Öncelikli olarak dost bildiğimiz düşmanların ülkemize yönelik sinsi planlarını unutmak, unutturmamak gerekiyor. Çünkü sözünü ettiğim düşmanların içeride ve dışarıda ayakları bulunuyor. Artık dış ayakları fazlaca araştırmaya ihtiyaç yok. Bu dış düşmanların yıllardan beri değişmeyenleri, bulunduğu gibi zaman zaman aralarında nöbet değişimi yaptıkları da oluyor. Söz gelimi Türkiye’ye yönelik sürekli aleyhte tavırları bulunanların başında ABD ve AB adlı Haçlı ittifakı geliyor. Bu gerçeği gizlemeye çalışarak sözünü ettiğimiz bu ittifakın ülkemizi bağrına basmasını beklemek hayalden öte bir anlam ifade etmiyor. Sadece yaklaşık 60 yıldır ülkemizi kapılarında bekletiyor olmaları bile söz konusu tutumlarını göstermeye yetiyor. Bunun dışında ABD bu dış düşmanların başında geliyor. Hem de öylesine geliyor ki, Bu ülke tüm düşmanlıklarını dost ve müttefiklik maskesi arkasından yürütüyor. Bölgemizde ve ülkemizde kesinlikle uzun süreli birlik, beraberlik, huzur istemiyor. Sanki ABD’nin bölgemizdeki çıkarlarını ve planlarını sürdürmek için sürekli olarak ülkemizin iç çalkantılarla boğuşması gerekiyor.

Bunun yanında ABD’nin bir takım planlarını yürütebilmesinin yolunun terörden geçtiğini görmek durumundayız. Terörle sürekli olarak ülkemizin boğuşmak durumda bırakılması ABD ve müttefiklerinin işini kolaylaştırıyor. Böyle olunca da ülkemiz yıllardan beri terörle ve terör örgütleri ile mücadele etmesine rağmen bu belanın bir türlü kökü kazınamadı. Çünkü bu örgütler ciddi destekler aldılar ve alıyorlar. Bu desteğin sadece silah ve cephaneden ibaret olmadığını, maddi destek ile birlikte ABD bölgemizde ki terör örgütlerini kendilerine bağlı kara birlikleri olarak görüyor ve buna göre dünyanın gözü önünde eğitim veriyor, ortak tatbikatlar yapıyorlar. Bu ise teröristleri şımartıyor, cesaretlendiriyor, Bunun dışında kapalı kapılar ardında ABD ve müttefikleri terör örgütlerine ne gibi vaatlerde bulunuyorlar bilmiyoruz. Bilmiyoruz ama her türlü desteği verdikleri görülüyor. Bunun ötesinde bu terör örgütlerini ABD ve İsrail’in paralı askerleri olarak nitelendirmek de yanlış olmayacaktır.

Sömürgeciler zenginleştikçe paralı askerlerden oluşan askeri birlikler oluşturdular. Dünyanın neresinde bir operasyon yapacaklarsa oralara öncelikli olarak oluşturdukları üslere paralı askerleri yerleştiriyor, ardından da bu paralı askerler eliyle terör örgütlerini yerleştirdikleri gibi ellerini ateşten korumak için bu oluşumları maşa olarak kullanıyorlar. Sonuç olarak sömürdükleri gelişmekte olan ülkelerin zenginliklerine el koydukları miktarın bir kısmını bu paralı askerlere ödeyerek planlarını uyguluyorlar. Böylece ne asker kaybına uğruyor ne de ceplerinden bir masraf yapıyorlar. Kısacası, katlettikleri Müslümanlara yönelik kullandıkları silah ve cephanelerin parasını da katlettikleri ülkelerden peşin olarak tahsil ediyorlar.

Sömürgecilerin yaptıkları bunlardan da ibaret kalmıyor. İşledikleri cinayetlerin sorumluluğunda karıştırdıkları ülkelerin üzerine yıkıyorlar. Söz gelimi bölgemizdeki karışıklıkların sorumluluğunu da buralarda meydana sürdükleri teröristle attılar. Bunun da ötesinde Müslüman kimlikleri altında meydana sürdükleri teröristlerin Müslüman olduklarını ön plana çıkartarak bir taşla iki kuş vuruyorlar. Böylece dünya üzerinde Müslüman, eşittir terörist algısı oluşturuyorlar. Bu oyunu doğru okumak, bir takım algı operasyonlarına kanmamak gerekiyor. Aksi halde Müslümanların birlik oluşturmasını beklerken, vuranın da, vurulanın da Müslümanlardan oluştuğu bir dünyaya mahkumiyetten kurtulmak zor olacaktır.

QOSHE - Çatışmaya Değil, Birliğe İhtiyaç Var - Abdülkadir Özkan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Çatışmaya Değil, Birliğe İhtiyaç Var

5 0
27.12.2023

Öncelikli olarak dost bildiğimiz düşmanların ülkemize yönelik sinsi planlarını unutmak, unutturmamak gerekiyor. Çünkü sözünü ettiğim düşmanların içeride ve dışarıda ayakları bulunuyor. Artık dış ayakları fazlaca araştırmaya ihtiyaç yok. Bu dış düşmanların yıllardan beri değişmeyenleri, bulunduğu gibi zaman zaman aralarında nöbet değişimi yaptıkları da oluyor. Söz gelimi Türkiye’ye yönelik sürekli aleyhte tavırları bulunanların başında ABD ve AB adlı Haçlı ittifakı geliyor. Bu gerçeği gizlemeye çalışarak sözünü ettiğimiz bu ittifakın ülkemizi bağrına basmasını beklemek hayalden öte bir anlam ifade etmiyor. Sadece yaklaşık 60 yıldır ülkemizi kapılarında bekletiyor olmaları bile söz konusu tutumlarını göstermeye yetiyor. Bunun dışında ABD bu dış düşmanların başında geliyor. Hem de öylesine geliyor ki, Bu ülke tüm düşmanlıklarını dost ve müttefiklik maskesi arkasından yürütüyor. Bölgemizde ve ülkemizde kesinlikle uzun süreli birlik, beraberlik, huzur istemiyor. Sanki ABD’nin bölgemizdeki çıkarlarını ve planlarını sürdürmek için sürekli olarak ülkemizin iç çalkantılarla boğuşması gerekiyor.

Bunun yanında ABD’nin bir takım planlarını........

© Milli Gazete


Get it on Google Play