Son birkaç gün içinde yansıyan önemli bir haber; önümüzdeki beş yıl için hazırlanan ‘Mali İşbirliği Programı’ Dünya Bankası Direktörler Kurulu’nca onaylandı.

'Daha önce üç proje için 4,5 milyar dolar kredi anlaşması yapılmıştı. Şimdi “ilave olarak 5 yıl içinde 18 milyar dolarlık finansman” sağlanmış bulunuyor.

Bu parayı iktidar alıp genel bütçeye koyamayacak. Seçim ekonomisinde kullanamayacak. Sadece “afetlere karşı dirençlilik, enerji, yeşil dönüşüm, iklim değişikliğiyle mücadele, ihracatın desteklenmesi, reel sektör, altyapı, lojistik, sanayi, tarım, eğitim, sağlık” alanlarındaki somut projeler için kullanabilecek.'

***

Millî Gazete okurlarının malumudur; ünlü Marshall yardımı!

Marshall yardımının koşullarından biri Türkiye’nin ABD’den mısırözü yağı almasıydı.

Marshall Planı, 2. Dünya Savaşı sonrasında 1947 yılında önerilen ve 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe konan ABD kaynaklı bir ekonomik yardım paketiydi.

Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 16 ülke, bu plan uyarınca ABD’den ekonomik kalkınma yardımı aldı.

Biliyorsunuz, Amerika, geçmişten beri dünyanın en büyük mısır üretici ülkesi.

ABD, birikmiş olan mısır dağlarını eritmenin bir yolu olarak mısırözü yağı ihracatını keşfetti.

Buna koşut olarak Türkiye’de ilk margarin fabrikası kuruldu.

Yine aynı dönemde yüz binlerce zeytin ağacı sökülerek bir katliam yapıldı.

Kalan zeytin ağaçlarından elde edilen zeytinyağının büyük bölümü ABD tarafından dolar karşılığı alındı ve mısırözü yağı TL karşılığı satıldı.

Türk insanı zeytinyağından soğutularak mısırözü yağına ve margarine alıştırıldı. Bu amaçla zeytinyağı 'ısınırsa kanser yapar' gibi yalanlar uydurmaktan da geri kalınmadı, ne yazık ki!

Hâlbuki zeytinyağı, halk ağzındaki deyişiyle dumanlaşma derecesi en yüksek (en zor yanan) sıvı yağlardan biriydi.

Bununla da kalınmadı, kötülemek için tıpkı bugün yapılan halkla ilişkiler endüstrisi çalışmaları gibi, 'Zeytinyağlı yiyemem aman / Basmadan fistan giyemem aman...' diye türkü sipariş edildi ve ülkenin en popüler türküsü yapıldı.

Katı yağ/margarine mahkûm edilen halk, 20-30 yılda bir kaşık yağa bile muhtaç hâle getirildi.

Basma giyen kadınlar, plastik giysilerle tanıştırıldı.

Yukarıdaki bazı tespitler için Prof. Kenan Demirkol’a teşekkürler.

***

Şimdi...
Sormak gerekmiyor mu, Türkiye'ye bu dönemde verilen 18 milyar dolarlık Dünya Bankası kredisi nerelerde ve nasıl kullanılacak, sahi!

18 milyar dolarlık Dünya Bankası kredisinin kullanılacağı sınırlı/somut alanlara şöyle bir göz gezdirebilirsek.

* "Afetlere karşı dirençlilik" ne demektir? Okullar, köprüler, hastaneler vb. depreme dayanıklı hale mi getirilecektir?
* Kredi, "Enerji"de nerelerde kullanılacaktır?
* "Yeşil dönüşüm" de demektir? Bu kredi ile nereleri yeşile dönüştürülecektir?
* "İklim değişikliğiyle mücadele" başlığı kapsamında somut öneriler neler olacaktır?
* Bu kredi ile hangi ihracatın desteklenmesi öngörülmektedir?
* "Reel sektör, altyapı, lojistik, sanayi, tarım, eğitim, sağlık” alanlarında bu krediyle hangi projeler hayata geçirilecektir?
***
Merak etmeyin; birazdan pişer, kokusu bize de düşer!

Sılaya giderken, sıladan dönerken ve sılada neler yaşadım, neler gördüm? Kısaca paylaşmak isterim;

* Havaist... İstanbul Havalimanı'na yolcu taşıyan ulaşım otobüsleri “Havaist” adını taşıyor. Sabiha Gökçen Havalimanı'na yolcu taşıyan ulaşım araçları ise “Havabüs”. Havabüs otobüsleri gazetecilerden ücret almazken, Havaist otobüsleri 170 TL'ye yolcu taşıyor. Normal yolcu taşıma ücretleri; Havabüs Havaist'e göre çok daha ucuz. Neden Havaist çok pahalı? Bunun bir denetimi yok mu?

* Pahalı olan Havaist otobüsleri, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına bağlı hizmet yapıyormuş ve özel bir şirket işletim hakkını almış. Daha ucuz ve hesaplı olan Havabüs otobüsleri ise İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı hizmet veriyormuş. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Havalimanına yolcu taşımacılığında neden devre dışı?

* İstanbul Havalimanında bir simit 50 TL. Bir küçük bardak çay 75 TL. İkisi etti mi size 125 TL. Burada 1 çay 1 simitle 3 öğün karnınızı doyurmak isterseniz sizce kaç paralık fatura çıkar. Hadi hesaplayalım; 1 öğün 125 TL. 3 öğün 375 TL. 30 gün 11.250 TL. Emekli parası ne kadar? Yuvarlak olarak 10.000 TL. Emekli maaşı bir çay ve bir simit parası bile değil!

* Bir de... Havaist’in öncesinde güzergâhı Taksim... Dolapdere... Piyalepaşa... Böyle devam ederdi. Şimdi teee Dolmabahçe... Beşiktaş... Etiler... Böyle devam ederek İstanbul Havalimanına ulaşıyor. Niye ki... Sanki daha uzun ve de trafiği daha yoğun bir güzergâh...

* Çiftçi, üretici dertli mi dertli. Bakın neler anlatıyorlar; "Bahçeyi bellemek için günlük 1.000 TL ücret... Kahvaltı... Öğle yemeği... Akşam yemeği... 2 kez çay molası... Tüm bu imkânlara rağmen işçi bulamıyoruz. Herkes kısa yoldan köşe dönmenin peşinde..."

* Köyde 6 ay boyunca -Mayıs-Kasım ayları arasında- çobanlık yapmak için, eski para ile 1 trilyon lira fatura çıkarılmış, köy sakinlerine. Yaklaşık 400 büyükbaş hayvan için. Vay be!

* Kurban Bayramı’na daha çok var ama buralarda en ucuz kurban hissesi 25-30 bin TL olarak konuşuluyor, şimdiden...

* Ramazan Bayramı’nda hemen her platformda geçim zorluğu konuşuldu. En çok sarfedilen cümle şu oldu: "Giderlerimiz her dakika artıyor ama gelirlerimiz hep aynı! Peki ama nasıl geçineceğiz?"

QOSHE - Bu kredi ne kredisi! - Adnan Öksüz
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bu kredi ne kredisi!

10 2
15.04.2024

Son birkaç gün içinde yansıyan önemli bir haber; önümüzdeki beş yıl için hazırlanan ‘Mali İşbirliği Programı’ Dünya Bankası Direktörler Kurulu’nca onaylandı.

'Daha önce üç proje için 4,5 milyar dolar kredi anlaşması yapılmıştı. Şimdi “ilave olarak 5 yıl içinde 18 milyar dolarlık finansman” sağlanmış bulunuyor.

Bu parayı iktidar alıp genel bütçeye koyamayacak. Seçim ekonomisinde kullanamayacak. Sadece “afetlere karşı dirençlilik, enerji, yeşil dönüşüm, iklim değişikliğiyle mücadele, ihracatın desteklenmesi, reel sektör, altyapı, lojistik, sanayi, tarım, eğitim, sağlık” alanlarındaki somut projeler için kullanabilecek.'

***

Millî Gazete okurlarının malumudur; ünlü Marshall yardımı!

Marshall yardımının koşullarından biri Türkiye’nin ABD’den mısırözü yağı almasıydı.

Marshall Planı, 2. Dünya Savaşı sonrasında 1947 yılında önerilen ve 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe konan ABD kaynaklı bir ekonomik yardım paketiydi.

Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 16 ülke, bu plan uyarınca ABD’den ekonomik kalkınma yardımı aldı.

Biliyorsunuz, Amerika, geçmişten beri dünyanın en büyük mısır üretici ülkesi.

ABD, birikmiş olan mısır dağlarını eritmenin bir yolu olarak mısırözü yağı ihracatını keşfetti.

Buna koşut olarak Türkiye’de ilk margarin fabrikası kuruldu.

Yine aynı dönemde yüz binlerce zeytin ağacı sökülerek bir katliam yapıldı.

Kalan zeytin ağaçlarından elde edilen zeytinyağının büyük bölümü ABD tarafından dolar karşılığı alındı ve mısırözü yağı TL karşılığı satıldı.

Türk insanı zeytinyağından soğutularak mısırözü yağına ve margarine alıştırıldı. Bu amaçla zeytinyağı 'ısınırsa kanser yapar' gibi yalanlar uydurmaktan da geri kalınmadı, ne yazık ki!

Hâlbuki........

© Milli Gazete


Get it on Google Play