Günlerden beri SSK ve Bağ-Kur emeklilerine hayal kırıklığı yaşatıldı. Bunun iktidar sahipleri de farkında, ancak sanki ceplerinden veriyormuş havası estirdikten sonra sadece emekliler değil, hiç kimseyi memnun etmeyen yüzde 5’lik zamda ısrar edildi. Gerekçe olarak da genellikle bütçe imkanlarının yeterli olmadığı belirtildi. Bütçe imkanlarının yeterli olmadığı bilinmeyen bir husus değildi ancak, nedense baştan meseleye bu açıdan yaklaşıp, şartları zorlayarak emeklinin de biraz olsun rahat nefes almasını sağlamak için yüzde 5’lik iki ayrı zam tek seferde verilebilirdi. Verilmedi, verilemeyecek havası estirildi. Bu noktada insan ister istemez sormak zorunda kalıyor, Mademki baştan yüzde 5 yerine 10 zam yapmak mümkündü de niçin emeklileri hayal kırıklığına uğrattınız, sanki keyif bağışlarcasına insanları üzdünüz. Sanıyorum iktidarın kendine göre bir ülke yönetimi ve ülke imkanlarını kullanma stratejisi var. Bu arada bir de atılan her adımın Cumhurbaşkanının talimatları ile atıldığının ifade edilmesi de sanıyorum bu taktiğin bir parçası. Halbuki buna hiç gerek yok. Ülke imkanlarının toplumun her kesimi arasında, katkıları nispetinde dağıtılması gerekiyor. Kısacası, milli gelir toplumun tüm kesimler arasında bir tarafa kepçe, diğer tarafa kaşıkla olmamak kaydıyla dağıtılacaktır. Bu da sorumlulukları gereğidir.

Bu noktada emeklilere ve çalışanlara yapılacak zammın belirlenmesinde ölçünün bütçe imkanları olması ve bu imkanların da hem insanımızı hem de yöneticileri güç durumda bırakmamasına dikkat etmek gerekiyor. Bu arada enflasyonun sürekli artışını engelleyecek bir uygulamaya dikkat etmek gerekiyor. Çünkü çalışan ve emeklilere ne kadar zam yaparsanız yapın eğer ücretlere yapılan artış daha çalışan ve emeklinin cebine girmeden eriyor, insanlar zamdan önceki günleri arar hale geliyorsa yapılan zammın miktarı da derde derman olmayabiliyor. Özellikle de akaryakıta yapılan zamların hayatın her alanına yansıdığını unutmamak gerekiyor. Çünkü akaryakıt zamları hayatın her kesimine yansıyor. Anında zam olarak fiyatlara bindiriliyor. Bu bakımdan zammın tespitinde çoğu zaman emekliler ve çalışanlara yapılacak zammın miktarından çok, fiyatların artışının durdurulması önemli oluyor. Çünkü fiyat artışları durmadığı, durdurulamadığı sürece ücret artışları işe yaramıyor. Bunu önleminin başında özellikle akaryakıt fiyatlarındaki artışın önlenmesi geliyor.

Söz gelimi son 10 gün içinde mazot, benzin, mobilgaz fiyatlarına yapılan zamlar uygulamaya girmiş, son olarak da benzine 146 kuruş zam yapıldı. Yani, işçi emekli aylıklarına yapılan zammın yüzde 5 oranında artırılması cebe bir kuruş girmeden erimiş olması da yapılan zammı anlamsız kılıyor. Kısacası ücretlere yüzde kaç zam yapılmış olursa olusun bu çalışanların ve emeklilerin refah seviyesinin yükselmesine yansımıyor. Çalışanlar ve emekliler bir taraftan aldıklarını diğer tarafa fazlası ile aktarmak durumunda kalıyorlar.

Ülkenin ekonomik şartları yönetenleri buna zorluyor denebilir. Ancak, ülkenin tüm yükünü dar ve sabit gelirliler çekme durumunda kalmamalı. Çünkü ekonominin tüm yükü dar ve sabit gelirlilerin üzerine yıkıldığı takdirde orta gelir seviyesinde olanların toplumdan tasfiye edildiği anlamına gelir. Bu ise mevcut ekonomik sistemin fakirlerden alıp zenginlere aktarıldığı anlamına gelir. Bu ise haksızlık, dar ve sabit gelirlilere zulüm anlamına gelir. Yapılan yüzde 5 zammın bir lütuf gibi takdim edilmesi de yanlış oluyor. Çünkü ülkenin ekonomik durumu 15 günde daha iyi bir noktaya gelmediğine göre son olarak yapılan yüzde 5 zam niçin baştan verilmedi de 15 gün sonra verildi? Bunun makul bir izahı var mı? Eğer yoksa keyfilik söz konusu olur.

QOSHE - Niçin Baştan Yüzde 10 Zam Yapmadınız? - Abdülkadir Özkan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Niçin Baştan Yüzde 10 Zam Yapmadınız?

8 0
25.01.2024

Günlerden beri SSK ve Bağ-Kur emeklilerine hayal kırıklığı yaşatıldı. Bunun iktidar sahipleri de farkında, ancak sanki ceplerinden veriyormuş havası estirdikten sonra sadece emekliler değil, hiç kimseyi memnun etmeyen yüzde 5’lik zamda ısrar edildi. Gerekçe olarak da genellikle bütçe imkanlarının yeterli olmadığı belirtildi. Bütçe imkanlarının yeterli olmadığı bilinmeyen bir husus değildi ancak, nedense baştan meseleye bu açıdan yaklaşıp, şartları zorlayarak emeklinin de biraz olsun rahat nefes almasını sağlamak için yüzde 5’lik iki ayrı zam tek seferde verilebilirdi. Verilmedi, verilemeyecek havası estirildi. Bu noktada insan ister istemez sormak zorunda kalıyor, Mademki baştan yüzde 5 yerine 10 zam yapmak mümkündü de niçin emeklileri hayal kırıklığına uğrattınız, sanki keyif bağışlarcasına insanları üzdünüz. Sanıyorum iktidarın kendine göre bir ülke yönetimi ve ülke imkanlarını kullanma stratejisi var. Bu arada bir de atılan her adımın Cumhurbaşkanının talimatları ile atıldığının ifade edilmesi de sanıyorum bu taktiğin bir parçası. Halbuki buna hiç gerek yok. Ülke imkanlarının toplumun her kesimi arasında, katkıları nispetinde dağıtılması gerekiyor. Kısacası, milli gelir toplumun tüm kesimler arasında........

© Milli Gazete


Get it on Google Play