Filistin’de yaşananların dünyayı meşgul ettiğinin farkındayım. Çünkü tam bir vahşet sergileniyor. Bir yandan yavrular bombalarla enkazların altına itiliyor, öbür yandan bombalarla katledilenlerin sayısı 30 bine yaklaşmış olduğu halde katilleri bu rakam da tatmin etmemiş olacak ki, Filistinlilere gıda maddelerinin ulaştırılması İsrail tarafından engellenerek insanlar topluca öldürülmek isteniyor. Hemen belirteyim ki böyle bir tavrı nitelendirecek kelime bulmakta zorlanıyorum. Olsa olsa katliam denebilir, belki soykırım ile nitelendirilebilir. Ancak, ne dersek diyelim televizyonların başında haberleri izlerken gördüklerimiz tüm nitelendirmeleri geçersiz kılıyor. Bu bakımdan bunca katliamı nitelendirecek kelime aramak yerine insanlığı ayağa kaldıracak bir hamle yapılarak yaşananların durdurulması gerekiyor ve bunu tüm insanlığın görevi olarak algılıyorum. Çünkü bu vahşet karşısında harekete geçilmiyor, tüm dünya seyretmekle yetiniyorsa, sanıyorum bu insanlık kendi imdadına yetişmek için harekete geçmeyecek, o zaman uzaydan gelme ihtimali olmayan yaratıkları yardıma çağırmamız gerekiyor. Çünkü bunca katliama ve vahşete seyirci kalanların bundan sonra harekete geçmelerini beklemek sanıyorum yanlış değerlendirme olacaktır.

Dünyanın bu noktaya gelmesinin sebebinin insan hakları, adalet, özgürlük gibi kavramları dünyayı kandırmak için malzeme olarak kullanan Batı medeniyeti olduğu düşünüldüğünde, bu noktaya gelmemizin önünü açan Batılılardan bu duruma son vermelerini, buna çare bulmalarını beklemek de akıl dışı olacaktır. Çünkü Batı medeniyetinin temelini güç ve çıkar oluşturuyor. Bir bakıma Batılılar kendi çıkarlarını korumak ve daha da artırmak için sarıldıkları kavramlarla dünyanın önce gözünü boyadılar, ardından da her derdin çaresi kendilerinde imiş havası estirdiler, ne yazık ki, özellikle İslam dünyası da bu oyun karşısında teslim bayrağını çekti. Bununla da kalmadı İslam dünyasını kendi medeniyet değerlerinden uzaklaştırarak Batı’nın değer yargılarına mecbur ve mahkûm hale getirdikten sonra dünyayı istedikleri gibi yönlendirmeye başladılar.

Bugün dünyanın dört bir köşesinde akan kan ve gözyaşının sorumlularından da derde derman beklemek kendimizi çaresizliğe mahkûm etmek anlamına gelecekti. Hemen belirteyim ki, yeryüzünde akan Müslüman kanı olduğu sürece Batlıların ayağa kalkması, milyonlarca insanın açlıktan ölmesini engellemek için herekte geçmelerini beklemek anlattıklarımız karşısında kardeşlerimizin ipini çekmeyi de Batılıların bize bıraktığını akla getiriyor. Kısacası İslam dünyasını birbirine kırdırmanın peşindeler. Ne yazık ki, İslam dünyası da adeta uyuşturulmuş gibi yönünü Batı’ya çevirmiş oradan gelen her şeyi baş tacı etmemiz gerekir anlayışı farkında olmadan bile içimize işlemiş görünüyor.

Böyle olmasaydı Filistin’de yaşananlar karşısında silkinip ayağa kalkmak adeta imkânsız olur muydu? Ülkemiz tam bir seçim kampanyasının içinde iken hâlâ Filistin olayı üzerinde duruyor olmam belki bazılarını yadırgatabilir ama dünya sadece bizlerden ibaret değil. İstesek de istemesek de bu dünyayı birlikte paylaştığımız milyarlar var. Huzurun sağlanması için öncelikli olarak insanlığa bunu hatırlatmak, ardından da yeryüzünde yeni bir düzenin kurulmasını sağlamak durumundayız. Bunun yolu da öncelikli olarak mevcut çıkarcı kapitalist düzenin değişmesi, hakkı ve hukuku esas alan yeni bir düzenin kurulaması gerekiyor. Bunu sağlamak için ayağa kalkmak mecburiyeti var. Aksi halde bu bozuk düzen çıkarcılara hizmetini sürdürecektir.

QOSHE - Bu Kan ve Gözyaşına Yürek Dayanmaz - Abdülkadir Özkan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bu Kan ve Gözyaşına Yürek Dayanmaz

4 1
02.02.2024

Filistin’de yaşananların dünyayı meşgul ettiğinin farkındayım. Çünkü tam bir vahşet sergileniyor. Bir yandan yavrular bombalarla enkazların altına itiliyor, öbür yandan bombalarla katledilenlerin sayısı 30 bine yaklaşmış olduğu halde katilleri bu rakam da tatmin etmemiş olacak ki, Filistinlilere gıda maddelerinin ulaştırılması İsrail tarafından engellenerek insanlar topluca öldürülmek isteniyor. Hemen belirteyim ki böyle bir tavrı nitelendirecek kelime bulmakta zorlanıyorum. Olsa olsa katliam denebilir, belki soykırım ile nitelendirilebilir. Ancak, ne dersek diyelim televizyonların başında haberleri izlerken gördüklerimiz tüm nitelendirmeleri geçersiz kılıyor. Bu bakımdan bunca katliamı nitelendirecek kelime aramak yerine insanlığı ayağa kaldıracak bir hamle yapılarak yaşananların durdurulması gerekiyor ve bunu tüm insanlığın görevi olarak algılıyorum. Çünkü bu vahşet karşısında harekete geçilmiyor, tüm dünya seyretmekle yetiniyorsa, sanıyorum bu insanlık kendi imdadına yetişmek için harekete geçmeyecek, o zaman uzaydan gelme ihtimali olmayan yaratıkları yardıma çağırmamız gerekiyor. Çünkü bunca katliama ve vahşete seyirci kalanların bundan sonra harekete geçmelerini........

© Milli Gazete


Get it on Google Play