Erzincan'da 1980'lerden bu yana gazetecilik, matbaacılık faaliyetinde bulunan, bölgeyi iyi bilen, Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) Erzincan Şubesi Başkanı, gazeteci-yazar Halil İbrahim Özdemir, İliç ilçesindeki altın madeni faciasıyla ilgili şunları kaleme aldı;

* “Erzincan Valiliği’nin açıkladığı bilgilere göre, toprak kayması Liç sahasında meydana gelmiştir. Dolayısıyla bu sahadaki toprak siyanürlü ve kirlenmiş topraktır. Bulunduğu yerde toprağa sızması önlenerek mebranla topraktan ayrılmış bulunan siyanürlü maden, heyelanla birlikte mebransız, korumasız bir toprağa akmıştır. Bu toprağın çevreye yayılması da bir çevre felaketini kaçınılmaz hale getirmektedir.”

* “Bundan sonra neler olabilir? Yaklaşık 20 spor sahası büyüklüğünde bulunan bir alana yayılan siyanürlü toprağın etkileri zamanla çevreye yayılacaktır. Yağışlarla, kar ile topraktaki siyanür yeraltı sularına sızacaktır. Bu da içme sularının, çevredeki kaynakların kirlenmesi anlamına gelecektir.”

* “Zaman içerisinde ise Fırat’ın kolu olan Karasu nehrine sızacak ve Fırat havzası İliç ilçemizden başlamak üzere Basra körfezine kadar kirlenmiş olacaktır. Nehirde yaşayan canlılar bundan etkilenecek, balıkları yiyen insanların etkilenmesi söz konusu olacaktır.”

* “Kazada kaybolan işçilere canlı olarak ulaşılması birinci teminimizdir. Ardından da felaketin çevreye yayılımının büyümeden önlenmesi, kirlenen alanların hiçbir şüpheye mahal vermeyecek biçimde temizlenmesidir.”

Akla takılan sorular ise şunlardır;

1) Erzincan İliç’te bulunan altın madeninde, 14 yıldır (2010’dan bu yana) çıkarılan devasa siyanürlü ve kirlenmiş dev yığın toprağın kaymaması için yeterli önlem alınmış mıdır? Siyanürlü ve kirli topraktan oluşan ve adeta bir dağı andıran toprak yığınının önüne, kaymasını önlemek için, muhkem bariyerler inşa edilmesi gerekmiyor muydu? Bu noktada büyük bir ihmal var mıdır yok mudur?

2) Böyle riski olan maden sahalarının sık sık ilgili ve yetkili birimlerce denetlenmesi gerekmiyor mu? Denetim ihmali var mıdır yok mudur?

3) Bu bir doğal afet değil, bir heyelan ya da toprak kayması değil! Bu, üst üste yığılan siyanürlü, kirli, kimyasallı toprağın tedbirsizlik sonucu yığıldığı yerden aşağı doğru akması… Acaba bu noktaya gelmeden önce tedbir alınamaz mıydı? Şirket bu yönde uyarılamaz mıydı? Uyarılara kulak kabartmadıysa daha sert tedbirler getirilemez miydi?

4) Maden sahasının tam da deprem fay hattı üzerinde bulunduğu yolunda haberler, yorumlar yer almaktadır. Bu haberlerin yorumların doğruluk derecesi nedir? Doğruysa, ilgili makamlar bu alana nasıl işletme ruhsatı verdi?

5) İliç altın madenindeki faciaya ilişkin, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Araştırma Komisyonu kuruldu. Milletvekilleri enine boyuna konuyu araştıracak ve bir rapor hazırlayacak. Umulur ki bu rapor, benzer faciaların olmaması, önlenmesi için bir ışık olsun.

6) Şu bilgiyi de verelim; yaklaşık 10 milyon metreküp siyanürlü kirli toprak, 200 metrelik yamaçtan aşağı doğru hızla aktı. 9 işçi kayan toprağın altında kaldı. Arama kurtarma çalışmaları sürüyor. Elbette Allah’tan (C.C.) umut kesilmez. İnşallah sağ salim kurtarılırlar…

Dursunbey eski Belediye Başkanı Mehmet Filiz...

Millî Görüş belediyeciliğinin örneklerinden birini sergiledi Mehmet Filiz; 1994-1999 yılları arasında, Balıkesir/Dursunbey’de.

Peki, belediye başkanlığı döneminde neler yaptı, hangi hizmetleri nasıl icra etti, hiçbir ayrım yapmadan, partizanlık yapmadan halkı nasıl memnun etti, Mehmet Filiz?

Gelin tüm bu soruların cevaplarını Refah Partili Dursunbey eski Belediye Başkanı Mehmet Filiz’in anı ve hatıralarından hep birlikte öğrenelim. Bu dizinin ikinci bölümü. Buyursunlar:

“Malların Teminat Altına Alınması: Sosyal devletin ve idarecilerin adil olması gerekir. Çünkü adil idareciler hakkında birçok uyarıcı ikazlar ancak o nispette müjdeli rivayetler vardır.

Dürüst ve adil idareciler peygamberlerle birlikte haşrolacaktır. Bu müjde ciltler dolusu övgünün bile üstündedir.

Hiç kimsenin kafasına, kesesine, mevkiine ve makamına bakmadan birçok sıkıntılara göğüs gererek, kınayanların kınamasına bakmadan doğru bildiğimiz uygulamadan şaşmadık.

Hatta bir gönüldaşımızın bütün tepkisine hakaretine rağmen dükkânını yıktırdık. Çünkü kendi rızasıyla kamuya terk ettiği yeri sonradan emeline ulaşınca vazgeçmiş ve biz de gereğini yapmışızdır.

Yine bir gönüldaşımızın yerine isabet eden cami yerinin kaldırılması talebine derhal olumlu cevap verdik ve camiyi başka yere aldık.

Bu bize Hazreti Ömer ve Nuşirevan olayındaki kıssanın aynısının yaşanmasını sağlamış ve biz bununla imtihan edilmişizdir.

İstimlâk meselelerinde gönül rızasını ön plana almış ve helalleşme prensibine uymuşuzdur.

Bir vatandaşımızın arsasındaki tuvalet olayından dolayı 90 kişinin imzasına ve saygın zevatın diretme dayatma ve menfi propagandalarına rağmen, hakkı hak sahibine iade ederek adaletin tesisine gayret gösterdik.

14 Ağustos’taki panayırda, 3 Eylül 1998 günü akşamı, Çarşı Camii’nde ve panayır mescidinde, hem panayır esnafına ve hem kendi halkımıza, kalabalık bir topluluğa şu tarihi konuşmayı yaptık;

- Değerli Dursunbeyliler, değerli panayırımıza gelen esnaflarımız! Yerel yöneticiler 5’er yıllık dönemler halinde geçici olarak hizmet için seçilirler. Muhakkak ki içinizde en hayırlınız ben değilim! Takdir-i İlahi Cenabı Hak beni sizlere idareci tayin etti. Belki görevimin bitimine kadar sizinle bu şekilde bir araya gelemeyebiliriz. Bendeniz farkına varmadan bilerek veya bilmeden sizin haklarınıza tecavüz etmiş olabilir, kalbinizi kırmış olabilirim. Panayırımızda ve belediyemizde bizim ihmalimiz, eksik hizmetimizden dolayı mallarınız zarar görmüş olabilir. Böyle bir durum varsa şayet, hak sahipleri hakkını alsın. Belki bu toplulukta edep ve hayânızdan dolayı bunu talep edemeyebilirsiniz. Hakkınızı alma ve helalleşmemiz için kapım sizlere her zaman açıktır. Bana hakkınızı helal edin. Benim sizlerde hakkım varsa helal olsun.’ demiş ve zaman içerisinde toplu programlara katıldığımızda aynı şeyleri talep ederek, ‘şayet ben burasını terk ettikten sonra şunu soracak, şunu talep edecektim diyecek olursanız size hakkımı helal etmem!’ demişimdir.

Daha ileriye giderek idareciliğim zamanındaki özel hayatım dâhil edep dâhilinde her şeyi sorabilirsiniz teminatını vermişizdir…” (Devam edecek…)

***

(MEHMET FİLİZ: “ADLİYEYE BİR TEK OLAY DAHİ İNTİKAL ETMEDİ!” GELECEK YAZIDA…)

QOSHE - Erzincan İliç'te maden faciası! - Adnan Öksüz
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Erzincan İliç'te maden faciası!

9 1
16.02.2024

Erzincan'da 1980'lerden bu yana gazetecilik, matbaacılık faaliyetinde bulunan, bölgeyi iyi bilen, Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) Erzincan Şubesi Başkanı, gazeteci-yazar Halil İbrahim Özdemir, İliç ilçesindeki altın madeni faciasıyla ilgili şunları kaleme aldı;

* “Erzincan Valiliği’nin açıkladığı bilgilere göre, toprak kayması Liç sahasında meydana gelmiştir. Dolayısıyla bu sahadaki toprak siyanürlü ve kirlenmiş topraktır. Bulunduğu yerde toprağa sızması önlenerek mebranla topraktan ayrılmış bulunan siyanürlü maden, heyelanla birlikte mebransız, korumasız bir toprağa akmıştır. Bu toprağın çevreye yayılması da bir çevre felaketini kaçınılmaz hale getirmektedir.”

* “Bundan sonra neler olabilir? Yaklaşık 20 spor sahası büyüklüğünde bulunan bir alana yayılan siyanürlü toprağın etkileri zamanla çevreye yayılacaktır. Yağışlarla, kar ile topraktaki siyanür yeraltı sularına sızacaktır. Bu da içme sularının, çevredeki kaynakların kirlenmesi anlamına gelecektir.”

* “Zaman içerisinde ise Fırat’ın kolu olan Karasu nehrine sızacak ve Fırat havzası İliç ilçemizden başlamak üzere Basra körfezine kadar kirlenmiş olacaktır. Nehirde yaşayan canlılar bundan etkilenecek, balıkları yiyen insanların etkilenmesi söz konusu olacaktır.”

* “Kazada kaybolan işçilere canlı olarak ulaşılması birinci teminimizdir. Ardından da felaketin çevreye yayılımının büyümeden önlenmesi, kirlenen alanların hiçbir şüpheye mahal vermeyecek biçimde temizlenmesidir.”

Akla takılan sorular ise şunlardır;

1) Erzincan İliç’te bulunan altın madeninde, 14 yıldır (2010’dan bu yana) çıkarılan devasa siyanürlü ve kirlenmiş dev yığın toprağın kaymaması için yeterli önlem alınmış mıdır? Siyanürlü ve kirli topraktan oluşan ve adeta bir dağı andıran toprak yığınının önüne, kaymasını önlemek için, muhkem bariyerler inşa edilmesi gerekmiyor muydu? Bu noktada büyük bir ihmal var mıdır yok mudur?

2) Böyle riski olan maden sahalarının sık sık ilgili ve yetkili birimlerce denetlenmesi gerekmiyor mu? Denetim ihmali var mıdır yok mudur?

3) Bu bir doğal afet değil, bir heyelan ya da toprak kayması değil! Bu, üst üste yığılan........

© Milli Gazete


Get it on Google Play