareket ediliyor. Böyle olunca iki ülke ilişkilerine gölge düşüyor, ABD yönetimine güven sarsılıyor. Bu bakımdan Türkiye olarak ABD ile ilişkilerin yeni bir safhaya aktarılması gerekiyor. Çünkü Türkiye ABD’nin her istediğini yapmak zorunda değildir.

QOSHE - ABD ile Bırakın Dost Olmayı, Birlikte Bile Yürünmez - Abdülkadir Özkan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

ABD ile Bırakın Dost Olmayı, Birlikte Bile Yürünmez

6 14
23.12.2023

ABD ile dost ve müttefik olduğumuzu her fırsatta dile getiririz, buna karşılık bulduğumuzu da sanırız. Ancak ne var ki, her fırsatta ABD’nin dayatmalarına muhatap oluyoruz. Adeta ordumuzda hangi savaş araçlarını kullanacağımız bile belirlenmeye kalkılıyor, istemedikleri bir durum söz konusu olduğunda hemen bir şart ileri sürüyorlar. Parası ile satın almak istediğimiz uçak ya da savunma sistemlerini satmalarını şarta bağlıyorlar. Son olarak uzunca zamandan beri F-16 uçak alımlarımızı bir takım gerekçeler ileri sürerek vermiyorlar. Söz gelimi son olarak F-16 talebimize, önce İsveç’in NATO üyeliğini onaylamamızı, ondan sonra F-16 talebimize verecekleri cevabı açıklayacaklarını söylüyorlar. Böyle bir yaklaşım Türkiye’nin bağımsızlığına gölge düşürmez mi? Elbette ABD her istediğimize evet demek durumunda değiller. Aynı şekilde bizde ABD’nin her istediğine evet demek durumunda değiliz. Ancak, parası ile satacakları uçuklar için İsveç’in NATO üyeliğini onaylamamızı önümüze şart olarak sürmelerinin sanıyorum makul hiçbir izahı yoktur. Olsa olsa küstahlıktır, saygısızlıktır.

Daha önceleri de Patriot hava savunma sistemleri istedik, ancak........

© Milli Gazete


Get it on Google Play