Ayladır emekli ücretlerine yapılacak zam gündemi işgal etti. Nedendir bilinmez uzun süre miktarı belirlenip uygulamaya konulamadı. Sonunda iki taksitte yüzde 10 zam yapıldı. Aylar süren beklemeden emekliler bekledikleri sonucu alamadılar. Buna rağmen memur emeklileri ile aynı seviyeye gelemediler. Çünkü yapılan zam uygulamaya konuldu ama eski ücretlere yapılan ilavede geçen sene olduğu gibi bir kök maaş ileri sürüldü ve buna göre artışlar yapıldı. Yapıldı da ne oldu? Olan gayet basit yine en düşük emekli aylığında milyonlarca emekli var. Bu ise o kadar emeklinin açlık sınırının altında bir ücrette kaldığı demek. Bu noktada sormak istiyorum açlık sınırının altında bir ücrete emeklilerin önemli bir bölümünü mahkûm eden yöneticiler, ardından yaptıkları zammı propaganda malzemesi yapabilirler mi? Daha doğrusu yapmaları doğru olur mu?

İktidar sahiplerinin esas görevi çalışanları ve emeklileri öncelikli olarak insanca yaşayabilecekleri bir gelir seviyesine eriştirmektir. Bunun yerine açlık ve yoksul sınırındaki bir gelire çalışanlar ve emeklilerin bir kısmı mahkûm edilmiş ise yüzde kaç zam yapılırsa yapılsın o zammın bir kıymeti olmaz. Eğer açlık ve yoksulluk sınırının altındaki bir ücret yeterli görünür hale gelmişse ipin ucunun kaçtığını söylemek sanıyorum abartı olmayacaktır.

Bu arada üzerinde durmak, dikkat çekmek istediğim bir husus da her seçim kampanyasının iktidar sahipleri tarafından adeta bir göz boyama yarışına çevrilmesidir. Bunun ilk haberleri gündeme gelmeye başladı. Söz gelimi, “Hükümet yeni müjdelere hazırlanıyor”, “Emekli bayram edecek” gibi başlıklar altında medyaya yansıyan haber gösteriyor ki, seçimlere az bir süre kala emeklilere bir miktar zam daha yapılacak ama bunun oya tahvilini sağlamak için de elden gelen yapılacak. Seçimlere kadar hemen her gün emekli ikramiyesinin kaça çıkacağı ya da kaça çıkması gerektiğini tartışacağız. Hâlbuki bir ülkede bayram ikramiyesi verilecekse bunu iktidarların bir lütuf gibi takdim etmemeleri, verilecek ikramiyenin kalıcı bir yasal hükme bağlanması gerekir. Böyle olduğu takdirde verilecek ikramiye birilerinin lütfu görüntüsüne bürünmez. Yasa gereği yapılıyor olur. Ancak, bizde öyle yürümüyor işler. Mesele, “Yok mu artıran?” kampanyasına dönüşüyor. Bu arada miktarı belli olmayan ancak haberde verileceğinin kesinleştiği belirtilen miktar emekliye bayram ettirecekmiş.

Elbette gönlümüz böyle bir durumu arzu eder. Ancak konunun son güne bırakılmadan yasal bir zemine oturtturulmasını arzu ederdi. Çünkü aylardır konuşulan işçi ve Bağ-Kur emeklilerine yapılacak zam, hukuki zemine son anda kavuşturulabildi. Türkiye bir hukuk devleti olduğuna göre ayaküstü verilmiş kararların hukuki bir zemine oturtulması için son anın beklenmemesi gerekiyor. Mesele günlerce tartışmaya da meydan vermeden hayata geçirilmelidir.

Çünkü son ana bırakılmış kararlar bazen istenen sonucu vermeyebiliyor. Söz gelimi belirlenmiş bir miktarın yasal zemine oturtulmasına sıra geldiğinde eldeki imkânların yeterli olmadığının farkına varılması ister istemez hayal kırıklıklarına vesile olabiliyor. Bunun için sadece emeklilerin bayram etmesi değil, tüm çalışan ve emeklilerin aynı bayramı birlikte yaşamasıdır. Özellikle de yapılacak ücret artışlarının sağlam bir zemine oturtulması, çalışanlar ve emekliler bayram yaklaşırken ikramiye alıp alamayacaklarını, alacaklarsa miktarının ne olacağının derdine düşmemeleri, düşürülmemeleri gerekiyor. Çalışanı ve emeklisi bu ülkenin vatandaşı. Çünkü emeklilerin rahat nefes alması, tüm toplumun rahat nefes alması anlamına gelecektir. Bu sebeple bu ülkede geçim sıkıntısı çeken tek kişinin kalmadığını yönetenlerin görmesi ve tartışmaları da hep tek bir kesimin üzerinden sürdürülmemesi gerekir.

Bunun için emeklinin bayram edeceği söylenirken bayram geldiğinde bayramı zehir olmasın.

QOSHE - Yine Emekliler Gündemde - Abdülkadir Özkan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Yine Emekliler Gündemde

5 0
03.02.2024

Ayladır emekli ücretlerine yapılacak zam gündemi işgal etti. Nedendir bilinmez uzun süre miktarı belirlenip uygulamaya konulamadı. Sonunda iki taksitte yüzde 10 zam yapıldı. Aylar süren beklemeden emekliler bekledikleri sonucu alamadılar. Buna rağmen memur emeklileri ile aynı seviyeye gelemediler. Çünkü yapılan zam uygulamaya konuldu ama eski ücretlere yapılan ilavede geçen sene olduğu gibi bir kök maaş ileri sürüldü ve buna göre artışlar yapıldı. Yapıldı da ne oldu? Olan gayet basit yine en düşük emekli aylığında milyonlarca emekli var. Bu ise o kadar emeklinin açlık sınırının altında bir ücrette kaldığı demek. Bu noktada sormak istiyorum açlık sınırının altında bir ücrete emeklilerin önemli bir bölümünü mahkûm eden yöneticiler, ardından yaptıkları zammı propaganda malzemesi yapabilirler mi? Daha doğrusu yapmaları doğru olur mu?

İktidar sahiplerinin esas görevi çalışanları ve emeklileri öncelikli olarak insanca yaşayabilecekleri bir gelir seviyesine eriştirmektir. Bunun yerine açlık ve yoksul sınırındaki bir gelire çalışanlar ve emeklilerin bir kısmı mahkûm edilmiş ise yüzde kaç zam yapılırsa yapılsın o zammın bir kıymeti olmaz. Eğer açlık ve yoksulluk sınırının altındaki bir ücret yeterli görünür hale gelmişse ipin ucunun kaçtığını söylemek........

© Milli Gazete


Get it on Google Play