Ne zaman bir köpek saldırısı haberi gelse üzülürüm. Çünkü her saldırı insanların hayvan sevgisini azaltıyor, yerini korku alıyor. Bunun da ötesinde hayvan, özellikle de köpek düşmanı oluyorlar. Bu bakımdan sokakların sahipsiz hayvanlardan temizlenmesinin yolu köpek düşmanlığından geçmediği gibi sokak hayvanlarına sahip çıkılması da ille de sokakların sahipsiz hayvanlarla dolmasını gerektirmez.

Son zamanlarda gazete ve televizyonlarda köpek saldırılarını anlatan haberler sıkça yer alıyor. Elbette hayvanları sevmek ille de onların saldırılarını savunmak anlamına gelmez. Zaten bir köpeğin bir çocuk ya da büyüğe saldırısını savunmaya kalkmak, köpek katilliğinden geri kalmaz.

“Bu konu da nereden çıktı?” sorusu bazı okuyucularımın aklına gelebilir. Çocukluğum küçük bir Anadolu ilçesinde hayvanlarla iç içe geçti. Ne var ki, gençlik yıllarımın başında ailece Ankara’ya taşındık. Böylece de çocukluğumda içli dışlı olduğum hayvanlardan uzaklaştım. Çünkü büyükşehirlerde evlerde hayvan beslemek bana göre hayvanlara eziyettir. Her ne kadar içinde hayvan sevgisi olmayanların böyle bir hareket sergilemeleri söz konusu değil ama benim hayvan seviyor olmam çevremdeki herkesin de seveceği anlamına gelmiyor. Özellikle hayvanlardan uzak bir ortamda dünyaya gelmiş ve büyümüş çocuklarda genellikle köpeklere karşı bir korku oluyor ve bu korku ile büyüyen çocuklar, ileride karşıdan giden bir köpek görmeleri ile birlikte korkuya kapılıyor, hayvandan kendilerini korumak adına saldırgan bir tutum alıyorlar. Bu ise söz konusu hayvanı saldıran hale getiriyor ve sonuçta iki dost olabilecek çocuk ile köpeği karşı karşıya getiriyor. Böyle olunca sanıyorum sokakların özellikle köpeklerden temizlenmesinin yolu tüm belediyelerin yeteri kadar hayvan barınakları açmaları ve buralarda yeteri kadar veterinerin görevlendirilmesi gerekiyor. Bu noktada eğer sokakların kısa süreler içinde yeniden sokak hayvanları ile dolması istenmiyorsa sanıyorum kısırlaştırma da bir çözüm olabilir. Şahsen bunun hayvanın doğasına uygun olmadığını düşünüyorum. Ancak bu yapılmadığı takdirde de en fazla iki sene içinde şehirlerin sokakları köpeklerle dolacaktır.

Çözüm devletin meseleyi ele almasından, sokak hayvanlarına karşı atılacak adımların iyice düşünülmesi ve bunun da yasal bir zemine oturtulması gerekiyor. Söz konusu hayvanların tamamen insanlardan kopartılmasının doğru olmayacağı düşünülüyorsa barınaklarda hayvanseverlerin belli köpek ve kedileri sahiplenmeleri yoluna gidilebilir. Böylece hem hayvanseverler bu duygularını iptal etmek zorunda kalmazlar hem de hayvanlar, ihtiyaç duydukları sevgiden kopmamış olurlar.

Bu noktada “Hayvanların da insan sevgisine ihtiyacı mı var?” diye bir soru akla gelmesin. Hemen belirteyim ki; hayvanlar insanlardan çok daha fazla gördükleri sevgiye fazlasıyla karşılık veriyorlar. Onların saldırganlığının sebebi insanları sevmemeleri değil, çünkü gördükleri sevgiye fazlası ile karşılık veriyorlar. Ancak şehirlerde çocuklar doğduklarından itibaren hayvanlarla bir ilişki içinde olmadıkları için birbirlerini tanımaları ve anlamaları zaman alıyor. Bu ise istenmeyen sonuçlara yol açıyor.

Bu bakımdan artık sokak hayvanlarını öcüleştiren hikâyeler yazmaktan vazgeçerek onlara sıcak birer yuva açmak ve sevgimizi her an, her gün olmasa bile hiç olmazsa haftada bir barınakta sahiplendiğimiz hayvanımıza sevgimizi göstererek hem onların hem de kendimizin ihtiyacını karşılamış oluruz.

QOSHE - Sokağa Atılmış Köpekler Suçlu Değil - Abdülkadir Özkan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Sokağa Atılmış Köpekler Suçlu Değil

8 9
21.12.2023

Ne zaman bir köpek saldırısı haberi gelse üzülürüm. Çünkü her saldırı insanların hayvan sevgisini azaltıyor, yerini korku alıyor. Bunun da ötesinde hayvan, özellikle de köpek düşmanı oluyorlar. Bu bakımdan sokakların sahipsiz hayvanlardan temizlenmesinin yolu köpek düşmanlığından geçmediği gibi sokak hayvanlarına sahip çıkılması da ille de sokakların sahipsiz hayvanlarla dolmasını gerektirmez.

Son zamanlarda gazete ve televizyonlarda köpek saldırılarını anlatan haberler sıkça yer alıyor. Elbette hayvanları sevmek ille de onların saldırılarını savunmak anlamına gelmez. Zaten bir köpeğin bir çocuk ya da büyüğe saldırısını savunmaya kalkmak, köpek katilliğinden geri kalmaz.

“Bu konu da nereden çıktı?” sorusu bazı okuyucularımın aklına gelebilir. Çocukluğum küçük bir Anadolu ilçesinde hayvanlarla iç içe geçti. Ne var ki, gençlik yıllarımın başında ailece Ankara’ya taşındık. Böylece de çocukluğumda içli dışlı olduğum hayvanlardan uzaklaştım. Çünkü büyükşehirlerde evlerde hayvan beslemek bana göre hayvanlara eziyettir. Her ne kadar içinde hayvan sevgisi olmayanların böyle bir hareket sergilemeleri söz........

© Milli Gazete


Get it on Google Play